Blog
Tavsiye edebileceğimiz tek kitap, en büyük zikir olan Kur’an-ı Kerim’dir. Zira o, okundukça insanı huzura kavuşturur. İnsanlar için bir rahmet ve şifadır.
“Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerde olan (dertlere) bir şifa, mü’minler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir.” (Yunus, 10/57)
“Biz Kur’an’dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, mü’minler için bir şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını artırır.” (İsra, 17/82)
Kur’an’ın bir diğer adı da “zikir” dir:
“O Zikri (Kur’an’ı) biz indirdik ve onu elbette biz koruyacağız.” (Hicr, 15/9)
Kur’an’ı Zikir olarak vasıflandıran Allah Teâlâ, kalplerin ancak bu zikri okumakla tatmin olacağını bildirmektedir:
“(Onlar) İman edenler ve gönülleri Allah’ın zikri ile sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ın zikri ile sükûnet bulur.” (Ra’d, 13/28)
Durum böyle olduğuna göre bol bol Kur’an-ı Kerim okumanız gerekmektedir.
www.fetva.net/yazili-fetvalar/kuranin-zikir-olmasini-aciklarmisiniz.html
Ezan, namaza çağrı, namaz vaktinin ilanıdır. Başka bir ibadetle uğraşmayan kişilerin susup ezanı dinlemesi ve Nebîmizin yaptığı ve tavsiye ettiği gibi müezzini tekrar etmesi tavsiye edilir. Nebîmizin “Müezzinin nidasını işittiğiniz zaman siz de onun demekte olduğu sözler gibi söyleyin” buyurduğu rivayet edilmiştir. (Buhârî, Ezan, 7; Müslim, Salât, 10 (383); Ebû Dâvûd, Salât, 36; Tirmizî, Salât, 154; Nesâî, Ezan, 33; İbn Mâce, Ezan, 4)
Ama Kur’an okumak vs. gibi bir ibadetle meşgul olanların ibadetlerini yarıda kesip ezanı dinlemeleri gerektiğine dair herhangi bir delil bulunmamaktadır.
Ezan, bir şiardır, semboldür. Allah’ın sembollerine saygı göstermek ise Allah’a saygı göstermek manasına gelir. Bununla ilgili bir ayet şöyledir:
“Müminler, Allah’ın koyduğu işaretlere/sembollere, haram ayına, hac kurbanına, gerdanlıklı kurbanlara ve Rablerinin ikramını ve rızasını aramak için Kabe’ye yönelenlere saygısızlık etmeyin…” (Mâide, 5/2)
Bir başka ayette ise Allah Teâlâ, şeâirullâh’a yani kendi koyduğu sembollere saygı gösterilmesinin, kalplerin takvasına bağlı olduğunu bildirmektedir. (Bkz: Hac, 22/32) Bu açıdan namazda gözü olan mü’minlerin sadece kulakları değil, gönülleri de ezanda olmalı ve başka bir ibadetle meşgul değilse ezanı büyük bir saygı ile dinlemelidirler.
Cünüplük namaza engel olduğu için böyle bir kişi, namazı vaktinde kılmasına engel olmayacak kadar yıkanmadan bekleyebilir. Bundan fazla beklemesi caiz değildir.
Gusül, namaz için şart kılınmıştır. Fakat şurası kesin ki “ben Müslümanım” diyen bir kişinin namaz kılmaması olacak şey değildir. Namazın kazaya bırakılması diye bir şey de yoktur. Bir namazı vaktinde kılmayan kişi, ömür boyu namaz kılsa, onun bıraktığı eksiği kapatamaz.
Geniş bilgi için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:
Dinimizde “üç aylar” mefhumu yoktur. Recep, Şaban ve Ramazan aylarına halk arasında üç aylar ismi takılmış, bu yaygınlaşmış ve bir gelenek haline gelmiştir.
Ramazan ayının önemi herkesçe malumdur. Fakat diğer aylarda olmayıp da sadece Recep ve Şaban aylarına mahsus herhangi bir ibadet çeşidi bulunmamaktadır. Sadece Şaban ayı Peygamberimizin bol bol oruç tuttuğu bir ay olmuştur. Bundan dolayı Şaban ayında nafile oruç tutulabilir.
Bu aylarda ölmekle diğer aylarda ölmek arasında fark bulunmamaktadır. Ölen herkes hep aynı muameleye tabi tutulur ve sorguya alınır. Bunun için herhangi bir zamanın bitmesi beklenmez.
Sitemizde yayınlanan benzer bir soru-cevap için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/uc-aylarda-vefat-edenler-gercekten-sorguya-cekilmezler-mi.html
Üç aylar ve kandil geceleri hakkında da aşağıdaki linkte yeteri kadar bilgi mevcuttur. Mutlaka okuyunuz: