Akraba
Anneniz babanızdan boşandığı için artık babanıza yanı eski kocasına karşı herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Siz ise hala babanızın oğlusunuz, onun diğer oğlu da sizin baba bir kardeşinizdir. Babanız din düşmanı da olsa onunla ilişkiyi kesmeniz günahtır. Kendilerini sevin veya sevmeyin bir evlat ve kardeş olarak babanızın ve kardeşinizin muhtaç olmaları halinde nafakalarını karşılamakla yükümlüsünüz. Bu durum, babanızın kalbinin ısındırılması açısından da önemlidir.
Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Annen ve baban seni, körü körüne bana ortak koşman için zorlarlarsa onlara itaat etme; ama dünya işlerinde onlarla güzel geçin. Bana yönelen kimsenin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz banadır. O zaman yaptıklarınızı size bildiririm.” (Lokman, 31/15)
“Adını anarak birbirinizden bir şeyler istediğiniz Allah’a karşı gelmekten sakının ve akrabalık bağlarına saygı gösterin.” (Nisa, 4/1)
“Allah’a kulluk edin, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabalara, yetimlere, düşkünlere, yakın ve uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve size hizmet eden kimselere iyilik edin. Allah, kendini beğenip öğünenleri elbette sevmez.” (Nisa, 4/36).
“Akrabalarına, düşküne ve yolcuya hakkını ver; ama elindekileri de tamamıyla savurma.” (İsra, 17/26).
Konuyla ilgili ayrıntı için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/babam-hicbir-akrabamiz-ile-gorusmuyor-bu-sorunu-nasil-duzeltiriz.html
Dinimizde suçun şahsiliği prensibi esastır. Buna göre Allah’ın yasakladığı bir eylemi işleyen kişi, günah kazanır ve bu günahı bir başkasını bağlamaz. Yani hiç kimse başkasının hatasından ve günahından sorumlu değildir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Yoksa o Mûsâ’nın ve o çok vefalı İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O’dur güldüren ve ağlatan; O’dur öldüren ve yaşatan.” (Necm, 53/36-44)
“Kim yola gelirse kendi yararına gelir, kim de yoldan çıkarsa kendi zararına çıkar. Kimse kimsenin yükünü çekmez. Biz elçi göndermeden azap etmeyiz.” (İsrâ, 17/15)
Dolayısıyla anne ve babanızın hatalarından siz sorumlu olmazsınız. Fakat elinizden geldiğince onları güzellikle uyarmalı ve mümkün mertebe hatalarını engellemeye çalışmalısınız. Gücünüzün yetmediğinden ise sorumlu tutulmayacaksınız. Allah Teala şöyle buyurmuştur:
“Allah, kimseye gücünün yettiğinden fazlasını yüklemez…” (Bakara, 2/286)
Normalde küçüklerin büyükleri ziyaret etmesi beklenir. Ama çeşitli sebeplerle veya sebepsiz yere küçükler, büyüklerini ziyaret etmezlerse ve bu da zamanla akrabalık ilişkilerinin tamamen ortadan kalkmasına doğru gidiyorsa -ki maalesef son zamanlarda böyle bir tehlike vardır- büyüklerin sırf Allah rızası için bu ziyaretleşmeleri sürdürmesi gerekir.
Eğer böyle bir durum söz konusu ise siz elinizden geldiği kadar bütün akrabalarınızı ziyaret edin, hiç kimseyle irtibatınızı koparmayın. Aşağıdaki ayet ve hadisler sizin için kılavuz olsun:
“Adını anarak birbirinizden bir şeyler istediğiniz Allah’a karşı gelmekten sakının ve akrabalık bağlarına saygı gösterin.” (Nisa, 4/1)
“Allah’a kulluk edin, O’na hiç bir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabalara, yetimlere, düşkünlere, yakın ve uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve size hizmet eden kimselere iyilik edin. Allah, kendini beğenip öğünenleri elbette sevmez. “ (Nisa, 4/36)
“Akrabalarına, düşküne ve yolcuya hakkını ver, elindekileri de saçıp savurma.” (İsra, 17/26)
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse akrabasına iyilik etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!” (Buhârî, Edeb 85; Müslim, Îmân 74, 75. Ayrıca bk. Buhârî, Nikâh 80, Edeb 31, Rikak 23; Ebû Dâvûd, Edeb 123; Tirmizî, Kıyâmet 50; İbni Mâce, Edeb 4)
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre bir adam:
– Yâ Resûlallah! Benim akrabam var. Ben kendilerini ziyaret ediyorum, onlar bana gelip gitmiyorlar. Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar. Ben onlara anlayışlı davranıyorum, onlarsa bana kaba davranıyorlar, dedi.
