Blog
Ömer Nasuhi Bilmen’in Büyük İslam İlmihali’nde şu bilgi yer almaktadır:
“Oruçlu kimsenin, önceden çiğnenmiş beyaz ve parçalanmaz bir sakızı çiğnemesi mekruhtur. Fakat yeni bir sakızı çiğnemek caiz değildir.”
Bu, bize göre de doğrudur. Zira oruç, imsak vaktinden akşam güneş batımına kadar, ibadet niyetiyle yeme içme ve cinsel ilişkiden uzak durmaktır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Oruçlu günlerin gecelerinde kadınlarınızla ilişki size helal kılındı. Onlar sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbisesiniz. Allah, kendinize olan güveni sarsıcı işler yapmakta olduğunuzu bildi ve tevbelerinizi kabul etti. Şimdi onlarla birleşebilirsiniz. Allah sizin için ne yazmışsa, onu arayın. Şafağın ak çizgisi kara çizgisinden sizce, tam seçilinceye kadar yiyin için. Sonra orucu akşama kadar tamamlayın. Mescitlerde îtikâf halinde iken eşlerinizle birleşmeyin. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır; onlara yaklaşmayın. Allah ayetlerini insanlara böyle açıklar, belki sakınırlar.” (Bakara, 2/187)
Yukarıdaki ayete göre yeme, içme ve cinsel ilişki orucu bozar. Ayetin sonunda: “Bunlar Allah’ın sınırlarıdır, ona yaklaşmayın” buyrulduğuna göre, onlara yaklaştıran şeyleri de yapmamak, oruçluyken yeme, içme ve cinsel ilişkiye götürecek her şeyden kaçınmak gerekir. Sakız çiğnerken bundan bir parçanın boğaza kaçması ihtimal dâhilindedir. Bu yüzden bundan uzak durmak gerekir.
Allah Teâlâ hasta olanların ve oruç tutması halinde hastalığı artacak olanların oruç tutmayabileceklerini ama tutmalarının daha hayırlı olacağını bildirmiştir.
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/hasta-veya-yolcu-oldugu-icin-oruc-tutamayanlar-ne-yapmali.html
Oruç tutmayan hasta ve yolcuların yapması gereken, daha sonra tutamadıkları günler sayısınca oruç tutmaktır. Oruç tutma fırsatı bulamadan ölürse bir sorumluluğu olmaz. Bu gibi kişilerin ödeyecekleri bir fidye de yoktur.
Geniş bilgi için lütfen aşağıdaki linkte yer alan soru-cevabı okuyunuz:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/oruc-tutamayan-hastayasli-ve-gucsuz-olanlar-ne-yapmali.html
Ramazan ve Kurban Bayramlarında veya cuma gecesi, Ramazan geceleri gibi gecelerde eşler arasında cinsel ilişki yasak değildir. Eşler arasında cinsel ilişkinin yasak olduğu dönemler; kadının âdetli veya lohusa olduğu günler, hac ve umre için ihramlı bulunulan günler ve itikâfta bulunulan günlerdir. Bunların haricinde cinsel ilişki için herhangi bir “özel gün” yasağı yoktur.
Ramazan gecelerinde karı-koca ilişkisinin serbest olduğuna dair Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Oruç gecelerinde kadınlarınızla ilişki size helal kılındı. Onlar sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbisesiniz…” (Bakara, 2/187)
YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 108.
Benzer bir soru-cevap için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/dini-bayramlarda-esler-arasinda-cinsel-iliski-yasak-midir.html
Kızınızın hangi ufak tefek şeylere üzüldüğünü bilmediğimiz için size tatmin edici bir cevap veremeyebiliriz. Fakat gençlikte bu tür şeylerin olabildiğini biliyoruz. Bunları annesi olarak sizler halledebilirsiniz. Bu yaştaki kızların gerek fizyolojik gerekse ruhsal değişikliklere maruz kalması onları sıkıntıya sokabilir. Bu dönemde ona en çok yardımcı olacak kişi sizsiniz. Onunla konuşmalı, varsa sorunlarını anlatmasını ve bunları beraberce çözebileceğinizi anlatın. Bundan sonra herhangi bir sorun olması durumunda tekrar bize danışırsınız. Bizim yapabileceğimiz bir şey olursa o zaman elimizden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışırız.
