Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Yazılı Fetvalar

Kızımıza Şermin ismini koymamızda sakınca var mıdır?

Şermin ismi Farsça kökenli olup “utangaç”, “hayâlı”, “mahcup” anlamına gelir.

Kız çocuklarına isim olarak verilmesinde herhangi sakınca yoktur.

Çocuk isimleri hakkında geniş bilgi edinmek için aşağıdaki linkte bulunan soru cevapları incelemenizi tavsiye ederiz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/isim

Oğlumuza Oğuz ismini koymamızda bir sakınca var mıdır?

Türk Dil Kurumu Kişi Adları Sözlüğü’ne göre Oğuz isminin manaları şöyledir:

1. Sağlam, gürbüz, güçlü delikanlı. 2. Temiz kalpli dost, iyi arkadaş. 3. Kır adamı, köylü. 4. Saf, deneyimsiz kimse. 5. Türklerin en büyük boylarından birinin ve bu boydan olan kimselerin adı.

Görüldüğü gibi bu ismin dinimize aykırı hiçbir tarafı bulunmamaktadır.

Çocuklara isim olarak konulabilir.

Çocuk isimleri hakkında geniş bilgi edinmek için aşağıdaki linkte bulunan soru cevapları incelemenizi tavsiye ederiz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/isim

Nargile içmenin hükmü nedir?

İslam dini bedene, akla, mala, topluma ve dine zararlı olan her şeyi yasaklar. Sigara gibi tütünlü bir içecek olan nargilede bu özelliklerin tamamı bulunduğu için, onun kullanılması caiz olmamalıdır.

Uzmanlar bir nargilenin zararlarının sigaradan az olmadığını, hatta meyveli de olsa, sudan da geçse dahi bir nargilenin en az beş-on paket sigara kadar sağlığa zararlı olduğunu söylemektedirler.

(Bkz. Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı Web Siteleri)

Zararları  nedeniyle nargilenin, sigarayla aynı hükümde olduğunu söyleyebiliriz.

Sigaranın hükmüyle ilgili olarak ise aşağıdaki adresi inceleyebilirsiniz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/sigara-icmenin-hukmu-nedir.html

Taksiciyim. Gayrimeşru iş yapan müşterilere karşı mesuliyetim var mı?

Müşterinin gitmek istediği yeri bilmek kişiyi onun yapacağı gayri meşru işlerden mesul tutmaz. Ancak o yerde kesin olarak gayri meşru işlerin yapıldığı ve müşterinin de bu işi irtikâp etmek üzere gittiği bilinirse bu durumda o gayri meşru işe yardımcı olmamak gerekir.

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Kim iyi bir işe aracılık ederse onun da o işten bir nasibi olur. Kim kötü bir işe aracılık ederse onun da ondan bir payı olur. Allah her şeyin karşılığını vericidir.” (Nisa, 4/85)

“İyilikte ve fenalıktan sakınmakta yardımlaşın, günah işlemek ve aşırı gitmekte yardımlaşmayın.” (Maide, 5/2)

Şayet başka alternatif yoksa sadece bu işten elde edilen gelir fakir, yoksul insanlara verilmek üzere elden çıkarılmalıdır.

Doç. Dr. Servet BAYINDIR

Yatarken ayakları kıble yönüne uzatmak caiz midir?

Namaz dışında, otururken, uyurken, yatarken kıbleye dönmeyi emreden veya yasaklayan bir nass bulunmamaktadır. Fakat kıbleye saygısızlık olacağını düşünen alimler bunun mekruh olduğunu belirtmişlerdir. Bu yüzden başın kıble tarafına gelmesi uygun görülmüştür.

Niçin ısrarla süt bankası projesinin caiz olduğunu söylüyorsunuz?

Bebeklerin sütanneye verilmesi ve anneye mukabilinde ücret verilmesi dinimizde meşrûdur.

Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“O kadınları süreleri bitinceye kadar, gücünüz yettiği kadar, oturduğunuz yerin bir kısmında oturtun. Onları bezdirmek için onlara zarar vermeye kalkışmayın. Gebe iseler, doğuruncaya kadar onlara geçimliklerini verin. Sizden olan çocukları emzirecek olurlarsa emeklerini ödeyin. Bunun için birbirinizle güzelce anlaşın. Eğer bir güçlüğe uğrayacak olursanız çocuğu bir başka kadın emzirir. (Talak, 65/6)

Süt emzirmeye bağlı olarak oluşan süt akrabalığı da evlenme engeli sayılmıştır. İlgili âyet şöyledir:

“Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşinizin kızları, kız kardeşinizin kızları, sizi emzirmiş olan analarınız, sütkız kardeşleriniz, karılarınızın anaları, kendileriyle gerdeğe girdiğiniz karılarınızın yanınızda bulunan kızları size haram kılınmıştır. Gerdeğe girmeden ayrıldığınız kadınların kızları ile evlenmezin günahı yoktur. Kendi soyunuzdan olan oğullarınızın eşleri ile iki kız kardeşi birlikte nikâhınız altında bulundurmanız da haram kılınmıştır. Geçmişte olan oldu. Allah’ın bağışlaması çok ikramı boldur.” (Nisâ, 4/23)

Dolayısıyla, annesi olmayan, olduğu halde anne sütü bulamayan çocukların sütanneye verilmesi gibi meşrû hatta zarûrî bir uygulama “ileride muhtemelen süt akrabalar birbirleriyle evlenecekler” şeklindeki bir ihtimale binaen haram olmaz.

Yapılması planlanan projeye tamamen karşı çıkmak yerine sütanneliği kurumunun yapılanması esnasındaki “hangi kadının sütünün hangi çocuğa verildiğinin kayda geçirilmesi”, “süt emen çocuklarla sütanneleri arasında oluşacak sevgi bağının korunması” gibi esaslara dikkat çekilmesi  uygun olur.

Süt bankacılığı konusunda ilgili yazılı ve görüntülü cevabımızı aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/sut-bankasi-kurulmasi-konusundaki-gorusunuz-nedir.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/kurulmasi-planlanan-sut-bankasinin-dinimizde-hukmu-ne-olur.html

Kur’an’daki miras hükümlerini uygulama yükümlülüğümüz nedir?

Allah Teâlâ miras hükümlerinin nasıl olacağını mûrislere veya başka bir  kimseye bırakmaksızın  Kur’an-ı Kerim’de açıkça belirlemiştir. (Bkz: Nisâ 4/7, 11, 12, 176).

Bu hükümlere uyup uymayanlarla ilgili Allah Teâlâ miras hükümlerini ayrıntılı olarak belirttikten hemen sonra  devamındaki âyetlerde müminlere şu müjde ve uyarıyı yapmaktadır:

Bunlar, Allah’ın koyduğu sınırlardır. Kim Allah’a ve Elçisine itaat ederse Allah onu, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; orada devamlı kalıcıdırlar; işte büyük kurtuluş budur. Kim Allah’a ve Elçisine isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir azap vardır.” (Nisâ, 4/13-14).

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/kuranin-mirasla-ilgili-hukumlerini-yerine-getirmeyenlerin-durumu-nedir.html

İslam’daki miras hükümleri ile mevcut Medeni Kanun miras sistemi arasında “mirasçılıktan çıkartma”, “kanûnî ve irâdî mirasçılık”, “mahfuz hisseyle mirasçılık”, “kadın-erkek hisseleri farklılığı”, “mirasçı nasbı”, “evlatlığın mirası”, “redd-i miras”, “mûrisin borçlarına sorumluluk” gibi çeşitli yönlerden büyük farklılıklar bulunmaktadır.

Ayrıntısını araştırmalar bölümündeki makalemizden inceleyebilirsiniz.

Abdurrahman Yazıcı, “İslam Miras Hukuku ile Türk Medeni Kanunu Miras Sisteminin Mukayesesi”, Ekev Akademi Dergisi, yıl. 17, say. 55, (Bahar 2013), s. 167-180).

www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/islam-miras-hukuku-ile-turk-medeni-kanunu-miras-sisteminin-mukayesesi.html

 

Faizsiz sukûk denilen şey gerçekten faizsiz mi?

Son yıllarda, “İslami” diye nitelenen finans piyasalarında, Türkçe adı “kira sertifikası” olan sukûk kavramı yaygınlık kazandı ve faizsiz kira sertifikası adı altında piyasaya sürülmeye başlandı. Oysa bu sertifikalar, faizli borcun temliki/borç satımı işleminin farklı adla uygulanmasından ibarettir.

Mevcut uygulama hukuken de iktisaden de bir kiralama işlemi değil, rehin gösterilen taşınmazın geliri karşılığında halktan talep edilen borçtur. Kira bedeli adı altında ödenen meblağ ise alacaklılara vaat edilip ödenen faizdir. Bunun fıkıhtaki adı Bey’ul-istiğlâl diye adlandırılan faizli borç işlemidir.

Lütfen ayrıntı için aşağıdaki linkleri de tıklayınız:

www.suleymaniyevakfi.org/islam-iktisadi/hazinenin-cikardigi-kira-sertifikalari-helal-mi.html

www.kurandersi.com/alternatif-bir-finansal-urun-olarak-kira-sertifikalarisukuk/

Bireysel emeklilik nedir? Caiz midir?

Bireysel emeklilik, özü ve ruhu bakımından dinen problem taşımayan bir fon yönetim tekniğidir. Fonların birikimcilerden toplanıp belli bir süre değerlendirilip vade sonunda aslı ve geliri ile birlikte sahibine ödenmesi temeline dayanır. İşletmeci ise verdiği fon yönetim hizmeti karşılığında komisyon alır.

Mevcut uygulamalarda toplanan fonlar faizli alanlarda değerlendirildiği için caiz değildir. Katılım bankaları da onların önemli bir kısmını, faizli olan kira sertifikalarında değerlendirdiğinden onların yaptığı da caiz değildir.

Bireysel emeklilikle ilgili görüntülü cevabımızı izlemek için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/bireysel-emeklilik-sisteminden-faydalanmak-caiz-midir.html

Zekât verme zamanında ele geçen para da hesaba dahil edilir mi?

Geçen yıl zekât mükellefi idiyseniz bu sene elinizde olan zekâta tabi mallarınızdan ve paranızdan zekât vermeniz gerekir.

Daha önce zekât mükellefi olmadığınız halde iş yerinizi devrettiğiniz günden itibaren zekât verecek güce geldiyseniz onun üzerinden bir kameri yıl (354 gün) geçmesini bekler, o gün sahibi olduğunuz mallarınızın ve paranızın zekâtını verirsiniz.

Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/paramiz-malimiz-yil-icinde-artiyor-eksiliyor-zekatini-nasil-hesaplayacagiz.html

Sakalı şerifi selamlamak ve şişesini üç kez öpüp alına koymak doğru mu?

Sakal-ı şerifi selamlamak, içinde bulunduğu cam şişeyi veya kutuyu üç defa öpüp alına koymak diye bir şeyin dinimizde yeri yoktur. Bunlar bidattir; fakat kişiyi müşrik yapmaz. Lakin bu söylenenler sakal-ı şerif ziyaretinin mutlak manada yasak olduğunu göstermez. Bununla ilgili cevabımız için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/sakal-i-serif-ve-hirka-i-serif-i-ziyaret-etmekte-bir-sakinca-var-midir.html

Sakalı Şerif ve Hırkai Şerif’i ziyaret etmekte bir sakınca var mıdır?

Sakal-ı Şerif ve Hırka-i Şerif-i şerifi ziyaret edenler, onlardan bir şey beklemiyorlar. Yani onları bir tanrı gibi Allah ile kendi aralarında aracı yapıp ondan şefaat ve yardım beklemiyorlar. Bu sebeple onları ziyarette bir sakınca yoktur. Fakat her şeyde olduğu gibi bu konuda da aşırılıkları tasvip etmek mümkün değildir. Kişinin bunlardan bir şey umması, beklemesi ve istemesi gibi durumlarda şirke düşmesi söz konusu olur.

Oruçluyken âdet gören kadının orucu bozulur mu?

Hayır, bozulmaz. Oruçluyken âdet olan bir kadın orucuna devam etmelidir. Eğer gerçek manada hasta oluyorsa yani âdeti ciddi manada kendisine sıkıntı veriyorsa o takdirde orucunu bozabilir, daha sonra gününe gün kaza eder. Ama böyle bir durum yoksa orucuna devam etmelidir. Yaygın kanaatin aksine âdet hali oruca engel değildir.

