Blog
Furkân sûresi 51. ayeti mealen şöyledir:
“Tercihi farklı yapsaydık (her topluluk yerine) her beldeden bir uyarıcı çıkarırdık.”
Parantez içine aldığımız (her topluluk yerine) ifadesi şu ayetlerin gereğidir:
“Biz her topluma (ümmete) elçi gönderdik; Allah’a kul olsunlar ve azgınlardan uzak dursunlar diye. Onların içinden, Allah’ın yoluna kabul ettiği kimseler de oldu, sapıklığı hak etmiş olanlar da. Yeryüzünü dolaşın da o yalancıların sonunun nasıl olduğunu bir görün.” (Nahl, 16/36)
“Bu gerçeği seninle birlikte gönderdik ki, müjdeler veresin ve uyarılarda bulunasın. Her toplumun (ümmetin) geçmişinde mutlaka bir uyarıcı bulunmuştur.” (Fâtır, 35/24)
Bu ayetler birlikte okunduğunda her beldeden değil; her bir ümmet yani toplum/topluluktan bir uyarıcı çıkarıldığı anlaşılmaktadır.
İlgili ayetler mealen şöyledir:
“Ey inanıp güvenenler (müminler)! Her şeyi sormayın; açıklansa hoşunuza gitmez. Kur’an indirilirken sorarsanız açıklanır; ama Allah onlardan sorumlu tutmamıştır. Allah bağışlar, ikramı boldur.
Sizden önce bir topluluk böyle sorular sormuş, sonra o yüzden kâfir olmuşlardı.” (Mâide, 5/101-102)
Kaynaklarda bir hutbe esnasında bazı Müslümanların Resûlullâh’a nesepleri (babaları) ve onların ahiretteki durumlarıyla ilgili soru sormaları (Buhârî, Tefsîru Sûreti’l-Mâide, 12; Mevâkîtu’s-Salât, 11) bazılarının haccın her yıl farz olup olmadığını sormaları (İbn Mâce, Menâsik, 2) ve genel anlamda Resûlullâh’a gereksiz yere soru sorulmasıyla ilgili (Buhâri, Fiten, 15, İ’tisâm, 3) rivayetler yukarıda mealleri verilen ayetlerin nüzul sebebi olarak gösterilir.
102. ayette belirtildiği şekliyle geçmiş ümmetlerin sordukları sorulara, yaptıkları ilginç isteklere ise şu ayetler örnek gösterilmiştir:
“Ehl-i Kitap ister ki onlara gökten bir kitap indiresin. Musa’dan bunun daha büyüğünü istemişler ve ‘Bize Allah’ı apaçık göstersene!’ demişlerdi. Yanlış yapmalarından ötürü onları yıldırımlar çarpmıştı…” (Nisâ, 4/153)
“Musa’dan sonra İsrailoğullarının ileri gelenlerini hiç gözünde canlandırdın mı? Onlar Nebîlerine: ‘İçimizden bir başkomutan çıkar ki Allah yolunda savaşalım’ dediler. ‘Savaş yazılır da ya savaşmazsanız?’ dedi. Dediler ki: ‘Neyimiz kaldı ki Allah yolunda savaşmayalım? Hem yurtlarımızdan çıkarıldık hem çocuklarımızdan ayrı bırakıldık.’ Savaş üzerlerine yazılınca pek azı dışında hepsi kaçıverdi. Allah o zalimleri bilir.
Nebîleri onlara: ‘Size başkomutan olarak Allah, Tâlût’u çıkardı’ dedi. ‘O bize nasıl komutan olabilir? Başkomutanlık ondan çok bizim hakkımızdır. Onun fazla bir malı da yok’ dediler… “ (Bakara 2/246-247)
Musa aleyhisselam zamanında Yahudilerin kesmeleri gereken “Bakara” ile ilgili her türlü ayrıntıyı sormaları ve bunun üzerine her defasında kendilerine daha zor hükümlerin bildirilmesi de ayrı bir örnek olarak hatırlatılabilir. (İlgili ayetler için bkz: Bakara, 2/67-71)
Ayetlerden anlaşılacağı gibi geçmişte bazı insanlar kendilerine gönderilen Elçilere onları küçük düşürmek ve alay etmek niyetiyle bu tür sorular sormuşlar ve istekte bulunmuşlardı. İstekleri yerine getirildikten sonra da inkarcılıklarına devam etmişler ve bu durum onların helak edilmesine sebep olmuştur. Resûlullâh döneminde de bu tür benzer istek ve sorulara kalkışanlar olunca Mâide 101 ve 102. ayetler indirilmiş ve geçmişe atıfta yapılarak bundan uzak durmaları istenilmiştir.
