Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Blog

Muharrem ayında yapılması gereken özel ibadetler var mıdır?

Muharrem ayında tutulması tavsiye edilen orucun Ramazan ayında tutulan oruçtan mahiyet açısından bir farkı yoktur. İster farz olsun ister sünnet oruçluyken yapılması yasak olan, yani orucu bozan şeyler üçtür: Yemek, içmek ve cinsel ilişkiye girmek. Bunun dışında Muharrem ayı orucunda herhangi bir farklılık yoktur.

Bunun yanı sıra diğer aylarda olmayıp da sadece Muharrem ayına özel herhangi bir ibadet de bulunmamaktadır. Ayrıca bu ayı tamamen oruçlu geçirmek tavsiye edilmediği gibi kurban kesilmesi de istenmemiştir.

Muharrem ayında bulunan Aşure Günü’nde oruç tutmak ve o gün alış-veriş yapmak hakkında daha önce sitemize eklediğimiz soru-cevapları da aşağıdaki linkten okumanızı tavsiye ederiz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/asure-gununde-oruc-tutmanin-hukmu-nedir.html

Aile içi cinsel tacize uğrayan çocuk aslında veled-i zina mıdır?

Böyle kötü bir muameleye maruz kalan çocuğun veled-i zina olduğu yolundaki iddia kabul edilemez. Bu iddia, o çocuğu doğuran kadının itirafı ile veya dört şahit ile ispatlanamadığı takdirde iffetli kadına zina iftirası atılmış olur. Bunun cezası da o iddiayı ortaya atanlara 80 kırbaç vurulması ve bir daha asla şahitliklerinin kabul edilmemesidir.

Bununla ilgili ayet şöyledir:

“İffetli kadınlara zina suçu atan, sonra da dört ş‏ahit getiremeyenlere seksener değnek vurun. Onların şahitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar yoldan çıkmışlardır.” (Nûr, 24/4)

Bir kadın kendi isteği ile boşandığı eski kocasıyla tekrar evlenebilir mi?

Allah Teala tarafından Kur’an-ı Kerim’de belirtilen kurallara uygun olarak yapılan iftidâdan sonra kadın, yeni bir nikâh kıymak şartıyla boşandığı eski eşine dönebilir.

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/bosanma-talebi-kadindan-gelirse-hangi-hukumler-gecerli-olur.html

Kadının evlilik esnasında aldığı mehri geri vermek şartıyla kocasından boşanması demek olan iftidâ hakkında geniş bilgi edinmek için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.suleymaniyevakfi.org/kuran-arastirmalari/kadinin-bosanmasi-iftid.html

Eflal isminin anlamı nedir? Kızımıza bu ismi koyabilir miyiz?

Eflal (افلال) kelimesi Arapça sözlüklerde ‘kurak, bitkisiz yer’, ‘hezimete uğrayan’ manalarına gelen el-fell (الفل) kelimesinin çoğulu olarak geçmektedir.

Buna göre Eflal, ‘kurak, bitkisiz yerler’, ‘hezimete uğrayanlar’ manalarına gelir.

Görüldüğü gibi mana açısından bu ismin çocuklara isim olarak verilmesi uygun düşmez. Bunun yerine anlamı dinimize, örfümüze uygun düşen isimler koymanızı tavsiye ederiz.

Sitemizin ÇOCUK İSİMLERİ kategorisinde yer alan isimleri aşağıdaki linkten inceleyebilirsiniz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/isim

Şeytan, çeşitli şekillere girerek insanlara görünür mü?

Diğer ruhanî varlıklar gibi İblis yani şeytanın da insanlara görünüp görünmeyeceği konusu tartışmalıdır. Âlimlerin çoğu, onun latîf bir varlık olduğunu ve çeşitli şekillere bürünüp insanlara görünebileceğini söylerler. Bu kişiler Kur’an’da ve hadislerde şeytanın Hz. Âdem, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. Süleyman ve Hz. Muhammed’e göründüğünün haber verildiğini, Bedir Savaşı sırasında da Sürâka b. Mâlik’in sûretinde müşriklere cesaret verdiğini, sonra da sırt çevirip gittiğini delil olarak gösterirler (bk. Enfâl, 8/48).

Ancak şeytanı gerçek suretiyle görmek mümkün değildir.

Bir ayette ise şeytan ve grubunun insanları gördüğüne şöyle işaret edilir:

“O ve onun gibiler, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler…” (A‘râf, 7/27)

Dr. Osman Demir

Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/iblis-ile-seytan-ayni-varlik-midir-seytan-da-bir-gun-olecek-mi.html

İhramdan çıkmak için kesilmesi gereken saç miktarı ne kadardır?

Bu konuda mezheplerde farklı görüşler mevcuttur. Hanefiler saçın en az dörtte birinin kesilmesini, Şafiiler ise en az üç telin kesilmesini yeterli görürlerken Maliki ve Hanbelîler saçın tamamının kesilmesini gerekli görmüşlerdir.

Mezheplerdeki bu ihtilaf, bu konuda kesin ölçü bildiren bir delilin bulunmadığını göstermektedir. Fetih suresinin 27. ayetinde saçların dipten kesilmesi (halk: حلق) birinci, kısaltılması (taksîr: تقصير) ise ikinci sırada yer aldığı için erkeklerin saçlarını dipten tıraş etmelerinin  daha iyi olacağı söylenmiştir.

Örfen saçınız hangi miktarda kesildiğinde kısalmış sayılıyorsa o miktarda kestirmeniz ihramdan çıkmak için yeterli olacaktır.

Allah’ın Zâhir ve Bâtın olması ne demek?

İlgili ayet şöyledir:

هُوَ الْأَوَّلُ وَالْآخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

O, ilktir, sondur, zâhirdir, bâtındır. O her şeyi bilendir.” (Hadîd, 57/3)

ez-Zâhir isminin masdarı olan “zuhûr” sözlükte ‘açık olmak’, ‘aşikâr olmak’, ‘görülmek’, ‘muttali olmak’ anlamına geldiği gibi el-Bâtın kelimesinin masdarı olan “butûn” da sözlükte, ‘gizli olmak’, ‘bilmek’, ‘bir şeyin iç yüzü ve sırlarına vâkıf olmak’ gibi anlamlara gelir. (Bkz. İbn Manzûr, Lisânu’l-Arab,  (ظهر maddesi) c: 4, s: 520; (بطن maddesi) c: 13, s: 52)

Zâhir ve bâtınla aynı kökten türemiş kelimelerin Kur’an’da geçtiği ayetlerden bazıları için bkz: En’am, 6/151; A’râf, 7/33; Tevbe, 9/33; Kehf, 18/20, 22, 97; Rum, 30/7, 41; Lokman, 31/20; Sebe, 34/18; Hadîd, 57/13; Cinn, 72/26.

Ebû Hureyre (r.a.)’den, Peygamber (sav)’in yatmadan önce yapılmasını tavsiye ettiği bir dua nakledilmektedir. Nakledilen bu duadaki Peygamber (sav)’in ifadeleri de ez-Zâhir ve el-Bâtın isimlerinin anlaşılması açısından önemlidir. İlgili ifadeler şöyledir:

“Allah’ım! Sen Evvelsin, senden önce hiçbir şey yoktur; sen Âhirsin, senden sonra da hiçbir şey yoktur. Sen Zâhirsin, fevkinde/üstünde hiçbir şey yoktur; sen Bâtınsın, dûnunda (senden öte/senden yakın) hiçbir şey yoktur.” (Müslim, Zikir, 17 (61/2713); Ebû Dâvud, Edeb, 107)

Müslim’in Sahîh’ini şerh eden İmâm Nevevî’nin açıklamaları da dikkat çekicidir. O, Allah’ın Zâhir olmasından maksadın kahhâr, güçlü, galip, tam kudret sahibi olması; Bâtın olmasından maksadın da gizli saklı her şeyi ve yaratılmışların her şeyini bilmesi olduğunu söylemektedir  (Bkz. İmam Nevevî, Sahihi Müslim bi-Şerhi’n-Nevevî, 2. bs., Beyrut: Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, 1392, c: 17, s. 36).

Bu konuda çeşitli görüş ve açıklamalar için de bakınız. Topaloğlu, Bekir, “Bâtın”, Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c: 5, s. 187.