Kadının eşinin amcası, dinen ona yabancıdır. Dolayısıyla kadının ona banyo yaptırması ve çamaşırlarını giydirmesi caiz değildir. Bunları kadının değil, kocasının yapması gerekir. Kadın da hastanın diğer ihtiyaçları ile uğraşmalıdır.
Dinen fakir sayılan kardeşe evli de olsa bekâr da olsa zekât, fitre verilebilir. Hatta zekât ve fitrenin, kendilerine zekât verilebilecek akrabaya ödenmesi daha faziletlidir. Bunlar öncelikle muhtaç olan erkek veya kız kardeşe, daha sonra amca, halı, dayı gibi yakın akrabalara, komşulara vs. verilmelidir.
Şafii mezhebine göre kaza orucu tutanların her gün için birer müd fidye vermesi gerekir. Bir müd yaklaşık 675 gram kadar buğday, arpa, pirinç gibi halkın yaygın olarak yediği şeylerdir.
Şafiilere göre üzerinde kaza olan kimse ikinci ramazan gelinceye kadar orucunu kaza etmezse ramazandan sonra kaza etmesi gerektiğinden her gün için bir müd, üzerinden iki ramazan geçerse her gün için ikişer müd, üç ramazan geçerse her gün için üçer müd fidye vermesi gerekir. Böylece üzerinden ne kadar sene geçerse güne gün kaza etmekle beraber tehir ettiği sene kadar fidye vermesi gerekir. Mesela kazaya kalmış bir günlük orucun yirmi sene sonra kaza edileceğini farz edersek kaza sahibi bir gün oruç tutar ve yirmi müd de fidye vermekle mükellef olur. (Halil Günenç, Büyük Şafii İlmihali, Hilal Yayınları, İlaveli 2. Baskı, s: 223 )
Bayılmak tek başına orucu bozan hallerden biri değildir. Fakat oruçluyken hastalanan kişiler oruçlarını bozabilirler.
Bayılan kimseler hasta gibidirler. Ayıltmak için kendisine su verilmişse veya kendisi ayıldıktan sonra kendine gelebilmek için su veya ilaç içmişse orucu bozulmuş olur. Bu durumda Ramazandan sonra gününe gün oruç tutması yeterli olur.
YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 100.
Fitre, Ramazan ayında oruç tutabilen zengin-fakir her Müslümanın vermesi gereken bir sadakadır. Zekâtta olduğu gibi nisap miktarı mala sahip olma şartı fitrede yoktur.
Her bir Müslüman, fitre verirken kendi çevresinde yaşayan bir yoksulu (miskini) bir gün doyuracak miktarda yiyeceği ölçü almalıdır. Fitrenin buğday, arpa, hurma veya üzümden verilmesi şart değildir.
Bu konuda aşağıdaki linkte bir yazımız bulunmaktadır. Okumanızı tavsiye ederiz:
Oruç tutanların deodorant, parfüm veya kolonya kullanmaları, bunları koklamaları caizdir. Bunlar yemek ve içmek sınıfına dahil olmadığı için orucu bozmazlar.
Üzerinize bunlardan sürdükten sonra, onların etkisi devam ederken namaz kılmanızda ise bir sakınca yoktur.
Ayette okunacak şeyin ne olduğu açıkça belli değildir. Ancak Kur’an bütünlüğünden anladığımız, Allah’ın yarattığı kitap olan kâinat yani yaratılış düzeni ve o düzeni anlatan her şey ile Allah’ın indirdiği kitap yani Kur’an’ın okunması gerektiğidir.
Lütfen aşağıdaki linklerde bulunan yazıları da okuyunuz:
Orucu bozan şeyler, yemek, içmek ve cinsel ilişkidir. Bunun yanı sıra hastalar ve yolcular dilerlerse oruçlarını tutmayabilirler. Oruçluyken hastalan kişiler de ilaç içmek maksadıyla oruçlarını bozabilirler. Bahsettiğiniz kişinin bir gün kaza orucu tutması yeterlidir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Orucu sayılı günlerde tutun. İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan tutamadığı günler sayısınca başka günlerde oruç tutsun…
Ramazan öyle bir aydır ki Kur’an o ayda indirilmiştir. O insanlara yol gösterir. Onda doğru yolun açık belgeleri vardır, iyiyi kötüden ayırır. Sizden kim bu aya erişirse onu oruçlu geçirsin. Kim de hasta olur veya yolculukta bulunursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde oruç tutsun. Allah size kolaylık ister, zorluk istemez. Bu kolaylıkları, sayıyı tamamlamanız ve size yol gösterdiğine karşılık onu tekbîe etmeniz için meşru kılmıştır; ola ki şükredersiniz.” (Bakara, 2/184-185)
Câbir b. Abdillâh radıyallâhu anhtan rivâyete göre, Resûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem Fetih yılı Mekke’ye doğru yola çıkmıştı. Kurau’l-Gamîm denilen yere varıncaya kadar kendisi de ashabı da oruçlu idiler. Resûlullâh’a: “Oruç insanlara zor geliyor, onlar sizin yaptığınıza bakıp duruyorlar.” Denildi. Resûlullâh da ikindiden sonra bir bardak su istedi ve insanların gözü önünde içti. Bunu görenlerin bir kısmı oruçlarını açtılar, bir kısmı ise oruca devam ettiler. Bir kısım ashabının oruçlarına devam ettikleri haberi kendisine ulaşınca: “Onlar itaat etmiyorlar, isyan etmişlerdir.” buyurdular. (Müslim, Sıyâm, 90 (1114); Tirmizi, Savm 18.)
Bu hadis, hastalık ve yolculuk durumunda oruç tutmanın iyi olduğunu bildiren ayete aykırı değildir. Zira bu hadis, hasta veya yolcu iken oruca devam etmesi halinde bünyesi zarar görecek olanların oruca devam etmemesini beyan etmektedir. Bu durumda olan kimselerin oruca devam edip bünyelerine zarar vermeleri, “isyan” sayılmıştır. Oruç tutmaları halinde bünyeleri zarar görmeyecek olan hasta ve yolcuların ise -ayette de belirtildiği gibi- oruç tutmaları daha iyidir.