Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Blog

Resûlullâh’ın soyundan gelmek insana ayrı bir değer kazandırır mı?

İslâm tarihinde “Seyyid” tabiri, Resûlullâh’ın torunu Hz. Hüseyin’in soyundan gelenleri belirtmek üzere kullanılmıştır. Resûlullâh’ın diğer torunu Hz. Hasan’ın soyundan gelenler ise “Şerif” olarak adlandırılırlar. Hem Hasan hem de Hüseyin’in soyundan gelmiş olanlara ise “Seyyid Şerif” denilir.

Resûl-i Ekrem’in so­yu, kendisinden altı ay kadar sonra vefat eden küçük kızı Fâtıma’dan olma torun­larıyla devam etmiştir. Bugün de onlardan varlığını sürdürenler vardır. Bunlar tek bir bölgede yerleşmiş değillerdir. Dünyanın birçok bölgesine dağılmışlardır, ülkemizde de bulunabilirler.

Şunu söylemek gerekir ki bir kimsenin Resûlullâh’ın soyundan geliyor olması, ona bir ulviyet kazandırmaz. Kişiye değer katan, kendi imanı ve amelidir. İman ve amelde eksiklik olursa Nebî çocuğu dahi olmak kişiyi kurtarmaya yetmez! Nitekim Nuh Aleyhisselamın oğlu, babasına ve onun dinine inanmadığı için kâfir olarak ölmüştür. Ayrıca şu ayet de konumuz açısından büyük önem arz etmektedir:

“Bir zamanlar Rabbi, İbrahim’i bir takım sözlerle imtihan etmiş, o da tam başarı göstermişti. Rabbi ona ‘Ben seni insanlara önder yapacağım.’ dedi. O ‘Soyumdan da olsun.’ deyince Rabbi ‘Yanlış yapanlar için söz vermem.’ dedi.” (Bakara, 2/124)

Ayet mealinde altı çizili yerden de görüleceği gibi İbrahim aleyhisselamın soyundan gelip de yanlış davranışlarda bulunanlar için Allah Teala herhangi bir garanti vermemektedir. Bu hüküm, bizim Nebîmizin soyundan gelenler için de aynen geçerlidir.

Konuyla ilgili daha geniş bilgi için lütfen aşağıdaki linkte yer alan soru-cevabı da inceleyiniz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/peygamberimizin-kac-torunu-vardi-nesli-nasil-devam-etti.html

Yatak odasında Kur’an bulunmasında herhangi bir sakınca var mı?

Her ne kadar bazı kitaplarda yatak odasında Kur’an veya ayet yazılı levha bulundurulmaması gerektiği yazsa da bunun herhangi bir delili yoktur. Bu görüşte olanlar Kur’an’a saygı gerekçesi ile bunu hoş karşılamadıklarını belirtirler. Ama ne ayetlerde ne hadislerde bu tür bir saygıdan söz edilmektedir!

Kur’an’a ve içindekilere saygı; onlara inanmak, okumak, sahip çıkmak ve yaşamakla olur. Yatak odası da dâhil evin herhangi bir odasında mushaf veya ayet yazılı levhaların bulunmasında hiçbir sakınca yoktur.

Benzer bir soru-cevap için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/yatak-odasinda-namaz-kilmanin-hukmu-nedir.html

Haraç veren de alan gibi günah işlemiş olur mu?

Haraç, kişinin başkasının malını zorla hakkı olmadığı halde almasıdır. Büyük günahtır.

Allah Teâlâ, “Mümin­ler, mallarınızı aranızda batıl yolla değil, karşılıklı rızaya dayalı ticaretle yiyin” (Nisa, 4/29) diye buyurmaktadır

Abdullah  b. Amr, Peygamberimizin şu sözünü işittiğini söylemiştir:

“Kim malını korurken öldürülürse o, şehittir.” (Buhari, Mezâlim, 34; Müslim, İmân, 62).

Kişi malını vermemek için gücü yettiğince gayret göstermelidir. Eğer her isteyene haraç veriyor, zorla malını alanları ilgili mercilere şikâyet etmiyorsa bu durumda şerre göz yummuş olmanın vebalini üstlenir.

Namaz niçin bazı Müslümanların şirke düşmesini engellemiyor?

Kişi kendini şirke karşı korumazsa hiçbir şey, onun müşrik olmasını engellemez. Peygamberlerin ibadetlerinde kusur etmeyecekleri açıktır; ama Allah Teâla onları bile şirk konusunda uyarmış ve şöyle buyurmuştur:

“De ki: ‘Ey cahiller! Allah’tan baş­kasına kulluk etmemi mi istiyorsunuz?’

