Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Blog

Saflar dolmadığı halde müezzin mahfilinde namaz kılmak doğru mudur?

Cami duvarlarının içi tek bir mekân sayıldığı için müezzinler için ayrılan yerde namaz kılınabilir. Ama ön saflar dolmadan arkada namaz kılmak mekruh olur. Caminin ve cemaatin eşyasını korumak maksadıyla orada duruluyorsa mekruh olmaktan çıkar. Safların tertibi ile ilgili hadislerden birkaç tanesi şöyledir:

Nu’man b. Beşir radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Ya saflarınızı düzeltirsiniz ya da Allah kalplerinize (veya yüzlerinize) muhalefet atar …” (Buharî, Ezân 71, Müslim, Salât 127, (436); Ebu Davud, Salât 94; Tirmizi, Salât 167; Nesâî, İmâmet 25.)

Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Saflarınızı düzgün tutun, zira safların düzeltilmesi namazın kemalini(i sağlayan şartlar)dandır.” (Buharî, Ezân 132, 72, 74, 76; Müslim, Salât 124, (433, 434); Ebu Dâvud, Salât 94; Nesâî, İmâmet 27, 28, 30.)

Abdullah İbn Ömer radıyallahu anhumâ anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

“Safları düz tutun, omuzları bir hizaya getirin, aradaki boşlukları kapatın, kardeşlerinizin (sizi düzeltmeye çalışan) ellerine karsı nezaketli olun. Arada şeytan gedikleri bırakmayın. Kim safa kavuşursa Allah ona kavuşur. Kim de saftan koparsa Allah da ondan kopar.” (Ebu Davud, Salât 94; Nesâî, İmâmet 31.

Vâbisa b. Ma’bed radıyallahu anh anlatıyor:

“Resulullah aleyhissalâtu vesselâm bir adam gördü, safın gerisinde tek başına namaz killiyordu. Ona namazını yeniden kılmayı emretti.” (Ebu Dâvud, Salât 100; Tirmizî, Salât 170.)

Resulullah aleyhissalâtu vesselâm, Ashabında bir gerileme görmüştü:

“İlerleyin bana uyun. Sizden sonrakiler de size uysunlar. Bir kavim gerilemeye devam eder eder de Allah da onları geriletiverir ” buyurdu.” (Müslim, Salât 130, (438); Ebu Davud, Salât 98; Nesâî, İmâmet 17)

Câbir b. Semüre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

Meleklerin Rabbleri indinde saf tutmaları gibi siz de saf tutmaz mısınız?” Biz: “Melekler nasıl saf tutarlar? ” dedik.

Onlar dedi, ön safları tamamlarlar ve safta muntazam dururlar.” (Müslim, Salât 119, (430); Ebu Dâvud, Salât 94.)

Ecrin isminin anlamı nedir? İsim olarak konulabilir mi?

Bu isim Arapça kökenlidir. Arapçası “ecr” dir. Anlamı ise “ücret”, “karşılık”, “mükâfat”tır.

Arap dili kurallarına göre bu kelime cümle içindeki görevine bağlı olarak “ecran”, “ecrun”, veya “ecrin” olarak okunabilir. Fakat kelime isim olarak sadece “ecr” şeklinde kullanılır.

Bu açıdan kızınıza anlamı dinimize uygun, örfümüzce-kültürümüzce malum ve her zaman genel geçer olacak bir isim koymanızı tavsiye ederiz.

Duadan sonra ellerimizi yüzümüze sürmenin hükmü nedir?

Ömer b. Hattâb radıyallahu anh’tan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir:

“Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem duâda ellerini kaldırdığı zaman onları yüzüne sürmedikçe indirmezdi.” Muhammed b. Müsenna kendi rivâyetinde: “Onları yüzüne sürmedikçe indirmezdi” demektedir. (Tirmizî, Daavât, 11.)

Bu hadisi rivayet eden Tirmizî şöyle bir açıklama yapmıştır:

Bu hadis, sahih garibtir. Sadece Hammad b. İsa’nın rivayetiyle bilmekteyiz. O, bu hadisi tek başına rivayet etmiştir. Bu kimsenin hadis rivayeti azdır. Bazı kimseler ondan hadis rivayet etmişlerdir. Hanzale b. Ebî Sûfyân güvenilir bir kimse olduğunu söylemiştir.

Hadis âlimlerinden İbn Hacer el-Askalânî, Bulûğu’l-Merâm adlı kitabında, Ebû Dâvûd ve diğer bazı hadis kitaplarında Abdullah İbn Abbas’tan buna benzer başka bir hadisin de nakledildiğini, bu hadisler birlikte değerlendirildiğinde bunun hasen bir hadis olduğunu ifade etmektedir. (Bkz: İbn Hacer el-Askalânî, Bulûğu’l-Merâm, Bâbu’z-Zikr ve’d-Duâ, 1582-1583 numaralı hadisler) 

Bu bilgiler ışığında duadan sonra elleri yüze sürmenin sünnet olduğu söylenebilir.

Mesleğimiz doktorluksa dünyanın en iyi doktor olmaya mı çalışmalıyız?

Dine aykırı bir husus teşkil etmediği sürece yaptığımız iş her ne olursa olsun o işin bir numarası olmak durumundayız. Bir ayet şöyledir:

“De ki: “Benim duam, ibadetim, hayatım ve ölümüm, varlıkların Rabbi olan Allah içindir.

Onun ortağı yoktur. Böyle emir aldım. Ben Müslümanların en önde olanıyım.”(En’am, 6/162-163)

Buna göre her Müslüman imanında, ibadetinde, işinde, aile hayatında, sosyal hayatta kısaca her alanda bir numara olmak durumundadır.

Birkaç ayette Allah Teâlâ hayırlı işlerde yarışmayı emretmiş, (Bkz: Âl-i İmrân, 3/133; Mâide, 5/48, Hadîd, 57/21) ve bu yarışta olan kullarından övgü ile bahsetmiştir. (Bkz: Âl-i İmran, 3/114, Enbiya, 21/90; Mu’minun, 23/61) ve onlara şu şekilde dua etmeyi tavsiye etmiştir:

“Ve o kullar: Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl! Derler.” (Furkân, 25/74)

Yarışmak; dereceye girmek, birinci olmak içindir. Müslümanın yapacağı her iş hayırlı olmak durumunda olduğu için her alanda bir numara olmak Müslümanların öncelikli hedefi olmak zorundadır.

Şeddâd b. Evs’ten nakledilen bir rivâyete göre, Resûlullah şöyle buyurmaktadır:

“Allah Teâlâ her şeyde iyilik ve güzelliği (ihsânı) emretmiştir. Öyleyse öldürülmeyi hak etmiş birini öldürdüğünüz zaman, öldürmeyi bile güzel yapınız. Hayvan kesecek olursanız kesimi iyi yapınız. Bıçağınızı bileyin ve hayvana zahmet vermeyin, rahat ettirin.” (Müslim, Sayd, 57; İbn Mâce, Zebâih, 3; Ebû Dâvûd, Edâhî, 11; Tirmizî, Diyât, 14; Nesâî, Dahâyâ, 22, 26, 37; Ahmed b. Hanbel, 4/123, 124, 125)

Savaş meydanında düşmanını öldürürken veya hayvan keserken bile en güzelini yapmayı tavsiye eden bir dinin, mensuplarına hayatın her alanında bir numara olmalarını hedef göstermesinden daha tabii ne olabilir?

Ayrıca diğer din mensuplarıyla bu konuda yarışmamız da emredilir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Herkesin bir hedefi vardır, o ona yönelir. Siz iyiliklerde yarışın. Nerede olursanız olun, Allah izi bir araya getirecektir. Allah her şeye bir ölçü koyar.” (Bakara, 2/148)

Dünyalık kazanırken asıl hedef, ihtiyaç sahiplerine daha çok destek verebilmek olmalıdır. Allah Teâlâ bu gibi kişilerin umduğuna kavuşanlardan olacağını bildirerek şöyle buyuruyor:

“Onlar (umduklarına kavuşanlar) zekât için çalışanlardır.” (Mü’minûn, 23/4)

Toprakla elleri ovalamak fakirlik sebebi midir?

İçinde çeşitli organik maddeler bulunan, genellikle killi, koyu, yapışkan çamura balçık denilir. Bunun fakirliğe sebebiyet verdiğine dair yorum Mızraklı İlmihali‘nin müellifine aittir. Bunu doğrulayan herhangi bir ayet veya hadis bulunmamaktadır.

Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın Marifetname adlı kitabında da soğan ve sarımsak kabuklarını yakmak, geceleyin evi süpürmek, yaşından büyüklerin önünde yürümek, kapının bir kanadına dayanmak, eşik üzerinde oturmak, sabah namazını kıldıktan sonra camiden erken çıkmak, her sabah çarşıya erken gitmek, çarşıdan eve geç dönmek, sarığını otururken sarmak, mumu, kandili nefesle söndürmek, kapısız evde yalnız yatmak vs. gibi şeyler de fakirlik sebebi olarak gösterilmiştir. (Erzurumlu İbrahim Hakkı, Marifetname, Osmanlıcadan Sadeleştiren: Faruk Meyan, Bedir Yayınları, İstanbul, 1980, s: 836-837)

Bunların hiçbirisinin gerçekle uzaktan yakından alakası yoktur.