Kızınızın ibadetlerle arasını bilmiyoruz. Namazlarını kılıyor ve Kur’an mealini anlayarak okuyor mu? Bunlarda bir aksama olmamasına dikkat etmelisiniz. Beş vakit namazını kılmıyor ya da aksatıyorsa bunu kendisine uygun bir dille anlatabilirsiniz. İbadetler ve Kur’an kızınızın hayal dünyasında yaşamasına izin vermez. Özellikle meal okuması için onunla konuşabilirsiniz. Bu sayede kızınız yavaş yavaş olgunlaşmaya ve düşünceleri değişmeye başlar.
Kasko ile görüntülü cevabımızı aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.
Araç Kaskosu Yaptırmak Caiz midir?
Cevabın yazıya geçirilmiş hali ise şöyledir:
Kasko, araç sigortasıdır. Bunu yaptırabilirsiniz. “Kaskoda bir takım sömürüler vs. var” deniyor. Doğrudur, bir takım yanlışlıklar var. Ama genel bir ihtiyaç da var. Siz o yanlışları düzeltmeye çalışın. Uğraşın, en iyisini yapın, Allah Teala en iyisini yapmamızı emretmiyor mu? Uğraşın, bir numaralı sigortacılığı siz yapın. Herkes sizleri örnek alsın. Ama o zamana kadar araçlarınızı kasko yaptırabilirsiniz.
Şimdi, bu kaskoya karşı çıkanlar ne diyor? Deniliyor ki:
1. Kasko, faize benziyor. Çünkü kasko şirketine 100 lira ödeyip bazen 200 lira alabiliyorsun. Arabanı 1000 liraya kasko yaptırıyorsun fakat ağır bir kaza sonucu arabanın kullanılmaz olması durumunda kaskodan 20-30 bin lira alabiliyorsun. İşte bu faize benziyor.
2. Bu kumara da benziyor. Çünkü kaskoya para yatırıyorsun, bazen fazlasını alabiliyorsun; ama bazen hiç de alamıyorsun.
3. Burada Cenab-ı Hakka güvensizlik de var.
Burada bizim dikkat etmemiz gereken şudur. Hiçbir konu benzerliklere bakarak halledilemez. Şimdi bir Müslüman ile bir kâfir yan yana gelseler dış görünüşleri itibariyle birbirlerine benzeyen tarafları mı çok olur, benzemeyen tarafları mı? Tabii ki benzeyen tarafları: İkisinin de iki eli, iki ayağı, iki gözü vs. vardır. Şimdi bizler bu benzerliklere bakarak mı birine kâfir diğerine Müslüman diyoruz? Hayır, ikisi arasındaki farka bakıyoruz, benzerliklere değil! Benzerliklere bakarak hareket edenler “alışveriş de tıpkı faiz gibidir” diyenlerin konumuna düşerler. Hâlbuki Allah alım satımı helal faizi haram kıldığına göre demek ki ikisi aynı şeyler değildir. Hiç kimse anında ödemek üzere borç almaz; ama bedelini hemen ödemek üzere bir mal/eşya alabilir. İşte bu farktan ötürü alım satım helal, faiz haramdır.
Bir de şuna dikkat edelim: Parasını faize yatırmak isteyen herhangi bir kişinin parasını gidip de bir kasko şirketine yatırdığı vaki midir? Hiç böyle bir şey olur mu? Ya kumar oynayan bir kişi belki kazanırım diye gidip de kaskoya para yatırır mı? Böyle bir şey mümkün mü?
