Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Blog

Namazda gülmek hem namazı hem de abdesti mi bozuyor?

Namazda gülmek, dört mezhebe göre de namazı bozarken sadece Hanefilere göre namazla birlikte abdesti de bozar. Hanefilerin bu konuda delil getirdikleri hadisler, hadis âlimleri tarafından sahih görülmemiştir. Dolayısıyla kahkaha ile gülen kişinin namazda da namazın dışında da abdesti bozulmaz.  Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“… Hasta veya yolcu olur veya sizden biri ayakyolundan gelir ya da kadınlara temas etmiş olur da su bulamazsanız temiz toprağa teyemmüm edin; onunla yüzünüzü ve ellerinizi mesh edin…” (Maide 5/6)

Bu ayete göre abdesti bozan şeyler –tuvalet dışında olsa da- tuvalette olan şeylerdir. Bunlar yellenme, büyük abdest ve küçük abdestten ibarettir. Namazda gülmek bunlardan biri değildir.

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/abdesti-bozan-seyler-nelerdir-kan-ve-uyku-abdesti-bozar-mi.html

Cuma vakti okul kantininden alışveriş yapmak haram mı?

Kendisine Cuma farz olan herkesin, geçerli bir özrü bulunmadıkça Cuma namazına gitmesi farzdır. Ancak Cumaya gittiklerinde toplumun güvenliğinin tehlikeye düşmesi ihtimali bulunan asker, polis, itfaiye çalışanları, belli kurumlardaki güvenlik görevlileri vb.  kişilerle Cuma kılınamayacak kadar küçük olan yerleşim birimlerinde yaşayanların Cuma’ya gitme zorunluluğu yoktur.

Dersleri zorunlu olarak  Cuma saatine konulmuş olan öğretmen ve öğrenciler de bu grupta sayılabilir.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/bazi-hallerde-cuma-namazi-terk-edilebilir-mi.html

Dolayısıyla bir öğrencinin Cuma vakti okul kantininden alışveriş yapması haram değildir. Fakat kantinci şayet kendisine Cuma farz olan kişi ise ona Cuma vakti alışveriş yapması haramdır.

Doç. Dr. Servet Bayındır

Allah, anne-babanın hataları yüzünden evlatlara ceza verir mi?

Dinimizde suçun şahsiliği prensibi esastır. Buna göre Allah’ın yasakladığı bir eylemi işleyen kişi, günah kazanır ve bu günahı bir başkasını bağlamaz. Yani hiç kimse başkasının hatasından ve günahından sorumlu değildir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Yoksa o Mûsâ’nın ve o çok vefalı İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O’dur güldüren ve ağlatan; O’dur öldüren ve yaşatan.” (Necm, 53/36-44)

“Kim yola gelirse kendi yararına gelir, kim de yoldan çıkarsa kendi zararına çıkar. Kimse kimsenin yükünü çekmez. Biz elçi göndermeden azap etmeyiz.” (İsrâ, 17/15)

Dolayısıyla anne ve babanızın hatalarından siz sorumlu olmazsınız. Fakat elinizden geldiğince onları güzellikle uyarmalı ve mümkün mertebe hatalarını engellemeye çalışmalısınız. Gücünüzün yetmediğinden ise sorumlu tutulmayacaksınız. Allah Teala şöyle buyurmuştur:

“Allah, kimseye gücünün yettiğinden fazlasını yüklemez…” (Bakara, 2/286)

Kadın öldü. Kocası, 1 erkek, 1 kız kardeşi kaldı. Miras nasıl taksim edilir?

Kur’an-ı Kerim’e göre kadının kocası, mirasın yarısını alır. Kalan mirastan erkek kardeşe iki, kız kardeşe de bir pay verilir. Buna göre miras 6 paya bölünür: 3 pay kocasına, 2 pay erkek kardeşine, 1 pay da kız kardeşine verilir.

Peygamberimiz döneminde hırsızların elleri kesiliyor muydu?

Hırsızlık yapanların ellerinin kesilmesi gerektiğine dair ayet şöyledir:

“Erkek hırsız ile kadın hırsızın ellerini kesin ki kazandıklarına karşılık bir ceza, Allah tarafından bir caydırma olsun. Allah güçlüdür, doğru karar verir.” (Maide, 5/38).

Hadis kitaplarında Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemin, yukarıdaki ayetin emri gereğince, o dönemde hırsızlık yapanların ellerini kestiği veya kestirdiği rivayet edilmektedir. Bu rivayetlerden ikisi şöyledir:

Âişe radıyallahu anhâ şöyle demiştir:

“Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem, çeyrek altında ve daha fazlasında hırsızın elini keserdi.”

“Hırsızın eli ancak çeyrek altında ve daha fazlasında kesilir.” (Müslim, Hudûd, 1 (1684). Ayrıca bkz: Buhari, Hudûd, 14; Ebû Dâvûd, Hudûd, 12; Tirmizî, Hudûd, 16)

Benzer bir soruya verilen cevap için aşağıya tıklayınız.

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/maide-suresi-38-ayete-gore-hirsizlarin-iki-elini-de-kesmek-mi-gerekiyor.html

Mülklerden elde edilen kira geliri ile faiz arasında ne fark var?

Kira ile faiz, birbirinden şu açılardan farklıdır:

A) Faiz:

1) Faiz, para ve benzeri standart malların belli bir süre ile borç olarak verilip geriye verilen miktarın misli ve bir miktar fazlasıyla geri alınması işleminden doğar.

2) Faizde borç verilen mal tüketilir. Geriye aynı mal değil, o malın misli/aynı standartlardaki bir benzeri fazlasıyla verilir.

3) Faizde borç olarak alınan şeyin bütün riski, borçluya aittir. Para kaybolsa da çalınsa da borçlu, bu miktarı ve fazlasını geri vermek zorundadır.

B) Kira:

1) Kira ancak menfaatinden faydalanılıp aynıyla geri iade edilebilen mallarda olur, tüketilen mallarda değil.

2) Kirada bir malın borç olarak verilip fazlasıyla geriye alınması durumu söz konusu değildir.

3) Kiraya verilen mal ile geri tahsil edilen mal birbirlerinden farklıdır. Bu sebeple verilenin fazlasıyla geri alınmasından bahsedilemez.

4) Tüketilen mallar kiraya konu olamaz. Yani para, buğday vb. tüketilip misli iade edilen mallar kiraya verilemez.

Dolayısıyla ev olsun, tarla olsun menfaatinden yararlanılıp aslıyla geri iade edilen mallar sınıfından oldukları ve kira süresince -kiracının kasıt ve kusuru dışındaki- bütün arıza, hasar, yanma, kaybolma, deprem vb. felaketler sonucu tamamen yok olma gibi bütün riskler kiracıya değil mal sahibine ait olduğundan bu tür malların kiraya verilmesi caizdir.

Doç. Dr. Servet Bayındır

Kira-faiz ilişkisine dair görüntülü bir cevabımızı izlemek için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/gayrimenkullerden-elde-edilen-kira-geliri-faiz-midir.html

Gayrimüslim bir doktor Müslüman çocukları sünnet edebilir mi?

Gayrimüslim doktorların Müslüman erkek çocukları sünnet etmelerinde dinen herhangi bir sakınca bulunmamaktadır.

Sünnet esnasında tekbir getirilmesi, belirli bir dua okunması veya tören yapılması gerekmemektedir.

Meryem sûresi 29. ayete göre Hz. İsa beşikte iken konuşmuş mudur?

“Bunun üzerine (Meryem, çocukla konuşun diye) ona işaret etti. ‘Beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz?’ dediler.” (Meryem, 19/29) ayetindeki, “beşikteki bebek (فِي الْمَهْدِ صَبِيًّا) ifadesinin mecaz/kinaye olduğu, o vakitte İsa (as)’ın yetişkin biri olduğu görüşünün isabetli olmadığı, konuyla ilgili diğer ayetlerden anlaşılmaktadır. İlgili ayetler şöyledir:

“Hani melekler şöyle demişti: ‘Ey Meryem! Allah seni kendi tarafından bir kelime ile müjdeliyor ki onun adı Meryem oğlu İsa Mesih’tir. O, dünyada da ahirette de itibarlı ve Allah’a çok yakın olanlardandır. O, beşikte de yetişkin çağında da insanlarla konuşacak, salihlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 3/45-46)

“O gün Allah şöyle diyecek: ‘Ey Meryem oğlu İsa! Senin ve annenin üzerindeki nimetimi düşün. Hani seni Ruhu’l-Kudüs (Cebrail) ile desteklemiştim. Beşikte iken de yetişkin iken de insanlara konuşuyordun…” (Mâide, 5/110)

Bu son iki ayette de “beşikte ve yetişkin iken (فِي الْمَهْدِ صَبِيًّا) şeklinde İsa (as)’ın beşikte bebek iken de yetişkin iken de muhataplarıyla konuşacağı ayrı ayrı vurgulanmaktadır. Birinci ayetteki (Âl-i İmrân, 3/45-46) ifade meleklere, ikinci ayetteki (Mâide, 5/110) ise bizzat Allah Teala’ya aittir ve burada herhangi bir küçümseme durumu yoktur. Bu da “Beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz? (قَالُوا كَيْفَ نُكَلِّمُ مَنْ كَانَ فِي الْمَهْدِ صَبِيًّا) dediler.” (Meryem 19/29) ayetindeki ifadenin mecazi değil, hakiki anlamda olduğunu teyit etmektedir.

Almanya dârülharp mı? Bu ülke kadınlarına cariye muamelesi yapılır mı?

Almanya milyonlarca Müslümanın dinlerini yaşayabildikleri, ibadetlerini yapabildikleri dârüssulh’tur. Dârüssulh, kendisiyle barış anlaşması yapılmış ülkeye denir. Ama dârülharp bile sayılsa cariyelik hukuku asla geçerli olmaz. Çünkü Kur’an, cariyelerle de olsa her türlü nikâhsız ilişkiyi yasaklamıştır.

Cariyelik sistemi ve İslam’ın buna bakışı hakkında Ali Rıza Demircan’ın, Kur’ân ve Sünnet Işığında Cariyeler ve Sömürülen Cinsellikleri isimli kitabını tavsiye ederiz.

Ayrıca konuyla ilgili ayrıntı için lütfen aşağıdaki adresleri tıklayınız:

www.suleymaniyevakfi.org/tarih-arastirmalari/savas-esirleri-ve-cariyelik.html

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/peygamberimiz-doneminde-savas-esirleri-kolelestiriliyor-muydu.html

Bir koca, ölen karısının cenazesini yıkayabilir mi?

Kur’an’a göre eşlerden birinin ölmesi ile karı-kocalık bitmemektedir. Çünkü kadın kocasına, koca da karısına mirasçı olabilmektedir. Ayrıca bu ilişkinin cennette de devam edeceğini ayetlerden öğreniyoruz. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

(Rablerinden çekinmiş olanlar) Kalıcı bahçelere girerler; babalarından, eşlerinden ve evlatlarından uygun olanlar da girer. Melekler her kapıdan yanlarına girince “Sabrınızın karşılığı olarak huzur ve güvendesiniz. O dünyanın sonu ne güzelmiş!” derler.” (Ra’d, 13/23-24)

Peygamberimiz bir defasında Âişe validemize şöyle demiştir:

“Sen benden önce ölürsen seni yıkar, sonra da kefenlerim…” (Ahmed b. Hanbel, 6/228; İbn Mâce, “Cenâiz”, 9)

Ayrıca Fâtıma radıyallâhu anhâ vefât ettiğinde kocası Ali b.  Ebî Tâlib’in onu yıkadığı ve sahabeden herhangi bir itirazın olmadığı da rivayetler arasındadır. (Hâkim, el-Müstedrek, c: 3, s: 179, hadis no: 4769)

Sonuç olarak bir kadın kocasının cenazesini yıkayabileceği gibi koca da karısının cenazesini yıkayabilir.

Mezhep imamlarından İmâm Şâfiî, Mâlik ve Ahmed b. Hanbel’e göre koca, ölmüş karısını yıkayabilir.

Hanefilere göre ise kadın öldüğü zaman nikâh düşer ve zevciyet kalkar. Bu yüzden koca, ölen karısının cenazesini yıkayamaz. Fakat ölüm iddeti beklediğinden henüz eşlik ilişkisi bitmediği için kadın, ölmüş kocasını yıkayabilir.

Hanefiler, Hz. Ali’nin Fatıma’yı yıkamasını onlara özel bir durum olarak nitelemiş, Peygamberimizin Aişe validemizi yıkayacağını söylemesini de bir başkasına yıkattıracağı şeklinde yorumlamışlardır. (Bkz.: Serahsî, el-Mebsût, c: 2, s. 71 vd.).

Bununla ilgili görüntülü cevabımızı aşağıdaki linkten izlemenizi tavsiye ederiz:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/bir-erkek-olen-karisinin-yuzune-bakabilir-veya-cenazesini-yikayabilir-mi.html