Blog
Oyuncuların, ortaya mal/para koyarak oyunun sonucunda kazananın sahip olduğu eylemlerin tamamı kumardır.
Çocuklarınızın geleceklerini de düşünerek bu oyundan sakındırmanız, onları uzak tutmanız önemlidir. Büyük günahlardan olan kumar gibi birçok kötü alışkanlık, çocukluk yaşlarında kazanılmaktadır. Allah Teâlâ günahlardan özellikle de büyük günahlardan kaçınmamızı emretmektedir:
“Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız.” (Nisa, 4/31)
“Onlar (mü’minler), büyük günahlardan ve hayâsızlıktan kaçınırlar; kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar.” (Şûrâ, 42/37)
Konuyla ilgili ayrıntı için lütfen aşağıdaki adrese tıklayınız:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/odul-karsiligi-oynanan-oyunlar-kumar-kapsamina-girer-mi.html
www.fetva.net/yazili-fetvalar/buyuk-gunahlar-nelerdir-buyuk-gunah-isleyenler-kafir-mi-olur.html
Siz, başörtüsünü sevdiğiniz için değil, Allah emrettiği için örtüyorsunuz. Allah’ın emrine uymanın ise bir bedeli vardır. Böylece o şeyi Allah için mi yoksa başka maksatla mı yaptığınız ortaya çıkar. Siz o bedeli ödeyin ve direnin.
Zorunlu hallerde peruk takmanızı tavsiye ederim. Allah Teala şöyle buyurur:
“Mallarınız ve çocuklarınız sizin için imtihandır. Allah katında ise büyük bir karşılık vardır. Gücünüz yettiği kadar Allah’tan çekinin; dinleyin ve itaat edin. Kendinize iyilik yapmış olmak için de hayra harcamada bulunun. Kim kendini cimrilikten korursa istediğine kavuşacak kimselerden olur.” (Teğabun, 64/15-16)
Unutmayın ki Şeytan, doğru yolda olur ve sadece o yolda olanlarla uğraşır. Sakın kendinizi onun vesvesesine kaptırmayın. Allah yardımcınız olsun.
Lütfen aşağıdaki linkleri de tıklayınız:
İsa aleyhisselamın beşikte bebekken mucize olarak konuşmasından ve “Dedi ki: Ben Allah’ın kuluyum. O bana kitap verdi, beni nebi kıldı.” (قَالَ إِنِّي عَبْدُ اللَّهِ آتَانِيَ الْكِتَابَ وَجَعَلَنِي نَبِيًّا) (Meryem, 19/30) demesinden onun daha bebekken peygamber seçildiği anlaşılmaktadır. (Ayrıca bkz. Maide, 5/110).
İsa aleyhisselamın beşikte iken konuşması hakkındaki cevabımızı aşağıdaki linkte okumanızı tavsiye ederiz:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/meryem-suresi-29-ayete-gore-hz-isa-besikte-iken-konusmus-mudur.html
Babanızın uyarı ve ikazlarına rağmen başınızı açarsanız bunun günahı babanıza olmaz, size olur. Dinimizde suçun şahsiliği prensibi esastır. Kim günah işlerse ceza ona verilir. Bu açıdan baba gerekli uyarıları yapar, örtünme ile ilgili ayet ve hadisleri okur ve okutur. Bundan sonrası size kalmıştır. İster Allah’ın emrine uyarak başınızı örtersiniz, ister Allah’a karşı gelerek başınızı örtmezsiniz.
