Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Blog

İnsanın yaratılışından önce çok zaman geçti ayetini nasıl anlamalıyız?

İnsan suresindeki ayet şöyledir:

هَلْ أَتَى عَلَى الْإِنْسَانِ حِينٌ مِنَ الدَّهْرِ لَمْ يَكُنْ شَيْئًا مَذْكُورًا  إِنَّا خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ مِنْ نُطْفَةٍ أَمْشَاجٍ نَبْتَلِيهِ فَجَعَلْنَاهُ سَمِيعًا بَصِيرًا

“İnsan, mezkûr bir şey oluncaya kadar çok zaman geçmiştir. İnsanı karışık bir sudan (döllenmiş yumurtadan) yarattık. Onu imtihan edeceğiz. Bu yüzden onu gören ve dinleyen bir varlık yaptık.” (İnsan 76/1-2)

Mezkûr; “zikrolunmuş”, “zikre konu” anlamındadır. Zikir, kullanıma hazır doğru bilgidir. “İnsan, mezkûr bir şey oluncaya kadar…” sözü; “insanla ilgili bilgi oluşuncaya kadar” demek olur.

Burada “şey (شَيْء)” kelimesi önemlidir. Şey Arapçada “varlık” anlamına gelir. “Şey (شَيْء)”in “lem yekun (لَمْ يَكُن )” fiiliyle birlikte geçmiş olması da çok önemlidir. Çünkü insanın bir varlık olarak ortaya çıkmasının öncesini bildirmektedir.

“Şey (شَيْء)”in oluşumu, ancak Allah’ın “kün (كُنْ)” emrinin çıkması ile başlar. Allah Teala, yaratma kanununu bize şöyle bildirir:

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ

“Bir şeyin oluşmasını istediği zaman onun verdiği emir sadece “kün”dür. Sonra o şey oluşmaya başlar.” (Yasin 36/82)

İşte İnsan Suresi birinci ayetteki لَمْ يَكُن شَيْئًا مَّذْكُورًا ifadesi, “kün = ol” emrinin verilmesinden öncesini bildirmektedir.

“İnsanı karışık bir sudan (döllenmiş yumurtadan) yarattık. Onu imtihan edeceğiz. Bu yüzden onu gören ve dinleyen biri yaptık.” ayeti de “kün = ol” emrinden sonraki safhaları yani insanın oluşumunun safhalarını özetlemektedir.

Ölçüleri belirlenmiş ama henüz yaratılmamış olana da şey (شَيْء) dendiği için “kün = ol” emri çıkmadan önce insanın ölçülerinin belirlenmiş olduğunu; ama bunu Allah’tan başka bilen kimsenin olmadığını da bu ayetlerden öğrenmiş oluyoruz.

Demek ki insan, toprak içinde erkek ve dişi yumurtaların oluşumundan ve döllenmesinden itibaren farklı bir varlıktır.

İlk oluşum, tıpkı bir bitkinin oluşumuna benzetilerek şöyle buyrulur:

“Allah sizi yerden bir bitki gibi bitirmiştir. Sonra sizi yeniden toprağa döndürecek ve bir kere daha aynı şekilde çıkaracaktır.” (Nuh 71/17-18)

Bu ayetlere göre bu dünyada ilk insanın oluşumu, bitkinin oluşumu gibidir. Ahirette yeniden oluşum da yine bitkinin oluşumu gibi olacaktır. Öyleyse insan, herhangi bir hayvanın insana dönüşümü ile değil, farklı bir varlık olarak yaratılmıştır.

Resulullah’ın Kur’an’ı tebyin etmesi, onu açıklaması demek değil midir?