Bunun üzerine Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
– “Eğer dediğin gibi isen, onlara sıcak kül yutturmuş oluyorsun. Sen böyle davrandıkça, Allah’ın yardımı seninledir.” (Müslim, Birr, 22)
Abdullah İbni Amr İbni Âs’dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Akrabasının yaptığı iyiliğe aynısıyla karşılık veren, onları koruyup gözetmiş sayılmaz. Akrabayı koruyup gözeten adam, kendisiyle ilgiyi kestikleri zaman bile, onlara iyilik etmeye devam edendir.” (Buhârî, Edeb 15. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 45; Tirmizî, Birr 10)
Dinimizde evlenmeyi yasak hale getiren akrabalık, yakın akrabalık, sıhrî akrabalık ve süt akrabalığı yoluyla olur.
a- Yakın akrabalar: Bir kişi yakın akrabalarından anne ve nineleri, kendi kızı ve torunları, kardeşleri ve kardeşlerinin kızları ile torunları, halası ve teyzesiyle evlenemez.
b- Sıhrî akrabalar: Bir kişi nikahladığı kadının annesi ve nineleriyle ebediyen evlenemez. Kendisiyle gerdeğe girdiği eşinin kızı ve torunları da aynıdır. Babası ve dedesinin eşleriyle, oğlunun ve torunlarının eşleri de kendisine ebediyen haramdır.
c- Süt akrabalığı: Bir şahsın, iki yaşına kadar sütünü emdiği kadınla o kadının eşi, çocukları ve emzirdiği diğer çocukları kendine süt yönünden akraba olurlar. Bazı istisnaları olmakla birlikte bir Müslüman, yakın akrabalık sebebiyle evlenemeyeceği kadınlarla süt akrabalığı sebebiyle de evlenemez. Mesela bir kişi, sütannesi, süt teyzesi, süt halası ve sütkardeşiyle evlenemez.
Bunlar dışında kalan akrabalarıyla evlenmesinde dinî yönden bir sakınca yoktur.
İlgili ayetler şöyledir:
“Babalarınızın nikâhladığı kadınları nikâhlamayın. Geçmişte olan oldu. O çirkin, çok iğrenç ve pek kötü bir yoldur!
Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşinizin kızları, kız kardeşinizin kızları, sizi emzirmiş olan analarınız, sütkız kardeşleriniz, karılarınızın anaları, kendileriyle gerdeğe girdiğiniz karılarınızın yanınızda bulunan kızları size haram kılınmıştır. Gerdeğe girmeden ayrıldığınız kadınların kızları ile evlenmenizin günahı yoktur. Kendi soyunuzdan olan oğullarınızın eşleri ile iki kız kardeşi birlikte nikâhınız altında bulundurmanız da haram kılınmıştır. Geçmişte olan oldu. Allah’ın bağışlaması çok ikramı boldur.
Kocalı kadınlar da haramdır; (savaş esiri olarak alıp) sahip olduklarınız başka. Bu, Allah’ın size yazdığıdır. Bunlar dışında kalanlar ise namuslu yaşamanız ve zinadan kaçınmanız şartıyla size helaldir. Bunlardan hangilerinden nikâh ile yararlanırsanız mehirlerini belirlediğiniz miktarda verin. Mehri belirledikten sonra gönül rızası ile başka bir şekilde uyuşmanızın bir günahı yoktur. Allah bilir, doğru karar verir.” (Nisa, 4/22-24)
Babanıza akraba ile iyi geçinmeyi tavsiye eden ayet-i kerimeleri gösterin. Allah’ın ve peygamberinin bu işe ne kadar önem verdiğini izah etmeye çalışın. Eğer kendisi okuma yazma biliyorsa bizzat ona okutun; bilmiyorsa siz okuyun, o dinlesin. Bunun yanı sıra onun sevdiği, beğendiği bir hoca efendi varsa onu ziyarete gidin; durumu bir de o izah etsin. Her şeye rağmen hâlâ yanlışta ısrar ederse siz yine de babanızı üzmemeye, kırmamaya çalışın fakat akrabanızla ilişkinizi hiçbir zaman kesmeyin. O istemese de siz onlarla görüşün. Bu konuda babanızın “hakkımı helal etmem” demeye hakkı yoktur. Zira Allah’ın emrettiği bir hususu hiç kimsenin yasaklamaya hakkı yoktur. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Ey insanoğlu! Annen ve baban seni, körü körüne Bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme; dünya işlerinde onlarla güzel geçin; Bana yönelen kimsenin yoluna uy; sonunda dönüşünüz Bana’dır. O zaman, yaptıklarınızı size bildiririm.” (Lokman, 31/15)
“Adını anarak birbirinizden bir şeyler istediğiniz Allah’a karşı gelmekten sakının ve akrabalık bağlarına saygı gösterin.” (Nisa, 4/1)
“Allah’a kulluk edin, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabalara, yetimlere, düşkünlere, yakın ve uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve size hizmet eden kimselere iyilik edin. Allah, kendini beğenip öğünenleri elbette sevmez. “ (Nisa, 4/36).
“Akrabalarına, düşküne ve yolcuya hakkını ver, elindekileri de hepten savurma.” (İsra, 17/26).
Resûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem , “Kime iyilik edeyim ya Resulallah!” diye soran bir sahâbîye, “Annene, babana, kız kardeşine, erkek kardeşine ve bunları takip eden akrabalarına iyilik etmek senin görevindir” şeklinde cevap vermiştir. (Buhârî, Edeb, 25).
Bir başka hadislerinde ise şöyle buyurmuştur:
“Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse akrabasına iyilik etsin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!” (Buhârî, Edeb 85; Müslim, İman 74, 75.)