Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Blog

Ölüm meleği Azrail mi?

Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde Azrail ismine rastlanmaz. Bu kelimenin muhtemelen İbrânice asıllı olup (Yahudi din bilginlerine ait eserlerde ondan fazla ölüm meleği adı zikredilirken bunlardan bir tanesi de Azrael’dir) önceleri Yahudi iken daha sonra Müslüman olan Ka’b el-Ahbâr ve Vehb b. Münebbih gibi şahısların etkisiyle İslami eserlere geçtiği düşünülmektedir. (Bkz: Ahmet Sâim Kılavuz, “Azrâil”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c: 4, s: 350-351.)

Kur’an-ı Kerim’de canları almakla görevli olan melekten “melekü’l-mevt” yani “ölüm meleği” şeklinde bahsedilmekte ve ölüm meleğinin bir tane olmadığı anlaşılmaktadır. İlgili ayetler mealen şöyledir:

“De ki: Size vekil kılınan ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.” (Secde, 32/11)

“O, kulları üzerinde tam hâkimdir. Size korumalar gönderir. Sizden birinin ölüm zamanı gelince de elçilerimiz bir yanlışa düşmeden onu vefat ettirirler.” (En’âm, 6/61)

Konuyla ilgili hadislerde de aynen ayetlerde olduğu gibi “melekü’l-mevt/ölüm meleği” tabiri geçmekte, Azrail ismine yer verilmemektedir. (Bkz: Buhari, Cenâiz, 69, Enbiyâ, 31; Müslim, Fezâil, 157, 158; Tirmizî, Tefsir, 7; İbn Mâce, Cihâd, 10.)

Bu ayet ve hadislerden her insanın canını almakla görevlendirilen ayrı bir ölüm meleği olduğu  ve dolayısıyla yaygın geleneksel bilgilerin aksine, yalnızca bir tane değil; birden fazla ölüm meleği bulunduğu anlaşılmaktadır.

KAYNAK: Yahya Şenol, “Bize Soruyorlar”, Kitap ve Hikmet Dergisi, Nisan-Haziran 2015, Sayı: 9, s: 66-67.

Konuyla ilgili görüntülü bir cevabımız için lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/azrail-sadece-bir-tane-mi-yoksa-birkac-tane-mi.html

Tecavüz eden kimseye nasıl bir ceza verilir?

Kur’ân ışığında yaptığımız çalışmalardan ortaya çıkan sonuca göre tecavüz suçu işleyene iki tür yaptırım uygulanmalıdır. Bunlardan ilki kul hakkı kapsamındaki tazminatlar, ikincisi ise ceza kapsamındaki yaptırımdır. Suçla birlikte doğan Allah hakkı ise suçlu ile Allah arasındadır; kişi tövbe eder, kendini düzeltirse uhrevî cezadan kurtulur. İşlediği suça karşı verilecek ceza kamu hakkı kapsamında olduğu için, suç sabit olduktan sonra suçlu hiçbir şekilde cezadan kurtulamaz. Verilecek tazminat cezaları kul hakkı kapsamında olduğu için mağdur tarafından affedilebilir.

1. TAZMİNATLAR

Mağdurun durumuna göre tazminatın miktarı değişir. Aşağıdakilerden biri veya birkaçı aynı anda takdir edilebilir.

a. Diyet: Tecavüz fiilinden dolayı vücutta meydana gelebilecek doku yaralanmalarına karşılık ödenecek tazminat tam diyet üzerinden tespit edilir.

b. Mehr-i Misil: Evliliğinin zamansız bitmesi veya hiç evlenememe veyahut dengi olmayanla evlenme zorunda kalması ihtimaline binaen suçluya mehr-i misil yükletilir. Mesela bekar bir kızın tecavüze uğraması neticesinde artık hak ettiği dengi biriyle evlenememe veya dul biriyle evlenmek zorunda kalma ihtimali, evli kadının tecavüze uğraması sonucunda kocasının onu boşaması gibi durumlara karşılık olmak üzere faile mehr-i misil yükletilir.

c. Hükümet-i Adl: Mağdurun sahip olduğu maddi menfaati kaybetmesi durumunda bilirkişilerce usulü dairesince takdir ve tayin edilecek diyettir. Örneğin mağdurun işini, çevresini ve itibarını kaybetmesi gibi durumlarda faile yükletilir.

2. CERRÂHÎ KASTRASYON CEZASI

Fail hukûken ve ahlâken dokunulması yasak bir organa hakkı olmayarak ve zorla zarar verdiği için kendi organına da zarar verilmesini hak eder. Failin verdiği zarar mağdurda bir ömür boyu etkisini sürdürecektir. Suçun bu vasfından dolayı verilecek ceza da fail üzerinde bir ömür boyu kalıcı olmalıdır. Bu vasfı sağlayacak ceza; cerrâhî kastrasyon yani cerrâhî hadım işlemidir. Şu halde tecavüz suçunun cezası cerrâhî hadımdır.

Bu ceza ile birlikte bir defalık zarara karşı sürekli zarar verilmiş olur denecek olursa: hırsızlık suçunda  da fail bir defa zarara karşılık ömür boyu kesik elle dolaşmak zorunda kalmaktadır.

Ceza ağır denilecek olursa, cezanın ağırlığı suçun ağırlığından kaynaklanmaktadır. Normal hırsızlıkta sadece el kesiliyorken, fesat yollu hırsızlıkta (hirabe durumunda) elle birlikte ayak da kesilmektedir (Bkz: Mâide, 5/33). Suçun ağırlığı arttıkça cezanın ağırlığı da artmaktadır.

Tecavüz suçunun cezasına dair daha geniş bilgi için aşağıdaki linkte bulunan mukayeseli fıkıh müzakeresinin izlenmesini tavsiye ederiz:

www.kurandersi.com/mukayeseli-fikih-dersleri/tecavuz-sucunun-cezasi/

Dr. Adem Yıldırım

Not: Konuyla ilgili olarak kaleme aldığımız akademik bir makale hakemli dergide yayımlanmıştır. Aşağıdaki bağlantıdan ulaşılabilir:

dergipark.org.tr/tr/download/article-file/519279