Tag: hikmet nedir
Nebîlere Kitap verilir. Onlara verilen Kitap, içinde hikmeti de barındırdığı için nebîlere Kitap ve hikmet indirilmiş olur. Kitab’ın ve hikmetin indirilmiş ve verilmiş olmasının anlamı budur. Bu tıpkı dünyaya gelene, yaşama hakkının yanı sıra yeryüzündekilerin tamamının da verilmesi gibidir. Kişi gayret göstermeden yaşarsa sadece köyünde yaşamış ve orada ömrünü tamamlamış olur. Ancak gayret gösterirse dünyadaki her şey onun kullanımına sunulur. Yüce Allah şöyle buyurur:
وَاذْكُرُواْ نِعْمَتَ اللّهِ عَلَيْكُمْ وَمَا أَنزَلَ عَلَيْكُمْ مِّنَ الْكِتَابِ وَالْحِكْمَةِ يَعِظُكُم بِهِ
“Allah’ın üzerinizdeki nimetini, size öğüt vermek için indirdiği Kitab’ı ve hikmeti hatırlayın…” (Bakara, 2/231)
Görüldüğü gibi âyette “bihimâ” değil “bihî” ifadesi kullanılmaktadır. Yani Kitap ve hikmetten bahsedildikten sonra bu ikisine atıfta bulunulurken “o ikisi” değil de “o” denmiştir. Buradan hareketle Kitap ve hikmetin birbirinden ayrı şeyler olmadığı anlaşılmaktadır. Âyette geçen Kitap; Kur’ân-ı Hakîm’dir. Hikmet de; Kur’ân’daki hükümlerdir. Resûlullah’ın Sünneti, onun Kur’ân’dan çıkardığı doğru hükümler ve bunların uygulamalarıdır. Bunlar, ayrı bir vahiyle ona indirilmiş şeyler değildir.
Hikmetin İndirilmesi (İnzâli)
وَأَنزَلَ اللّهُ عَلَيْكَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَعَلَّمَكَ مَا لَمْ تَكُنْ تَعْلَمُ وَكَانَ فَضْلُ اللّهِ عَلَيْكَ عَظِيمًا
“Allah sana Kitab’ı (Kur’ân’ı) ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah’ın sana lütfu çok büyüktür.” (Nisâ, 4/113)
Kitab’ın ve içinde barındırdığı hikmetin indirilmesiyle insanlar, daha önce bilmediklerini öğrenirler. Bu, onları geliştirir. Kevnî âyetler üzerinde çalışıp, Yüce Allah’ın tabiata yerleştirmiş olduğu hikmetleri bulanlar da gelişme sağlarlar.
Hikmetin Tilavet Edilmesi
Hikmet yani doğru hükümler vahyedilen âyetlerin içinde olduğu için âyetlerin tilavet edilmesi durumunda hikmet de tilavet edilmiş olur. Şu âyet bu açıdan önemlidir:
وَاذْكُرْنَ مَا يُتْلٰى ف۪ي بُيُوتِكُنَّ مِنْ اٰيَاتِ اللّٰهِ وَالْحِكْمَةِ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ لَط۪يفًا خَب۪يرًا
“Evlerinizde okunan Allah’ın âyetlerini ve hikmeti kafalarınıza yerleştirin. Şurası gerçek ki Allah lâtiftir ve her şeyden haberdardır.” (Ahzâb, 33/34)
Benzer bir âyette kitabın ve hikmetin tilavetinden şöyle bahsedilmektedir:
ذٰلِكَ نَتْلُوهُ عَلَيْكَ مِنَ الْاٰيَاتِ وَالذِّكْرِ الْحَك۪يمِ
“İşte kural böyledir; bunu sana âyetlerimizden, doğru hükümleri ihtiva eden bu Zikir’den (Kur’ân’dan) okuyoruz.” (Âl-i İmrân, 3/58)
Hikmetin Vahyedilmesi
Yüce Allah, âyetler arası ilişkileri göz önünde bulundurarak, kulların zaten ulaşabilecekleri hikmetlerden bir kısmını Kitap’ta belirtmiştir. Bunlardan hikmetin vahyi olarak bahsedilmektedir. İsrâ sûresinin 22. âyetinden itibaren Yüce Allah, şirk koşmamak, ana-babaya iyi davranmak, yakın akrabaya ve ihtiyaç sahiplerine hakkını vermek, israf etmemek, güzel söz söylemek, cimrilik yapmamak, saçıp savurmamak, geçim sıkıntısı korkusuyla çocukları öldürmemek, zinaya yaklaşmamak, haksız yere cana kıymamak, yetim malı yememek, sözünde durmak, ölçü ve tartıda hile yapmamak, bilmediğin şeyin ardına düşmemek, büyüklenmemek konularında emir, yasak ve tavsiyelerde bulunmaktadır. 39. âyette de bunların vahyedilen hikmet olduğu şöyle bildirilmektedir.
