Borçlar
Banka bu işi yapmakla kendince belli bir bedel karşılığında sizin borcunuzu alacaklı firmaya devretmiş, sizden olan alacağı hususunda tüm yetkiyi ilgili varlık yönetim şirketine vererek kalan kısmından feragat etmiş olmaktadır. Bundan sonra asıl alacaklı varlık yönetim şirketi olmaktadır.
Şirket asıl borcu aşmamak kaydıyla ne kadar talep ederse sizin borcunuz o kadardır. Dolayısıyla siz soruda bahsedildiği şekilde 3 bin TL’yi ödemekle diğer borçlarınızdan kurtulmuş olursunuz.
Şayet sattığınız mal; demir, çimento, çay vb. gibi fiyatı sizin tarafınızdan değil de sizin dışınızdaki piyasalar tarafından belirlenen bir mal ise o takdirde alacağınızı ödeme günündeki fiyattan tahsil edebilirsiniz.
Yok, bu tür bir mal değilse o zaman ödeme günü ile ödenmesi gereken ilk gün arasındaki enflasyon farkını talep edebilirsiniz.
Ayrıntılı bilgi için lütfen aşağıdaki linkleri de tıklayınız:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/esnaf-acik-hesapla-is-yaparken-nelere-dikkat-etmeli.html
Şayet önceden toptan ödeme esnasında yönetim tarafından “gelecek fiyat ayarlamalarından etkilenilmeyeceği” hususunda bir garanti verildi ise yeni borç çıkarılamaz.
Yok, bu şekilde bir garanti verilmemiş, yönetimin de bu tür fiyat ayarlamalarında bulunma yetkisi varsa bahsedilen fiyat değişikliği ve yeni tahsilat talebinde bulunulmasında fıkhen bir sakınca yoktur.
Sorunuzdan anlaşıldığına göre borç için belli bir para birimi ve ödeme tarihi belirlenmemiş. Bu durumda normal şartlarda borcun, alındığı para birimi üzerinden ve alındığı miktarla ödenmesi gerekir. Fakat borcun ödenme zamanı geldiğinde veya ödenmesi gecikmişse (mesela bir yıl gibi) bu durumda sadece alınan meblağ değil, o meblağın değer kaybı da hesaplanıp verilmelidir. Bunun için her bir borcun alındığı tarihten ödenme gününe kadar geçen sürede gerçekleşen enflasyon farkı hesaplanarak bugünkü değeri bulunur ve o meblağda bir paranın ödenmesi gerekir.
Şayet taraflar rıza gösterirlerse alınan borç meblağları altın ve başka bir para/mala da endekslenip bugünkü değeri hesaplanabilir.
Borçlanmalarda ve borç ödemelerinde nelere dikkat edilmesi gerektiğine dair ayrıntılı bilgilere aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/tl-olarak-borc-verip-dolar-veya-altin-olarak-geri-almak-caiz-mi.html
Borçlu borcunu keyfi olarak ödemiyorsa bundan sorumludur. Alacaklı bunun için her türlü meşru yola başvurabilir. Fakat başına gelen bir musibet dolayısıyla borcunu ödeyemiyorsa ona bolluğa çıkıncaya kadar süre vermek Allah’ın emridir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Borçlu darlık içinde ise rahata çıkıncaya kadar beklemeniz gerekir. Alacağınızı sadakaya/zekâta saymanız sizin için daha hayırlıdır. Bunu bir bilseydiniz!” (Bakara, 2/280)
Borçlu borcunu ödeme niyeti ve gayreti içerisinde olmuyorsa alacaklı bütün teşebbüsleri gösterdikten sonra en son sıra eve kadar gelinmiş ve başka çare de kalmamışsa evi sattırıp borcunu tahsil edebilir. Bunda fıkhi bir mahzur yoktur.
Borçlunun yapması gereken, alacaklı ile anlaşıp borcunun ödenmesi için bir vade belirlemesi ve uygun taksitlerle borcunu ödemesidir. Ya da evini satıp paraya çevirmesi, bununla borcunu ödemesi, -şayet kalırsa- kalan miktar ile de daha mütevazi bir ev alıp bu evde oturmasıdır.
Kısacası asıl olan, borcun ödenmesidir. Borcunu tahsil için alacaklının kullandığı meşru bütün yöntemler fıkhen de geçerlidir.
Prof. Dr. Servet BAYINDIR
Borçlarınızı ödemek için bir kez daha harama yönelmeyin. Bir yanlış başka bir yanlışla düzeltilemez. Sonra borcunuz daha büyük bir sarmala dönüşebilir.
Acil olarak yapmanız gereken ya bir dosttan karz-ı hasen temelinde faizsiz borç alarak yahut-varsa -herhangi bir varlığınızı satıp nakde çevirerek borcunuzu kapatmak ya da bunların hiçbiri mümkün değilse mevcut borcu yeni faizli kredi almadan, masraflarınızdan bir miktar kısarak bir an önce kapatmaktır.
Aksi durumda bahsettiğiniz yöntem de faiz olur ve caiz olmaz.
Allah Teala, İnşirâh suresinde şöyle buyurmaktadır:
“Gerçekten zorlukla beraber bir kolaylık vardır.
Hakikaten her zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır.
Öyleyse boş kalınca kalk, yorul.
Ve yalnızca Rabbine giden yola sarıl.” (İnşirâh, 94/5-8)
Bu ayetlere göre her daim çalışmamız, bir işi bitirdiğimizde başka bir işe yönelmemiz ve sadece Allah’a güvenmemiz gerektiği emredilmiştir. Biz bu emirlere uyarsak Allah da bize kolaylıklar ihsan edeceğini müjdelemektedir. Dolayısıyla kesinlikle harama tevessül etmeyin. Sabredin ve çok çalışın. Bunun yanı sıra bu zor durumu kolaylığa çevirmesi için Allah’a dua edin. Unutmayın ki yardım erken gelmez. Allah sizi dener, sıkıntılara sokar, sarsar… Bakar ki sabrediyor ve harama tevessül etmiyorsunuz işte o zaman yardımını gönderir. Şu ayet bunu açık bir şekilde ifade etmektedir:
“Öncekilerin başlarına gelenlerin bir benzeri sizin de başınıza gelmeden Cennet’e girebileceğinizi mi düşünüyorsunuz? Baskılar ve zorluklar onları öyle sarmış, öylesine sarsılmışlardı ki Allah’ın elçisi ve beraberindeki müminler: ‘Allah’ın yardımı ne zaman gelecek!’ diyecek hale gelmişlerdi. Bilin ki Allah’ın yardımı yakındır.” (Bakara, 2/214)
Görüldüğü gibi Allah imtihanı tamamlamadan yardımını göndermez. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Bu insanlar, inandık deyince rahat bırakılacaklarını, sıkıntıya sokulmayacaklarını mı sanıyorlar? Onlardan öncekilerini de sıkıntılara sokmuştuk. Allah kimlerin samimi olduğunu elbette bilecektir. Kimlerin yalancı olduklarını da bilecektir.” (Ankebût, 29/2-3)