Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Cenaze

İnanmadığını açıkça ilan eden kişinin cenaze namazı kılınır mı?

Kadınların cenaze namazı kılmalarını yasaklayan bir hüküm var mı?

Cenaze namazı Allah’tan başkası için kılınan bir namaz mı?

İslam cenazelerin yakılmasına nasıl bakıyor?

Kafir olduğu bilinen bir kişinin cenaze namazını kılmanın hükmü nedir?

Depremde vefat edenler için gıyabi cenaze namazı kılınır mı?

Kadın cenazeyi kabre kocasının indirmesinde bir sakınca var mı?

Bazı fıkıh ve ilmihal kitaplarında “Kadınları kabre koyacak olanların, nesep yönünden ona mahrem olmaları daha iyidir. Bunlar bulunmazsa yabancılardan iyi halleri bilinen kimseler seçilir.” bilgisi yer almaktadır. Bu yüzden kadın cena­zeyi en yakın mahreminin yani çocuklarının, babasının veya erkek kardeşlerinin; onlar yoksa diğer akrabalarının kabre indirmesi bir gelenek halini almıştır.

Fakat yukarıdaki ifadeleri destekleyen herhangi bir ayet veya hadis bulunmamaktadır. Bu yüzden bir erkeğin vefat etmiş karısını mezara koymasında da bir günah yoktur.

Kocanın, karısının cenazesini yıkayıp yıkayamayacağı ilgili cevabımıza ise aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/bir-koca-olen-karisinin-cenazesini-yikayabilir-mi.html

Ölünün arkasından yapılan ıskatın dinimizde yeri var mıdır?

Fıkıhta bu uygulama, “ıskât-ı salât (namaz borcunu düşürme)” ve “ıskât-ı savm” (oruç borcunu düşürme) olarak meşhurdur. Ancak eldeki bütün deliller böyle bir iskâtın olmayacağı yönündedir. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

وَأَنْفِقُوا مِنْ مَا رَزَقْنَاكُمْ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِيَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ فَيَقُولَ رَبِّ لَوْلَا أَخَّرْتَنِي إِلَى أَجَلٍ قَرِيبٍ فَأَصَّدَّقَ وَأَكُنْ مِنَ الصَّالِحِينَ

“Sizden birine ölüm gelmeden verdiğimiz rızıktan hayra harcasın. Yoksa şöyle der: ‘Rabbim! Kısa bir süreliğine ölümü ertelesen de sadaka versem ve salihlerden olsam!’ Allah eceli gelmiş olan hiç kimseyi ertelemez. Allah yaptığınız her şeyin iç yüzünü bilir.” (Münâfikûn, 63/10-11)

Ölen kişinin geriye bıraktığı mal, artık mirasçılarınındır. Öldükten sonra tereke doğrudan mirasçılarına intikal ettiğinden terekeden ölmüş kişi adına harcama yapmak söz konusu değildir.

عَلِمَتْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ وَأَخَّرَتْ

“Her insan neyi yapmış neyi sonraya bırakmış bilecektir.” (İnfitâr, 82/5)

Ebû Hureyre radıyallahu anh’tan: Resulullah sallallahu aleyhi ve selleme bir adam gelerek:

“Ya Resûlallah!  (Sevap itibarı ile) sadakanın hangisi daha büyüktür?” diye sordu. Resulullah da şöyle buyurdular:

“Senin sıhhatli, son derece cimri olduğun, fakirlikten korkar ve zenginliği umar bir halde verdiğin sadakadır. (Bu işi), can gırtlağa gelip de filâna şu kadar, filâna da şu kadar (verilsin) deyinceye kadar geri bırakma. Dikkat et ki (o mal) zaten filanın olmuştur.” (Buhari, Zekât, 10; Müslim, Zekât, 92 (1032)

www.fetva.net/yazili-fetvalar/olulerin-ardindan-verilen-sadakanin-sevabi-onlara-ulasir-mi.html

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/olen-kisinin-namaz-ve-oruc-borclari-iskat-ile-dusurulebilir-mi.html

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/iskat-konusunda-bize-bilgi-verebilir-misiniz.html

Konu ile ilgili olarak Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde şu bilgiler vardır:

“Bu ıskat namaz, oruç, kurban, adak, kefaret gibi ibadet ve borçları ifade etmeden ölen bir kimseyi bu borçlarından kurtarmak için fakirlere fidye ödenmesi işlemini ifade eder… Hz. Peygamber, sahabe ve tâbiîn ve tebe-i tâbiîn dönemlerinde bu anlamda ıskat söz konusu değildir.

