Kadının Çalışması
Her ne kadar İslam hukukçularının büyük çoğunluğu kadının devlet başkanlığı ve hâkimlik yapmasına karşı çıkmışlarsa da Kur’an’da ve Nebîmizin uygulamalarında kadının kadı/hâkim olmasını yasaklayan herhangi bir hüküm yoktur.
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/islama-gore-kadinlar-devlet-baskani-veya-yargic-olabilir-mi.html
Hanefî mezhebi âlimleri de had ve kısası gerektiren suçlar dışındaki davalarda kadının şahitlik gibi hâkimlik de yapabileceğini söylemektedirler. Müfessirlerden İbn Cerîr et-Taberî ve tâbiînden Hasan-ı Basrî gibi âlimlerle Zâhirî mezhebi fakihleri ise hüküm vermeyi fetva vermeye benzeterek kadınların her türlü davada hâkimlik yapabileceğini belirtirler. (Bkz: Mehmet Akif Aydın, “Kadın: İslam’da Kadın”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, c: 24, s. 90)
Günümüzde hakimler ancak mevcut yasalar çerçevesinde hareket edebilirler.
Serbest avukatlık yapanlar ise istemedikleri davayı almayacakları için onu tercih etmek daha uygun olacaktır.
Genel olarak kadınların çalışmasına dair yaptığımız bir açıklamayı aşağıdaki linkten izlemenizi tavsiye ederiz:
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/kadinlarin-ihtiyaci-olmadigi-halde-calismalarinin-hukmu-nedir.html
Kadın evlendiği andan itibaren tüm masrafları kocasına aittir. Buna mukabil kadının da kocasına karşı yerine getirmesi gereken bir takım sorumlulukları vardır. Kadın bunları yapmakla mükelleftir. Eğer bir kadın üzerine düşen görevleri yerine getirir ve kocasının izni ile çalışmak isterse çalışabilir. Fakat bunun bir takım şartları vardır: Yapacağı iş dinimizce meşru bir iş olmalı, çalıştığı ortam bir Müslüman kadına uygun bir yer olmalıdır.
Bununla ilgili görüntülü bir cevabımızı izlemek için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:
Bu gibi konularda tek tarafı dinleyerek bir cevap vermemiz doğru değildir. Fakat ilke olarak şunları söyleyebiliriz:
1. Kadına ait olan paraya kocası karışamaz. Karısından izin almadan onun malına el süremez.
2. Koca, karısının mehrini vermekle yükümlü olduğu gibi her türlü giyim, kuşam, yiyecek, içecek ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır. Bunları karşıladıktan sonra kadın da kocasının parasına karışamaz.
Fakat evlilik, sadece yatak paylaşmaktan ibaret değildir. Karı koca koskoca bir hayatı paylaşmak ve huzur bulmak için bir araya gelmiş çiftlerdir. Dolayısıyla erkek de kadın da yapacakları büyük harcamalarda mutlaka birbirlerine danışmalı, bir diğerini üzecek hal ve hareketlerden mümkün olduğunca kaçınmalıdır.
Çalışan bir bayanın kazandığı para kendisine aittir. İstediği şekilde kullanabilir. Fakat evlenirken hayatı paylaşma sözü vermiş olan çiftlerin, yapacakları harcamalarında birbirlerini üzmemeleri tavsiye edilir.
Lütfen aşağıdaki linkte bulunan görüntülü cevabımızı da izleyiniz:
Evlendiği andan itibaren kadının tüm masrafları kocasına aittir. Buna mukabil kadının da kocasına karşı yerine getirmesi gereken bir takım sorumlulukları vardır. Kadın bunları yapmakla mükelleftir. Eğer bir kadın üzerine düşen görevleri yerine getirir ve kocasının da izniyle çalışmak isterse çalışabilir.
Kadının çalışmasının bir takım şartları vardır: Öncelikle, yapacağı iş dinimizce meşru bir iş olmalı, çalıştığı ortam bir Müslüman kadına uygun bir yer olmalıdır.
Buna göre bir kadının bakkal dükkânı işletmesinde dinen bir sakınca yoktur. Tesettürüne riayet edip ticari-ahlaki kurallara aykırı davranmadığı müddetçe bunun kendisine bir vebali olmaz.
Bir kadının, evlenmesi yasak olan yakınları dışındaki bütün erkeklere karşı örtülü ve kapalı olması farzdır. Yüzü, bilekten aşağı elleri ve yine bilekten aşağı ayakları müstesnadır. Çünkü işini gücünü yaparken ellerinin ve yüzünün açık olması bir zaruret haline gelir. Çalışıp kazanmak, kadın olsun erkek olsun herkesin yapması gerekli olan bir vazifedir. Bir hadis-i şerifte “Kazanç yolu aramak müslüman olan her erkek ve kadın için farzdır.” (Taberânî, Mu’cemu’l-Evsat, 9/277-278) buyrulmuştur. Çünkü herhangi bir müslümanın sorumluluklarını yerine getirebilmesi için bir kazanca sahip olması lazım gelir.
Bir kadının örtmesi farz olan organlarından herhangi birini açık bulundurmak suretiyle çalışması caiz değildir; haramdır. Ancak bu şekilde elde etmiş olduğu kazanç, çalışmasının karşılığı olacağından haram değildir. Yani başı açık olarak çalıştığı için günahkar olur ama, bundan dolayı kazancına haram karışmış olmaz.
Kadınların pantolon giymelerine gelince; şalvar şeklinde organlarını belli etmeyecek ölçüde bol bir pantolon giyilebilir. Ancak organların şeklini belli eden dar pantolon vb. elbiselerin giyilmesi mekruhtur.
(Abdülhamid Şirvani, İbn Kasım Şihabüddin Ahmed b. Kasım el-Abbadi, Havaşî alâ Tuhfeti’l-Muhtâc bi-Şerhi’l-Minhâc, el-Mektebetü’l-İslamiyye, İstanbul, ty., c: 2, s: 112.)