Sanat
Kur’an’da canlı varlıklarının resimlerini çizmenin, karikatürlerini veya heykellerini yapmanın haramlığıyla ilgili bir şey yoktur. Aksine, bunun helal olduğunu gösteren deliller mevcuttur. Fakat bazı hadislerde resim yapmanın (özellikle de canlı resimleri yapmanın) yasak olduğu belirtilmiştir. Biz de daha önce bu hadislere binaen canlı resmi yapmanın caiz olmadığına dair fetva yayınlamıştık. Fakat ayetler üzerinde düşünüp araştırmalar yapınca bu fetvamızı değiştirmek durumunda kaldık.
Resim ve karikatür çizmenin, heykel yapmanın hükmüne ve bu konuyla ilgili yasak bildiren hadislerin nasıl anlaşılması gerektiğine dair son yazımızı aşağıdaki linkten okumanızı tavsiye ederiz:
www.suleymaniyevakfi.org/fikih-arastirmalari/resim-ve-heykel.html
Bazı hadislerde kadınların erkeklere, erkeklerin de kadınlara benzememesi gerektiği yönünde uyarılar vardır. Fakat bunlar hayat tarzı ile ilgilidir. Yani kadınların tıpkı erkekler gibi giyinip onlar gibi hareket etmeye çalışması ya da erkeklerin kadınlar gibi giyinip onlar gibi davranmaya başlaması… Fakat şaka, eğlence olarak veya tiyatro gibi oyunlarda görülen kılık değiştirmeler bu yasağın kapsamına dâhil değildir. Bunlar mubah eğlencelerdir. Dolayısıyla bunlar günah değildir.
İslam, İslam’a ve ahlaka aykırı olmayan yapıcı mahiyetteki şiiri beğenmiş ve teşvik etmiştir. Resûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:
“Şiirin bir kısmı bilgeliktir, hikmettir.” (Buharî, Edeb 90)
Bunun yanı sıra Nebîmizin bizzat kendisinin şiir söylediği, ayrıca Hassân b. Sâbit, Âmir b. El-Ekvâ’ radıyallâhu anhuma gibi bazı şair sahabilerine izin verdiği ve bu şiirleri dinlediği Buhari başta olmak üzere birçok hadis kitabında nakledilmektedir.
Ancak, şiir yıkıcı bir mahiyet aldığı zaman zararlı bulunmuş ve kötülenmiştir. İnsanları kötü yola sürükleyen şairlerle ilgili olarak Şuarâ suresinde şöyle buyurulmuştur:
“O şairlere gelince, onların peşinden gidenler de hayalperestlerdir.
Görmüyor musun onlar her vadide gözü kapalı dolaşırlar,
Hem de yapmayacakları şeyleri söylerler.” (Şuarâ, 26/224-226)
İslam’a ve ahlâka aykırı şiir söylemeyen şairler yukarıdaki hükümden istisna edilmişlerdir.
“Ancak inanıp güvenen ve iyi işler yapanlar, Allah’ı sıklıkla ananlar, haksızlığa uğrayınca misliyle (dengiyle) öç alanlar, böyle değildirler. Haksızlık edenler de yakında nereye varacaklarını göreceklerdir.” (Şuarâ, 26/227)
Allah insanı imtihan etmek için dünyaya göndermiştir. Bu imtihanın amacı da kimin daha iyi kul olduğunu ortaya çıkarmaktır. İmtihanın neticesinde kazananlar ödüllendirilecek, kaybedenler de cezalandırılacaktır.
İmtihan araçları çeşit çeşittir. Bunlardan bir tanesi de Allah’ın koyduğu yasaklardır. Din dilinde bu yasaklara haram denilir. Müslüman bir kişi, yaşadığı hayatında Allah’ı dikkate alan insan olduğu için O’nun koyduğu haramları işlemekten kaçınır. Müslüman, Allah yokmuş gibi davranamaz. Her şeyi veren Allah emir de verir, yasak da koyar.
Bu haramlardan bir tanesi de birbirlerine yabancı olan kız ve erkeğin baş başa kalmaları, el ele tutuşmaları ve cinsel beraberlik yaşamalarıdır. Birbirlerine nikâh düşen iki farklı cinsin nikâhsız olarak bu tür davranışlarda bulunması doğru değildir. Unutmamak gerekir ki Allah Teala zina eylemini yasaklarken “Zina yapmayın” değil, “Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, çok çirkin bir iş ve kötü bir yoldur.” (İsrâ, 17/32) buyurmuştur. Yaklaşmamak ancak araya mesafe koymakla mümkün olur.
Cinsel birliktelik ve şehvet duygusu yaşanmasa bile bahsettiğiniz şekilde bir bayanla dans etmeniz dinen caiz değildir. “Sosyal gelişim” anlayışınızı bu açıdan değiştirmeniz gerekir. Bir müslüman sosyal gelişim yüzünden Allahın haram kıldığı fiilleri işleyemez. Nasıl bu amaç uğruna kumar oynamıyor ve içki içmiyorsanız aynı şekilde size dinen yabancı bayanlarla dans da etmemelisiniz.
Fakat kendi başınıza dans edebilirsiniz. Bunda herhangi bir sakınca olmaz.