Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Blog

Yılbaşı kutlamak caiz midir? Müslümanlar yılbaşını kutlayabilirler mi?

Hayattayken hibe edilen mallar mirasa dahil edilir mi?

Miras bırakanın eşine mehir olarak veya sağlığında hanımına hediye kabilinden vermiş olduğu mallar miras taksimine dâhil edilmez. Fakat ölüm hastalığı anında veya ölüme bağlı olarak hanımına verdiği mallar terekeye dâhil edildikten sonra miras taksimi yapılır. Size kalan mirasın taksimi aşağıdaki gibi olur:

Miras bırakanın karısı terekenin 1/8’ini alır, kalan 7/8’i ise çocukları arasında (eski eşinden veya sonraki eşinden olup olmadıklarına bakmaksızın) her bir erkeğin iki kadın hissesi alacağı şekilde paylaştırılır.

Matematiksel olarak, toplam tereke 40 hisse kabul edildiğinde miras bırakanın karısı terekenin 1/8’i olan 5 hisseyi alır. Her bir erkek çocuk terekenin 14’er hissesini, kız çocuk terekenin 7 hissesini alır. 5+14+14+7=40

Erkek çocuklara Bedirhan ismini koymakta bir sakınca var mıdır?

Arapça Bedir ve Türkçe Han kelimelerinden oluşan Bedirhan ismi “dolunay gibi güzel olan hükümdar” manasına gelmektedir. (Bkz: Türk Dil Kurumu Kişi Adları Sözlüğü)

Peygamberimiz sadece anlamı dine aykırılık taşıyan isimlerin değiştirilmesini istemiş, diğer isimlere dokunmamıştır. Dolayısıyla anlamında dinimize herhangi bir aykırılık barındırmayan Bedirhan isminin çocuklara isim olarak konulmasında bir sakınca yoktur. Değiştirilmesi de gerekmez.

Kaybettiğimiz yakınlarımızın ardından üzülmek, ağlamak ne kadar caiz?

Başınıza gelen, Allah Teala’nın bu dünya için koyduğu imtihan kuralı gereğidir.  O şöyle buyurmuştur:

“Sizi biraz korku, biraz açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile yıpratıcı bir imtihandan geçireceğiz; bundan kaçış olmaz. Sen sabır gösterenlere müjde ver. Onlar, başlarına bir sıkıntı gelince şöyle derler: “Biz, Allah’a aidiz. Zaten, ona döneceğiz”.  Onların üzerinde Rablerinin verdiği olgunluklar ve bereket bulunur. Yola gelenler işte onlardır.” (Bakara 2/155-157)

Peygamberimizin de şöyle dediği rivayet edilmiştir:

“Şu iman ehlinin işine şaşmamak mümkün değil; bütün işleri hayırlı – bu da yalnız mü’mine mahsustur-, başına sevinecek bir iş gelse şükreder ve hakkında hayır olur; başına bir zarar gelse sabreder bu da onun için hayır olur.” (Müslim, Zühd,  64)

Başa gelen bu gibi musibetlerden sonra Allah’a isyan etmemek ve O’nun emrine teslim olmak kaydıyla üzülmekte, ağlamakta bir sakınca yoktur. Nitekim Peygamberimiz sallalahu aleyhi ve sellemin kendi çocukları ve torunlarının ölümü üzerinde ağladığı rivayet edilmiştir.

Enes b. Malik radıyallahu anhtan:  Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bu gece bir oğlum oldu. Ona babam İbrahim’in ismini verdim.” buyurdu. (Daha sonra Enes) hadisi (n geri kalan kısmını da) riva­yet etti. (Enes, devamla şöyle) dedi: “Ben (bir süre sonra) o çocuğu Resûlullah’ın huzurunda can verirken gördüm. (O sırada) Resûlullah’ın gözlerinden yaşlar boşandı da (şöyle) buyurdu:

“Göz yaşarır, kalp üzülür, fakat biz Rabbimizin razı olacağı söz­lerden başkasını söylemeyiz. Ey İbrahim biz senin (ölümün)le gerçek­ten üzgünüz.” (Buhari, Cenaiz, 43; Müslim, Fedail, 62; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 23-24; İbn Mâce, Cenâiz, 53)

Yine Enes b. Malik radıyallahu anhtan: Bizler Resûlullah’­ın bir kızının (Ümmü Gülsüm’ün) cenazesinde hazır bulunduk. Resûlullah kabrin bir tarafına oturmuştu. Ben Resûlullah’ın iki gözünün yaş akıtmakta olduğunu gördüm….” (Buhari, Cenâiz, 32).

