Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Yazılı Fetvalar

İsrâ 71. ayete göre insanlar ahirette hangi imamlar ile çağırılacaktır?

İlgili ayet şöyledir:

“Her insanı imamı/önderi ile birlikte çağıracağımız gün kimlerin amel defteri sağından verilirse onlar en küçük bir haksızlığa uğramamış olarak amel defterlerini okuyacaklar. Bu dünyada kör olan kimse ahirette de kördür, üstelik iyice yolunu şaşırmıştır.” (İsrâ, 17/71-72)

İmam (امام) Arapça’da ‘öne geçmek’, ‘sevk ve idare etmek’ manalarına gelen “emm (ام)” kökünden gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de imam (önder), “insanları doğru yola veya sapıklığa çağıran kişiler” olarak geçmektedir. İlgili ayetler şöyledir:

“Sabrettikleri ve ayetlerimize kesinlikle inandıkları zaman, onların içinden, buyruğumuzla doğru yola ileten imamlar/önderler tayin etmiştik.” (Secde 32/24). (Ayrıca bakınız. Enbiya 21/73).

“O ve askerleri, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve gerçekten bize döndürülmeyeceklerini sandılar. Biz de onu ve askerlerini yakalayıp denize atıverdik. Bak işte, zalimlerin sonu nice oldu! Onları, (insanları) ateşe çağıran imamlar/önderler kıldık. Kıyamet günü onlar yardım görmeyeceklerdir.” (Kasas 28/39-41). (Ayrıca bakınız. Tevbe 9/12).

Ayetlerde de görüldüğü gibi imam “insanları iyiliğe veya kötülüğe sevk eden, çağıran kişiler” anlamında kullanılmaktadır. Dolayısıyla günümüzde insanların peşinden gittikleri, iyi veya kötü fikir, davranış ve görüşlerinden etkilendikleri dini veya siyasi her türlü kişiler bu kapsama girer.

Hocam siz hiç “Bütün tarikat mensupları müşriktir.” dediniz mi?

Bizim “Bütün tarikatlar müşriktir veya tasavvuf şirktir.” diye bir ifademiz olmamıştır. Bizim yaptığımız, ilgili ayetlere göre şirk kapsamına giren uygulamaları onlara anlatıp kendilerini uyarmaktır.

Etrafımıza insanları toplamak için uğraşan bir siyasi yapımız olmadığı için bu kadarla yetiniyoruz. Zaten Kur’an’ın üslubu da böyledir.

Nitekim Kur’an Işığında Tarikatçılığa Bakış adlı kitabımızda şöyle bir bölüm vardır:

“Bizim karşı çıktığımız, sadece Kur’an’a açıkça aykırı olan şeylerdir. Eğer bunlar Hanefî, Şafiî, Mâlikî, Eş‘ârî, Maturîdî gibi herhangi bir mezhebin görüşüne aykırı olsaydı bunu gözümüzde büyütüp sert tavır ortaya koymazdık. Sahih  olmayan hadis-i şeriflere aykırı bulsaydık üzerinde durmazdık. Siz Kur‘an-ı Kerim’in çok açık ifadelerine aykırı şeyler söylüyorsunuz. Bunlar karşısında susarsak hesap gününün tek yetkilisi olan Allah’a, bunun hesabını veremeyiz.” (Abdulaziz Bayındır, Kur’an Işığında Tarikatçılığa Bakış, Süleymaniye Vakfı Yayınları, 7. Baskı, İstanbul, 2012, s: 184.)

Lütfen aşağıdaki linkte bulunan Metodumuz başlıklı açıklamamızı da okuyunuz:

www.suleymaniyevakfi.org/kurumsal/metodumuz

İçki içmek abdesti bozar mı?

Abdesti bozan durumlar aşağıdaki ayet-i kerimede şöyle belirtilmiştir:

“… Hasta veya yolcu olur veya sizden biri ayakyolundan gelir ya da kadınlara temas etmiş olur da su bulamazsanız temiz toprağa teyemmüm edin; onunla yüzünüzü ve ellerinizi mesh edin…” (Mâide, 5/6)

Ayet, abdestin tuvalette olan şeylerle bozulacağını bildirmektedir. Tuvalette olan eylemlerden biri de yellenmek, gaz çıkarmak olduğuna göre bunun abdesti bozacağı açıktır. Eklemlerin gevşemesine yol açacak şekilde bir uyku da abdesti bozar. Çünkü bu durumda yellenme ihtimali yüksektir.

İçki içmek abdesti bozan şeyler arasında değildir; ama bir Müslümanın içkiden uzak durması farzdır.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/ickiye-neden-kesin-olarak-haramdir-diyorsunuz.html

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Müminler! İçki, kumar, dikili taşlar ve fal okları şeytan işi pisliklerdir. Onlardan uzak durun ki umduğunuza kavuşasınız. Şeytanın istediği tek şey, içki ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, bir de Allah’ın zikrinden (Kur’an’dan) ve namazdan sizi alıkoymaktır. Artık vazgeçersiniz değil mi? Allah’a itaat edin, Elçi’ye itaat edin ve dikkatli olun. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki Elçimizin sorumluluğu açık tebliğden ibarettir.” (Mâide, 5/90-92)

Lütfen aşağıdaki linkleri de tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/sigara-abdest-bozar-mi.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/icki-icen-bir-insan-40-gun-namaz-kilamaz-mi.html

Kız çocuğumuza Helen ismini takabilir miyiz?

Helen (Helene), Yunan mitolojisine göre Truva savaşına sebep olan kadındır. Efsanelere göre, eski Yunan putperest toplumunda tanrılardan biri kabul edilen Zeus’un gayri meşrû çocuğudur.

Doğrudan eski Yunan putperest toplumuna çağrışım yaptığından dolayı Helen’in kız çocuklarına isim olarak konulması uygun düşmemektedir. Anlamı güzel, dinimize ve örfümüze uygun isimleri koymanızı tavsiye ederiz.

Gece yatarken kadınların örtülü olması mı gerekiyor?

Bu iddianın herhangi bir delili yoktur. Bir odada tek başına veya kocasıyla birlikte yatan kadının örtünmesi gerektiği konusunda herhangi bir emir yoktur. Kadın kendisini rahat hissettiği herhangi bir kıyafetle yatabilir.

Akıl bâliğ olmuş kadınların sadece dinen kendisine yabancı olan erkeklerin yanında iken ve bir de namaz kılacakları zaman avret sayılan bölgelerini örtmeleri yani tesettürlü olmaları gerekir.

Konuyla ilgili olarak lütfen aşağıdaki adresi de inceleyiniz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/kadinlarin-basi-acik-olursa-eve-melekler-girmezmis-dogru-mu.html

Sahabilerin arkasından “radıyallahu anh” denilmesinin hükmü nedir?

Allah Teâlâ, ashab-ı kiramın iyilikleri ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:

“Muhacirlerin ve Ensârın ilkleri ile onlara güzellikle uyanlar var ya Allah onlardan razı, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. Allah, içinden ırmaklar akan cennetleri, onlar için sürekli kalacakları şekilde hazırlamıştır. İşte bu büyük bir kurtuluştur.” (Tevbe, 9/100)

Biz işte bu sebeple onlardan birinin adı zikredildiğinde “radıyallâhu anh = Allah ondan razı olsun.” deriz.

Ayrıca Peygamberimizin de şöyle dediğini rivayet edilmiştir:

اذْكُرُوا مَحَاسِنَ مَوْتَاكُمْ وَكُفُّوا عَنْ مَسَاوِئِهِمْ

“Ölülerinizin iyiliklerini söyleyin, kötülüklerinin söylenmesini engelleyin.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 50; Tirmizî, Cenâiz, 34.)

Görüldüğü gibi bu bir bid’at değildir. 

Ayrıca şunu da hatırlatmakta fayda vardır:

Erkek sahabiler için “radıyallâhu anh”, kadın sahabiler için “radıyallâhu anhâ”, hem kendisi hem babası Müslüman olan iki sahabi için “radıyallâhu anhumâ”, ikiden fazla sahabi için de “radıyallâhu anhum” denir.

Örnek vermek gerekirse:

Ebu Bekir radıyallâhu anh.

Hatice radıyallâhu anhâ.

Abdullah İbn Ömer (Hz. Ömer’in oğlu Abdullah) radıyallâhu anhumâ.

Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali radıyallâhu anhum.

Tesettüre giren bir kadının yapması gereken bir dua var mıdır?

Dinimizde “tesettür duası” diye özel bir dua yoktur. Ancak örtünme emrini yerine getirmeye yeni başladıysanız bu ibadette Allah’ın sizi sabit ve devamlı kılmasını isteyerek bu emri onun rızası için yapmaya devam etmenizi, bu konuda size güç ve sebat vermesini dileyebilirsiniz. Yani içinizden geldiğince Allah’a dua edebilirsiniz. 

Başörtüsü ile ilgili ayrıntı için lütfen aşağıdaki adresi tıklayınız:

www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/basortusu-ve-ortunme.html

Öldükten sonra geçerli olmak üzere evimi bağışlayabilir miyim?

Bir malı, ölüme bağlı olarak bir yere bağışlamak, mirasçıdan mal kaçırmaktır. Bunun sevabı değil, aksine vebali olur. Çünkü ölümle birlikte mal, mirasçıya intikal eder. Böyle bir malı bağışlamaya hakkınız yoktur. Bağışı hayatta iken yapmalısınız. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

وَأَنْفِقُوا مِنْ مَا رَزَقْنَاكُمْ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِيَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ فَيَقُولَ رَبِّ لَوْلَا أَخَّرْتَنِي إِلَى أَجَلٍ قَرِيبٍ فَأَصَّدَّقَ وَأَكُنْ مِنَ الصَّالِحِينَ

“Sizden birine ölüm gelmeden verdiğimiz rızıktan hayra harcasın. Yoksa şöyle der: ‘Rabbim! Kısa bir süreliğine ölümü ertelesen de sadaka versem ve salihlerden olsam!’ Allah eceli gelmiş olan hiç kimseyi ertelemez. Allah yaptığınız her şeyin iç yüzünü bilir.” (Münafikun, 63/10-11)

Nebîmizin de bir sahabinin kendisine gelerek “hangi sadaka daha faziletlidir?” diye sorması üzerine aşağıdaki cevabı verdiği nakledilmektedir:

عن أبي هريرة رضي الله عنه قال :قال رجل للنبي صلى الله عليه و سلم يا رسول الله أي الصدقة أفضل ؟ قال  أن تصدق وأنت صحيح حريص تأمل الغنى وتخشى الفقر ولا تمهل حتى إذا بلغت الحلقوم قلت لفلان كذا ولفلان كذا وقد كان لفلان

“Senin sıhhatli, son derece cimri olduğun, fakirlikten korkar ve zenginliği umar bir halde verdiğin sadakadır. (Bu işi), can gırtlağa gelip de filana şu kadar, filana da şu kadar (verilsin) deyinceye kadar geri bırakma. Dikkat et ki (o mal) zaten filanın olmuştur.” (Buhari, Vesâyâ, 7. Ayrıca bkz: Buhari, Zekât, 10; Müslim, Zekât, 92 (1032)

Öldükten sonrası için yapılan vasiyet ise artık malın mirasçıya intikal ettiği sırada yürürlüğe girmesi için yapılan vasiyettir. Vasiyet edenin o malla olan ilgisi tamamen kesildiği için böyle bir vasiyetten sevap beklenmez.

Hayattayken ve sağlıklıyken hayır yapmanız durumunda ise öldükten sonra da sadaka-i cariye olarak bunların sevabı gelmeye devam edecektir:

Ebû Hureyre radıyallahu anhtan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“İnsan ölünce, şu üç ameli dışında bütün amellerinin sevabı kesilir:

1. Sadaka-i cariye, (bir kimsenin ölümünden sonra da devam eden ve Allah rızası için insanların istifadesine sunulmuş olan sadaka).

2. Kendisinden istifade edilen ilim,

3. Arkasından dua eden hayırlı evlât.” (Müslim, Vasiyyet 14 (1631). Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vasâyâ 14; Tirmizî, Ahkâm 36; Nesâî, Vasâyâ 8)

Konuyla ilgili olarak aşağıdaki adresleri de incelemenizi tavsiye ederiz:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/olen-kisinin-mali-ile-hayir-yapilmasi-ona-bir-fayda-saglar-mi.html

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/bir-kisi-mirasini-cocuklarindan-sadece-birine-birakabilir-mi.html

Kur’an-ı Kerim ve hadis programları yüklü cihazlarla tuvalete girilir mi?

Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şerif yüklü cihazlarla tuvalete girmenizde herhangi bir sakınca yoktur.

Konuyla ilgili benzer sorulara verdiğimiz cevaplar için lütfen aşağıdaki adresleri tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/allah-yazili-kolye-ile-tuvalete-girilir-mi.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/kuran-yukledigim-cep-telefonumu-cebimde-tasirsam-gunah-olur-mu.html

Ticari sıkıntılardan dolayı düştüğüm zor durumdan nasıl kurtulabilirim?

Kur’an-ı Kerim, bu dünyanın bir imtihan dünyası olduğunu (Mülk, 67/2), insanların korku, açlık, malın eksilmesi ve hatta canlarının acıması, işkence çekmesi vb. yollarla yıpratıcı bir imtihandan geçirileceğini bildirmektedir. Bu tür musibetlerle karşılaşıp da “Benim rabbim Allah’tır, beni yoktan var edip bu günlere getiren odur; bütün derdimi de ancak ona açarım.” deyip Allah’a sığınanların sonunda imtihanı kazanacağı bildirilmektedir. (Bakara, 2/155-157)

Ayrıca faizin iktisadi faaliyeti mahvedeceği Allah’ın kesin kuralıdır. Fakat faizden bahseden ayet kümelerinin bulunduğu bölümde, darlık içinde olduğu için ödeme yapamayan borçlunun sorumlu olmadığı, maddi durumu iyileşinceye kadar ona süre tanınmasının gerekli olduğu da bildirilir. Dolayısıyla siz maddi sıkıntı ve darlık içerisinde olduğunuzdan dolayı borçlarınızı ödeme gücüne sahip değilseniz Allah bundan -eliniz genişleninceye kadar- sizi sorumlu tutmuyor.

Yapılacak olan, şayet varsa önceki hatalardan tevbe edip faiz vb. günahlara bir daha düşmeden helalinden kazanmanın yollarını aramaktır. Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:

“Her kim insanların mallarını ödemek maksadıyla (borç gibi bir muamele sebebiyle) alırsa Allah o kimseye ödemeyi müyesser kılar.” (Buhari, İstikrâz, 3)

“Bir borçla borçlanan bir kimsenin ödeme niyetinde olduğunu Allah bilince onun borcunu mutlaka dünyada iken öder/ödemesine yardımcı olur.” (Nesâi, Büyû’ 99; İbn Mâce, Sadakât, 11)

“Borç, Allah’ın sevmediği bir şey konusunda olmadığı sürece Allah, borcunu ödeyinceye kadar borçluyla beraberdir.” (İbn Mâce, Sadakât, 11)

Bu yüzden hem helalinden kazanıp çoluk çocuğunuzun geçimini sağlamak hem de borçlarınızı ödemek düşüncesiyle dürüstçe çalıştığınız takdirde Allah Teala size bu imkânı verecektir.

Müslümanın daima Allah’ın belirlediği kurallar dairesinde düşünüp ona göre hareket etmesi gerekir. Sıkıntılar karşısında yılgınlık gösterip, Allah’ın kesin yasakladığı yollara tevessülü aklından geçirmek, bir mümin için asla düşünülemez.

Allah zorluklarla beraber kolaylığı var etmiş, onun kuralını da koymuştur. (İnşirâh, 94/5-6)

Doç. Dr. Servet Bayındır

Lütfen aşağıdaki linkleri de tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/allah-tealanin-bana-yardim-etmedigini-dusunuyorum-ne-yapmaliyim.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/borclarimi-odemek-icin-sans-oyunlarina-katilabilir-miyim.html

 

Ebsar isminin anlamı nedir? Çocuklara isim olarak konulabilir mi?

Ebsâr (الأبصار) kelimesi Arapça’da “göz” anlamındaki “basar” kelimesinin çoğuludur, “gözler” anlamına gelir.

Ebsâr isminin erkeklere isim olarak konulma âdeti yoktur. Bir ismin Kur’an-ı Kerim’de geçiyor olması, onun isim olarak kullanılabileceği anlamına gelmez. Bunun yerine anlamı güzel, dinimize ve örfümüze uygun bir isim bulmanızı tavsiye ederiz.

Kur’an-ı Kerim’de cahiliye döneminden kalma şiir var mıdır?

Kur’an-ı Kerim’in bir şiir olduğuna veya Kur’an’da şiir bulunduğuna dair iddiaların günümüze has olmadığı, benzer iddiaların Kur’an’ın nüzul dönemindeki müşrikler tarafından da ileri sürüldüğü siyer ve tarih kaynaklarında zikredilmektedir. Kur’ân’ın şiir olmadığıyla ilgili Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Muhammed’e şiir öğretmedik; zaten gerekmezdi. Bu, sadece zikirdir ve açıklayıcı kur’ân’dır. Diri olan kimseleri uyarsın ve onun Allah’ın sözü olduğu, görmezlik edenler açısından da kesinleşsin diye indirilmiştir.” (Yasin, 36/69-70)

“Ve o, bir şair sözü değildir. Ne de az iman ediyorsunuz!” (Hâkka, 69/41).

Kur’an bir bütün olarak şiir olmadığı gibi Kur’an’da herhangi bir şiir de yoktur. Ömer b. Hattab’ın Müslüman olması ile ilgili kaynaklarda geçen rivayet, bu açıdan önemlidir. Hz. Ömer’in ağzından nakledilen rivayet şöyledir:

“Bir gece içki içmek için dışarı çıktım. İçki içecek bir yer bulamayınca, Kâbe’ye gidip tavaf yapmaya karar verdim. Kâbe’ye geldiğimde Peygamber’in namaz kıldığını görünce namazda okuduğu Kur’an’ı dinlemek üzere, ona da görünmemek için Kâbe’nin örtüsü altına girerek yavaş yavaş tam önüne kadar geldim. O beni fark etmedi. Namazda okuduğu Hâkka sûresini dinlemeye başladım. İçimden, ‘Bunun okudukları, Kureyşlilerin dediği gibi bir şair sözüdür.’ diye geçirdiğimde ‘O, bir şair sözü değildir. Ne de az iman ediyorsunuz! Bir kâhin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz!’ (Hâkka, 69/41) ayetlerini okudu. Bunun üzerine ‘Kâhin ve şair sözü değilse o zaman Muhammed’in kendi uydurmasıdır.’ dediğimde ‘Eğer o (Muhammed), bize karşı, bazı sözler uydursaydı, onu kuvvetle yakalardık, sonra onun şah damarını koparırdık. Hiçbiriniz de onu koruyamazdınız.’ (Hâkka, 69/44–47) ayetlerini okudu. Her söylediğim, cevaplanıyordu. Kalbim yumuşadı, gözlerim yaşardı. Kur’an, İslam’a girmemi sağladı. İslam kalbime tamamen yerleşti. Nihayet (Peygamber) namazını bitirdi ve evine doğru gitti. Ben de arkasından gittim. Evinin sokağında beni hissetti (fark etti) ve tanıdı. Eziyet edeceğimi zannetti ve ‘Ne var Ey Ömer!’ deyince, ‘Allah’a, Resulüne ve getirdiği şeylere iman etmeye geldim.’ dedim. Kalbimi sıvazladı ve dua etti. Sonra, ‘Allah sana hidayet etti Ey Ömer!’ dedi ve evine gitti.”

(Mehmet Azimli, Hz. Ömer’in Müslüman oluşu ile ilgili olarak naklettiği bu rivayetin halk arasında meşhur olan diğer rivayete nazaran daha güvenilir olduğuna dair önemli bilgiler vermektedir. Geniş bilgi için bkz: Mehmet Azimli, Siyeri Farklı Okumak, Ankara Okulu Yayınları, Ankara, 2010, s. 115 vd. Rivayetin yer aldığı klasik kaynaklar için de bkz: Ahmed b. Hanbel, 1/17; İbn Hişam, es-Sîretü’n-Nebeviyye, c: 3, s. 166)

Vadesinde ödenmeyen borçlar konusunda nasıl hareket etmeliyiz?

Bunda iki yol vardır:

1) Arkadaşınızla karşılıklı rıza ile anlaşır, borcu belli bir mala -bu, altın, döviz vs. olabilir- endekslersiniz ve ödeme, o malın bugünkü değeri üzerinden olur. Fakat bu uygulamayı taraflar birbirlerine dayatamazlar.

2) Borcun ödenmesi gerekli olan günden bugüne (ödendiği güne) kadar olan süredeki enflasyon kaybını hesaplar ve anaparaya ilave edersiniz. Bu ikinci şıkkı karşı tarafın/borçlunun gönül rızasıyla kabul şartı yoktur, bunu ödemekle mükelleftir.