Bir insan Allah’a güvenmediği için mi kasko yaptırır? Hâşâ hiç kimsenin aklının ucundan bile geçmez böyle bir şey! Bu, bir yardımlaşmadır. Yarın benim başıma bir şey gelirse bana yardım edilecek. Ben almazsam bir başkası alacak. Bunun bir başka kolaylığı daha var: Kaza yapan iki araç sürücüsünün birbirleri ile kavga etmeden sakin sakin oturduklarını görüyoruz. Neden? Çünkü hasarlarını ödeyecek kasko şirketleri var da ondan. Öyle olmasa ne yapar bu iki kişi? Kavga ederler. Bazı kimselerin araçları kaza yapmadığı halde yapmış gibi göstererek haksız yere kaskodan para aldıkları da malumdur. Fakat bu gibi yanlış davranışlara bakılarak da hüküm verilemez. İnsanın olduğu yerde bu gibi yanlışların olmaması mümkün müdür? İnsanlar Allah’ın apaçık ayetlerine karşı ne gibi yanlış tavırlar içindeler?
Sonuç olarak kasko yaptırmakta herhangi bir sakınca bulunmamaktadır.
Bu şekilde bir satış selem şeklinde olursa caizdir.
“Selem, para peşin, mal veresiye olmak üzere yapılan satıştır. Burada işlem, veresiye satışın tam tersine yürür. Malın miktarının, özelliklerinin, teslim yerinin ve teslim tarihinin akit sırasında tespit edilmesi şarttır. Şartlarına uygun olarak yapılan bir selem akdi ile ileri bir tarihte üretilecek mallar şimdiden satılmış ve bedeli nakit olarak alınmış olur.
İbn Abbas şöyle dedi: “Allah’ın Elçisi Medine’ye geldiğinde insanlar iki yıllık, üç yıllık hurma mahsulünü önceden satarlardı. Dedi ki:
“Kim bir şeyi önceden satarsa ölçüsü belli, tartısı belli, vâdesi belli olsun.” (Buhârî, Selem, 2.)
KAYNAK: Abdulaziz Bayındır, Ticaret ve Faiz, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2007, s: 149)
Hamile bayanların türbe veya mezarlık ziyaretinde bulunmasında dinen herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Duyduğunuz şey hurafedir. Aslı astarı yoktur. Böyle şeylere itibar etmeyiniz.
Sakıncalı olan şey, türbede yatan kişiye gösterilecek tavırdır. Orada yatan kişinin bağışlanması ve ikram görmesi için Allah’a dua etmekten başka yapılacak hiçbir şey yoktur.
Kabir ziyareti konusunda daha geniş bilgi almak için lütfen tıklayınız:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/kabir-ziyareti-nasil-olmalidir.html
Mirasın sekizde birini anneniz alır. Geride kalan ise çocuklar arasında erkeğin iki kız hissesi alacağı şekilde paylaştırılır. Buna göre miras paylaşımı şöyle olur:
Miras kırk hisseye bölünür; beş hisse annenize, yedişer hisse kız kardeşlerinize, on dört hisse de size düşer. 5+7+7+7+14=40
Hayır mümkün değildir! Namaz, vakitlere bağlı bir ibadettir. Vakti çıktığı andan itibaren bir namazı kılmak mümkün değildir. Bu yüzden namazı ertelemek diye bir kavrama dinimizde yer yoktur. Hiçbir şart, namazın kazaya kalmasını gerektirmez. Nisa suresinin 101-103. ayetlerini bir Kur’an mealinden okursanız göreceksiniz ki Allah Teâlâ savaş esnasında bile (1 rekât dahi olsa) namazın kılınmasını emretmiş, asla kazaya bırakılmasına razı olmamıştır.
Fakat bizim dinimiz kolaylık dinidir. Siz bu durumda abdest alırken ayağınızın sarılı olan kısmını mesh edin. Ayakta namaz kılamıyorsanız nasıl gücünüz yetiyorsa namazı o şekilde kılarsınız. Ama mutlaka kılmalısınız.
www.fetva.net/yazili-fetvalar/cekyatta-namaz-kilan-hastalar-yastik-uzerine-secde-edebilirler-mi.html