İbadetler ve bu nitelikteki keffaretler Allah hakkı grubunda yer aldığı için kural olarak ıskat kabul etmez.  Dinî mükellefiyetlerin ifasında mükellefin niyeti ve ibadetin Allah rızası için yapılması ibadetin özünü, şekil şartları ise maddi unsurunu teşkil edeceğinden ibadetler ancak şâriin (Allah’ın) belirlediği sebeplere bağlı olarak ve O’nun emrettiği tarzda yerine getirilirse ifa edilmiş sayılır.” (Ayrıntı için bakınız. Ali Bardakoğlu, “Iskat”,  Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c: 19, s: 137-143).

Iskat konusunda geniş bilgi edinmek isteyenler, 16 Ocak 2010 tarihinde yapılan ve aşağıdaki linkte bulunan mukayeseli fıkıh müzakeresini izleyebilirler:

www.kurandersi.com/mukayeseli-fikih-dersleri/iskat-olen-kimseyi-ibadet-borclarindan-kurtarmak/

 

Kimlerin cenaze namazı kılınır, kimlerinki kılınmaz?

Günahkâr da olsa Müslüman olduğu bilinenlerle İslam ülkesinde ölmüş veya öldürülmüş ve dinine ilişkin herhangi bir bilgi bulunamayanların cenaze namazı kılınır.

Nebimizin, zina gibi büyük günah işleyen kişinin cenaze namazını kıldığı kaynaklarda zikredilmektedir. (Müslim, Hudûd, 24 (1696).

Allah Teâlâ, gerçek yüzlerini açıkladığı bir kısım münafıklarla ilgili şöyle buyurmaktadır:

وَلَا تُصَلِّ عَلَى أَحَدٍ مِنْهُمْ مَاتَ أَبَدًا وَلَا تَقُمْ عَلَى قَبْرِهِ إِنَّهُمْ كَفَرُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَمَاتُوا وَهُمْ فَاسِقُونَ

Onlardan ölen birinin namazını asla kılma, kabrinin başında da bulunma. Çünkü onlar, Allah’ı ve resulünü görmezlikte direnmiş /kâfirlik etmişlerdir. Onlar yoldan çıkmış olarak ölmüşlerdir. (Tevbe, 9/84)

Kâfirlik, Allah’ı ve elçisini görmezlikten gelmektir. Ayeti kerime, kâfir olduğu bilinenlerin cenaze namazını kılmayı ve onlar için kabre kadar gitmeyi yasaklamaktadır.

Ölü olarak doğan bebeklerin cenaze namazının kılınıp kılınmayacağı ile ilgili cevap için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/dusuk-veya-olu-olarak-dogan-cocuklarla-ilgili-hukumler-nelerdir.html

Ölülere telkin vermenin sünnet olduğunu söyleyenler var. Bu, doğru mu?

Telkine dair delil getirilen rivayetlerin sahih hadis kaynaklarında geçmediği ve bunların hadis âlimlerince “zayıf” görülerek hüccet olmadıkları belirtilmektedir. Delil olarak belirtilen ayetler ise bağlamlarından koparılmışlardır.

Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Dirilerle ölüler bir olmaz. Allah ölçüsüne uygun olana işittirir. Sen kabirdekilere bir şey işittiremezsin.” (Fâtır, 35/22)

Ölmek üzere olan kişi, Müslüman veya kâfir olmasına göre bir muameleye tabi tutulur. Müminse canı ona göre alınır (Vakıa, 56/90-91), kâfirse belirli bir azapla alınır (Fussilet, 41/30). Öldükten sonra hayır ve hasenatı devam edecek olanlar, ölmeden geride bir şeyler bırakabilmiş olanlardır. Onlarla ilgili olarak Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Ölüleri diriltecek olan biziz. Yaptıkları şeyi de geride bıraktıklarını da yazmaktayız…” (Yasin, 36/12)

Ebû Hureyre radıyallahu anh’tan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“İnsan ölünce, şu üç ameli dışında bütün amellerinin sevabı kesilir:

1. Sadaka-i cariye, (bir kimsenin ölümünden sonra da devam eden ve Allah rızası için insanların istifadesine sunulmuş olan sadaka).

