Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Blog

İsim değiştirirken tekrar ezan okumak veya kurban kesmek gerekli midir?

Resûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem yeni Müslüman olan sahabilerden sadece isimleri İslam’a, genel edep ve ahlaka aykırı olanların isimlerini değiştirmiş, diğerlerine isimlerini değiştirmeleri gerektiğini söylememiştir.

Farsça kökenli olup “gül toplayan, gül devşiren” manasına gelen Gülçin; dinimize, kültürümüze, örfümüze aykırı bir isim değildir, dolayısıyla değiştirilmesi gerekmez.

Fakat her şeye rağmen bu isimden memnuniyetsizlik duyuluyorsa yeni bir isim alınabilir. Bunun için ezan okumak, kurban kesmek vs. gibi herhangi bir merasim düzenlemeye gerek yoktur. Nebîmizin, isimlerini değiştirdiği sahabilere bu tür bir merasim yaptırdığı bilinmemektedir.

Lütfen aşağıdaki linklerde yer alan soru-cevapları da okuyunuz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/isim-hangi-durumlarda-degistirilmelidir.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/cocuguma-sara-ismini-koymam-uygun-olur-mu.html

Büyük günahlar nelerdir? Büyük günah işleyenler kâfir mi olur?

Büyük günahlara “kebâir” denilir. Onların belli başlıları şunlardır:

Allah’a ortak koşmak, adam öldürmek, zina iftirasında bulunmak, zina etmek, cihattan kaçmak, sihir yapmak, yetimin malını yemek, ana-babaya karşı gelmek, kul hakkı yemek, Mekke’nin hareminde günâh işlemek, faiz yemek, hırsızlık yapmak, içki içmek, kumar oynamak.

Bir Müslüman hafife almadan, kalbinde tasdik olduğu halde büyük günah işlerse, dinden çıkıp kâfir olmaz.

Kebâirin (büyük günahların) en büyüğü Allah’ı ikinci sıraya koyarak Allah’ın bazı özelliklerine sahip sayılan bir varlığı öne almaktır. Bu, Allah’a şirk koşmak olur.. Buna ekberu’l-kebâir denir.

“Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz, bunun altındaki günahı, bağışlama düzenine uyan için bağışlar. Kim Allah’a ortak koşarsa, ona büyük bir iftirada bulunmuş olur.” (Nisâ, 4/48)

Günahların büyük ve küçük diye ikiye ayrılması ayetler ve hadislerle sabittir. İlgili ayetler şunlardır:

“Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız.” (Nisâ, 4/31)

“Onlar (mü’minler), büyük günahlardan ve hayâsızlıktan kaçınırlar; kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar.” (Şûrâ, 42/37)

“Ufak tefek kusurları dışında, büyük günahlardan ve edepsizliklerden kaçınanlara gelince, bil ki Rabbin, affı bol olandır. O, sizi daha topraktan yarattığı zaman ve siz annelerinizin karınlarında bulunduğunuz sırada (bile), sizi en iyi bilendir. Bunun için kendinizi temize çıkarmayın. Çünkü O, kötülükten sakınanı daha iyi bilir.” (Necm, 53/32)

De ki: “Gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını sıralayayım: Hiçbir şeyi Allah ile bir tutmayın, anaya babaya iyilikten geri durmayın, yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin, onların ve sizin rızkınızı veren Allah’tır. Fuhşun açığına da gizlisine de yaklaşmayın, Allah’ın dokunulmaz kıldığı cana kıymayın, haklı sebeple olursa başka. İşte bunlar, Allah’ın size yüklediği görevlerdir, belki aklınızı kullanırsınız.

Rüşt çağına ulaşıncaya kadar yetimin malına yaklaşmayın, onun iyiliğine olan bir yolla olursa başka. Ölçü ve tartı işlemlerini tam ve dengeli yapın. Biz kimseyi gücünden fazlasıyla yükümlü tutmayız. Yakınınız da olsa söz söylediğinizde adaletli olun. Allah’a verdiğiniz sözü tam olarak yerine getirin. İşte Allah sizden bir de bunları istemiştir, belki aklınızı başınıza alırsınız.

İşte bu benim dosdoğru yolumdur; onu takip edin, başka yolları takip etmeyin, yoksa o takip sizi benim yolumdan ayırır. Bunlar da Allah’ın sizden istekleridir, belki korunursunuz. (En’âm, 6/151-153)

“Rabbin kararını vermiştir; ondan başkasına kulluk etmeyeceksiniz ve anaya babaya iyilikte bulunacaksınız. Onlardan biri, ya da ikisi yanında ihtiyarlayacak olursa sen onlara of! deme ve ilgisiz davranma, ikisine de saygı dolu sözler söyle.

