Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Blog

Necvâ sadakasının hükmü bugün de devam ediyor mu?

Hz. Peygamber ile görüşmeden önce verilmesi gereken sadaka (Mücadele Suresi 12. ayet), bir sonraki ayetle nesh edilmiş, yani yürürlükten kaldırılmıştır. Dolayısıyla bu sadakanın günümüzde hac veya umrede verilmesi söz konusu değildir.

İlgili ayetler şöyledir:

“Ey iman edenler! Peygamber ile gizli bir şey konuşacağınız zaman bu konuşmanızdan önce bir sadaka veriniz. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet bir şey bulamazsanız, bilin ki Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

Gizli bir şey konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekâtı verin Allah’a ve Resulüne itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Mücadele, 58/12-13)

Nesh konusuyla ilgili geniş bilgi edinmek için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.suleymaniyevakfi.org/kuran-arastirmalari/nesih-ve-recim-cezasi.html

Kadınların cinsel yaşantılarını kendi aralarında konuşmaları günah mı?

Evli kadınların (ve aynı şekilde erkeklerin) özel mahremiyetlerini, kocaları ile olan ilişkilerini birbirlerine anlatmaları caiz değildir. Nebîmiz sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Şüphesiz ki kıyamet gününde Allah katında mevkii en kötü olacak insanlardan biri, karısı ile haşır neşir olup da sonra onun sırrını yayandır.” (Müslim, Nikâh, 123 (1437)

“Şüphesiz ki kıyamet gününde Allah katında emanete hıyanetin en büyüklerinden biri, karı ile koca beraberce haşır neşir olduktan sonra, ko­casının kadının sırrını yaymasıdır.” (Müslim, Nikâh, 124; Ebû Dâvûd, Edep, 32; Ahmed b. Hanbel, 3/69)

Erkek ve kadınların bir arada bulunduğu bir gün Resûlullâh erkeklere yönelerek şöyle dedi:

“İçinizden karısıyla ilişkide bulunmak istediği zaman kapıyı üstüne kapayıp üzerine (bir örtüyle) örtüp, Allah’ın örtüsüyle örtüneniniz var mı?”

Onlar da “evet” dediler. (Resûl-i Ekrem sözlerine devam ederek):

“Sonra (o kimse) bu işten sonra (bir meclise) oturup ben (bu­gün hanımımla) şöyle şöyle, yaptım diye anlatır mı?” dedi.

Onlar da sustular. (Resûl-i Ekrem) biraz sonra da kadın­lara yönelerek:

“Sizin içinizde de (bu gibi sırları başkalarına) anlatan kimse var mı?” dedi.

Onlar da sustular. Bunun üzerine bir genç kız dizlerinin biri üzerine çöktü ve sözünü (iyi) işitmesi ve kendisini görmesi için boynunu Resûlullâh’a (doğru) uzatarak:

“Ey Allah’ın Resûlü! Bu erkekler de bunu anlatıyorlar ve kadın­lar da”  dedi. Resûlullâh da:

“Bu neye benzer bilir misiniz? Bu bir şeytanın bir şeytanla yolda karşılaşıp halk kendilerine bakarken onunla cinsi münasebette bulunmasına benzer (…)” (Ebû Dâvûd, Nikâh, 48-49)

Bu hadislerde de geçtiği üzere karı koca arasında cereyan eden cinsel münasebetlerin üçüncü şahıslara anlatılması günah sayılmıştır.

Müslüman olduğumuz halde niçin Allah’tan hâlâ hidayet istiyoruz?

İslam bir bütündür. Bu bütünlüğü bozucu inanç ve uygulamalar kişiyi yoldan çıkarır. En tehlikeli günah ise şirktir. Namaz kıldığı halde başı sıkışınca “Yetiş ya falan” diye Allah’tan başkasını yardıma çağırarak şirke düşenlerin sayısı az değildir. Bu sebeple doğru yolda sürekli kalabilmek büyük bir dikkat ve gayret ister.

Eğer vaktiniz olur da sitemizde yer alan “Kur’an Işığında Tarikatçılığa Bakış” ve “Kur’an Işığında Aracılık ve Şirk” adlı kitaplarımızı okursanız sizin dediğiniz ibadetleri yaptığı halde ne vahim durumlara düşenler olduğunu görürsünüz. Bu açıdan Fatiha sûresindeki “Bizi doğru yola eriştir” duası oldukça önemlidir.

Adı geçen kitaplara www.suleymaniyevakfi.com sitemizden ulaşabilir, www.suleymaniyevakfi.org/hizmetlerimiz/Kitaplarimizi-indirin.html adresinden de ücretsiz olarak bilgisayarınıza indirebilirsiniz.

Hz. Musa’nın annesinin adı nedir?

Hz. Musa’nın annesinin adı Tevrat’ta Yokebed (Yoheved) olarak geçmektedir. (Bkz: Tevrat, Çıkış, 6:20)

Bununla ilgili cevabımız için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/sueda-isminin-manasi-nedir-bu-ismi-koymakta-bir-sakinca-var-mi.html

Hocam milleti korkutmamak için bazı şeyleri söylemeseniz olmaz mı?

Kur’an’dan bildiklerimizi insanlara anlatmak görevimiz olduğu için böyle yapıyoruz. Eğer bildiklerimizi söylemez, gizlersek aşağıdaki ayetlerin kapsamına biz de gireriz.