www.fetva.net/yazili-fetvalar/esime-ve-cocuklarima-dini-yasamalari-icin-baski-yapabilir-miyim.html
“Yaşım ilerledikçe artık bunu istemediğimi fark ettim” diyorsunuz. Müslüman bir şeyi canı istediği için değil, Allah istediği için yapar. Kulluk budur. Bir insanı kâfir olmaya götüren şey de Ahireti inkâr etmesi değil, dünyayı Ahirete tercih etmesidir. Allah Teala şöyle buyurur:
“… Kâfirlerin çetin bir azaptan çekecekleri var. Onlar, yaşadıkları anı (dünyayı) ilerisinden (Ahiretten) çok seven, Allah’ın yolunu çarpıtmaya çalışarak ondan uzaklaşan kimselerdir. Onlar derin bir sapkınlık içindedirler.” (İbrahim, 14/1-2)
Başörtüsü ve dini açıdan hükmü konusunda ayrıntı için lütfen aşağıdaki adresi tıklayınız:
www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/basortusu-ve-ortunme.html
İlgili ayet şöyledir:
“Her insanı imamı/önderi ile birlikte çağıracağımız gün kimlerin amel defteri sağından verilirse onlar en küçük bir haksızlığa uğramamış olarak amel defterlerini okuyacaklar. Bu dünyada kör olan kimse ahirette de kördür, üstelik iyice yolunu şaşırmıştır.” (İsrâ, 17/71-72)
İmam (امام) Arapça’da ‘öne geçmek’, ‘sevk ve idare etmek’ manalarına gelen “emm (ام)” kökünden gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de imam (önder), “insanları doğru yola veya sapıklığa çağıran kişiler” olarak geçmektedir. İlgili ayetler şöyledir:
“Sabrettikleri ve ayetlerimize kesinlikle inandıkları zaman, onların içinden, buyruğumuzla doğru yola ileten imamlar/önderler tayin etmiştik.” (Secde 32/24). (Ayrıca bakınız. Enbiya 21/73).
“O ve askerleri, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve gerçekten bize döndürülmeyeceklerini sandılar. Biz de onu ve askerlerini yakalayıp denize atıverdik. Bak işte, zalimlerin sonu nice oldu! Onları, (insanları) ateşe çağıran imamlar/önderler kıldık. Kıyamet günü onlar yardım görmeyeceklerdir.” (Kasas 28/39-41). (Ayrıca bakınız. Tevbe 9/12).
Ayetlerde de görüldüğü gibi imam “insanları iyiliğe veya kötülüğe sevk eden, çağıran kişiler” anlamında kullanılmaktadır. Dolayısıyla günümüzde insanların peşinden gittikleri, iyi veya kötü fikir, davranış ve görüşlerinden etkilendikleri dini veya siyasi her türlü kişiler bu kapsama girer.
Bizim “Bütün tarikatlar müşriktir veya tasavvuf şirktir.” diye bir ifademiz olmamıştır. Bizim yaptığımız, ilgili ayetlere göre şirk kapsamına giren uygulamaları onlara anlatıp kendilerini uyarmaktır.
Etrafımıza insanları toplamak için uğraşan bir siyasi yapımız olmadığı için bu kadarla yetiniyoruz. Zaten Kur’an’ın üslubu da böyledir.
Nitekim Kur’an Işığında Tarikatçılığa Bakış adlı kitabımızda şöyle bir bölüm vardır:
“Bizim karşı çıktığımız, sadece Kur’an’a açıkça aykırı olan şeylerdir. Eğer bunlar Hanefî, Şafiî, Mâlikî, Eş‘ârî, Maturîdî gibi herhangi bir mezhebin görüşüne aykırı olsaydı bunu gözümüzde büyütüp sert tavır ortaya koymazdık. Sahih olmayan hadis-i şeriflere aykırı bulsaydık üzerinde durmazdık. Siz Kur‘an-ı Kerim’in çok açık ifadelerine aykırı şeyler söylüyorsunuz. Bunlar karşısında susarsak hesap gününün tek yetkilisi olan Allah’a, bunun hesabını veremeyiz.” (Abdulaziz Bayındır, Kur’an Işığında Tarikatçılığa Bakış, Süleymaniye Vakfı Yayınları, 7. Baskı, İstanbul, 2012, s: 184.)
Lütfen aşağıdaki linkte bulunan Metodumuz başlıklı açıklamamızı da okuyunuz:
Abdesti bozan durumlar aşağıdaki ayet-i kerimede şöyle belirtilmiştir:
“… Hasta veya yolcu olur veya sizden biri ayakyolundan gelir ya da kadınlara temas etmiş olur da su bulamazsanız temiz toprağa teyemmüm edin; onunla yüzünüzü ve ellerinizi mesh edin…” (Mâide, 5/6)
Ayet, abdestin tuvalette olan şeylerle bozulacağını bildirmektedir. Tuvalette olan eylemlerden biri de yellenmek, gaz çıkarmak olduğuna göre bunun abdesti bozacağı açıktır. Eklemlerin gevşemesine yol açacak şekilde bir uyku da abdesti bozar. Çünkü bu durumda yellenme ihtimali yüksektir.
