Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Tag: hayırlı işlerde yarışmak

Müslümanların gayrimüslimleri takdir etmesi günah mıdır?

Denebilir, günahı yoktur. Peygamberimizden nakledilen; “Arapların en hayırlıları, cahiliye döneminde hayırlı oldukları gibi İslam döneminde de hayırlı olanlarıdır” hadisi Müslüman olmasa da insanların hayırlı işler yapabileceklerini gösterir. (Bkz: Buhârî, Enbiya 8, 14, 19, Menâkib 1, 25, Tefsir, Yusuf 1; Müslim, Fezâil 168, (2378); Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/, 257, 260, 391)

Bundan dolayı Allah Teâlâ kendilerine kitap verildiği bildirilen Yahudi ve Hristiyanlardan bahsettikten sonra; “Herkesin bir hedefi vardır, o ona yönelir. Siz iyiliklerde yarışın. Nerede olursanız olun, Allah sizi bir araya getirecektir. Allah’ın gücü her şeye yeter.” (Bakara, 2/148) buyurmuş, Müslümanlara onlarla hayırlı olan her işte yarışma emri vermiştir.

Ayrıca Yusuf aleyhisselam, henüz Müslüman olmayan efendisinden bahsederken; “o benim efendimdir, bana iyi bakmıştır.” (Yusuf, 12/23) buyurarak onu takdir etmiştir.

Bunlar gösteriyor ki kendileri Müslüman olmasalar dahi işlerini güzel yapan insanlar Müslümanlar tarafından takdir edilebilir. Bunun herhangi bir günahı olmaz.

Mesleğimiz doktorluksa dünyanın en iyi doktor olmaya mı çalışmalıyız?

Dine aykırı bir husus teşkil etmediği sürece yaptığımız iş her ne olursa olsun o işin bir numarası olmak durumundayız. Bir ayet şöyledir:

“De ki: “Benim duam, ibadetim, hayatım ve ölümüm, varlıkların Rabbi olan Allah içindir.

Onun ortağı yoktur. Böyle emir aldım. Ben Müslümanların en önde olanıyım.”(En’am, 6/162-163)

Buna göre her Müslüman imanında, ibadetinde, işinde, aile hayatında, sosyal hayatta kısaca her alanda bir numara olmak durumundadır.

Birkaç ayette Allah Teâlâ hayırlı işlerde yarışmayı emretmiş, (Bkz: Âl-i İmrân, 3/133; Mâide, 5/48, Hadîd, 57/21) ve bu yarışta olan kullarından övgü ile bahsetmiştir. (Bkz: Âl-i İmran, 3/114, Enbiya, 21/90; Mu’minun, 23/61) ve onlara şu şekilde dua etmeyi tavsiye etmiştir:

“Ve o kullar: Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl! Derler.” (Furkân, 25/74)

Yarışmak; dereceye girmek, birinci olmak içindir. Müslümanın yapacağı her iş hayırlı olmak durumunda olduğu için her alanda bir numara olmak Müslümanların öncelikli hedefi olmak zorundadır.

Şeddâd b. Evs’ten nakledilen bir rivâyete göre, Resûlullah şöyle buyurmaktadır:

“Allah Teâlâ her şeyde iyilik ve güzelliği (ihsânı) emretmiştir. Öyleyse öldürülmeyi hak etmiş birini öldürdüğünüz zaman, öldürmeyi bile güzel yapınız. Hayvan kesecek olursanız kesimi iyi yapınız. Bıçağınızı bileyin ve hayvana zahmet vermeyin, rahat ettirin.” (Müslim, Sayd, 57; İbn Mâce, Zebâih, 3; Ebû Dâvûd, Edâhî, 11; Tirmizî, Diyât, 14; Nesâî, Dahâyâ, 22, 26, 37; Ahmed b. Hanbel, 4/123, 124, 125)

Savaş meydanında düşmanını öldürürken veya hayvan keserken bile en güzelini yapmayı tavsiye eden bir dinin, mensuplarına hayatın her alanında bir numara olmalarını hedef göstermesinden daha tabii ne olabilir?

Ayrıca diğer din mensuplarıyla bu konuda yarışmamız da emredilir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Herkesin bir hedefi vardır, o ona yönelir. Siz iyiliklerde yarışın. Nerede olursanız olun, Allah izi bir araya getirecektir. Allah her şeye bir ölçü koyar.” (Bakara, 2/148)

Dünyalık kazanırken asıl hedef, ihtiyaç sahiplerine daha çok destek verebilmek olmalıdır. Allah Teâlâ bu gibi kişilerin umduğuna kavuşanlardan olacağını bildirerek şöyle buyuruyor:

“Onlar (umduklarına kavuşanlar) zekât için çalışanlardır.” (Mü’minûn, 23/4)