2. Kendisinden istifade edilen ilim,

3. Arkasından dua eden hayırlı evlât.” (Müslim, Vasiyyet 14 (1631). Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vasâyâ 14; Tirmizî, Ahkâm 36; Nesâî, Vasâyâ 8)

Ayrıca telkinle ilgili rivayetleri inceleyerek değerlendiren Ali Çolak, makalesinde sonuç olarak şöyle demektedir:

“…Anlaşıldığı üzere, ölüye verilen telkin bidattir. Bu konuda delil olarak getirilen rivayet, İbn Kayyım’ın (v.1350) Zâdu’l- Meâd adlı eserinde belirttiği gibi sahih değildir. en-Nevevî (v.676/1277) ve başkaları da zayıf görmüşlerdir. San’ânî (v.1182/1768) de Subulu’s-Selam adlı eserinde bu görüşe katılmaktadır. Aslında telkini yapan, ölüye telkin yaparak yeniden Müslüman olmasını istemekle alay konusu olmaktadır. Hz. Peygamber’in bu konudaki sünneti, cenazeyi gömme sırasında oradaki insanlara yapılan telkindir.” (s. 213) (Makale için bkz: Ali Çolak, “Ölmek Üzere Olan Kişiye ve Mezardaki Ölüye Yapılan Telkin ile İlgili Rivayetler”, Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2004, cilt: 4, sayı: 2, s: 201-222.)

Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için lütfen aşağıdaki linkleri tıklayın:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/cenaze-defnedildikten-sonra-imamin-telkin-yapmasi-gerekir-mi.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/olulerin-ardindan-verilen-sadakanin-sevabi-onlara-ulasir-mi.html

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/olen-kisinin-mali-ile-hayir-yapilmasi-ona-bir-fayda-saglar-mi.html

Bir koca, ölen karısının cenazesini yıkayabilir mi?

Kur’an’a göre eşlerden birinin ölmesi ile karı-kocalık bitmemektedir. Çünkü kadın kocasına, koca da karısına mirasçı olabilmektedir. Ayrıca bu ilişkinin cennette de devam edeceğini ayetlerden öğreniyoruz. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

(Rablerinden çekinmiş olanlar) Kalıcı bahçelere girerler; babalarından, eşlerinden ve evlatlarından uygun olanlar da girer. Melekler her kapıdan yanlarına girince “Sabrınızın karşılığı olarak huzur ve güvendesiniz. O dünyanın sonu ne güzelmiş!” derler.” (Ra’d, 13/23-24)

Peygamberimiz bir defasında Âişe validemize şöyle demiştir:

“Sen benden önce ölürsen seni yıkar, sonra da kefenlerim…” (Ahmed b. Hanbel, 6/228; İbn Mâce, “Cenâiz”, 9)

Ayrıca Fâtıma radıyallâhu anhâ vefât ettiğinde kocası Ali b.  Ebî Tâlib’in onu yıkadığı ve sahabeden herhangi bir itirazın olmadığı da rivayetler arasındadır. (Hâkim, el-Müstedrek, c: 3, s: 179, hadis no: 4769)

Sonuç olarak bir kadın kocasının cenazesini yıkayabileceği gibi koca da karısının cenazesini yıkayabilir.

Mezhep imamlarından İmâm Şâfiî, Mâlik ve Ahmed b. Hanbel’e göre koca, ölmüş karısını yıkayabilir.

Hanefilere göre ise kadın öldüğü zaman nikâh düşer ve zevciyet kalkar. Bu yüzden koca, ölen karısının cenazesini yıkayamaz. Fakat ölüm iddeti beklediğinden henüz eşlik ilişkisi bitmediği için kadın, ölmüş kocasını yıkayabilir.

Hanefiler, Hz. Ali’nin Fatıma’yı yıkamasını onlara özel bir durum olarak nitelemiş, Peygamberimizin Aişe validemizi yıkayacağını söylemesini de bir başkasına yıkattıracağı şeklinde yorumlamışlardır. (Bkz.: Serahsî, el-Mebsût, c: 2, s. 71 vd.).

Bununla ilgili görüntülü cevabımızı aşağıdaki linkten izlemenizi tavsiye ederiz:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/bir-erkek-olen-karisinin-yuzune-bakabilir-veya-cenazesini-yikayabilir-mi.html

Ölmüşlerimiz için okuduğumuz Yasin’in sevabı onlara ulaşır mı?

