Tag: sünnetleri kılmamak
Dinimiz namazların sünnetlerini kılmayı kesin olarak emretmemiş; teşvikte bulunmuştur. Kılanlar büyük sevaplar elde eder; ama kılmayanlar herhangi bir günaha girmiş olmazlar. Farz namaz gibi anlaşılmaması için sünnet namazların bazen terk edilmesi uygundur.
Sabah namazının sünneti, öğle namazının sünnetleri, akşam namazının sünneti ve yatsı namazının son sünneti Nebîmizin devamlı kıldığı, nadiren terk ettiği sünnetlerdir. Bunlara sünnet-i müekkede denir. Bunları kılmak her ne kadar kişiye çok büyük sevaplar kazandırsa da farz değildirler; terk edilmeleri halinde kişiye uhrevî bir azap gerektirmez. Yani kişi kılmaması halinde Allah katında bu namazlardan hesaba çekilmez. Fakat Nebîmizin nadiren terk edip sürekli kılması, bir Müslüman için bu namazları kılma konusunda yeterli bir sebeptir. Zira o bize her konuda örnektir. O, bu namazları sürekli kılmışsa bizim de sürekli kılmaya çalışmamız gerekir. Nebîmiz bu namazları kendi başına ihdâs etmemiş, bazı ayetlerden yola çıkarak kılmıştır. Bu ne kadar böyle olsa da kesin bir emir olmadığı için bunların farz gibi algılanmaması da önemlidir. Bu yüzden bazen terk edilebilir.
Cevabın yayımlandığı yer için bkz: Yahya Şenol-Enes Alimoğlu, İnsanlık Tarihi Boyunca O Namaz, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2016, s. 158-159.
Sünnet namazlar hakkında geniş bilgi için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:
Farzlardan önce ve sonra kılınan sünnet namazların ayetten delili var mı?
Sizin de belirttiğiniz gibi hadis kaynaklarında değil de daha çok fıkıh kitaplarında geçen ve Peygamberimizin söylediği belirtilen rivayet şöyledir:
مَنْ تَرَكَ الْأَرْبَعَ قَبْلَ الظُّهْرِ، لَمْ تَنَلْهُ شَفَاعَتِي
“Kim öğle namazından önceki dört rekâtı terk ederse o kişiye şefaatim ulaşmaz.” (Bkz: İbrahim el-Merğinânî, el-Hidâye, Kahraman Yayınları, İstanbul, 1986, c: 1, s: 72)
Hanefi fıkhının temel kaynaklarından kabul edilen el-Hidâye’nin hadislerini incelediği Nasbu’r-Râye adlı eserinde bu rivayete yer veren İmam Zeylaî, rivayeti “garîbun cidden” şeklinde nitelemiş ve rivayetin hiçbir ravisini zikretmemiştir. (Bkz. Zeylaî, Nasbu’r-Râye, c: 2, s: 162).
İbn Hacer el-Askalânî de el-Hidâye’nin hadislerini incelediği ed-Dirâye adlı eserinde bu rivayetle ilgili olarak “Onu (kaynağını) bulamadım.” demiştir. (Bkz: İbn Hacer, ed-Dirâye, c: 1, s: 205).
Ayrıca İmam Nevevî’nin de “Bu rivayetin aslı yoktur.” dediği nakledilmiştir. (Fetteni, Tezkiretü’l-Mevdûât, c: 1, s: 48)
Sonuç olarak bu rivayet, hadis ilmi açısından delil alınabilecek durumda değildir.
Kişinin sorumluluğu, farz namazları kılmaktır. Sünnetleri kılan sevabını alır; ama kılmayan bundan dolayı günaha girmiş olmaz.
Konuyla ilgili görüntülü cevaplarımız için lütfen aşağıdaki linkleri tıklayınız:
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/sunnet-i-muekkede-neye-denir-sunnetler-kilinmazsa-ne-olur.html
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/sunnet-namazlari-peygamberimize-allah-mi-emretmistir.html
Zaruretten dolayı cuma namazının kılınması mümkün değilse o günün öğle namazının kılınması gerekir. Bu kişi, her zaman olduğu gibi bu durumda da sünnetleri kılıp kılmamakta serbesttir. Kılarsa sevap alır, kılmazsa günahkâr olmaz.
Konuyla ilgili geniş bilgi aşağıdaki linklerde bulunmaktadır. Lütfen tıklayınız:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/bazi-hallerde-cuma-terkedilir-mi.html
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/sunnet-i-muekkede-neye-denir-sunnetler-kilinmazsa-ne-olur.html
Sünnetlerin kılınmayıp yerine kaza namazı kılınmasıyla ilgili olarak sitemizde daha önceden yayımlanmış bir cevabımız bulunmaktadır. Aşağıdaki linke tıklayarak ilgili cevaba ulaşabilirsiniz:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/hanefi-mezhebinde-sunnet-namaz-yerine-kaza-kilinabilir-mi.html