Bahsettiğiniz eleştiriye daha önce sitemizde yer vermiştik:

www.suleymaniyevakfi.org/elestiriler/bayindir-dogru-mu-soyluyor.html

Kur’an Arapça bir kitaptır. Yüce Allah birçok yerde bu hususu vurgulamıştır. Dolayısıyla onu anlamak için Arap dilinin prensipleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Ancak, Kur’an’da geçen herhangi bir kavramın anlamını, öncelikle Kur’an’dan çıkartmaya çalışmalıyız. Örneğimizden hareket edersek Kur’an, tebyin kelimesini hangi anlamda kullanmıştır? Bunun için kelimenin tüm türevleriyle Kur’an’da geçtiği yerler tespit edilmeli, anlam çerçevesi belirlenmeye çalışılmalıdır. Bu, birinci aşamadır. İkinci aşamada, kavramın anlam bakımından irtibatı olan diğer kavramlar taranmalıdır. İlk kavramın, ilişkili kavramlarla irtibatı araştırılmalı, üzerinde çalışılan kavramın anlamına etki eden bir irtibatın olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Mesela tebyin kelimesinin anlam çerçevesinin belirlenmesinde, rasul, nebi, itaat, tebliğ, tafsil, tasrif, tasdik gibi pek çok kavramın tebyin kelimesi ile irtibatı ortaya konmalıdır. Tüm bunlar yapılırken, kullanımlarıyla Kur’an’ın da tasdik ettiği cihetle Arap dilinin prensipleri hep göz önünde bulundurulacaktır. Anlam çerçevesi belirmeye başladığında, mantık örgüsü içinde ve de Kur’an’ın bütünü dikkate alınarak üzerinde araştırma yapılan kavramın tanımı yapılmaya çalışılır. Ortaya çıkan tanımın sağlaması, tanımın geçtiği ayetlerle tekrar okunarak yapılır. Ortaya çıkan tanım, kavramın geçtiği ayetlerle örtüşüyorsa bu, başarılı bir tanımlama kabul edilebilir.

Görüleceği üzere, dili Arapça olan bir Kitabın herhangi bir kelimesine anlam vermek, sadece sözlüklere ya da Arap gramerine havale edilebilecek bir işlem değildir. Arap grameri ve sözlükler araçtır. Son söz mercii değildir.

Tebyin kelimesi, Kuran’da çeşitli türevleri ve ilgili diğer kavramlarla birlikte taranıp tahlil edildiğinde -Allah’a nisbetle- “açıklamak, ayrıntılı bir şekilde ortaya koymak” anlamına gelir. Allah ayetlerini açıklamış, detaylandırmış, sonuçta açık bir Kitap (kitab-ı mübin) ortaya çıkmıştır. Kelime peygamberler de dâhil insanlar için kullanıldığında ise, zaten açık olan kitabı, “olduğu gibi ortaya koymak” demektir. Yani Kur’an’ın zaten ihtiva ettiği açıklamaları ortaya koymak demektir. Bu yönüyle tebyin, peygamberlere ve diğer insanlara verilmiş bir görevdir. Bunun içindir ki insanlar için kullanıldığında “saklama” ve “gizleme” kelimelerinin zıddı olarak kullanılmıştır. Konunun detaylı şekilde açıklaması sitemizde tebyin başlığı altında vardır.

www.suleymaniyevakfi.org/kuran-arastirmalari/kurana-gore-resulullahin-tebyin-gorevinin-anlami.html

Rasulullah’ın sünnetine gelince: Bu, hikmetin çıkarımıdır. Kur’an’ın ihtiva ettiği açıklamaların, detayların, ahkâmın yani hikmetin, belli bir gayret sonucu ortaya çıkartılmasıdır. Rasulullah, hikmeti talim etmiştir. Yani çıkarmış ve yolunu insanlara öğretmiştir. Konuyla ilgili detaylı bilgi sitemizde Kitap ve Hikmet başlığı altında vardır.

www.suleymaniyevakfi.org/kutsanan-gelenek-ve-kuran/kitap-ve-hikmet.html

Dr. Fatih Orum

Bir rehberin turistleri götürdüğü dükkandan komisyon alması caiz midir?

Şayet turistlere normal fiyattan satılıyor, size de ayrıca komisyon veriliyorsa bunda bir mahzur olmaz. Fakat size verilen komisyon turistlere fatura ediliyorsa bu durumda ancak turistlere haber vermeniz şartıyla helal olur. Komisyonun yukarıdaki şartlar doğrultusunda olması durumunda bir sınırı yoktur.

Doç. Dr. Servet Bayındır

Ceyda ismi ne manaya gelir? Bebeğimize bu ismi verebilir miyiz?

Ceyda ismi Arapça (جَيْدَاءُ) olup “zarif ve ince boylu kız, kadın” anlamına gelmektedir.