Ramazanda bütün bir ayı oruçlu geçirmek için âdet geciktirici ilaç kullanılmasına kesinlikle gerek yoktur. Zira ilaç kullanıp âdeti geciktirmek kadının bünyesine zarar verir, fıtratını bozar.

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 106-107.

Geniş bilgiye aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/adetli-kadinlar-ramazanda-oruc-tutabilirler-mi.html

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/iftara-10-dakika-kala-adet-goren-kadinin-orucu-bozulur-mu.html

Anne, baba, çocuk ve torunlara niçin zekât verilmez?

Müslüman bir insanın üst soydan (usûl) olan anne, baba, dede, nine gibi yakınları ile alt soydan olan çocukları ve torunları (fürû) bakıma muhtaçsa onlara bakmakla yükümlüdür. Onlara zekât vermesi halinde menfaat yine kendisine dönmüş olacaktır. Bu yüzden fıkıh kitaplarında bu kişilere zekât verilemeyeceği söylenmiştir.

Banyo yaparken yanlışlıkla su yutulursa oruç bozulur mu?

Banyo yaparken bilerek su yutulmadığı sürece oruç bozulmaz. Cenâb-ı Hak kimseye gücünün yetmediği şeyler yüklemeyeceğini ve hatayla yapılan şeylerden dolayı sorumlu tutmayacağını bildirmiştir. O, şöyle buyurmuştur:

“Allah, kimseye gücünün yettiğinden fazlasını yüklemez. Kişinin bazı kazancı lehine, bazı kazancı da aleyhinedir. (Siz şöyle dua edin:) “Rabbimiz! Eğer unutur veya hata edersek bizi sorumlu tutma…” (Bakara, 2/286)

Dinin emrettiği konular hususunda Allah Teâlâ insanlara hiçbir zorluk yüklememiştir. O şöyle buyurmaktadır:

“… Allah, sizi sıkıntıya sokmak istemez…” (Mâide, 5/6)

“… Allah bu dinde size bir güçlük yüklememiştir…” (Hacc, 22/78)

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 97-98.

Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/abdest-alirken-bogazdan-asagi-su-kacarsa-oruc-bozulur-mu.html

Sürekli seyahatte olan gemi çalışanları oruçlarını kazaya bırakabilirler mi?

Gemide çalışıp sürekli seyahat halinde olmak, seferilik hükümlerinden istifade etmenizi sağlar. Bu durumda oruç tutmama ruhsatınız vardır. Her ne kadar tutmanız daha hayırlı olsa da tutamadığınız günleri Ramazan ayından sonra kaza edersiniz.

Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/yolculukta-oruc-tutmak-caiz-midir.html

Susuzluktan dolayı güçsüz düşenler oruçlarını bozabilirler mi?

Allah Teâlâ sadece hasta ve yolcuların oruç tutamayacağını bildirmiştir. Bunun dışında kalan kimlerin oruç tutmaması veya tuttukları orucu bozması diye bir şey söz konusu olamaz.

Sıcaktan, açıklık veya susuzluktan dolayı gün içinde hastalanan olursa onlar Ramazandan sonra gününe gün kaza etmek şartıyla oruçlarını bozabilirler.

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 106.

Aşağıdaki linklerde bulunan soru-cevapları da okumanızı tavsiye ederiz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/asiri-sicak-ve-uzun-gunler-oruc-tutmaya-engel-midir.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/hastaliktan-dolayi-bozulan-orucun-yerine-kac-gun-oruc-tutulur.html

Gusül alması gerektiği halde almayan kişinin orucu kabul olur mu?

Bu kişinin orucu geçerli olur. Fakat bile bile namazlarını kılmadığı için büyük günah işlemiş olur. Asla böyle bir şey yapmaması gerekir. Gün içinde böyle bir durumla karşılaşan kişi, derhal gusül abdesti almalı ve hem orucuna hem de namazlarına devam etmelidir.

Lütfen aşağıdaki linkleri de tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/ruyada-ihtilam-olsam-orucum-bozulur-mu.html