Onları merhamet kanatlarının altına al. De ki; “Rabbim! Küçükken onlar bana nasıl iyilikte bulundularsa sen de onlara o şekilde iyilikte bulun.”

Rabbiniz içinizde olanı en iyi bilendir. Siz iyi davranırsanız o, yanlıştan dönenleri bağışlar.

Yakınlarına, yoksullara ve yolda kalanlara hakkını ver ama saçıp savurma.

Saçıp savuranlar şeytanların yoldaşlarıdır. Şeytan Rabbine karşı çok nankördür.

Rabbinden beklediğin bir ikramın peşinde olduğun için uzak durursan onlara teselli edici sözler söyle.

Ne eli sıkı ol, ne de onu büsbütün aç. Yoksa hem dile düşmüş, hem de açıkta bırakılmış olarak oturur kalırsın.

Senin Rabbin, düzenine uyan ve gerekli güce sahip olan için rızkı yayar. O, kullarının içini bilir ve her şeyi görür.

Yoksulluk korkusuyla evladınızı öldürmeyin. Onların rızkını biz veririz; sizinkini de. Onları öldürmek büyük bir yanlıştır.

Zinaya yaklaşmayın; o, çirkin bir iştir, kötü bir yoldur.

Allah’ın dokunulmaz kıldığı insanı öldürmeyin; haklı sebeple olursa başka. Kim haksız yere öldürülürse onun velisine yetki vermişizdir; o da katili öldürme işinde aşırıya kaçmasın. Çünkü o yardım görmüştür.

Güçlü haline ulaşıncaya kadar yetimin malına el sürmeyin; daha iyi bir sebeple olursa başka. Bir de verdiğiniz sözü yerine getirin. Çünkü verilen söz sorumluluk doğurur.

Ölçerken tam ölçün ve doğru tartıyla tartın. Böylesi hem hayırlıdır, hem de sonu daha güzel olur.

Bilgi sahibi olmadığın şeye körü körüne uyma. Kulak, göz ve gönül; bütün bunlar ondan sorumlu tutulur.

Yeryüzünde şımarık şımarık yürüme. Çünkü ne yeri yarabilirsin ne de dağların boyuna ulaşabilirsin.

Buradakiler kötü olanları Rabbin katında çirkin görülmüştür.

Bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetler, doğru hükümlerdir. Allah’ın yanında bir başka tanrı oluşturma; yoksa yerilmiş ve kovulmuş olarak Cehennem’e atılırsın. (İsrâ, 17/23-39)

Allah’ın Elçisi şöyle demiştir:

“Felâkete sürükleyen yedi şeyden sakınınız.”

-Ey Allah’ın Elçisi nelerdir onlar?

Allah’a ortak koşmak, sihir, haklı sebeple olması bir yana Allah’ın dokunulmaz kıldığı bir canı öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, düşmana toplu hücum yapılacağı sırada savaştan kaçmak ve kötü yolla ilgisi olmayan namuslu mümin kadınlara zina iftirasında bulunmaktır.” (Buhârî, Vesâyâ, 23; Müslim, İman 145 (89)

Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/buyuk-gunah-isleyenler-mutlaka-cehenneme-girecekler-mi.html

Sünnet namazları kılmayıp yerine kaza namazı kılsak olur mu?

Sünnetlerin kılınmayıp yerine kaza namazı kılınmasıyla ilgili olarak sitemizde daha önceden yayımlanmış bir cevabımız bulunmaktadır. Aşağıdaki linke tıklayarak ilgili cevaba ulaşabilirsiniz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/hanefi-mezhebinde-sunnet-namaz-yerine-kaza-kilinabilir-mi.html

Bazı dualarda ellerin ters çevrilmesinin sebebi nedir?

Bazı dualarda avuç içlerinin yere çevrilmesi ile ilgili rivayetler vardır. Bunlardan bir tanesi yağmur duasıdır.

Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: 

“Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem yağmur duası yapmış ve ellerinin arkası ile gökyüzüne işaret etmiştir.” (Müslim, Salâtü’l-İstiskâ, 6 (896).

Bu hadisi şerh eden İmam Nevevi şöyle diyor:

“Bizim ulemamız (Şafiiler) ile başkalarından müte­şekkil bir grup âlim, kıtlık gibi bir belanın def-i için yapılan dualarda el­ler kaldırılarak, avuçların sırtlarının semaya çevrilmesi; bunun dışında herhangi bir istekte bulunulduğu zaman ise avuç içlerinin gökyüzüne çevrilmesi sünnettir, demişlerdir.” (İmam Nevevî, Şerh-u Sahîh-i Müslim, c: 6, s: 190, hadis no: 896)

Konuyla ilgili olarak Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde de şöyle bir rivayet bulunmaktadır:

“Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem, Allah’tan herhangi bir şey istediği zaman avuç içlerini yukarıya çevirirdi. Ancak bir şeyden sakınacağı zaman avuçlarının dışını yukarı çevirirdi.” (Müsned, Ahmed b. Hanbel, 4/56)

Heysemî, her ne kadar bu hadisin isnadının “hasen” olduğunu söylüyorsa da (Bkz: Mecmau’z-Zevaid, c: 10 s: 168), rivayet zincirinde bulunan İbn Lehîa’dan dolayı bu hadisin “zayıf” olduğu bildirilmiştir. (Bkz: Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, c: 4, s: 10)

Duada ellerin durumu ile ilgili başka bir cevabımız için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/duada-iki-elimizi-acik-mi-tutalim-yoksa-birlestirelim-mi.html

Peygamberimiz şu anda bizim bütün amellerimizi görüyor mu?

Doğum kontrol yöntemi olarak vazektomi yaptırmak caiz midir?

Tıp dilinde vazektomi diye adlandırılan bu işlem insan fıtratına aykırı olduğu için caiz değildir. Ayrıca bu yöntem kanallarda önemli hasar oluşturduğu için tüplerin eski haline döndürülmesi de çok zordur.

Doğum kontrolü için caiz olan azil, yani erkeğin menisini dışarı akıtması veya cinsel organına kılıf (prezervatif) takması gibi vücuda müdahaleye imkân vermeyen yöntemlerdir.

Kadınların rahim tüplerini bağlatmaları hakkındaki cevabımızı da aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/rahim-tuplerini-baglatmak-caiz-midir.html

Bakara Suresi 62. ayete göre Yahudi ve Hristiyanlar cennete girecek mi?

Ergenlik çağından önce adanan adakların hükmü nedir?

Diğer ibadetlerde olduğu gibi bir adağın geçerli olabilmesi için adakta bulunan kişinin Müslüman, akıllı ve ergenlik çağına girmiş olması gerekir. Dolayısıyla çocukların ve akli dengesi yerinde olmayanların adakları hükümsüzdür. Buna göre sizin de ergenlik çağından önce adadığınız şeyi yapmanız gerekmez.

İkincisinde ise: “Anadolu Lisesi’ni kazanırsam bir ay oruç tutacağım” şeklinde bir adak adamışsınız. Fakat Meslek Lisesi kazanmışsınız. Demek ki adağınız yerine gelmemiş. Dolayısıyla bunu da tutmanız gerekmez.

Ölüm esnasında şeytan, kişinin imanını almak için gelir mi?

Bu inanış, tarikatların ortaya attığı büyük bir yalandır. Onlar bu yalanı kullanarak şeyhlerine kutsallık vermeye ve onları kurtarıcı olarak göstermeye çalışırlar.

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/olum-aninda-seytan-insana-allahi-inkar-etmesini-mi-telkin-ediyor.html

Allah Teâlâ müminlerle ilgili olarak şöyle buyurur:

“Rabbimiz Allah’tır diyen, sonra doğru davrananlar.. onların üzerlerine melekler iner ve «korkmayın, üzülmeyin, size söz verilmiş cennet ile sevinin» derler.

Biz dünya hayatında da ahirette de sizin dostlarınızız. Ahirette sizin için canınızın çektiği her şey vardır. Sizin için orada istediğiniz her şey vardır.

Bu, bağışlaması ve ikramı bol olan Allah tarafından bir ziyafet olarak verilecektir.

Allah’a çağıranın, iyi işler yapanın ve «ben müslümanım» diyenin sözünden daha güzeli kimin sözüdür?” (Fussilet, 41/30-33)

Görüldüğü gibi iman etmiş ve sonra doğru davranışlar göstermiş olan kişilere melekler destek verecek, onların dostu olacaklardır. Bu kişilerin ölüm anında imanlarını kaybetme tehlikesi de olmayacaktır.

Yoldan çıkmış olanlarla ilgili olarak da şöyle buyurulmuştur:

“Allah’a karşı yalan uydurandan veya kendine bir şey vahyedilmediği halde ‘Bana vahiy gelir’ diyenden, bir de; ‘Allah’ın indirdiği gibi ben de indireceğim’ diyenden daha zalimi kim olabilir? Bu zalimleri can çekişirlerken bir görsen! Melekler ellerini uzatır şöyle derler: “Verin bakalım canlarınızı! Siz, Allah’a karşı gerçek dışı şeyler söylerdiniz, kendinizi onun ayetlerinden yukarı bir yerde görürdünüz. Ona karşılık bugün alçaltıcı bir cezaya çarptırılacaksınız.

