Blog
İlah kelimesi, ilk planda ‘kendisine ibadet edilen yani tapınılan varlık’ demektir. Bunun yanı sıra türediği kök kelime itibarıyla ‘Yüceliği karşısında hayrete düşülen, gönülden bağlanılıp sığınılan, duyularla idrak edilemeyen varlık’ manalarına da gelir.
İlah, kendisine ibadet edilen varlık olarak tarif edilince doğal olarak “İbadet ne demek?” sorusu gündeme gelecektir.
Türkçeye ‘tapma, tapınma, kulluk etme’ olarak tercüme edilen ibadet, ‘bir varlığa şeksiz şüphesiz boyun eğme, itaat etme’ demektir. Saygının ve alçakgönüllülüğün en ileri derecesi de ibadet olarak tanımlanır.
İlah ve ibadet kavramları ile ilgili olarak yukarıda verilen tanımlardan hareketle şunu ifade edebiliriz:
Emirlerinde ve yasaklarında asla sorgulanamayan, hiçbir tereddüt duyulmadan kendisine boyun eğilen ve kayıtsız şartsız itaat edilen varlık, ilahtır. Ve bu manada Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. Sadece O’na bu şekilde boyun eğilebilir. O’nun dışında hiçbir varlığa mutlak itaat söz konusu değildir.
KAYNAK: Yahya Şenol, Şirk, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 13, 15.
Nûr sûresi 5. ayetteki hüküm hem zina edeni hem de zina iftirasında bulunanı ilgilendirir. Çünkü tevbe edip girdiği yanlış yolu bırakan ve iyi işler yapmaya başlayan kişilerin işledikleri günah ne olursa olsun Allah o günahı bağışlar. Bağışlamakla da kalmaz, ayrıca iyilik ve ikramda bulunur (Zümer, 39/53). O’nun en önemli ikramı, böyle birinin işlediği günahı sevaba çevirmesidir (Furkân, 25/68-70). Zina ve zina iftirası suçu işleyen biri de tevbe edip kendini düzeltirse hiç zina etmemiş ve zina iftirasında da bulunmamış kişi konumuna yükselir.
Ayrıntılı bilgi için lütfen aşağıdaki cevabımızı da izleyin: