Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Blog

Kızıma Hz. Yusuf’un kızının adı olan Menesse ismini takabilir miyim?

Tevrat’ın Yaratılış (41/51) kitabına göre “unutturan” manasına gelen Manasse (Yahudilere göre: Menaşe) ismi, Yusuf aleyhisselamın kızının değil; Asenat isimli hanımından doğan oğlunun ismidir.

Bu isim örfümüzde yoktur. Çocuğunuz bundan dolayı ileride sıkıntı çekebilir. Bu yüzden anlamı dinimize, örfümüze uygun düşen isimler koymanızı tavsiye ederiz.

Sıcak su bulunmayan evlerde abdest ve gusül sorunu nasıl halledilir?

Gusül alacak kadar sıcak su bulmak için kombi, şofben veya elektrikli termosifon bulunması gerekmez. Ocakta veya tüpte ısıtabileceğiniz belirli miktardaki suyu, soğuk suyla karıştırıp gusül abdestinizi alabilirsiniz.

Şartları hiçbir şekilde zorlamadan hemen “gusül abdesti alamıyorum, ne yapmalıyım?” diye sormak doğru olmaz. Günümüzde hala kombisi, şofbeni olmayan birçok yerin var olduğunu ve oralarda yaşayan Müslümanların size tavsiye ettiğimiz şekilde banyo yaptıklarını unutmayın.

Azrail sadece bir tane mi, yoksa birkaç tane mi?

Gayrimüslimlere hediye vermekte bir sakınca var mıdır?

Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Allah, din hususunda sizinle savaşmayan ve sizi yurdunuzdan çıkarmayan kimselere iyilik etmenizi ve değer vermenizi yasaklamaz. Allah değer bilenleri sever. Allah sadece, din hususunda sizinle savaşmış, sizi yurdunuzdan çıkarmış ve çıkarılmanıza destek vermiş kimselere yakınlık göstermenizi yasaklar. Onlara yakınlık gösterenler zalimlik etmiş olurlar.” (Mümtahine, 60/8–9)

Ayetlere göre gayrimüslimlerle ilişkide üç kırmızıçizgimiz vardır:

1- Dinimizden dolayı bizimle savaşmaları,

2- Bizi yurdumuzdan çıkarmaları,

3- Yurdumuzdan çıkaranlara destek vermeleri.

Bu çizgileri çiğneyenlerle dostluk kuramayız. Ama bunun dışında kalan gayrimüslimlerle iyi ilişkiler kurulabilir, hediyeleşmeler yapılabilir.

Geniş bilgi için lütfen aşağıdaki linkte yer alan yazıyı okuyunuz:

www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/musluman-olmayanlarla-iliskiler.html

Sadece resmi nikâhla evlenenler zina mı yapmış oluyorlar?

Hayır, zina yapmış olmazlar. Zira nikâhta esas olan hukuki denetim resmi nikâhla sağlanabilmektedir. Fakat resmi nikâhta imam nikâhında bulunan bazı unsurlar (başta mehir olmak üzere) eksiktir. Ama bu unsurlar nikâhın şartına değil, sonucuna bağlı olduğu için sadece resmi nikâhla evlenenlerin nikâhları sahih olur. Daha sonra kıyılacak imam nikâhı ile mehir gibi eksik unsurlar da yerine getirilir.

Lütfen aşağıdaki soru-cevapları da okuyunuz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/resmi-nikah-varsa-imam-nikahi-kiydirmak-da-sart-midir.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/imam-nikahinin-sartlari-nelerdir.html

Hristiyanlar Meryem Validemizi de ilah edinmişler midir?

Hristiyanlar 431 yılında, üçüncü Ökümenik Efes konsilinde şu kararı aldılar:

“İsa, kendi kişiliğini, akıllı ruhla canlandırılmış bir bedenle birleştirerek insan olmuştur. Meryem Ana ise, gerçek anlamda Tanrı’nın Anasıdır ((Katolik Kilisesi Din Ve Ahlak İlkeleri, Çev. Dominik Pamir, İstanbul, 2000, paragraf: 467.)).”

Tanrının anasının da -hâşâ- tanrı olacağı açıktır!

Katoliklere göre, “Onun analığı bitmemiştir. Yinele­nen arabu­luculuğu ile ebedi esenlikler sağlayan arma­ğanları garanti altına almaya devam etmektedir. Meryem Ana’ya Kilise’de avukat, yardımcı, yardıma koşan, arabuluculuk yapan derler ((Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri, paragraf: 969.)).”

Onlar bu sözleriyle Meryem Validemizi tanrı/ilah yapmış olurlar. Bir gün Allah Teala şöyle diyecektir:

“Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara sen dedin mi ki, “Beni ve anamı Allah ile aranızda iki aracı tanrı edinin?” İsa şöyle diyecektir: “Senin böyle şeyle ne ilgin olur? Benim doğru olmayanı söylemem olacak şey değildir. Eğer söylediysem, elbette bilirsin. Sen, benim içimde olanı bilirsin ama ben senin içinde olanı bilmem; bütün bilinmeyenleri bilen sadece sensin.

“Bana ne emrettiysen onlara onu söyledim. Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz olan Allah’a kul olun dedim. Aralarında bulunduğum sürece onlara tanıktım. Beni vefat ettirdikten sonra onları sadece sen görüp gözettin. Sen her şeye tanıksın.” (Mâide 5/116–117)

Bir erkek kendisinden yaşça büyük bir kadınla evlenebilir mi?

Evlenecek çiftlerin arasında yaş farkı olmasında herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Erkek büyük olabileceği gibi kadın da büyük olabilir. Nitekim Resûlullâh sallalâahu aleyhi ve sellem, Hatice validemizle evlendiğinde kendisi 25, Hatice validemiz 40 yaşındaydı. Görüldüğü gibi aralarında tam 15 yaş fark vardı. Üstelik bu, Nebîmizin ilk evliliği idi. Hatice validemiz ise daha önce iki kez evlenmiş ve iki çocuk sahibi olmuş bir hanımdı.

Daha geniş bilgi için lütfen aşağıdaki linkleri tıklayın:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/25-yasinda-bir-erkekle-45-yasinda-dul-bir-bayan-evlenebilirler-mi.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/hatice-validemizin-peygamberimizle-evlenmeden-once-cocugu-var-miydi.html

Nefis terbiyesi için bazı helalleri kendimize haram kılmalı mıyız?

Bizim her konuda örnek alacağımız kişi bellidir: O da Allah’ın Resulüdür. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Ey inananlar! And olsun ki, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok anan kimseler için Resulullah (Allah’ın Elçisi) en güzel örnektir.” (Ahzab, 33/21)

O, bir defasında kendisine helal olan bir yiyeceği haram kıldığında şu ayet nazil olmuştur:

“Ey Nebi! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (Tahrim, 66/1)

Biz müminlere de Allah şöyle buyurmuştur:

“Ey iman edenler! Allah’ın size helâl kıldığı iyi ve temiz şeyleri (siz kendinize) haram kılmayın ve sınırı aşmayın. Allah sınırı aşanları sevmez.” (Maide, 5/87)

Ey Âdemoğulları! Her secde yerine vardığınızda süslerinizi (size yakışan giysiyi) giyinin. Yiyin, için ama israf etmeyin.  Allah israf edenleri sevmez.

De ki: “Allah’ın kulları için çıkardığı süsü (yakışan giysiyi), temiz ve lezzetli rızıkları kim haram etti? De ki, bunlar dünyada esasen müminler içindir; Ahiret gününde ise sadece onlar için olacaktır.” Bilen bir toplum için âyetlerimizi böyle açıklarız.

De ki: “ Rabbim sadece şunları haram etti: “İster açık, ister gizli olsun, her türlü fuhuş, ism [1], haksız saldırı, Allah’ın hakkında bir belge indirmediği şeyi ona şirk koşmanız ve Allah hakkında bilmediğinizi söylemeniz.” (Araf, 7/31-33)

Dolayısıyla kim ne yapmıştan çok Allah bizden neyi nasıl yapmamızı istemiş ve Allah’ın Resulü bunları nasıl uygulamış, onunla ilgilenelim.

—————————————————————————-

[1] İsm (الإثم) “günah” diye tercüme edilir. Zenb ve cünah’a da aynı anlam verilince aradaki fark kaybolmakta, o zaman meselâ, Kur’an’da içkinin haram olduğuna dair bir hükmün olmadığını söyleyenler çıkmaktadır. Halbuki Bakara 2/219’a göre içki ve kumarda büyük bir ism vardır. İsm, Allah’ın haram  kıldığı şeylerden olduğuna göre içki haramdır. Bu sebeple kelimeyi tercüme etmedik.

Dokuz yaşında bir kız çocuğu adet görürse dinen mükellef olur mu?

Dinimizde ibadetlerle mükellef olma çağına ergenlik çağı denir. Bu çağ, kızların adet görmeleri, erkeklerin de ihtilam olmaları ile başlar.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/ergenlik-cagi-hakkinda-bilgi-verir-misiniz.html

Bu açıdan adet görecek yaşa gelen bir kız, ilk defa adet görmeye başladığı andan itibaren namaz, oruç vs. dinin bütün emir ve yasaklarından sorumlu olur. Bu kız, âdeti bittikten hemen sonra namazlarını kılmaya başlamalıdır. Yaşının küçük olması ve hala çocuksu hareketlerde bulunması buna engel değildir.

Bu gibi durumlarda kızın ailesine ve özellikle de annesine çok büyük sorumluluk düşmektedir. Kızlarına bu yeni durumunu iyi bir şekilde izah etmeli, ona görevlerini bildirmelidir. Gerekirse uzmanlardan yararlanma yoluna da gidilmelidir.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/bir-cocuga-namaz-kac-yasinda-iken-farz-olur.html

Nuh tufanı bölgesel mi olmuştur, yoksa evrensel mi?