Farsça kökenli olan Asude/Âsûde (ﺁﺳﻮﺩﻩ) ismi; “Sıkıntı ve üzüntülerden uzak, rahat, dingin, huzurlu, sessiz, sakin” gibi manalara gelmektedir.
Kız çocuklarına isim olarak konulmasında herhangi bir sakınca yoktur.
Ahzâb sûresinin 7. ayetinde nebîlerden hangi konuda ağır bir misak/söz alındığına dair doğrudan bir ifade yoktur. Ancak ağır sözün Muhammed (s.a.v.)’den de alındığı göz önünde bulundurulursa ayette kastedilen misakın, Âl-i İmrân 81. ayette geçen, “eldeki kitabı tasdik eden bir resûl geldiğinde ona inanıp yardım etmeye dair misak” olmadığını söyleyebiliriz. Çünkü Muhammed (s.a.v.) son nebîdir; ona ve ona indirilene iman eden için artık, elindeki kitabı tasdik eden bir resûle iman etme yükümlülüğü yoktur. Nitekim Bakara sûresinin 282. ayetinde, öncekilere yüklenen bu yükün (ısr) bizden kaldırıldığı anlaşılmaktadır. Aynı şekilde A’râf 157. ayette de Resûlullah’ın, Ehl-i Kitap’tan “ısr” yükümlülüğünü kaldırdığı bildirilmektedir. O halde bu ayette alınan kuvvetli misak, o dahil tüm nebîlerden alınan bir misak olmalıdır. Ahzâb sûresinin 8. ayeti bu misakın ne olduğu hususunda önemli bir ipucu vermektedir. O ayette, kendilerinden misak alınanlara bu misakın gereğini yapıp yapmadıklarına dair Allah’ın hesap soracağı haber verilmektedir. Bu, nebîlerden, kendilerine indirileni insanlara tebliğ etme konusunda alınan söz olmalıdır. Şöyle ki:
Nebîler, kendilerine indirileni resûl vasfıyla insanlara eksiksiz bir şekilde tebliğ etmekle yükümlüdürler. Resûllere düşenin, Allah tarafından kendilerine indirileni tebliğ olduğuna dair pek çok ayet vardır. Resûlullâh özelinde bu emir şöyle verilmiştir:
“Ey Resûl! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer yapmazsan O’nun elçiliğini yapmamış olursun.” (Mâide, 5/67)
Nebîlerden, bu görevi yaparken, olanı olduğu gibi tebliğ etmeleri istenmiş, aksi takdirde bunun cezasının çok ağır olacağı Kur’an’da açık ifadelerle belirtilmiştir. Resûlullâh’ın olanı olduğu gibi tebliğ etme yükümlülüğü hususunda Hâkka sûresinin 44 vd. ayetleri ile İsrâ sûresinin 73 vd. ayetleri de oldukça önemlidir.
Mehdi ile ilgili olarak sitemizde bulunan cevaplarımıza ise aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz:
İslam’da mehdi inancı hakkında bilgi verir misiniz? Mehdi gelecek mi?
Ölüler kabirlerinde kendilerini ziyarete gelecek olanları beklerler mi?
Ölmüşlerimiz için bizim yapabileceğimiz tek şey, onlar için hayır dualar etmektir. Dua etmek için de kabirlerine gitmek şart değildir.
Kabir ziyareti ölülerden ziyade diriler için gereklidir. Çünkü bu ziyaret hayatta olanlara ölümü ve ahireti hatırlatır. Nebîmiz, kabir ziyaretini bu sebeple tavsiye etmiş ve: “Kabirleri ziyaret edin, çünkü bu size ölümü/ahireti hatırlatır.” (Müslim, Cenâiz, 108; Tirmizî, Cenâiz, 60; Nesâî, Cenâiz, 101; İbn Mâce, Cenâiz, 47, 48) buyurmuştur.
Kabir ziyareti ve ölmüşlerimizin ardından yapabileceklerimize dair sitemizde geniş bilgiler bulunmaktadır. Lütfen aşağıdaki linkleri tıklayınız: