Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Yazılı Fetvalar

Bazı dualarda ellerin ters çevrilmesinin sebebi nedir?

Bazı dualarda avuç içlerinin yere çevrilmesi ile ilgili rivayetler vardır. Bunlardan bir tanesi yağmur duasıdır.

Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: 

“Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem yağmur duası yapmış ve ellerinin arkası ile gökyüzüne işaret etmiştir.” (Müslim, Salâtü’l-İstiskâ, 6 (896).

Bu hadisi şerh eden İmam Nevevi şöyle diyor:

“Bizim ulemamız (Şafiiler) ile başkalarından müte­şekkil bir grup âlim, kıtlık gibi bir belanın def-i için yapılan dualarda el­ler kaldırılarak, avuçların sırtlarının semaya çevrilmesi; bunun dışında herhangi bir istekte bulunulduğu zaman ise avuç içlerinin gökyüzüne çevrilmesi sünnettir, demişlerdir.” (İmam Nevevî, Şerh-u Sahîh-i Müslim, c: 6, s: 190, hadis no: 896)

Konuyla ilgili olarak Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde de şöyle bir rivayet bulunmaktadır:

“Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem, Allah’tan herhangi bir şey istediği zaman avuç içlerini yukarıya çevirirdi. Ancak bir şeyden sakınacağı zaman avuçlarının dışını yukarı çevirirdi.” (Müsned, Ahmed b. Hanbel, 4/56)

Heysemî, her ne kadar bu hadisin isnadının “hasen” olduğunu söylüyorsa da (Bkz: Mecmau’z-Zevaid, c: 10 s: 168), rivayet zincirinde bulunan İbn Lehîa’dan dolayı bu hadisin “zayıf” olduğu bildirilmiştir. (Bkz: Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, c: 4, s: 10)

Duada ellerin durumu ile ilgili başka bir cevabımız için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/duada-iki-elimizi-acik-mi-tutalim-yoksa-birlestirelim-mi.html

Doğum kontrol yöntemi olarak vazektomi yaptırmak caiz midir?

Tıp dilinde vazektomi diye adlandırılan bu işlem insan fıtratına aykırı olduğu için caiz değildir. Ayrıca bu yöntem kanallarda önemli hasar oluşturduğu için tüplerin eski haline döndürülmesi de çok zordur.

Doğum kontrolü için caiz olan azil, yani erkeğin menisini dışarı akıtması veya cinsel organına kılıf (prezervatif) takması gibi vücuda müdahaleye imkân vermeyen yöntemlerdir.

Kadınların rahim tüplerini bağlatmaları hakkındaki cevabımızı da aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/rahim-tuplerini-baglatmak-caiz-midir.html

Ergenlik çağından önce adanan adakların hükmü nedir?

Diğer ibadetlerde olduğu gibi bir adağın geçerli olabilmesi için adakta bulunan kişinin Müslüman, akıllı ve ergenlik çağına girmiş olması gerekir. Dolayısıyla çocukların ve akli dengesi yerinde olmayanların adakları hükümsüzdür. Buna göre sizin de ergenlik çağından önce adadığınız şeyi yapmanız gerekmez.

İkincisinde ise: “Anadolu Lisesi’ni kazanırsam bir ay oruç tutacağım” şeklinde bir adak adamışsınız. Fakat Meslek Lisesi kazanmışsınız. Demek ki adağınız yerine gelmemiş. Dolayısıyla bunu da tutmanız gerekmez.

Ölüm esnasında şeytan, kişinin imanını almak için gelir mi?

Bu inanış, tarikatların ortaya attığı büyük bir yalandır. Onlar bu yalanı kullanarak şeyhlerine kutsallık vermeye ve onları kurtarıcı olarak göstermeye çalışırlar.

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/olum-aninda-seytan-insana-allahi-inkar-etmesini-mi-telkin-ediyor.html

Allah Teâlâ müminlerle ilgili olarak şöyle buyurur:

“Rabbimiz Allah’tır diyen, sonra doğru davrananlar.. onların üzerlerine melekler iner ve «korkmayın, üzülmeyin, size söz verilmiş cennet ile sevinin» derler.

Biz dünya hayatında da ahirette de sizin dostlarınızız. Ahirette sizin için canınızın çektiği her şey vardır. Sizin için orada istediğiniz her şey vardır.

Bu, bağışlaması ve ikramı bol olan Allah tarafından bir ziyafet olarak verilecektir.

Allah’a çağıranın, iyi işler yapanın ve «ben müslümanım» diyenin sözünden daha güzeli kimin sözüdür?” (Fussilet, 41/30-33)

Görüldüğü gibi iman etmiş ve sonra doğru davranışlar göstermiş olan kişilere melekler destek verecek, onların dostu olacaklardır. Bu kişilerin ölüm anında imanlarını kaybetme tehlikesi de olmayacaktır.

Yoldan çıkmış olanlarla ilgili olarak da şöyle buyurulmuştur:

“Allah’a karşı yalan uydurandan veya kendine bir şey vahyedilmediği halde ‘Bana vahiy gelir’ diyenden, bir de; ‘Allah’ın indirdiği gibi ben de indireceğim’ diyenden daha zalimi kim olabilir? Bu zalimleri can çekişirlerken bir görsen! Melekler ellerini uzatır şöyle derler: “Verin bakalım canlarınızı! Siz, Allah’a karşı gerçek dışı şeyler söylerdiniz, kendinizi onun ayetlerinden yukarı bir yerde görürdünüz. Ona karşılık bugün alçaltıcı bir cezaya çarptırılacaksınız.

Bakın bize teker teker geldiniz; tıpkı sizi ilk defa yarattığımız gibi. Size yaptığımız ikramları arkanızda bıraktınız. Yanınızda şefaatçilerinizi de göremiyoruz; onların size eşlik edeceğini umuyordunuz. Bakın, aranızdaki bağlar tümüyle kopmuş. Umut besledikleriniz sizden ayrılıp gitmişler.” (En’âm, 6/93-94)

Bu konuyla ilgili olarak aşağıdaki linkte yer alan cevabımızı da okumanızı tavsiye ederiz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/iman-yazili-fetvalar/olum-aninda-iman.html

Parfüm alım satımı yapan kişi vebal altına girer mi?

Parfümü Müslüman olmayanlar da alabilir. Veyahut Müslüman da olsalar sadece eşlerinin ve kendisine dinen yabancı olmayanların yanında parfüm sıkan kadınlar da vardır. Parfüm satmak helal işlerdendir. Kimse kimsenin günahını üstlenmeyeceğinden (İsra, 17/15) parfüm satmakta bir sakınca olmaz.

“Cinayet de işlenebilir” diye bıçak yapıp satan kişinin o işi terk etmesi nasıl doğru değilse, “parfüm sıkıp dışarı çıkarlar” diye parfüm satıcısına da o işi terk etmesi gerektiğini söylemek doğru olmaz.

Sonuç olarak sorumluluk satıcıda değil, müşteridedir.

Kadınların parfüm sürünmeleri konusundaki cevabımız için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/kadinlarin-koku-parfum-surunmeleri-kesin-olarak-yasak-midir.html

İnsanın ev, elbise, ekmek ve sudan başka bir şeyde hakkı yok mudur?

Tirmizi, Zühd, 30’da geçen bu hadiste oturulacak bir evin, vücudu örtecek bir elbisenin, ekmek ve suyun insanın en zaruri ve en doğal hakları arasında bulunduğu vurgulanmaktadır.

Bu hadisi şerh eden hadis âlimleri, insanların bu gibi zaruri ihtiyaçlarını gidermek için yaptığı harcamaların diğer harcamalar gibi olmayacağını, diğer harcamaların zekât ve sadaka açısından kişiyi sorumlu kılacağını ama helalinden kazanılmak şartıyla oturulacak evin, elbisenin, ekmeğin ve suyun zekâta ve sadakaya tabi olmayacağını söylemişlerdir. (el-Mubârekfûrî, Tuhfetü’l-Ahvezî, Kahire, 2001, c: 6, s: 213, 2341. hadisin şerhi)

Ayrıca ödeme güçlüğü içine giren borçluların bu gibi malları haczedilemez.

Benzer bir soru-cevap için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/bina-yapmak-icin-harcanan-parada-hayir-yoktur-hadisi-sahih-mi.html

Tuvaletten çıkıp da abdest almadan önce elleri sabunlamak gerekir mi?

Nebîmiz zamanında bugünkü hayat şartları mevcut değildi. Onlar temizlik için sabun, şampuan, çamaşır suyu vs. kullanmıyorlardı. Fakat kendi şartları içinde temizlik için ne gerekiyorsa onu yapıyorlardı.

Hadis kitaplarında yer alan rivayetlere göre Nebîmiz tuvaletten çıktıktan sonra ellerini sadece su ile değil, sudan önce toprak ile yıkıyormuş.

Ebû Hureyre radıyallâhu anh şöyle demiştir:

“Resûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem tuvalete gitmek istediği zaman “tevr” yahut “rekve” denilen kaplardan biriyle su götürürdüm. Resûlullâh onunla taha­retlenir ve elini toprağa silerdi. Sonra bir başka kapla su getirirdim, (onunla da) abdest alırdı.” (Ebû Dâvûd, Tahâret, 24; Nesâî, Tahâret, 43; İbn Mâce, Tahâret, 29. )

Nebîmizin gusül abdesti almadan önce de daha temizleyici olması sebebiyle ellerini toprağa sürdüğü rivayet edilmiştir. (Buhârî, Gusül, 7-8; Müslim, Hayız, 37 (317).

O gün toprağın gördüğü vazifeyi bu gün sabunlar görmektedir. Dolayısıyla tuvaletten sonra ellerin sabunla güzelce yıkanması hem sağlık açısından bir gereklilik hem de Nebîmizin bir sünnetidir.

Günümüzde zina suçu işleyen kişilerin cezası ne olmalıdır?

Nebîmiz zamanında bir erkek zina itirafında bulunmuştu. Allah’ın Elçisi sopa istedi. Kırık bir sopa getirildi. “Daha iyisi olsun” dedi. Yeni bir sopa getirildi, budakları yontulmamıştı. “Bundan hafif olsun” dedi. Düzgün, yumuşak bir sopa getirildi. Allah’ın Elçisi emretti, adama sopa vuruldu. Sonra şöyle dedi:

“Ey insanlar! Artık Allah’ın koyduğu sınırlardan kaçınmanızın zamanı geldi. Kim bu pisliklerden bir şey yaparsa Allah’ın örtüsüyle örtünsün. Çünkü bize yüzünü gösterene Allah’ın Kitabını uygularız.” (Muvatta, Hudûd, 2/12.)

“Kim bu pisliklerden bir şey yaparsa Allah’ın örtüsüyle örtünsün” yani tevbe etsin ve kendini düzeltsin. Tevbe, günahı bırakmaktır. Kendini düzeltmek de artık o günahı yapmamak anlamına gelir. Bir kimsenin hakkı üzerine geçmişse o hakkı iade etmeden kendini düzeltmiş olamaz.

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/zina-eden-bir-muslumanin-kurana-gore-cezasi-nedir.html

Yukarıdaki husus, İslam hukukunun tam olarak uygulandığı bir dönem ile ilgilidir.  Türkiye gibi İslam hukukunun uygulanmadığı yerlerde Allah’ın kitabını uygulayacak merci olmadığı için tevbe edip kendini düzeltmek, tek seçenek olarak kalmaktadır.

Had cezaları (Allah hakkı olarak yerine getirilmesi gereken, miktar ve key­fiyeti ayet ve hadislerle belirlenmiş cezaî müeyyidele­r) ile ilgili olarak sitemizde bulunan soru-cevapları aşağıdaki linklerden okuyabilirsiniz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/icki-icmenin-kuran-ve-sunnette-sabit-bir-cezasi-var-mi.html 

www.fetva.net/yazili-fetvalar/kurandaki-hadd-cezalarini%E2%80%8En-tarihselligi-savunulabilir-mi.html 

www.fetva.net/yazili-fetvalar/kuranda-zina-cezasindan-baska-ceza-olmadigini-mi-soyluyorsunuz.html

Kadın-erkek karışık spor salonuna gitmek caiz midir?

Bir erkeğin avret bölgeleri açık olan kadınlarla aynı mekânda spor yapması caiz değildir. Allah Teâlâ, şöyle buyurmuştur:

“Mümin erkeklere söyle, gözlerini önlerine indirsinler ve avret yerlerini korusunlar. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır.” (Nur, 24/30)

Ayrıca Peygamberimiz “gözün zinası, bakmaktır” (Buhari, İsti’zan, 12) buyurarak harama bakılmaması gerektiğini vurgulamıştır. Dolayısıyla Müslüman bir birey olarak böyle bir ortamdan uzak durmanız gerekir.

Benzer bir soru-cevap için lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/musluman-bir-bayan-spor-yapabilir-mi.html

Kunut duasını bilmeyenler vitir namazında hangi duayı okumalı?

Kunut duaları ayet değildir. Bu yüzden bu duaları bilmeyenler dua mahiyetindeki ayetleri veya ezbere bildikleri herhangi bir duayı okuyabilirler.

KUNUT DUALARI:

اَللَّهُمَّ إِنَّا نَسْتَعِينُكَ وَ نَسْتَغْفِرُكَ وَ نَسْتَهْدِيكَ، وَ نُؤْمِنُ بِكَ وَ نَتُوبُ اِلَيْكَ،
وَ نَتَوَكَّلُ عَلَيْكَ وَنُثْنِى عَلَيْك اْلخَيْرَ كُلَّهُ نَشْكُرُكَ وَ لاَ نَكْفُرُكَ، وَ نَخْلَعُ وَ نَتْرُكُ مَنْ يَفْجُرُكَ
.

OKUNUŞU: “Allâhümme innâ nesteînüke ve nestağfiruke ve nestehdîk. Ve nü’minü bike ve netûbu ileyk. Ve netevekkelu aleyk. Ve nüsnî aleyke’l-hayra küllehû neşküruke ve lâ nekfüruk. Ve nahleu ve netrukü men yefcüruk.

ANLAMI: “Allahım, biz senden yardım dileriz, günahlarımızı örtmeni isteriz, bizi yoluna kabul etmeni umarız. Sana inanır, sana yönelir ve seni kendimize vekil ederiz. Yaptığın bütün hayırları yâd eder, sana teşekkür ederiz. Nankör olmayız. Sana karşı günah işleyenle ilişkimizi keser, onu terk ederiz.”

اَللَّهُمَّ اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَ لَكَ نُصَلِّى وَ نَسْجُدُ، وَ اِلَيْكَ نَسعْىَ وَ نَحْفِدُ،
نَرْجُو رَحْمَتَكَ وَ نَخْشَى عَذَابَكَ، اِنَّ عَذَابَكَ بِاْلكُفَّارِ مُلْحِقٌ

OKUNUŞU: Allâhümme iyyâke na’budu ve leke nusallî ve nescüd. Ve ileyke nes’â ve nahfid. Nercû rahmeteke ve nahşâ azâbek. İnne azâbeke bi’l-küffâri mülhık.”

ANLAMI: “Allahım, yalnız sana kul olur, senin için namaz kılar, secde ederiz. Sana yönelir, emrine derhal uyarız. Rahmetini umar, azabından da korkarız. Çünkü senin azabın kâfirlerin peşini bırakmaz.”

Bu duaların yerine Resûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellemin Ali radıyallâhu anh’a öğrettiği şu duanın da okunması tavsiye edilir:

اللَّهُمَّ اهْدِنيِ فِيمَنْ هَدَيْتَ وَعَافِنيِ فِيمَنْ عَافَيْتَ وَتَوَلَّنِي فِيمَنْ تَوَلَّيْتَ وَباَرِكْ ليِ فِيماَ أَعْطَيْتَ وَ قِنيِ شَرَّ ماَ قَضَيْتَ فَإِنَّكَ تَقْضِي وَلاَ يُقْضَي عَلَيْكَ وَإنَّهُ لاَ يَذِلُّ مَنْ وَالَيْتَ تَبَارَكْتَ رَبَّناَ وَتَعَالَيْتَ

OKUNUŞU: Allâhümme’hdinî fîmen hedeyt. Ve âfinî fîmen âfeyt. Ve tevellenî fîmen tevelleyt. Ve bârik lî fîmâ a’dayt. Ve qınî şerra mâ qadayt. Fe inneke taqdî ve lâ yuqdâ aleyk. Ve innehû lâ yezillu men vâleyt. Tebârakte rabbenâ ve teâleyt.

ANLAMI: “Ey Allahım! Hidayet verdiğin kimseler içerisinde bana da hidayet ver. Afiyet verdiğin kimseler içerisinde bana da afiyet ver. Sevdiğin kimseler içerisinde beni de sev. Bana verdiğin şeylerde bereket ver. Takdir ettiklerinin şerrinden beni koru. Senin velisi olduğun kimse alçalmaz. Sen kutlu ve yücesin ey Rabbimiz.” (Tirmizî, Salât, 341)

Bunları ezberleyemeyenler Rabbenâ âtina fi’d-dünyâ haseneten ve fi’l-âhireti haseneten ve qınâ azâbe’n-nâr” (Bakara, 2/201) duasını okuyabilirler. Anlamı: “Rabbimiz! Bize bu dünyada güzellik ver, Ahirette de güzellik ver. Bizi o ateşin azabından koru!”

Bunu da bilmeyenlerin üç defa; “Allâhümmağfirlî (Allah’ım beni bağışla)” veya üç defa; “Ya Rabbî (Ey Rabbim)” demeleri caizdir.

İş kurarken ortaklardan birinin sermayesine teminat istemesi caiz midir?

Birden fazla kişinin belli oranda sermaye koyarak gerçekleştirdikleri ortaklığa sermaye ortaklığı (müşareke) adı verilir. Sermaye ortaklığında zarar, katılımcıların payları oranında olmak zorundadır; kâr ise anlaştıkları oran üzerinden olabilir. Dolayısıyla ortaklıktan söz edebilmek için sermaye ve maktu gelir teminatı olmamalıdır. Bu tür bir teminat, ortaklığı ortadan kaldırır ve caiz olmaz.

Dolayısıyla taraflardan birinin “ben ortak değilim, yalnızca kâra ortak olurum, verdiğim sermayeye de teminat isterim” şeklindeki şartını içeren bir anlaşma yapılamaz. Şayet hiç bir gelir beklemeksizin altı aylığına karşılıksız “karz” verirse bu işlem caiz olur, aksi halde olmaz.

Doç. Dr. Servet Bayındır

Benzer bir soru-cevap için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/zarara-katlanmadan-sadece-kara-dayali-ortaklik-kurulabilir-mi.html

Cenazeyi defnettikten sonra cenaze namazı kılmak mümkün müdür?

Herhangi bir sebepten ötürü bir cenaze, namazı kılınmadan defnedilirse daha sonra kabri başına namazı kılınabilir. Bunun delili aşağıdaki hadislerdir:

Ebû Hureyre’den rivayet edilmiştir: Bir zenci adam ya­hut zenci kadın mescidi süpürürdü. Günün birinde vefat etti. Fa­kat Peygamberimiz onun ölümünden haberdar olamadı. Bir gün Peygamberimiz o zatı andı da: “Bu insan ne yaptı?” diye sordu. Sahâbîler: “O öldü ya Resûlallah, dediler. Resûlullah: “Bana (vefatını) haber vermeli değil miy­diniz?” buyurdu. Sahâbîler: O şöyle şöyle oldu diye, onun kıssasını zikrettiler. Râvî dedi ki: Sahâbîler bu sözleriyle o kişiyi küçük ve ehemmiyetsiz gördüler. Resûlullah: “Haydi, onun kabrini bana gösteriniz” buyurdu. Akabinde onun kabrine vardı ve üzerine namaz kıldı. (Buhârî, Cenaiz, 66; Müslim, Cenaiz, 71 (956)

Saîd b. Müseyyeb’den rivayet edilmiştir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Medine’de yok iken Sa’d’ın annesi ölmüştü. Hz. Peygamber Medine’ye gelince ona cenaze namazını kıldırdı. Aradan bir ay zaman geçmişti. (Tirmizi, Cenaiz, 47)

Diğer sorunuza gelince: Halil Günenç’in Büyük Şafi İlmihali’nde ayakkabı ile cenaze namazı kılınması konusunda şu bilgiler yer almaktadır:

“Ayakkabıyla cenaze namazını kılmak caiz değildir. Meğer ki yeni alınmış ve henüz müteneccis olmamışsa (pislenmemişse) cenaze namazını iade etmek sünnet değildir. Fakat tekrar edilmesi, yani ayrı ayrı ferd ve cemaatlar tarafından kılınması sünnettir.”(Halil Günenç, Büyük Şafii İlmihali, Hilal Yayınları, İlaveli 2. Baskı, s: 177)

Fakat Peygamberimiz ayakkabıları ile namaz kılmıştır. Çünkü o dönemde Mescid-i Nebi’nin tabanı şu an olduğu gibi halılarla kaplı değildi; zemin taş ve topraktandı. Bu yüzden toprak bir zeminde namaz kılarken ayakkabıların çıkarılması şart değildir. Temiz olup olmadıkları kontrol edilir, namaza engel herhangi bir pislik varsa bunlar giderilir ve ayakkabılarla namaz kılınabilir.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/peygamberimiz-ayakkabiyla-namaz-kilmis-midir.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/ben-askerim-namazi-botlari-cikarmadan-kiliyorum-oluyor-mu.html

Alt katı bulunan camilerde mihrabın yanında bir delik açılması şart mı?

Cemaatin, imama uyabilmesi için onu görmesi veya sesini duyması gerekir. İmamı göreni görmesi veya ara tekbirlerle cemaati uyaran birini duyması da yeterlidir.

Camilerin üst katından alt katına bir delik açılması, herhangi bir elektrik kesilmesi halinde alt katta bulunan cemaatin namazdan kopmamasını sağlar. Yoksa bu konuda herhangi bir ayet ya da hadis bulunmamaktadır.

Hafızlığımızı unutmamak için ne yapmamızı tavsiye edersiniz?

Kendinize günlük bir program hazırlayın. Ortalama 1 saatinizi buna ayırın. Zaman olarak da sabah namazı sıralarını tercih etmenizi tavsiye ederiz. Zira bu zamanda zihniniz boş ve dinlenmiş olacağı için okuduklarınız aklınızda kalır. Bunun yanı sıra kendinize bir MP3 tarzı bir dinleme cihazı alın. Buna okuyuşunu beğendiğiniz bir hafızın (mesela Abdulbasit Abdussamed, Minşavi vs. gibi) hatmini yükleyin. Yolda yürürken, vasıtadayken bunları dinleyerek de ezberlerinizi tekrar edebilirsiniz.

Bir de aşağıdaki linkten dünyanın çeşitli bölgelerinden 700’den fazla hafızın okuyuşu ile Kur’an dinleyebilir, bilgisayarınıza indirebilirsiniz. Boş vakitlerinizde kıraatlere, rivayetlere ve hafızlara göre çeşitli şekillerde sınıflandırmanın yapıldığı bu siteyi takip ederseniz ezberlerinizi unutmazsınız.

www.midad.me/quran/

“Mürtedler öldürülmeli” diyenler şirke mi giriyorlar?

İnsanlar âlim de olsalar yanlış yaparlar. Biz, bu yanlışları tespit edip düzeltmeye çalışıyoruz. Ama yaptığı yanlışlarından dolayı kimseye “müşrik” denmez. Eğer, “Allah’ın açık ayetlerine rağmen mürtedin öldürülmesi gerektiğine inanıyoruz” derlerse o zaman müşrik olurlar. Yanlış da olsa kendilerine göre ayet ve hadisten delillere dayanmışlardır.

Şu an o kitapları yazan âlimler ölmüşlerdir. Bizler onları mü’min bildiğimiz için arkalarından hayır dualar etmeliyiz. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

Onlardan sonra gelenler: «Rabbimiz! Bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizde müminlere karşı kin bırakma; Rabbimiz! Şüphesiz Sen şefkatlisin, merhametlisin» derler.” (Haşr, 59/10)

“Rabbimiz; hesabın görüldüğü günde beni, anamı, babamı ve tüm mü’minleri bağışla.” (İbrahim, 14/41)

Mürtedlere verilecek ceza ile ilgili fetvalarımız için lütfen aşağıdaki linkleri tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/murtedler-oldurulmeli-mi.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/dinden-donenin-boynu-vurulur-sozu-dogru-mu.html

Seferi olan bir kişi mukim olanlara imam olup namaz kıldırabilir mi?

Mukim (yolcu olmayan) misafire (yolcuya), misafir de mukime uyabilir. Bir mukimin misafire uyması halinde misafir olan imam iki rekâtı kıldıktan sonra selam verir, mukim de kalkar ve namazının kalan kısmını tamamlar.

İmam olan misafirin, namazdan önce veya namazdan sonra cemaate dönerek: “siz namazınızı tamamlayın, ben misafirim” demesi müstehaptır. (Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, “Seferin Hükümleri”, 268. paragraf)

Seferilik şartları hakkında bilgi almak için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/seferi-olmanin-sartlari-nelerdir-bursadan-istanbula-giden-seferi-olur-mu.html

Kadınlar çocuklarını emzirmek zorunda değil diyenler var. Doğru mu?

Çocuğu emzirmek, annenin görevidir. Allah Teala şöyle buyurmuştur:

Anneler çocuklarını tam iki (kamerî) yıl emzirirler. Bu, emzirmeyi tamamlamak isteyen içindir. Annelerin yiyeceğini ve giyeceğini marufa uygun olarak karşılamak babaların görevidir. Kimseye gücünün üstünde yük yüklenmez. Çocuğu yüzünden ne anne zarara sokulur ne de baba (…) (Bakara 2/233)

Ayette de görüldüğü gibi iki yaşından önce çocuğunu memeden kesmek isteyen anne bu kararını dahi tek başına veremez. Ancak kocası ile karşılıklı anlaşmak suretiyle çocuğunu erken bir zamanda sütten kesebilir.

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/anneler-cocuklarini-emzirmek-zorunda-midirlar.html

Evlilikte erkeğin de kadının da bir takım ahlaki görevleri vardır. Kadına aile içinde bir görev verilmediği zannedilmemelidir. Kadın, ev içindeki işlere, koca da dışarıdaki işlere bakmakla yükümlü tutulmuştur. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali ile Hz. Fatıma arasında böyle bir görev taksimatı yapmıştır.

İçki satılan marketten alışveriş yapmanın hükmü nedir?

Satıcının ne sattığı değil, sizin ne aldığınız önemlidir. Bu sebeple marketinde veya büfesinde diğer gıda maddelerinin yanı sıra içki de satan işletmeden bir şey almak haram değildir. Ama içki satışını protesto için içki satmayan yerleri tercih ederseniz güzel bir davranış yapmış olursunuz.

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Müminler! Şarap, kumar, dikili taşlar, fal okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide 5/90)

Uzak durmak, araya mesafe koymak demektir. Bu sebepten dolayı Allah’ın Elçisi sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurmuştur:

Enes radıyallâhu anh’tan gelen rivayete göre “Allah’ın Peygamberi sallallahu aleyhi ve sellem sarhoşluk veren içki ile ilgili olarak on kişiye lanet etmiştir: “Sıkana, sıktırana, içene, taşıyana, taşıtana, sunana, satana, parasını yiyene, satın alana ve satın aldırana.” (Tirmizî, Büyû 59.)

İçinde içki de satılan marketlerden alışveriş yapan kişi, hadiste zikredilen kişilerden birine girmemekle birlikte “içkiden uzak kalma” emrini yerine getirmek için başka market tercih ederse sevap alır.

Diğer sorunuza gelince: Bir müslümanın ne maksatla olursa olsun içki satın alması caiz değildir. Zira fıkıh ilmine göre Allah’ın haram kıldığı mallar alım satıma konu olamazlar. Bu yüzden bir müslümanın böyle bir alışveriş yapması caiz değildir.

İçkinin kendisi ile mücadele yerine içki içenlerle mücadele etmek ve onlara işin doğrusunu anlatmak asıl yapılması gerekendir.

Şafii mezhebine göre kadınlar el ve yüzlerini de kapatmalı mıdırlar?

Şafiilere göre  kadının avreti namazda el ile yüzü müstesna bütün vücududur. Namaz haricinde ise el ve yüz dâhil bütün vücuduna bakmak haramdır. Bununla beraber kadın, yüzünü örtmek zorunda değildir. Muayene için doktora, ifade vermek için hâkime, alışveriş yapmak için müşteriye veya satıcıya görünebilir. (Halil Günenç, Büyük Şafii İlmihali, Hilal Yayınları, İlaveli 2. Baskı, s: 85, “Namazın Sıhhat Şartları Bölümü”, C maddesi)

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/kadin-en-uygun-bir-sekilde-pece-takarak-mi-ortunebilir.html

Nikâhtan sonra başı açık dolaşmanın nikâha bir zararı olur mu?

Bir kadının başı açık dolaşması nikâhına zarar vermez. Çünkü nikâh bir akittir. Kurulması da sona ermesi de belirli şartlara bağlıdır. Başı örtmek her Müslüman kadına Allah’ın emridir. O emri kabul etmeyen kâfir olur. Kabul ettiği halde yerine getirmeyen de günahkârdır.

Aşağıdaki linklerde hem Başörtüsü ve Örtünme hem de Boşanma ile ilgili yazılar bulunmaktadır. O yazıları okumanızı tavsiye ederiz:

www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/basortusu-ve-ortunme.html

www.suleymaniyevakfi.org/kuran-arastirmalari/talak-erkegin-bosama-hakki.html