Kız çocuklarına bu ismin verilmesinde herhangi bir sakınca yoktur.

Bir erkek evde eşine ve çocuklarına imam olarak namaz kıldırabilir mi?

Erkekler namazlarını öncelikle camide kılmak durumundadırlar. Sünnete uygun olan budur.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/farz-namazi-ozrumuz-olmadan-tek-basimiza-kilabilir-miyiz.html

Ama ezan okunur ve cemaate yetişememe gibi bir durum olursa o takdirde ev halkıyla birlikte cemaatle namaz kılmak en iyisidir. Bu durumda kişi eşi, annesi, babası veya çocuklarıyla birlikte namaz kılabilir. Bunda bir sakınca bulunmamaktadır. Bu durumda kadınların erkeklerin arkasında durmaları sünnettir ve namazın adabındandır. Buna riayet edilmesi gerekir.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/kadinlarla-erkekler-ayni-safta-namaz-kilabilir-mi.html

Evde kılınması tavsiye edilen namaz, farzlar değil, nafile namazlardır. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem farz namazlarının haricindeki namazlarını mescidinde değil evinde kılar, ashabına da böyle yapmalarını tavsiye ederdi. Konuyla ilgili hadisler şöyledir:

Zeyd b. Sâbit radıyallahu anh’tan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Ey insanlar! Evinizde namaz kılınız. Zira farz namaz dışındaki namazların en makbulü, insanın evinde kıldığı namazdır.” (Buhârî, Ezân 81, İ’tisâm 3; Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn, 213.)

Abdullah b. Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Namazınızın bir kısmını evlerinizde kılınız da oraları kabirlere çevirmeyiniz.” (Buhârî, Salât 52, Teheccüd 37; Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn, 208, 209; Ebû Dâvûd, Salât 199, Vitir 11; Tirmizî, Salât 213; Nesâî, Kıyâmü’l-Leyl, 1.)

Câbir radıyallahu anh’tan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Biriniz farz namazını mescitte kıldığı zaman, o namazından evine de bir pay ayırsın. Zira Allah Teâlâ bu namaz sebebiyle evinde hayır yaratır.” (Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn, 210; İbni Mâce, İkâmet 186.)

Niyetle ilgili sorunuzun cevabını ise aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/imamlik-yapan-kisinin-kendisine-tabi-olanlara-niyet-etmesi-gerekir-mi.html

Kadınlar cuma günü öğle namazını ne zaman kılabilirler?

Cuma namazına gidemeyen kadınlar, o günün öğle namazını kılmakla mükelleftirler. Öğle namazı da vakti girdiği andan itibaren kılınabilir. Bunun için erkeklerin cuma namazını kılıp çıkmalarını beklemek gerekmez.

Fakat ilmihal kitaplarında şöyle bir bilgi yer almaktadır:

“Ma’zur veya mahpus olanların Cuma günü şehirde öğle namazını Cuma namazından evvel veya sonra cemaatle kılmaları mekruhtur. Bunların öğle namazlarını Cuma namazı kılındıktan sonra kılmaları müstehaptır. Çünkü o vakte kadar özürlerinin zevali umulur.” (Ömer Nasuhi Bilmen’in Büyük İslam İlmihali)

Fıkıh mezheplerine göre kadınlara cuma namazı zaten farz olmadığı için onları bu hükmün dışında sayarlar.

Kadınlara cuma namazının farz olup olmadığı hakkındaki cevabımız için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/kadinlara-cuma-namazi-farz-midir.html

Çekle mal alan müşterilere vade farkı koymak faiz midir?

Ticarette satıcı malın fiyatını dilediği şekilde belirleme hakkına sahiptir. Peşin alana bir fiyattan, vadeli alana ise başka bir fiyattan verebilir. Müşteriyi kandırmadan, karşılıklı rıza ile fiyat belirlendikten sonra bir mahzur kalmaz. Fakat faiz kuralının ihlali söz konusu olmamalıdır. Bahsedilen soruda faiz kuralının ihlali söz konusu olmadığından, bu işlemin yapılmasında bir sakınca yoktur.

Doç. Dr. Servet Bayındır

Lütfen aşağıdaki linkleri de tıklayınız:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/vade-farki-faiz-olarak-degerlendirilebilir-mi.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/vade-farki-caiz-midir.html