Ölmüşlerimizin ardından Kur’an okunması gerektiğine veya okunacak Kur’an’ın sevabının onlara ulaşacağına dair herhangi bir ayet veya hadis bulunmamaktadır.

Ölmüşlerimizin ardından yapılması ve yapılmaması gerekenlerle alakalı geniş bilgi aşağıdaki linklerde bulunmaktadır. Lütfen tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/olulerin-ruhlarina-kuran-okunur-mu.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/cenaze-defnedildikten-sonra-imamin-telkin-yapmasi-gerekir-mi.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/olulerin-ardindan-verilen-sadakanin-sevabi-onlara-ulasir-mi.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/olen-kisi-adina-kurban-kesilebilir-mi.html

Her şeyin öğretildiği insan cenaze defnetmeyi kargadan mı öğrendi?!

Aslında cevap, sorunuzun içinde gizlidir. Allah Teâlâ her şeyin ismini Âdem aleyhisselama öğretti, oğullarına değil! Eğer bu olay Âdem aleyhisselamın başına gelmiş olsaydı, o, cesedi ne yapması gerektiğini bilirdi.

Ayetlerden anlaşıldığına göre Kabil, Habil’i öldürdüğünde yanında hiç kimse bulunmuyordu. Dolayısıyla babasından ve o anda hayatta olan diğer insanlardan gizli bir şekilde kardeşini öldürmüş ama şimdiye kadar böyle bir durumla karşılaşmadığı için kardeşinin cesedini ne yapacağını bilememişti. Allah Teâlâ da Maide Suresinin 31. ayetinde buyurduğu gibi bir karga göndermek suretiyle cesedin gömülmesi gerektiğini ona göstermiştir.

Konuyla ilgili ayetler şöyledir:

“Onlara Âdem’in iki oğluna ait şu gerçek olayı anlat. Bir gün Allah’a birer sunuda bulunmuşlardı da birininki kabul edilmiş, diğerininki edilmemişti. (Sunusu kabul edilmeyen) “Seni kesinkes öldüreceğim” dedi. Öteki “Allah sadece kendinden çekinenlerinkini kabul eder.” dedi.

Beni öldürmek için el kaldırsan; seni öldürmek için ben el kaldırmam. Ben varlıkların sahibi Allah’tan korkarım.

Dilerim ki benim günahımı kendi günahınla birlikte sırtlanasın da cehennemi boylayasın. Zalimlerin cezası işte budur.

İçinden bir dürtü onu, kardeşini öldürmeye itti ve öldürdü. Böylece kaybedenlere karıştı gitti.

Derken Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermesi için, yeri eşeleyen bir karga gönderdi. “Yazık bana, ne kadar aciz kaldım?! Şu karga kadar olup kardeşimin cesedini gömemedim?” dedi. Sonra ettiğine pişman oldu.” (Maide, 5/27-31)

Başsağlığı dilemek için kilisedeki cenaze törenine katılmak caiz midir?

Aile, akraba ve dost çevrenizden vefat edenlerin cenaze törenlerine katılabilir, bu maksatla kiliseye gidebilir ve başsağlığı dileğinde bulunabilirsiniz. Ancak onlar için dua okumanız uygun olmaz. Çünkü gayrimüslim olarak öldükleri kesin olarak bilinen kimselere rahmet okumak caiz değildir. Bu, aşağıdaki ayetlere göre yasaktır. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Onlardan biri ölürse namazını asla kılma. Mezarı başında da bulunma. Çünkü onlar Allah’ı ve elçisini göz ardı ettiler ve fasık olarak öldüler.” (Tevbe, 9/84)

“Cehennemlik oldukları iyice belli olmuş olan müşriklerin bağışlanmalarını istemek ne Peygambere düşer ne de müminlere; isterse en yakınları olsun.” (Tevbe, 9/113)

Ailenize ve dostlarınıza iyi muamelede bulunmaya devam edin. Kendileri ile dostluk kurulması yasak olan kişilerin özellikleri şunlardır:

1- Dinimizden dolayı bizimle savaşmaları,

2- Bizi yurdumuzdan çıkarmaları,

3- Yurdumuzdan çıkaranlara destek vermeleri.