Kasas Suresinin 59. ayetinin meali şöyledir:

“Rabbin, kendilerine ayetlerimizi okuyan bir resul/elçi memleketlerin merkezine göndermedikçe, o memleketleri helâk edici değildir. Zaten biz ancak halkı zalim olan memleketleri helâk etmişizdir.”

Resul yani elçinin peygamber olması gerekmez. Resul, kendinden bir şey katmadan, birinin sözünü başkasına ulaştırmakla görevli kişiye denir. Bu manada her peygamber Allah’ın resulüdür/elçisidir ama her resul peygamber değildir. Mesela Kur’ân’da,  Nuh aleyhisselamın kavmine gönderilen elçilerden bahsedilir. İlgili ayetler şöyledir:

“Nuh kavmine gelince, resulleri/elçileri yalancılıkla itham ettiklerinde onları, suda boğduk ve kendilerini insanlar için bir ibret yaptık. Zalimler için acıklı bir azap hazırladık.” (Furkan, 25/37)

Nûh’un halkı da gönderilen elçileri yalancı saydı.” (Şuara, 26/105)

Hâlbuki o kavme peygamber olarak sadece Nuh aleyhisselam gönderilmişti! Demek ki Nuh aleyhisselam da kendisi, Allah’ın sözlerini ulaştırmaları için çevreye elçiler yani resuller göndermişti. Tıpkı Peygamberimizin, ashab-ı kiramı çevre kabile ve devletlere elçi olarak göndermesi gibi… Bunlar Allah’ın elçileri değil, Allah’ın elçisinin elçileri olmuşlardı. Peygamberlerin tebliği bu elçiler sayesinde çok uzaklara da ulaştırılmış oluyordu.

Helak da bundan sonra gelmişti. Yani Kasas Suresinin 59. ayetinin mealine ve konuyla ilgili diğer ayetlere bütüncül bir şekilde bakıldığında Nuh aleyhisselamın ve onun gönderdiği elçilerinin yalanlanmasından sonra tufan gerçekleşmiş ve bu bölgesel değil; evrensel olmuştur. Nuh aleyhisselamın “yeryüzünde dolaşan bir tek kâfir bile bırakma” (Nuh, 71/26) duası da bunu göstermektedir.

İsrâ Suresi 3. ayette şöyle buyrulmuştur:

“Ey Nuh ile birlikte taşıdıklarımızın evlatları! Nuh çok teşekkür eden bir kuldu.”

Bu ayette sözü edilen kişiler İsrailoğulları değildir. Çünkü onlar, Nuh aleyhisselam ile beraber gemiye binenlerin değil, bizzat Nuh aleyhisselamın soyundandırlar. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Allah, Âdem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini çağdaşlarına üstün kılmıştır. Biri diğerinin soyundandır. Allah işitir, bilir.” (Al-i İmran 3/33-34)

İsrailoğulları, Yakup aleyhisselamın oğullarıdır. Yakup aleyhisselam da İbrahim aleyhisselamın oğlu İshak aleyhisselamın oğludur.

Bankaların verdiği maaş promosyonları faiz değil mi?

Hassasiyetleriniz için teşekkür ederiz. Fakat bir hükme varırken aradaki benzerliklere değil farklılıklara bakılır. Buradaki hareket noktamız, memur veya işçi ile banka arasında faiz anlaşması yapılıp yapılmadığıdır. Faiz, borçtan elde edilen gelirdir. Onlardan hiçbiri bankaya, yarın 101 lira almak üzere 100 lira yatırmış değildir. Bu sebeple alacakları promosyona faiz geliri denemez.

Daha geniş bilgi edinmek için lütfen aşağıdaki linklerde yer alan soru-cevapları da okuyunuz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/bankalarin-maaslarimiz-karsiliginda-verdigi-promosyon-helal-midir.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/haram-nedir-cesitleri-nelerdir.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/memurlarin-aldiklari-maas-helal-olur-mu.html

Suud Krallığı az kontenjan vererek niçin Müslümanlara engel çıkarıyor?

Suud Krallığı kimsenin hac yapmasına engel olmamaktadır. Ama en az 1,5 milyar olan Müslüman nüfusa aynı anda hac izni vermesi düşünülemez. Mekke’nin kapasitesi bellidir. İlan edilen kontenjanın üzerinde hacı alınması, hem ibadetlerin aksamasına ve hem de izdiham sebebiyle yaşanacak ölümlere yol açabilir. Bu açıdan her Müslüman ülkeye nüfusunun binde biri oranında kontenjan ayrılmıştır ki bunun bile zaman zaman aşırı izdihamlara, çeşitli yaralanmalara ve ölümlere sebebiyet verdiğini görmekteyiz. Dolayısıyla yapılanlara bu gözle bakmaya çalışmalı, hakkında tam manasıyla bilgi sahibi olmadığımız konularda kişileri, kurumları ve devletleri yargılamamalıyız.