ذَلِكَ مِمَّا أَوْحَى إِلَيْكَ رَبُّكَ مِنَ الْحِكْمَةِ وَلاَ تَجْعَلْ مَعَ اللّهِ إِلَهًا آخَرَ فَتُلْقَى فِي جَهَنَّمَ مَلُومًا مَّدْحُورًا
“Bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetler (doğru hükümler)dir. Allah’ın yanında bir başka tanrı oluşturma; yoksa yerilmiş ve kovulmuş olarak Cehennem’e atılırsın.”
KAYNAK: Fatih Orum, Hikmet (Kur’an’ın Öğrettiği Kavramlar), Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017.
Kitaba aşağıdaki linkten ulaşılabilir:
www.suleymaniyevakfi.com/kuranin-ogrettigi-kavramlar-hikmet-fatih-orum
Allah’ın Resûlü, Allah’ın Elçisi demektir. O, Allah’tan aldığı ayetleri, onun elçisi olarak insanlara tebliğ ediyor, ulaştırıyordu. O aynı zamanda, her konuda o ayetlerden hüküm çıkarıyor, o hükümleri insanlara söylüyor ve uygulamaya koyuyordu. Bunun Kur’an’daki karşılığı hikmet yani doğru hükümdür. Hikmet’i öğretmek ve uygulamak da onun göreviydi. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Nitekim (iyiliklerimi tamamlayayım diye) içinizden size bir elçi gönderdim. O size ayetlerimizi okur, sizi geliştirir, size Kitab’ı ve hikmeti öğretir, size bilmediğinizi öğretir.” (Bakara, 2/151)
Nebîmiz Kur’an’dan hüküm çıkarırken yanılabilmiştir. Eşleriyle ilişkilerinde (Tahrîm, 66/1-6), esirlerle ilgili uygulamasında (Enfâl, 8/67-68), münafıklara izin vermesinde (Tevbe, 9/43) ve bazı Müslümanlara karşı tavırlarında (Abese, 80/1-10) birtakım yanlışlar olunca Cenâb-ı Allah’tan uyarılar almıştır. Böylece hataları düzeltilerek onun bir tanrı olmadığı da gösterilmiştir.
Kur’an, ona indirilen ayetleri barındıran ilahi kitaptır. Nebîmizin Kur’an’dan çıkardığı hikmetler de onun sünnetini oluşturur. Yaptığı hataların düzeltiliyor olması onun sünnetinin Allah Teâlâ tarafından onaylandığını gösterir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Allah ve Resûlü bir işi kesinleştirince artık inananmış bir erkeğin ve kadının, kendi işlerinde seçme hakkı kalmaz. Kim, Allah’a ve Resûlüne başkaldırırsa apaçık bir şekilde sapmış olur.” (Ahzâb, 33/36)
“ Hayır! Rabbine yemin olsun ki bunlar inanıp güvenmezler. Ama aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem yapar, sonra verdiğin kararı, içlerinde bir sıkıntı duymadan kabul eder ve tam olarak teslim olurlarsa o başka.” (Nisa, 4/65)
Sonuç olarak, onun karar ve uygulamaları, hangi konuda olursa olsun, Müslümanlar için bağlayıcıdır.
Dr. Fatih Orum
Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/nebimizin-her-davranisi-bizim-icin-sunnet-midir.html