Bu çizgileri çiğneyenlerle dostluk kuramayız. Bahsettiğiniz kişiler bu özellikte olmadığı için onlarla ilişkilerinizi iyi tutmanızda bir sakınca yoktur. Konuyla ilgili biraz daha geniş bilgi almak için aşağıdaki linkte yer alan yazıyı okumanızı tavsiye ederiz:

www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/musluman-olmayanlarla-iliskiler.html

Ölen bebeğin arkasından ne yapmamız gerekir?

Buluğ çağına ermeden ölen çocuklar günahsızdır ve cennetliktirler. Dolayısıyla onların bağışlanmaları için dua etmek gerekmez.

Fakat İmam Buharî, tabiin âlimlerinin ileri gelenlerinden Hasan-ı Basrî’nin ölen küçük çocuklar hakkında şöyle dediğini nakleder:

“Çocuk üzerine cenaze namazı kıldıracak olan kimse Fatiha’yı okur. Sonra da şöyle dua eder:

“Yâ Rabbi, bu çocuğu -cennette- bizim için karşılayıcı, teşrîfâtçı ve âhiret armağanı kıl:

اَللًّهُمَّ اجْعَلْهُ لَنا فَرَطاً وسَلَفاً وأَجْراً

Allahummec’alhu lenâ faratan ve selefen ve ecran.” (Buhari, Cenâiz, 65)

Bu, çocukların cenaze namazında yapılagelen bir dua olmuştur. Bu dua her zaman yapılabilir. Bunun dışında bir şey yapılmasına gerek yoktur.

Ölmüşlerin ardından Kur’an-ı Kerim okunması ile ilgili cevap için de lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/olulerin-ruhlarina-kuran-okunur-mu.html

Cenazeyi defnettikten sonra cenaze namazı kılmak mümkün müdür?

Herhangi bir sebepten ötürü bir cenaze, namazı kılınmadan defnedilirse daha sonra kabri başına namazı kılınabilir. Bunun delili aşağıdaki hadislerdir:

Ebû Hureyre’den rivayet edilmiştir: Bir zenci adam ya­hut zenci kadın mescidi süpürürdü. Günün birinde vefat etti. Fa­kat Peygamberimiz onun ölümünden haberdar olamadı. Bir gün Peygamberimiz o zatı andı da: “Bu insan ne yaptı?” diye sordu. Sahâbîler: “O öldü ya Resûlallah, dediler. Resûlullah: “Bana (vefatını) haber vermeli değil miy­diniz?” buyurdu. Sahâbîler: O şöyle şöyle oldu diye, onun kıssasını zikrettiler. Râvî dedi ki: Sahâbîler bu sözleriyle o kişiyi küçük ve ehemmiyetsiz gördüler. Resûlullah: “Haydi, onun kabrini bana gösteriniz” buyurdu. Akabinde onun kabrine vardı ve üzerine namaz kıldı. (Buhârî, Cenaiz, 66; Müslim, Cenaiz, 71 (956)

Saîd b. Müseyyeb’den rivayet edilmiştir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Medine’de yok iken Sa’d’ın annesi ölmüştü. Hz. Peygamber Medine’ye gelince ona cenaze namazını kıldırdı. Aradan bir ay zaman geçmişti. (Tirmizi, Cenaiz, 47)

Diğer sorunuza gelince: Halil Günenç’in Büyük Şafi İlmihali’nde ayakkabı ile cenaze namazı kılınması konusunda şu bilgiler yer almaktadır:

“Ayakkabıyla cenaze namazını kılmak caiz değildir. Meğer ki yeni alınmış ve henüz müteneccis olmamışsa (pislenmemişse) cenaze namazını iade etmek sünnet değildir. Fakat tekrar edilmesi, yani ayrı ayrı ferd ve cemaatlar tarafından kılınması sünnettir.”(Halil Günenç, Büyük Şafii İlmihali, Hilal Yayınları, İlaveli 2. Baskı, s: 177)

Fakat Peygamberimiz ayakkabıları ile namaz kılmıştır. Çünkü o dönemde Mescid-i Nebi’nin tabanı şu an olduğu gibi halılarla kaplı değildi; zemin taş ve topraktandı. Bu yüzden toprak bir zeminde namaz kılarken ayakkabıların çıkarılması şart değildir. Temiz olup olmadıkları kontrol edilir, namaza engel herhangi bir pislik varsa bunlar giderilir ve ayakkabılarla namaz kılınabilir.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/peygamberimiz-ayakkabiyla-namaz-kilmis-midir.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/ben-askerim-namazi-botlari-cikarmadan-kiliyorum-oluyor-mu.html