Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Tag: mürtedleri öldürmek

Allah’a sövenlerin cezası nedir? Bu adamları kurtarmak doğru mudur?

Mürtedler öldürülmeli midir?

Mezhepler, dinden dönen, Nebîmize söven veya hakaret eden kişilerin öldürülmesi konusunda ittifak etmişlerdir[1]. Dinden dönüp kâfir olanlarla ilgili olarak şöyle buyrulmuştur:

“Ey inanıp güvenenler! Sizden kim dininden dönerse Allah, çok geçmeden onların yerine sevdiği bir topluluk getirir; onlar da O’nu severler. İnanıp güvenenlere karşı saygılı, âyetleri görmezden gelenlere karşı başları dik olur. Allah yolunda mücadele eder ve kınayanın kınamasından korkmazlar. İşte Allah’ın lütfu budur; onu, tercihini doğru yapana verir. Allah’ın imkanları geniştir, her şeyi bilir.” (Mâide, 5/54)

Mukâtil b. Süleyman’ın (öl. 150/767) bildirdiğine göre 12 kişi Müslüman iken kâfir olmuşlar, düşünceli bir şekilde Medine’den çıkmış, Mekke yolunu tutmuşlar ve Mekke kâfirlerine karışmışlardı. Sonra içlerinden Hâris b. Süveyd pişman olup geri döndü ve kardeşi Cülâs’a haber gönderdi: “Ben tevbe ederek geri döndüm, Resûlullâh’tan öğren bakalım, tevbeye hakkım var mı, yoksa Şam’a gideyim, dedi. Cülâs durumu Resûlullâh’a bildirdi; ama cevap alamadı. Sonra şu ayetler indi[2]:

“Kendilerine açık belgeler geldikten ve Allah’ın elçisinin/Kitabının hak olduğuna şahit olarak inanıp güvendikten sonra da âyetleri görmezlikte direnen (kâfir olan) bir topluluğu Allah hiç yola getirir mi? Allah, yanlışlar içinde olan bir topluluğu yola getirmez.

Onların cezası, Allah, melekler ve bütün insanlar tarafından dışlanmaktır.

Sürekli dışlanmış olarak kalırlar. Azapları hafifletilmez, yüzlerine de bakılmaz.

(Ölmeden) Dönüş yapıp kendini düzelten olursa başka. Allah onları bağışlar ve iyilikte bulunur.” (Âl-i İmrân, 3/86-89)

Demek ki, dinden dönüp kâfir olanın cezası, Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lanetidir. Tevbe eden olursa lanetten kurtulur. Hüküm bu olduğu halde mezheplerin, dinden döneni öldürme konusunda ittifak etmeleri şaşırtıcıdır. Hanefilerin bu konuda dayandıkları âyet şudur:

“ Çöl araplarından o geride bırakılanlara de ki: Savaşma gücü üstün bir topluluğa karşı çağrılacaksınız. Onlarla savaşacaksınız veya (savaşmanıza gerek kalmadan) teslim de olabilirler. Bu emre(sefer çağrısına) uyarsanız Allah size güzel bir ödül verir. Daha önce yüz çevirdiğiniz gibi yine yüz çevirirseniz, sizi acıklı bir azaba uğratır.” (Fetih, 48/16)

Bu ayetin “onlarla savaşacaksınız veya teslim de olabilirler” bölümünü, dinden dönenin öldürülmesinin delili sayılmıştır[3]. Bu ayetten böyle bir hüküm çıkarmak imkânsızdır.

Ayrıntılı bilgi için lütfen aşağıdaki linkte bulunan “Kutsanan Gelenek ve Kur’an: Geleneğe Göre Dinden Dönmenin Cezası” başlıklı yazıyı okuyun:

www.suleymaniyevakfi.org/kutsanan-gelenek-ve-kuran/kurna-ve-gelenege-gore-dinden-donmenin-cezasi.html
——————————————————————————–
[1] Vehbe ez-Zuhaylî, el-Fıkh’ul-İslâmî ve Edilletuh, 3. Baskı, Dımaşk 1409/1989, c. VI, s. 184.
[2] Tefsîru Mukâtil b. Süleymân, Tahkîk: Ahmed Ferîd, Beyrut, 1424/2002, c. 1, s. 180-181.
[3] Kâsânî, Bedâiu’s-Sanâi’, c. VII, s. 111.

Dinden dönenin boynu vurulur sözü doğru mu?

Hadisler Kur’an’da Allah’ın açıkladığı ama bazılarını bulmakta zorlanacağımız birçok hususu açıklar ve her konuda bize örnek olacak uygulamalar içerir. Bu bakımdan Kur’an’ı anlama hususunda son derece önemli bir kaynaktır.

Ancak herkesçe malum olduğu üzere birçok uydurma hadis vardır ve bunların bir kısmı siyasi veya başka sebeplerle sahih kitaplara da girmiştir. Bundan dolayı ilim adamlarının çok dikkatli olması ve hadislerin Kur’an’a tabi olduğunu unutmayarak Kur’an ile bütünlük sağlayacak şekilde ele alması gerekir. Aksi taktirde, dinden dönenin öldürülmesi olayında olduğu gibi hadis, Kur’an’ı nesh edecek (hükmünü iptal edecek) konuma gelir.

Kur’an’ın konu ile ilgili hükümleri çok açıktır. Bu sebeple ona zıt bir hadis olamaz. Zaten sizin gönderdiğiniz hadislerde ciddi problemler vardır. Mesela “Dinini değiştirenin boynunu vurun.” şeklindeki rivayet geneldir. Ölüm cezası gibi çok önemli bir ceza böyle bir ifadeye dayanılarak verilemez. O zaman gayrimüslimken müslüman olanlar da din değiştirmiş olacaklarından onların da boyunlarını vurmak gerekir. Bu sebeple İmam Mâlik, şu ilaveyi yapma ihtiyacı duymuştur: “Bu hadisin mânası şudur: “Her kim İslâm’dan çıkarak zındıklık ve benzeri bir dine girecek olursa, kendisine galebe çalındığı takdirde öldürülür.”

Bu, İmam Malik’e ait bir açıklamadır ve hadisin aslına dahil edilemez.

Hadislerde böyle bir problem olmasa dahi ayetlerin açık hükümleri karşısında onlara dayanılarak yine böyle bir hüküm verilemez. Yukarıda belirttiğimiz gibi hadisler ayetleri nesh etmiş olur ki, böyle bir şeyin kabul edilemeyeceği açıktır.

Bu gibi hususlarda uyguladığımız metodu görme açısından, sözünü ettiğiniz kitapta (Kur’an Işığında Doğru Bildiğimiz Yanlışlar) yer alan “Nesh ve Recm Cezası” başlıklı yazımızı okumanızın faydalı olacağını umuyoruz.

İlgili yazıyı okumak için lütfen tıklayınız:

www.suleymaniyevakfi.org/kuran-arastirmalari/nesih-ve-recim-cezasi.html