İçki içmek abdesti bozan şeyler arasında değildir; ama bir Müslümanın içkiden uzak durması farzdır.
www.fetva.net/yazili-fetvalar/ickiye-neden-kesin-olarak-haramdir-diyorsunuz.html
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Müminler! İçki, kumar, dikili taşlar ve fal okları şeytan işi pisliklerdir. Onlardan uzak durun ki umduğunuza kavuşasınız. Şeytanın istediği tek şey, içki ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, bir de Allah’ın zikrinden (Kur’an’dan) ve namazdan sizi alıkoymaktır. Artık vazgeçersiniz değil mi? Allah’a itaat edin, Elçi’ye itaat edin ve dikkatli olun. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki Elçimizin sorumluluğu açık tebliğden ibarettir.” (Mâide, 5/90-92)
Lütfen aşağıdaki linkleri de tıklayınız:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/sigara-abdest-bozar-mi.html
www.fetva.net/yazili-fetvalar/icki-icen-bir-insan-40-gun-namaz-kilamaz-mi.html
Helen (Helene), Yunan mitolojisine göre Truva savaşına sebep olan kadındır. Efsanelere göre, eski Yunan putperest toplumunda tanrılardan biri kabul edilen Zeus’un gayri meşrû çocuğudur.
Doğrudan eski Yunan putperest toplumuna çağrışım yaptığından dolayı Helen’in kız çocuklarına isim olarak konulması uygun düşmemektedir. Anlamı güzel, dinimize ve örfümüze uygun isimleri koymanızı tavsiye ederiz.
Bu iddianın herhangi bir delili yoktur. Bir odada tek başına veya kocasıyla birlikte yatan kadının örtünmesi gerektiği konusunda herhangi bir emir yoktur. Kadın kendisini rahat hissettiği herhangi bir kıyafetle yatabilir.
Akıl bâliğ olmuş kadınların sadece dinen kendisine yabancı olan erkeklerin yanında iken ve bir de namaz kılacakları zaman avret sayılan bölgelerini örtmeleri yani tesettürlü olmaları gerekir.
Konuyla ilgili olarak lütfen aşağıdaki adresi de inceleyiniz:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/kadinlarin-basi-acik-olursa-eve-melekler-girmezmis-dogru-mu.html
Allah Teâlâ, ashab-ı kiramın iyilikleri ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
“Muhacirlerin ve Ensârın ilkleri ile onlara güzellikle uyanlar var ya Allah onlardan razı, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. Allah, içinden ırmaklar akan cennetleri, onlar için sürekli kalacakları şekilde hazırlamıştır. İşte bu büyük bir kurtuluştur.” (Tevbe, 9/100)
Biz işte bu sebeple onlardan birinin adı zikredildiğinde “radıyallâhu anh = Allah ondan razı olsun.” deriz.
Ayrıca Peygamberimizin de şöyle dediğini rivayet edilmiştir:
اذْكُرُوا مَحَاسِنَ مَوْتَاكُمْ وَكُفُّوا عَنْ مَسَاوِئِهِمْ
“Ölülerinizin iyiliklerini söyleyin, kötülüklerinin söylenmesini engelleyin.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 50; Tirmizî, Cenâiz, 34.)
Görüldüğü gibi bu bir bid’at değildir.
Ayrıca şunu da hatırlatmakta fayda vardır:
Erkek sahabiler için “radıyallâhu anh”, kadın sahabiler için “radıyallâhu anhâ”, hem kendisi hem babası Müslüman olan iki sahabi için “radıyallâhu anhumâ”, ikiden fazla sahabi için de “radıyallâhu anhum” denir.
Örnek vermek gerekirse:
Ebu Bekir radıyallâhu anh.
Hatice radıyallâhu anhâ.
Abdullah İbn Ömer (Hz. Ömer’in oğlu Abdullah) radıyallâhu anhumâ.
Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali radıyallâhu anhum.
Dinimizde “tesettür duası” diye özel bir dua yoktur. Ancak örtünme emrini yerine getirmeye yeni başladıysanız bu ibadette Allah’ın sizi sabit ve devamlı kılmasını isteyerek bu emri onun rızası için yapmaya devam etmenizi, bu konuda size güç ve sebat vermesini dileyebilirsiniz. Yani içinizden geldiğince Allah’a dua edebilirsiniz.
Başörtüsü ile ilgili ayrıntı için lütfen aşağıdaki adresi tıklayınız:
www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/basortusu-ve-ortunme.html
Bir malı, ölüme bağlı olarak bir yere bağışlamak, mirasçıdan mal kaçırmaktır. Bunun sevabı değil, aksine vebali olur. Çünkü ölümle birlikte mal, mirasçıya intikal eder. Böyle bir malı bağışlamaya hakkınız yoktur. Bağışı hayatta iken yapmalısınız. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
وَأَنْفِقُوا مِنْ مَا رَزَقْنَاكُمْ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِيَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ فَيَقُولَ رَبِّ لَوْلَا أَخَّرْتَنِي إِلَى أَجَلٍ قَرِيبٍ فَأَصَّدَّقَ وَأَكُنْ مِنَ الصَّالِحِينَ
“Sizden birine ölüm gelmeden verdiğimiz rızıktan hayra harcasın. Yoksa şöyle der: ‘Rabbim! Kısa bir süreliğine ölümü ertelesen de sadaka versem ve salihlerden olsam!’ Allah eceli gelmiş olan hiç kimseyi ertelemez. Allah yaptığınız her şeyin iç yüzünü bilir.” (Münafikun, 63/10-11)
Nebîmizin de bir sahabinin kendisine gelerek “hangi sadaka daha faziletlidir?” diye sorması üzerine aşağıdaki cevabı verdiği nakledilmektedir:
عن أبي هريرة رضي الله عنه قال :قال رجل للنبي صلى الله عليه و سلم يا رسول الله أي الصدقة أفضل ؟ قال أن تصدق وأنت صحيح حريص تأمل الغنى وتخشى الفقر ولا تمهل حتى إذا بلغت الحلقوم قلت لفلان كذا ولفلان كذا وقد كان لفلان
“Senin sıhhatli, son derece cimri olduğun, fakirlikten korkar ve zenginliği umar bir halde verdiğin sadakadır. (Bu işi), can gırtlağa gelip de filana şu kadar, filana da şu kadar (verilsin) deyinceye kadar geri bırakma. Dikkat et ki (o mal) zaten filanın olmuştur.” (Buhari, Vesâyâ, 7. Ayrıca bkz: Buhari, Zekât, 10; Müslim, Zekât, 92 (1032)
Öldükten sonrası için yapılan vasiyet ise artık malın mirasçıya intikal ettiği sırada yürürlüğe girmesi için yapılan vasiyettir. Vasiyet edenin o malla olan ilgisi tamamen kesildiği için böyle bir vasiyetten sevap beklenmez.
Hayattayken ve sağlıklıyken hayır yapmanız durumunda ise öldükten sonra da sadaka-i cariye olarak bunların sevabı gelmeye devam edecektir:
Ebû Hureyre radıyallahu anhtan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“İnsan ölünce, şu üç ameli dışında bütün amellerinin sevabı kesilir:
1. Sadaka-i cariye, (bir kimsenin ölümünden sonra da devam eden ve Allah rızası için insanların istifadesine sunulmuş olan sadaka).
2. Kendisinden istifade edilen ilim,
3. Arkasından dua eden hayırlı evlât.” (Müslim, Vasiyyet 14 (1631). Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vasâyâ 14; Tirmizî, Ahkâm 36; Nesâî, Vasâyâ 8)
Konuyla ilgili olarak aşağıdaki adresleri de incelemenizi tavsiye ederiz:
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/olen-kisinin-mali-ile-hayir-yapilmasi-ona-bir-fayda-saglar-mi.html
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/bir-kisi-mirasini-cocuklarindan-sadece-birine-birakabilir-mi.html
Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şerif yüklü cihazlarla tuvalete girmenizde herhangi bir sakınca yoktur.
Konuyla ilgili benzer sorulara verdiğimiz cevaplar için lütfen aşağıdaki adresleri tıklayınız:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/allah-yazili-kolye-ile-tuvalete-girilir-mi.html
www.fetva.net/yazili-fetvalar/kuran-yukledigim-cep-telefonumu-cebimde-tasirsam-gunah-olur-mu.html