Doç. Dr. Servet Bayındır

Lütfen aşağıdaki linkleri de tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/tl-olarak-borc-verip-dolar-veya-altin-olarak-geri-almak-caiz-mi.html

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/gecikmis-borclarin-odenmesinde-uygulanmasi-gereken-hukum-nedir.html

İki oğlu bir kızı olan adamın mirası nasıl taksim edilir?

Babanızın hayatta iken çocukları arasında adil davranması ve ölüme bağlı olarak adaletsiz tasarruflarda bulunmaması gerekir.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/miras-konusunda-cocuklar-arasinda-ayirim-yapmanin-hukmu-nedir.html

Babanızın ağabeyinize ve size verdiği evler ile bankadaki parası da dâhil olmak üzere tüm mal varlığı terekeye dâhil edilerek taksim yapılır. Bu taksimde down sendromlu kardeşiniz de terekeden miras alır. Hastalığı sebebiyle mirastan mahrum edilmesi veya diğer erkek kardeşinden daha az pay alması söz konusu değildir. Hastalığının derecesine göre malı üzerinde doğrudan tasarrufta bulunamaması (onun yerine vasisi malını yönetir) ise ayrı bir konudur.

Babanızın faiz alması, onun günahıdır. Uygun ortamlarda, ilgili ayetleri okuyarak babanızı faiz konusunda uyarın. Siz, malın/paranın sizin mülkiyetinize geçmesinden sonraki durumundan mesulsünüz.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/haram-paraya-mirasci-olunur-mu.html

Miras taksimi ise şöyle olur. Eğer anneniz sağ değilse miras, ölenin çocukları olan sizler arasında erkek çocuğun iki kız çocuk hissesi alacağı şekilde paylaştırılır. Toplam miras 5 hisse kabul edilirse, 2 hisse hasta olan erkek kardeşinize, 2 hisse doktor olan ağabeyinize, 1 hisse de size kalır.

Anneniz sağ ise bu durumda miras aşağıdaki linkte belirtilen şekilde paylaştırılmalıdır:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/adam-oldu-karisi-iki-oglu-ve-bir-kizi-kaldi-miras-nasil-taksim-edilir.html

Taassup nedir? Bu kelime ile ne kastediliyor?

Sözlükte ‘yakalamak’, ‘kuşatmak’, ‘sarmak’, ‘bağlamak’ anlamındaki asb (usûb) kökünden türeyen  ve ‘kendi soyuna yardım etmek, körü körüne bağlanmak’ manasına gelen taassup, genelde asabiyetle eş anlamlı kabul edilir.

Başlangıçta “kabile taassubu” anlamında kullanılan asabiyet, zamanla daha geniş bir etnik ve siyasal içerik kazanırken Batı dillerinde “fanatizm” Türkçe’de “bağnazlık” kelimesiyle karşılanan taassup din, düşünce, siyaset, milliyet gibi birçok alanda koyu bir muhafazakârlığı, değişik anlayışları aşağılayıp yok etme eğilimini, farklılıklara karşı katı  bir hoşgörüsüzlüğü ifade eden bir terim haline gelmiştir. (Konuyla ilgili ayrıntı için  bakınız: Mustafa Çağrıcı, “Taassup”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c: 9, s: 285-286)

Aşağıdaki linklerde konuyla ilgili daha geniş bilgiler bulunmaktadır. Okumanızı tavsiye ederiz:

www.suleymaniyevakfi.org/dusunce-platformu/taassub.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/millet-ummet-milliyetcilik-um%C2%ADmetcilik-kavramlarini-aciklar-misiniz.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/ne-mutlu-turkum-diyene-dayatmaciligini-degerlendirirmisiniz.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/milliyetcilik-turk-milliyetciligi-vs-gibi-kavramlari-kullanmak-yanlis-midir.html

Borç aldığımız kişi ölürse ne yapmamız gerekiyor?

Kişi öldüğü zaman malı ve alacakları mirasçılarına geçer. Ölen kişiye borcu olanlar da bundan sonra onun mirasçılarına karşı borçludurlar. Dolayısıyla borçlarını bu mirasçılara ödemelidirler.

Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:

www.fetva.net/borclar/borc-alinan-kisi-olunce-borc-kime-odenir.html

Kadavradan rahim nakli yapılması caiz midir?

Son günlerde basında çıkan haber, kadavradan yapılan rahim nakliyle ilgilidir. İşin uzmanları ile yaptığımız istişareler sonucunda, rahmin, babanın spermi ile annenin yumurtası sonucu oluşan zigotun gelişimi için ortam sağlayan bir yatak rolü gördüğü, rahim yatağı ile herhangi bir genetik geçişin mümkün olmadığına kanaat getirilmiş ve böylesi bir naklin dinen bir sakıncası olmadığı düşünülmüştür. Bununla birlikte, yumurta nakli gibi doğrudan genetik geçişlilik sağlayacağı düşünülen işlemlerin caiz olmadığını da söyleyebiliriz.

Daha geniş bilgi için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/organ-nakli-ve-bagisinin-dinimizdeki-yeri-nedir.html

Erzurum’daki gibi ezanların sonuna salâ eklenmesi caiz midir?

Her ezandan sonra ayrıca salâ okumak bidattir. Bid’at ise, Hz. Peygamber ve ashab-ı kiram dönemlerinde görülmeyip onunla amel edilmeyen, hatta bir benzeri olmayan ve İslam’dan olmadığı halde sonradan ortaya çıkan ve ibadet kabul edilen görüş ve amellere, sünnete aykırı davranışlara denilir. (M. Sait Şimşek, “Bid’at”, Şamil İslam Ansiklopedisi)

Dinde sonradan ortaya çıkan ve hakkında delil bulunmayan durumlar hakkında Resulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:

“İşlerin en kötüsü sonradan ortaya çıkarılanlardır.” (Müslim, Cuma, 43.)

“Sonradan ortaya çıkarılan her şey bid’attir.” (Nesâî, Îdeyn, 22; İbn Mace, Mukaddime, 7)

“Her bidat dalalettir, her dalalet de ateştedir.” (Müslim, Cuma, 43).

Diyanet’in bu işe neden müdahale etmediğini ise bizden değil, bizzat kendilerinden sorup öğrenmelisiniz.

Faize bulaşmadan nasıl araç alabilirim? Bir yol gösterir misiniz?

Birincisi, leasing yöntemiyle finans kurumundan veya bir leasing şirketinden alabilirsiniz. Leasing sistemi hakkında bilgi edinmek için aşağıdaki linki tıklayabilirsiniz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/leasing-nedir-caiz-olup-olmadigi-hakkinda-bilgi-verir-misiniz.html

İkinci olarak, finans kurumu ile murabaha sözleşmesi yaparak alabilirsiniz. Bu durumda katılım bankasının malın mülkiyetini üzerine geçirmemesi, fıkhî açıdan önemli bir problemdir, akdin hükmünü etkiler.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/katilim-bankasinin-bizim-yerimize-odeme-yapmasi-faize-girer-mi.html

Onlara kabul ettirerek aranızda “özel satış sözleşmesi” yapmak suretiyle bu mahzuru minimize edebilirsiniz.

Kâr oranının miktarı, faizli bankaya gidilmesine ruhsat vermez. Yapılacak olan, kâr oranını düşürmek için sıkı pazarlık yapmaktır.

Doç. Dr. Servet Bayındır

Cebrail’in 10 sefer daha yeryüzüne ineceğine dair bir hadis var mı?

Hadis kaynaklarında “Cebrail’in Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin vefatından sonra on kez daha inerek her seferinde yeryüzünden bir şeyi kaldıracağı” şeklinde herhangi bir rivayete rastlayamadık.

Peygamberimiz, son peygamber olduğuna göre melek Cebrail’in vahiy getirme göreviyle dünyaya gelmeyeceği açıktır. Bununla birlikte melekler, kendilerine verilen görevleri yerine getirmek üzere Allah’ın uygun gördüğü her zaman dünyaya inerler. Cebrail aleyhisselam da melek olduğundan dolayı -vahiy getirme görevi dışında- başka bir görev için onun da inmesi muhtemeldir. Kadir suresinde bu durumu ifade eden ayetler vardır:

“Biz Kur’an’ı Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesi nedir, nereden bileceksin? Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır. O gece melekler, yanlarında ruh (emir) olduğu halde Rablerinin izniyle her bir emir için inerler.” (Kadir, 97/1-5)