Üsâme b. Zeyd radıyallahu anhtan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin kızı (Zeynep) Peygambere: Oğlum (başka bir rivayete göre ise: “kızım”) ölüyor, bana geliniz, diye haber gönderdi. Hz. Peygamber de kızına selâm yollayarak:

“Allah’ın aldığı ve verdiği her şey Allah’a aittir. Her şey Allah katında belirlenmiş bir müddet, bir ömür iledir. Binâenaleyh ey kızım, sabr et ve bu sabrın Allah yanında sevabı olduğunu hatırla” diye cevap yolladı.

Bu defa Zeynep, Peygambere yemin vererek: “Muhakkak gelin”, diye haber gönderdi.

Bu haber üzerine Peygamber kalktı. Beraberinde sahabeden Sa’d b. Ubâde, Muâz b. Cebel, Übeyy b. Ka’b, Zeyd b. Sabit ve bir takım insanlar olduğu halde Zeynep’in evine geldi. Çocuk Resûlullah’ın ku­cağına verildi. Çocuğun canı gidip gelmekte ve hareket hâlinde idi. Resûlullah’ın gözlerinden yaşlar boşandı. Sa’d b. Ubâde:

“Yâ Resûlallah, bu yaş, bu ağlayış nedir?” diye sordu. Resûlullah da şöyle cevap verdi:

“Bu gözyaşı, bir rahmettir ki, Allah onu kullarının gönülleri içine koymuştur. Allah ancak kullarından merhametli olanlara mer­hamet ihsan eder.” (Buhârî, Cenaiz 32, 43, Merzâ, 9, Eymân, 9, Tevhid, 2; Müslim Cenaiz, 11; Ebu Davud, Cenaiz, 23-24; Nesâî, Cenaiz, 13, 22; İbn Mace, Cenaiz 53; Ahmed b. Hanbel 1/268, 273)

Borç verip kâr payı almak caiz midir, yoksa faiz mi olur?

Borç verip gelir elde etmek faizdir. Katılım bankalarının katılım hesaplarına para yatırdığınızda sözleşme yaparak onlarla kâr-zarar ortaklığı yapmış oluyorsunuz. Fakat arkadaşınızın sizden isteği ortaklık değil, borçtur. Borçtan elde edilen gelir faizdir.

Borç verecekseniz aynısı ile geri almak üzere vermeniz ve Bakara Suresinin 282. ayetine göre iki şahit eşliğinde bunu yazıya geçirip kaydetmeniz gerekir.

Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/katilim-bankalarina-para-yatirmamizda-bir-sakincasi-var-mi.html

Türbenin içinde Fatiha okumakla dışında okumak arasında fark var mı?

Ölmüşlerin ardından onlar için edilen duanın mekânı önemli değildir. Kabir ziyaretinin önemi, ziyaret eden kişiye ölümü hatırlatmasıdır. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, kabir ziyaretini tavsiye etmiş ve: “Kabirleri ziyaret ediniz, bu size ahireti hatırlatır.” (İbn Mâce Sünen, Cenâiz, 47) buyurmuştur.

Kabir ziyaretinde bulunan kişi, ahireti hatırlamalı, dünyanın geçici olduğunu ve bir gün kendisinin de öleceğini düşünmelidir. Kabrin yanına gelince; “Müminler yurdunun sakinleri! Sizlere selam olsun. İnşâallâh biz de size katılacağız. Allah bizden ve sizden ölmüş ve ölmemiş olanlara ikramda bulunsun. Allah’tan bize ve size afiyet dileriz. Ey Allah’ım! Bunlara rahmet eyle, bunları bağışla. Cehennem azabından koru, onları Cennetine koy.” Şeklinde dualar edilebilir. Bunlar Peygamberimizin davranışları ve bizlere tavsiyesidir.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/mezarlik-yanindan-gecerken-sarki-turku-dinlemek-caiz-mi.html

Ölmüşlerimizin ardından yapılması gerekenlerle ilgili olarak lütfen aşağıdaki linkleri tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/olulerin-ruhlarina-kuran-okunur-mu.html

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/geceleyin-mezarliktan-gecerken-fatiha-okumak-gunah-midir.html

Cesetlerin çürümesi meselesine gelince:

Allah Teala şöyle buyurmuştur:

“Sizi topraktan yarattık, yine ona döndüreceğiz ve sizi bir kere daha topraktan çıkaracağız.” (Taha 20/55)

Ayete göre bütün insanlar eninde sonunda toprak olacaklardır. Cesedin çürümesi, çeşitli fiziki şartlara bağlıdır. Yeniden yaratılışa kadar çürüyüp toprak olma işlemi tamamlanacaktır. Cesedin çürümesi ile kişinin iyiliği veya kötülüğü arasında bağlantı da yoktur. Nitekim firavunların cesetleri mumyalandığı için çürümemiştir. Ama kıyamet öncesi şartlar gerçekleşince onlar da çürüyeceklerdir.

Emin Evim-Emin Otomotiv’den ev, araç almakta bir sakınca var mıdır?

Bahsettiğiniz firma ve benzerleri ile alakalı geniş bir değerlendirme yazımızı aşağıdaki linkten okumanızı ve ona göre davranmanızı tavsiye ederiz:

www.suleymaniyevakfi.org/islam-iktisadi/el-birligi-sistemleriyle-ev-almaya-emin-miyiz.html

 

Darwin’in anlattığı evrimi kabul etmek mümkün müdür?

Namazları ezan okunur okunmaz hemen kılmamız mı gerekir?

Namazları ilk vaktinde kılmanın sevabı büyüktür. Namazlarınızı son vaktine kadar geciktirmeniz, namazın terkine yol açabileceği için zorunlu haller dışında bunu yapmamalısınız.

Şu hususu bir kez daha vurgulamamız gerekiyor: Hiçbir namaz vakti dışında kılınamaz. Yani namazların kazası olmaz. Bu yüzden her namazın kendi vaktinde kılınması zaruridir.

Gayrimüslim birinin hakkını yiyen Müslümanın durumu ne olur?

Öncelikle “kul” olmaları açısından Müslümanlarla gayrimüslimlerin hakları arasında herhangi bir fark olmadığını söylemek gerekiyor. Bir Müslüman, kendi dindaşlarının haklarına riayet ettiği gibi gayrimüslimlerin haklarına da riayet etmeli, onların haklarına tecavüz etmekten şiddetle kaçınmalıdır.

Sorunuza gelince: Kâfirler asla cennete giremeyecektir. Fakat böyle birinin hakkını yediyseniz ve dünyada iken aranızda bu konuyu halletmemişseniz ahirette hakkını sizden alır. Bu, onu cehennemden çıkarmaz ama hakkın durumuna göre sizi cehenneme sokabilir. Fakat “imanınızı” alacak diye bir şey söz konusu değildir. Bu yüzden ebedi olarak cehennemde kalmazsınız.

Bir erkek hasta olan eşini boşamadan baldızı ile evlenebilir mi?

Dinimize göre eşinizi boşamadan baldızınızla evlenmeniz haramdır. (Bkz: Nisa, 4/23) Fakat hasta olan eşinizi bu durumda terk etmeniz de olmaz. Evet, o hasta olduğu ve sizin hizmetlerinizi yerine getiremediği için mağdur olabilirsiniz. Bu yüzden başka bir eş alma hakkınız da var. Fakat onu boşayıp baldızınızı alarak hasta olan eşinizi tamamen yıkıma uğratacağınızı da unutmayın. Siz onu Allah’ın bir emaneti olarak aldınız. İyi günde olduğu kadar kötü günde de beraber olmak üzere sözleştiniz. Sabredin ve eşinizi tedavi ettirin.

Bundan böyle baldızınızdan da mümkün mertebe uzak durun ki şeytan ayağınızı kaydırmasın.

Kuyumcuların altını satar satmaz hemen geri alıp para vermesi caiz midir?

Bu tür bir işlem caiz değildir. Çünkü parasal özelliğe sahip malların ticaretinde sarf kurallarına uyma zorunluluğu vardır:

Bu tür malların ticaretinde temel kural; cinslerin aynı olması durumunda miktarların eşit, işlemin peşin ve teslimin elden ele olmasıdır. Cinslerin farklı olması durumunda ise (sorunuzda belirtilen para ile altının değişimi gibi) işlem peşin, teslim elden ele ve günlük bedel üzerinden olmasıdır.

Doç. Dr. Servet Bayındır