Blog
Peygamberimizin Tebük Savaşı dönüşünde söylediği iddia edilen bu söz için İbn Hacer el-Askalânî, “bu, dilden dile dolaşan bir sözdür fakat (Peygamberimize değil) İbrahim b. Ebi Able’ye aittir.” Demiştir.
Aliyyü’l-Kârî, bu rivayetin İmam Gazali’nin “İhyâ-u Ulumiddîn” adlı kitabında geçtiğini, İhyâ’nın hadislerini değerlendiren el-Irâkî ise bunu İmam Beyhakî’nin “bu hadisin senedi zayıftır” notu ile rivayet ettiğini belirtmiştir. (Aliyyü’l-Kârî, el-Esrâru’l-Merfûa, s: 211, hadis no: 211. Ayrıca bkz: el-Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, c: 1, s: 424-425, hadis no: 1362)
İbn Teymiye bu rivayet için: “aslı yoktur. Peygamberimizin söz ve fillerini iyi bilen hiçbir âlim böyle bir hadis rivayet etmemiştir. Kâfirlerle cihad en büyük amellerdendir” demiştir. (İbn Teymiye, Mecmûu’l-Fetâvâ, c: 11, s: 197)
Cihad, var gücüyle çalışmak, çabalamak demektir. Bu, geniş bir kavramdır. İçinde silahlı mücadeleyi, savaşı da içerir ama sadece savaş anlamına gelmez. Kur’an’da savaş anlamına gelen kelime “kıtâl/mukâtele” dir. Cihad’ın sadece savaş anlamına gelmediğinin en büyük delili şu ayettir:
“Öyleyse kâfirlere itaat etme ve onlara karşı Kur’an’la büyük bir cihad ver.” (Furkan, 25/52)
Kur’an ile cihad, Kur’an’ı silah olarak kullanmak değildir elbette. Buradan anlaşılan, kâfirlerle mücadelenin Kur’an’la ve Kur’an’a uygun bir şekilde yapılması gerektiğidir.
Cihad, bir müslümanın dini adına her zaman ve her yerde gereken şeyleri yapmasının adıdır. Düşmanla yapılacak olan savaş her zaman karşılaşılabilecek bir olay değildir. Fakat Müslüman, sürekli olarak mücadele halindedir. Dolayısıyla vazifelerimizi ikiye ayırıp birine “küçük cihad”, diğerine “büyük cihad” demeden her birine aynı önemi verip var gücümüzle çalışmak, çabalamak zorunda olduğumuzu bilmemiz gerekir.
Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:
Leasing sözleşmesi katılım bankalarında yalnızca tüzel kişilerle değil, gerçek kişilerle de yapılmaktadır. Şayet leasing yapma imkânı yoksa bu durumda şartlarına uygun gerçek murâbaha yöntemine başvurulabilir.
“Murâbaha, ister peşin, ister veresiye olsun, maliyetlerin ve kârın müşteriye tam olarak bildirilmesi suretiyle yapılan satıştır. Müşteri, katılım bankasının ne kadar kâr ettiğini ayrıntılarıyla bildiği için onun yaptığı her satış murâbaha olur.
Katılım bankaları, peşin alır vadeli satarlar. Böylece satıcı, malını peşin satma, alıcı da onu veresiye alma imkânını elde eder. Malın peşin satılması arzu edilse de veresiye satışlar vazgeçilemez ihtiyaçtır. Parası olmayan kişi, eline para geçinceye kadar aç bekleyemez, veresiye alım yaparak ihtiyacını giderir. Bu ihtiyacı, zaman zaman herkes duyar.
Malların peşin fiyatı ile vadeli fiyatı farklı olabilir. Bu fark faiz değildir. Faiz, borç vererek gelir elde etmektir. Satıma konu mal belli olur, fiyatı konusunda taraflar anlaşır, taksit miktarları ile ödeme günleri belli olursa satış geçerli olur. Artık o malın peşin fiyatı ile vadeli fiyatının farklı olması önemli olmaz.” (Abdülaziz Bayındır, Ticaret ve Faiz, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2007, s: 263)
NOT: Soruda bahsi geçen “Leasing” ile ilgili cevabımızı okumak için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/leasing-nedir-caiz-olup-olmadigi-hakkinda-bilgi-verir-misiniz.html
Hacc Suresinin 36. ayetine göre kurbanlık hayvanda esas olan; iri gövdeli, gösterişli ve kusursuz olmasıdır. Kendisine ve çevresine zarar vermesin diye sivriliği engellenen boynuzundan dolayı hayvan kusurlu olmaz. Kurban edilebilir.
Emtia borsalarında yapılan işlemlerin fıkhen mahzurlu olan çeşitleri olduğu gibi caiz olan çeşitleri de vardır. Ancak bu tür borsalarda yapılan işlemlerin (istatistiklere göre) yaklaşık %98’i spekülatif amaçlı, kaydi nitelikli olduğundan bu oran caiz olmayan grubu oluşturur.
Ayrıca altın ve gümüş gibi parasal özelliğe sahip emtiaların bu tür borsalardan alım satımı da (işlemlerin tabiatı gereği vadeli olduklarından) caiz değildir.
Bunun dışında alım satımı dinimizce haram kılınmamış olan malların, ancak vade günü dolduğunda fiili yahut depodaki malı temsil eden evrak üzerinden kaydi şekilde teslim alınmasıyla gerçekleştirilecek alım satım işlemleri caiz olur.
Doç. Dr. Servet Bayındır
Âdet içinde gelen kan tamamıyla kesilmedikçe, âdet son bulmuş olmaz. Bu kan, siyah, kırmızı, yeşilimtırak veya sarı olabileceği gibi bulanık ve toprak rengi de olabilir.
Âdetini tamamlamış olan bir kadından gelecek akıntı bembeyaz bir renkte bulunur. Bundan sonra gelecek olan bulanıklığa itibar edilmez.
Ümmü Atiyye’den şöyle rivayet edilmiştir:
“Biz hayız bittikten sonra sarılığı ve bulanıklığı bir şey (hayızdan) saymazdık.” (Buhârî, Hayz, 26; Ebû Dâvûd, Taharet, 117; Nesâî, Hayz, 7)
Sorunuzun birinci bölümünün cevabı aşağıdaki linkte bulunmaktadır:
İkinci bölümüne gelince: Kur’an’da (Nisâ, 4/12) eşlerin (karı-kocanın) hissesi, ölenin çocuklarının bulunup bulunmamasına göre değişebilmekte, çocuklar haricinde hiçbir mirasçı karı-kocanın terekeden alacağı hisseleri değiştirememektedir. Bu, karı-kocanın terekeden öncelikle hisselerini alacakları, diğer akrabaların ise kalanı paylaşacakları şeklinde anlaşılmaktadır. Karı-kocanın birbirlerine mirasçılıklarının sebebi evliliktir. Diğer hısımların mirasçılık sebebi ise akrabalıktır.
Nisâ, 4/33’te mirasçılıkları ayrıca belirtilen, akit yapanlar “eşlerdir. “Onlara paylarını verin” diye emredildiği için onların öncelikleri vardır.