Borçlar
Fakihlerin çoğu, erken ödemeye karşılık yapılan indirimi, borcu geciktirmeye karşılık yapılan ilaveye benzeterek borcun indirimini faiz saymışlardır. Fakat böyle bir benzerlik faiz ile alım satım arasında da kurulabilmektedir. Bu tür konularda esas olan, benzerlikler değil, farklılıktır.
Abdulaziz Bayındır’ın Ticaret ve Faiz kitabının ilgili bölümü şöyledir:
“… İbn Kayyım el-Cevziyye iskontoyu caiz görür. Ona göre, “Borcu erken ödemeye karşılık yapılan indirim faizin tam zıddıdır. Çünkü faiz, vadeyi uzatmaya karşılık borcu artırmaktır ama bu, vadeyi kısaltmaya karşılık borcu azaltmaktır. İki taraf da bundan yararlanır. Haram sayanlar, faize kıyaslamışlardır ama “Ya vadesinde öde, ya da borcu artır” sözü ile “Borcunu erken öde, bir yüzlük bağışlayayım” sözü arasındaki açık fark görmezlikten gelinemez. Biri nerede diğeri nerede? Bunu yasaklayan ne bir nas, ne bir icma ne de sahih bir kıyas vardır.
İbn Kayyım bunun, İbn Abbas’ın görüşü olduğunu, Ahmed b. Hanbel’den yapılan iki rivayetten birinin böyle olduğunu, bunu ondan İbn Ebî Musa ve bir başka kişinin rivayet ettiğini ve hocası İbn Teymiyye’nin de bu görüşü tercih ettiğini bildirmektedir. (İbn Kayyım el-Cevziyye, İ’lâmu’l-Muvakkıîn, c: 3, s. 371).
İbn Kayyım’ın dediği doğrudur. Bu tür iskontoyu yasaklayan ne ayet ne de hadis vardır. Ayet ve hadislerdeki riba, borca yapılan ilavedir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“İnsanların malları içinde artsın diye faize verdiğiniz şey (borç) Allah’ın yanında artmaz.” (Rûm, 30/39)
“Müminler” Allah’tan korkun, faizden geriye ne kalmışsa bırakın. Eğer inanan kişilerseniz (böyle yaparsınız.)” (Bakara, 2/278)
Allah’ın elçisi şöyle buyurmuştur:
“…Kim artırır veya fazlasını isterse faize girmiş olur.” (Müslim, Müsâkat, 82/1584)
Bu tür konularda esas olan benzerlik değil, farklılıktır. Kadınla erkek de birbirine benzer; ama birine kadın, diğerine erkek denmesi oradaki farklılıktan dolayıdır. Burada da farklılık vardır; faiz borca ilâve, iskonto ise indirimdir. İndirime faiz denmeyeceği için iskontoyu faiz kapsamına almak yanlış olur.”
Ayrıntı için bkz. Abdulaziz Bayındır, Ticaret ve Faiz, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2007, 91 vd.
Borç, eksiği ve fazlası olmadan ödenir. İçinden gelerek, borcunu fazlasıyla ödeyen, iyi bir iş yapmış olur. Bu eğer bir anlaşmaya dayalı değilse faiz olmaz.
Malın satışında hangi fiyattan anlaşılmışsa onun ödenmesi gerekir. Alacağın geciktirilmesinden dolayı eğer bir enflasyon farkı olmuşsa o da borçludan talep edilebilir. Zira borçlanmalarda esas kaide, alacaklının da borçlunun da zarara uğramamasıdır.
Daha geniş bilgi için lütfen aşağıdaki linkleri tıklayınız:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/esnaf-acik-hesapla-is-yaparken-nelere-dikkat-etmeli.html
www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/islam-fikhi-acisindan-borclanmalarda-enflasyon-farki.html
İki çeşit para vardır: Mal para ve itibari para.
Altın ve gümüş mal paradır. Yani onların paralık özelliği, değeri, onların özünden, yapısından, maddi niteliğinden kaynaklanır; değerleri gramına göre belirlenir.
Günümüzdeki yaygın kâğıt paralar ise itibari paradır. Onların değeri, sahip oldukları malın (kâğıdın) özelliğinden değil, onları piyasaya süren otoritenin ona yazdığı rakam (aynı ebattaki bir kâğıt paranın 10 TL, diğer bir kâğıt paranın 100 TL değerinde olması gibi) ve ülkenin ekonomik gücünden (yani temsil ettikleri mal ve hizmetlerden) kaynaklanır.
Dolayısıyla mallar borç olarak alındığında veya mallara dayalı olarak borçlanıldığında, o malların fiyatları değişse dahi gene o mallar aynı miktarla ödenmek zorundadır. Fakat itibari paraların değeri, temsil ettikleri mallara orantılı olduğundan onların değerleri de dayandıkları mallara göre hesaplanmalıdır.
Bu sebeple uzun süreli ödenmeyen borçlarda enflasyon farkının dikkate alınması tavsiye edilmektedir. Ama borçlanma altınla olmuşsa ödeme de aynı miktarda altınla olmalıdır. Mesela 100 gr. altın alınmışsa -değeri artsın veya azalsın- ödeme yine 100 gr altın olmak durumundadır.
Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/tl-olarak-borc-verip-dolar-veya-altin-olarak-geri-almak-caiz-mi.html
Servet Bayındır
Bunda iki yol vardır:
1) Arkadaşınızla karşılıklı rıza ile anlaşır, borcu belli bir mala -bu, altın, döviz vs. olabilir- endekslersiniz ve ödeme, o malın bugünkü değeri üzerinden olur. Fakat bu uygulamayı taraflar birbirlerine dayatamazlar.
2) Borcun ödenmesi gerekli olan günden bugüne (ödendiği güne) kadar olan süredeki enflasyon kaybını hesaplar ve anaparaya ilave edersiniz. Bu ikinci şıkkı karşı tarafın/borçlunun gönül rızasıyla kabul şartı yoktur, bunu ödemekle mükelleftir.
Doç. Dr. Servet Bayındır
Lütfen aşağıdaki linkleri de tıklayınız:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/tl-olarak-borc-verip-dolar-veya-altin-olarak-geri-almak-caiz-mi.html
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/gecikmis-borclarin-odenmesinde-uygulanmasi-gereken-hukum-nedir.html
Kişi öldüğü zaman malı ve alacakları mirasçılarına geçer. Ölen kişiye borcu olanlar da bundan sonra onun mirasçılarına karşı borçludurlar. Dolayısıyla borçlarını bu mirasçılara ödemelidirler.
Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:
www.fetva.net/borclar/borc-alinan-kisi-olunce-borc-kime-odenir.html
Borç verip gelir elde etmek faizdir. Katılım bankalarının katılım hesaplarına para yatırdığınızda sözleşme yaparak onlarla kâr-zarar ortaklığı yapmış oluyorsunuz. Fakat arkadaşınızın sizden isteği ortaklık değil, borçtur. Borçtan elde edilen gelir faizdir.
Borç verecekseniz aynısı ile geri almak üzere vermeniz ve Bakara Suresinin 282. ayetine göre iki şahit eşliğinde bunu yazıya geçirip kaydetmeniz gerekir.
Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/katilim-bankalarina-para-yatirmamizda-bir-sakincasi-var-mi.html
Birinci sorunuzun cevabı: Eşiniz vefat etmekle borçlarından kurtulamaz. Mevcut mal varlığı, alacaklılar arasında paylaştırılır. Mesela 10 kişiye 100 lira borcu var, mirası elli lira ise her alacaklı, ancak alacağının yarısını alır. Bundan başka bir talebi olamaz.
İkinci sorunuzun cevabı: Kimse kimsenin borcunu ödemek zorunda değildir. Borç, miras olarak intikal etmez. Bu sebeple ne eşinizin babası ne de siz, onun borcundan sorumlu olmazsınız. Ancak Türkiye’de yürürlükte bulunan kanuna göre redd-i mirasta bulunmazsanız borçlar size intikal eder ve onları ödemek zorunda kalırsınız. Bu sebeple eşinizin ailesinin redd-i mirasta bulunması doğru olur. Siz de öyle yapabilirsiniz.
Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/olen-kisinin-borcu-varsa-bunu-cocuklari-mi-odemek-zorundadir.html
Üçüncü sorunuzun cevabı: Bütün altınlarınızı eşinize hediye ettiyseniz yapacak bir şey yok. Borç olarak verdiyseniz siz de alacaklılardan sayılırsınız. Alacağınızı bağışladığınız takdirde eşiniz size olan borcundan kurtulur, siz de onun sevabını alırsınız.
Borçlanmalardaki değer farkı, altına, gümüşe ve enflasyon oranına göre hesap edilebilir. Bugün altın ve gümüş, para olmaktan çıkmış, diğer mallar gibi olmuştur. Artık onlar da değer kazanmakta ve zaman zaman ucuzlamaktadır. Mesela 1980 yılının ilk aylarında bir ons (31 gr.) altın 850 dolarken, 9 Mart 1982 günü 335,5 dolara düşmüştü. İki yıl içinde doların da değer kaybettiği dikkate alınırsa altının değer kaybının daha büyük olduğu görülür. Ancak altının borsalarda dalgalanması ve değerinin inip çıkması kısa vadelidir. Altın, uzun vadede değerini koruyabilecek özelliktedir. Paranın değer kaybının, altına göre hesap edilmesi, çok defa zararı karşılayabilir.
Para değer kaybının enflasyon oranına göre hesaplanması en uygun yol olsa da enflasyon oranının tam olarak tespiti güçtür.
Üçüncü yol piyasada geçerli yabancı paraların esas alınmasıdır. Onlar da birer kâğıt para olduğu için hem enflasyona maruz kalmakta hem de uluslararası borsalardaki genel eğilime paralel olarak dalgalanmaktadır.
Netice olarak taraflar para değer kaybını neye göre hesap ederlerse etsinler, ödeme yapıldıktan sonra birbirleriyle helalleşmeleri uygun olur. Çünkü değer kaybının tam tespiti zordur.
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/borcu-geri-oderken-paranin-deger-kaybi-neye-gore-hesaplanir.html
Bu konuda sitemizde İslam Fıkhı Açısından Borçlanmalarda Enflasyon Farkı başlıklı bir yazı bulunmaktadır. O yazıyı okumanızı tavsiye ederiz. Yazıya aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/islam-fikhi-acisindan-borclanmalarda-enflasyon-farki.html