Allah Teâlâ, ayetlerini gizleyenler hakkında şöyle buyurmuştur:

“Allah, kendilerine kitap verilenlerden kesin söz aldığında şunları söyledi: “O Kitabı insanlara kesinlikle açıklayacaksınız ve asla gizlemeyeceksiniz.” Ama onlar Kitabı arkalarına attılar ve karşılığında geçici bir bedel aldılar. Aldıkları o şey ne kötüdür!” (Al-i İmrân, 3/187)

“İndirdiğimiz açıklayıcı ayetleri ve ana yolu bu Kitapta insanlara açıkladığımız halde gizleyenler var ya, işte Allah onları dışlayacaktır. Dışlayacak olanlar da dışlayacaktır.

Tevbe edip kendini düzelten ve onları açıklayanlar başka. Onların tevbesini kabul ederim. Ben her tevbeyi kabul ederim, ikramım boldur.

Ayetlerimizi gizleyen ve gizlemiş halde iken ölenler var ya, Allah, melekleri ve bütün insanlar onları dışlayacaktır.

Onlar, sürekli dışlanmış olarak kalacaklardır. Ne azapları hafifletilecek, ne de ara verilecektir.” (Bakara, 2/159-162)

Maide Suresi 38. ayete göre hırsızların iki elini de kesmek mi gerekiyor?

İçinde Lut Gölü tuzu bulunan bir kremi kullanmak caiz midir?

Lut kavminin helaki ile ilgili olarak Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Gün doğarken büyük bir gürültüyle sarsıldılar.

Oranın altını üstüne getirdik. Üzerlerine pişmiş balçıktan taşlar yağdırdık

Kalıntı arayanlar için bunda kesin belgeler vardır.

Orası bugün bir yol üzerinde durmaktadır.

Bunda inananlar için de kesin bir belge vardır.” (Hicr, 15/73-77)

Kur’an’da kendilerinden Ashabü’l-Hicr ve Semud Kavmi diye de bahsedilen Salih aleyhisselamın kavminin bulunduğu ve helak edildiği yer hakkında Peygamberimizden rivayet edilen şöyle bir hadis bulunmaktadır:

Abdul­lah İbn Ömer’den: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem –Ashâbü’l-Hicr hakkında- şöyle buyurdu:

“Ağlayıcılar olmanız müs­tesna, sakın azaba uğratılmış olan şu kavmin yurduna girmeyiniz. Eğer ağlayıcılar değilseniz, onlara isabet eden azabın sizlere de isabet et­memesi için, onların yurtlarına girmeyiniz.” (Buhari, Salât, 53)

Bu ayet ve hadisi birlikte değerlendirdiğimizde helak edilen kavimlerin kalıntılarının insanlar için birer ibret vesikaları olduğunu, bu yüzden ibret almak maksadıyla buraların ziyaret edilebileceği anlaşılmakta fakat başka sebeplerle oralarda bulunmak tavsiye edilmemektedir.

Bugün “Ölüdeniz olarak bilinen Lut gölünün suyu, İsrail ve Ürdün kıyılarındaki arıtma tesislerinde ayrıştırılmakta ve içerdiği kimyasal maddeler ya sanayide kullanılmakta ya da ihraç edilmektedir.” (Mustafa L. Bilge, “Lut Gölü”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, c: 27, s: 230)

Hadisteki yasak bunu kapsamamaktadır. Dolayısıyla içinde Lut gölü tuzu bulunan kremleri kullanmakta bir sakınca yoktur.

Namaz kılmayan bir kişiyi evimize almamız günah mı?

Hayır, günah değildir. Belki bu sayede ona neden namaz kılması gerektiği dahi anlatılabilir. Bunun yanı sıra sizi namaz kılarken görüp o da namaza başlayabilir. Bunlardan birini yapmamakta kararlı olsa dahi evinize almanızda bir sakınca yoktur.

Daha geniş bir bir cevap için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/dinini-yasamayan-muslumanlarla-iliskilerimiz-nasil-olmali.html

İçinde alkol bulunduğu söylenen kefir ve bozayı içmek caiz midir?

Komşudan izinsiz olarak internet ağına bağlanmak caiz midir?

Kablosuz ağ yardımıyla sahibinden izinsiz olarak internet hizmetinden yararlanmak caiz değildir. Bununla ilgili cevabımız için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/sahibinden-habersiz-kablosuz-internetini-kullanmak-caiz-mi.html

Müslüman olup da tevbe edemeden ölen kişinin durumu ne olur?

Şirkten vazgeçip Müslüman olan bir kişi hatasını anlamış, tevbe etmiş olur. Tevbe etmek, “dönüş yapmak ve bir daha o günaha dönmemeye karar vermektir. Bu kişi, iyi işler yaparak kendini düzeltirse günahları sevaba çevrilir.

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Rahman’ın kulları… Allah ile beraber başka bir tanrıyı yardıma çağırmazlar. Haklı bir sebep yoksa Allahın dokunulmaz kıldığı canı öldürmezler; zina etmezler. Kim bunları yaparsa günaha girer.

Kıyamet günü onun azâbı katlanır ve orada itibarsız olarak temelli kalır.

Ancak tevbe eden, inanan ve iyi iş yapan başka. Allah onların kötülüklerini iyiliğe çevirir. Allah bağışlar, ikram eder.

Kim tevbe edip iyi davranış gösterirse, şüphesiz o, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah’a döner.” (Furkan 25/68–71)