Sana da, senden önceki elçilere de mu­hak­kak şu vahyedil­miştir: ‘Eğer şirke düşersen yaptıkların yanar gider ve sen, kaybeden­lerden olursun.’

Hayır, yalnız Allah’a kulluk et ve şükreden­ler­den ol.

Bunlar Allah’ı gereği gibi değer­lendiremediler. Oysa kıyamet günü, bütün yer­yüzü onun avucunda, gökler de sa­ğında dürülü olacaktır. O, ortak koştuk­larından uzak ve yücedir.” (Zümer, 39/64-67)

“De ki: ‘Gökleri ve yeri bölünme kanunu ile yaratan Allah’tan başkasını mı veli edineceğim? O her şeye bakan; ama bakıma ihtiyacı olmayandır.’ De ki: ‘Bana şu emir verildi: ‘Müslümanların en önde geleni ol; sakın müşriklerden olma.’

De ki: ‘Eğer Rabbime baş kaldıracak olsam ben o büyük günün azabından korkarım.’” (En’âm, 6/14-15)

Sorunuzda geçen ayet ise şöyledir:

اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ

“Sana vahyedilen kitaba uy ve namazı tam kıl. Çünkü namaz, hayâsızlığı ve kötülüğü engeller. Allah’ı zikir, elbette büyüktür. Allah, ne yaptığınızı bilir.” (Ankebût, 29/45)

Namazın kötülüğe engel olması, namaz kılanın içinin bu konularda daha hassas olması anlamına gelir. Böyle birinin büyük günah işlemeye devam etmesi ya da Allah’a şirk koşması, onun kıldığı namazın gerektiği gibi olmadığını gösterir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemden nakledilen bir rivayet şöyledir:

من لم تنهه صلاته عن الفحشاء والمنكر لم تزده من الله إلا بعدا

“Kimin namazı onu hayâsızlıktan ve kötülükten engellemiyorsa o namaz ona, Allah’tan uzaklaştırma dışında bir katkı sağlamaz.” (Taberâni, Mu’cemü’l-Kebîr, c: 11, s: 54)

Çünkü böyle biri yoldan çıktığı halde, namaz kıldığı için kendini doğru yolda zanneder.

Meleklerle iletişime geçmek, onlardan yardım istemek mümkün müdür?

Büyük ölçüde uzak doğu felsefesinden ve Hristiyanlık’tan esinlendiği anlaşılan bu şekilde bir melek kavramının İslam dini açısından kabul edilemez olduğunu belirtmek gerekir. Tarih boyunca her kültürde ve dinde melek inancı olagelmiş ve insanlar bu varlıkları çeşitli şekillerde tasvir ederek onlarla iletişime geçmeye çalışmışlardır.  İslam dininde de meleklerin varlığına inanmak bir inanç esasıdır ve her Müslüman için buna inanmak zorunludur.

Melekler, duyu organlarıyla algılanamayan; ancak Allah’ın bildirmesi (vahiy) ile hakkında bilgi edinilen varlıklardır. Kur’an-ı Kerim’de ve peygamberimizin sözlerinde meleklerin özellikleri ve görevleri hakkında bilgiler verilmiştir. Onlar Allah’ın emrini yerine getirirler ve O’na karşı gelemezler (Nahl 16/50).  Bazı durumlarda vazifelerini yerine getirmek amacıyla çeşitli şekillere bürünerek insanlara görünebilirler (Meryem 19/16-17). Melekler asla geleceği bilemezler (Neml 27/65).

Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde meleklerin görevleri de belirtilmiştir. Melekler; peygamberlere vahiy getirmek yanında (Bakara 2/97-98) insanları koruyup gözetirler (Kâf 50/18, 21; Ra’d 13/11). Onlar doğru yolda ilerleyen müminler (Fussilet 41/30-31) ile yeryüzündeki tüm insanlar için Allah’tan af dilerler (Şûrâ 42/5). Peygamberlere ve müminlere maddî, manevî destek veren (Bakara 2/123-125) ve insanların yaptıklarını kaydeden melekler de vardır (İnfitâr 82/10-11) Kur’an’da meleklerin ilâhî cezaların yerine gelmesine vesile oldukları (Ankebût 29/31) Allah’ı yüceltip tesbih ettikleri (A’râf 7/206; Enbiya 21/20) ve peygambere salat ve selam getirdikleri de kaydedilir (Ahzâb 33/56). Bunun yanında melekler tabiatın yönetimi ve ilahi kanunları icrası konusunda verilen görevleri de yaparlar (Nâziât 79/1-5; Secde 32/11). Kıyamet günü ile cennet ve cehennemde görevli olan melekler de vardır (Enfâl 8/50; Ra’d 13/23-24; Zümer 39/71-72)

Görüldüğü üzere melekler Allah Teâlâ’nın tabiattaki bazı hadiselerin gerçekleşmesine vesile kıldığı varlıklardır. Cenab-ı Hakkın emri ve izni olmadan faaliyette bulunmaları, insanlara yardım etmeleri söz konusu değildir.

Kur’an-ı Kerim’de bazı özel hallerde peygamberlerin ve bazı kimselerin meleklerle diyalogundan bahsedilir. Bunun dışında bir kimsenin meleklerle konuşması, onlardan yardım istemesi ya da mucize vb. işaret göstermesini istemesi mümkün değildir. Bu türden bir anlayış, yukarıda çerçevesini çizdiğimiz İslâm dininin melek inancıyla izah edilemez. Böyle bir iddia, İslam inancının esasını oluşturan Allah’ın birliği (tevhid) ilkesine de aykırıdır. Tevhid ilkesi, müminlerin yardım taleplerini ve ihtiyaçlarını doğrudan Yüce Allah’a iletmelerini ve bu hususta hiçbir varlığı O’na aracı kılmamalarını öngörür. Namazların her rekâtında okunan Fatiha suresinde geçen “Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.” (Fatiha 1/4) ayetinde bu husus belirtilmiş ve bir müminin günde beş defa bunu hatırda tutması istenmiştir. Bunun yanında mucize göstermek, peygamberlere ait bir özelliktir. Meleklerin mucize gösterdiklerine dair bir bilgiyi dinin ana kaynaklarından hareketle doğrulamak söz konusu olamaz. Tabiattaki her işleyiş, Allah Teâlâ’nın kontrolü altındadır ve melekler buna sadece aracı olabilirler. Dolayısıyla aracılardan dilenmek ve Allah’a ulaşmak için çeşitli varlıklara yönelmek doğru değildir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette putperestliğin bu gerekçeyle sert bir dille yasaklandığı görülür. (bk. Mâide 5/76; Yûnus 10/18, 106) Müminler, savaş vb. durumlarda melekler tarafından yardım edilseler de burada asıl fâil Allah’tır ve meleklerin görevlerini yerine getirmek dışında bir fonksiyonları yoktur. Bilinçli bir mümine düşen görev ise dini konularda doğru bilgilenmek ve inancına zarar veren bu tür davranışlardan uzak durmaktır.

Dr. Osman Demir

Gözyaşı abdesti bozar mı?

Abdesti bozan durumlar, aşağıdaki ayet-i kerimede şöyle belirtilmiştir:

… Hasta veya yolcu olur veya sizden biri ayakyolundan gelir ya da kadınlara temas etmiş olur da su bulamazsanız temiz toprağa teyemmüm edin; onunla yüzünüzü ve ellerinizi mesh edin…” (Mâide, 5/6)

Ayet, abdestin tuvalette olan şeylerle bozulacağını bildirmektedir. Bunlar; büyük abdest, küçük abdest ve yellenmedir.

Uyluklarından biri yerden kesilmiş olarak uyuyan kişinin yellenme ihtimali yüksek olduğundan bu şekilde uyumak da abdesti bozar. Nebîmizin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

إِنَّمَا الْوُضُوءُ عَلَى مَنْ نَامَ مُضْطَجِعًا

“Sadece yan üstü yatarak uyuyanın abdest alması gerekir.” (Ebû Dâvûd, Tahâret, 80)

Gözlerin yaşarması ise hangi sebepten olursa olsun abdesti bozmaz. Bu yüzden ister namaz öncesinde ister namaz esnasında gözleriniz yaşardığında abdestiniz bozulmayacağı için bu durumda namaz kılmanızda/namaza devam etmenizde herhangi bir sakınca yoktur.

Abdesti bozan şeylerle alakalı olarak aşağıdaki linklerde bulunan soru-cevapları okumanızı/izlemenizi tavsiye ederiz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/uyku-ve-yellenmek-abdesti-bozar-mi.html

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/abdesti-bozan-seyler-nelerdir-kan-ve-uyku-abdesti-bozar-mi.html