Bakın bize teker teker geldiniz; tıpkı sizi ilk defa yarattığımız gibi. Size yaptığımız ikramları arkanızda bıraktınız. Yanınızda şefaatçilerinizi de göremiyoruz; onların size eşlik edeceğini umuyordunuz. Bakın, aranızdaki bağlar tümüyle kopmuş. Umut besledikleriniz sizden ayrılıp gitmişler.” (En’âm, 6/93-94)

Bu konuyla ilgili olarak aşağıdaki linkte yer alan cevabımızı da okumanızı tavsiye ederiz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/iman-yazili-fetvalar/olum-aninda-iman.html

Müslümanların oy kullanmalarına nasıl cevaz verebiliyorsunuz?

Parfüm alım satımı yapan kişi vebal altına girer mi?

Parfümü Müslüman olmayanlar da alabilir. Veyahut Müslüman da olsalar sadece eşlerinin ve kendisine dinen yabancı olmayanların yanında parfüm sıkan kadınlar da vardır. Parfüm satmak helal işlerdendir. Kimse kimsenin günahını üstlenmeyeceğinden (İsra, 17/15) parfüm satmakta bir sakınca olmaz.

“Cinayet de işlenebilir” diye bıçak yapıp satan kişinin o işi terk etmesi nasıl doğru değilse, “parfüm sıkıp dışarı çıkarlar” diye parfüm satıcısına da o işi terk etmesi gerektiğini söylemek doğru olmaz.

Sonuç olarak sorumluluk satıcıda değil, müşteridedir.

Kadınların parfüm sürünmeleri konusundaki cevabımız için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/kadinlarin-koku-parfum-surunmeleri-kesin-olarak-yasak-midir.html

Liderleri eleştirilmez kabul etmek insanı şirke götürür mü?

İnsanın ev, elbise, ekmek ve sudan başka bir şeyde hakkı yok mudur?

Tirmizi, Zühd, 30’da geçen bu hadiste oturulacak bir evin, vücudu örtecek bir elbisenin, ekmek ve suyun insanın en zaruri ve en doğal hakları arasında bulunduğu vurgulanmaktadır.

Bu hadisi şerh eden hadis âlimleri, insanların bu gibi zaruri ihtiyaçlarını gidermek için yaptığı harcamaların diğer harcamalar gibi olmayacağını, diğer harcamaların zekât ve sadaka açısından kişiyi sorumlu kılacağını ama helalinden kazanılmak şartıyla oturulacak evin, elbisenin, ekmeğin ve suyun zekâta ve sadakaya tabi olmayacağını söylemişlerdir. (el-Mubârekfûrî, Tuhfetü’l-Ahvezî, Kahire, 2001, c: 6, s: 213, 2341. hadisin şerhi)

Ayrıca ödeme güçlüğü içine giren borçluların bu gibi malları haczedilemez.

Benzer bir soru-cevap için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/bina-yapmak-icin-harcanan-parada-hayir-yoktur-hadisi-sahih-mi.html

Nasıl olsa affedilecek diyerek büyük günah işleyenlerin durumu ne olur?

Tuvaletten çıkıp da abdest almadan önce elleri sabunlamak gerekir mi?

Nebîmiz zamanında bugünkü hayat şartları mevcut değildi. Onlar temizlik için sabun, şampuan, çamaşır suyu vs. kullanmıyorlardı. Fakat kendi şartları içinde temizlik için ne gerekiyorsa onu yapıyorlardı.

Hadis kitaplarında yer alan rivayetlere göre Nebîmiz tuvaletten çıktıktan sonra ellerini sadece su ile değil, sudan önce toprak ile yıkıyormuş.

Ebû Hureyre radıyallâhu anh şöyle demiştir:

“Resûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem tuvalete gitmek istediği zaman “tevr” yahut “rekve” denilen kaplardan biriyle su götürürdüm. Resûlullâh onunla taha­retlenir ve elini toprağa silerdi. Sonra bir başka kapla su getirirdim, (onunla da) abdest alırdı.” (Ebû Dâvûd, Tahâret, 24; Nesâî, Tahâret, 43; İbn Mâce, Tahâret, 29. )

Nebîmizin gusül abdesti almadan önce de daha temizleyici olması sebebiyle ellerini toprağa sürdüğü rivayet edilmiştir. (Buhârî, Gusül, 7-8; Müslim, Hayız, 37 (317).

O gün toprağın gördüğü vazifeyi bu gün sabunlar görmektedir. Dolayısıyla tuvaletten sonra ellerin sabunla güzelce yıkanması hem sağlık açısından bir gereklilik hem de Nebîmizin bir sünnetidir.