Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Namaz

Kur’an’da sünnet namazlara işaret eden herhangi bir ayet var mıdır?

Namazları ezan okunur okunmaz hemen kılmamız mı gerekir?

Namazları ilk vaktinde kılmanın sevabı büyüktür. Namazlarınızı son vaktine kadar geciktirmeniz, namazın terkine yol açabileceği için zorunlu haller dışında bunu yapmamalısınız.

Şu hususu bir kez daha vurgulamamız gerekiyor: Hiçbir namaz vakti dışında kılınamaz. Yani namazların kazası olmaz. Bu yüzden her namazın kendi vaktinde kılınması zaruridir.

Tatillerde ailesinin yanına giden öğrenciler orada seferi sayılırlar mı?

Ailenizin yanında gittiğinizde seferi olmazsınız. Fakat öğrenci olarak bulunduğunuz şehirden ayrıldığınız andan itibaren ailenizin yaşadığı şehre gelinceye kadar seferi olursunuz.

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/seferi-olmanin-sartlari-nelerdir-bursadan-istanbula-giden-seferi-olur-mu.html

Seferilikte akşam namazı üç rekât, diğer namazlar iki rekât olarak kılınmalıdır.

Bir de yolculuk esnasında ihtiyaç olursa öğle ile ikindi namazını ve akşam ile yatsı namazını birleştirebilirsiniz. Bu konuda sitemizde bir araştırma bulunmaktadır. Aşağıdaki linke tıklayarak bu araştırmayı okumanızı tavsiye ederiz:

www.suleymaniyevakfi.org/fikih-arastirmalari/namazlarin-birlestirilmesi.html

Vitir namazının hükmü nedir? Farz mıdır, sünnet midir?

Orta namaz hangi namazdır? İslami hesaba göre gün ne zaman başlar?

Sessiz okunan namazlarda cemaat de Fatiha okumalı mıdır?

Kadınlar namaz kılarken niçin kamet getirmezler?

Kadınların tek başlarına veya kendi aralarında cemaatle namaz kılarken kamet getirmeleri Hanefîler’e göre mekruhtur.

Hanefilerin delili, Beyhaki’de geçen (c: 1, s. 408) ve Nebîmizden rivayet edildiği belirtilen şu hadistir:

“Kadınlara ezan da ikamet de gerekmez.”

Bu hadis biri Esma binti Ebi Bekir radıyallahu anhâdan merfû olarak, diğeri ise Abdullah İbn Ömer radıyallahu anhtan mevkûf olarak rivayet edilmiştir. Esma hadisinin senedinde bulunan ravi el-Hakem b. Abdillah b. Sa’d’ın güvenilir biri olmadığı, hadislerinin terk edildiği; Abdullah İbn Ömer hadisinin senedinde bulunan Abdullah b. el-Eyli’nin de zayıf bir ravi olduğu gerekçesi ile her iki rivayet de zayıf kabul edilmiştir. (Bkz: Kâsânî, Bedâiu’s-Sanâi’, Thk: Muhammed Muhammed Tamir, Muhammed Said Zeyni, Vecih Muhammed, c: 1, s. 478)

İmam Şafii ve Ahmed b. Hanbel’e göre kadınlar kamet getirirlerse bunun bir sakıncası olmaz, getirmezlerse bu da caizdir.

Aişe Validemizin ezan okuyup kamet getirdiği ve kadınlara imamlık yaptığı rivayet edilmiştir. (İbn Kudâme, Muvaffakuddîn Ebî Muhammed Abdillâh b. Ahmed, İbn Kudâme el-Makdîsî, Şemsuddin Ebi’l-Ferec Abdirrahman b. Ebî Ömer Muhammed b. Ahmed: el-Muğnî ve’ş-Şerhu’l-Kebîr alâ Metni’l-Mukni’, Dâru’l-Fikr, Beyrut, 1984, c: 1, s. 467, 582. fasıl)

Camide kadınlarla erkekler arasına perde çekilmesi şart mıdır?

Kadınların namaz kılarken erkekleri görmeleri namazlarına bir zarar vermez. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem zamanında kadınlar mescitte en arka safta namaz kılarlardı. Bu esnada erkeklerle arasına günümüzde olduğu gibi bir perde çekilmiş değildi. Hadis kitaplarında sorunuzu yakından ilgilendiren şöyle bir rivayet bulunmaktadır:

Sehl b. Sa’d radıyallahu anh’dan rivayete göre, o şöyle demiştir: Bazı erkekler elbiseleri dar ve uygun olmadığı için çocuklar gibi vücutlarına bağlayarak namaz kılıyorlardı. Böylesi durumlarda erkeklerin arkasındaki saflarda namaz kılan kadınlara: “Erkekler secdeyi bitirip oturmadıkça siz kadınlar başınızı kaldırmayın” denildi. (Buhari, Salât, 6 Amel fi’s-Salât, 14; Müslim, Salât, 133 (441), Ebu Dâvûd, Salât, 78; Nesâî, Kıble, 16.)

Erkeklerin elbiselerini çocuklar gibi boyunlarına asmaları, elbiselerin darlığındandır. Bu hal İslamiyet’in ilk devirlerinde Müslümanların sıkıntı ve zaruret içinde bulun­dukları zamanlarda olmuştur. Ashabı Kiramın bu şekil hareketleri, el­biseleri açılarak avret mahalleri görülmesin, diyedir. Kadınlara da erkek­lerden evvel başlarını secdeden kaldırmamaları bundan dolayı emredilmiştir. Eğer aralarında perde olsaydı zaten kadınların erkekleri görmeleri söz konusu olmazdı.

Bu açıdan namaz kılan kadınlarla erkeklerin arasına perde çekilmesine ihtiyaç yoktur.

Ameliyat geçirenler namazlarını bir süreliğine erteleyebilirler mi?

Hayır mümkün değildir! Namaz, vakitlere bağlı bir ibadettir. Vakti çıktığı andan itibaren bir namazı kılmak mümkün değildir. Bu yüzden namazı ertelemek diye bir kavrama dinimizde yer yoktur. Hiçbir şart, namazın kazaya kalmasını gerektirmez. Nisa suresinin 101-103. ayetlerini bir Kur’an mealinden okursanız göreceksiniz ki Allah Teâlâ savaş esnasında bile (1 rekât dahi olsa) namazın kılınmasını emretmiş, asla kazaya bırakılmasına razı olmamıştır.

Fakat bizim dinimiz kolaylık dinidir. Siz bu durumda abdest alırken ayağınızın sarılı olan kısmını mesh edin. Ayakta namaz kılamıyorsanız nasıl gücünüz yetiyorsa namazı o şekilde kılarsınız. Ama mutlaka kılmalısınız.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/cekyatta-namaz-kilan-hastalar-yastik-uzerine-secde-edebilirler-mi.html

Namaz kılarken çocuklar önümüze geçerse namazı bozmalı mıyız?

Küçük çocuklar sizi çekiştirdiği zaman namazı bozmanıza gerek yoktur. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem namazda iken kızı Zeynep’ten olma torunu Ümame onun omuzlarına çıkar, oynardı. Fakat Peygamberimiz onu engellemediği gibi kendi namazını da bozmazdı. Üstelik Resulullah torunu Ümâme sırtında olduğu halde namaz kılarken ashaba da imamlık yapmaktaydı.

Bununla ilgili bir hadis şöyledir:

Ebû Katâde’den; demiştir ki: Biz öğle yahut da ikindi na­mazı için Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi beklemekteydik. Bilâl de Peygamberimizi na­maza davet etmiş iken bir de baktık ki, kızının (Zeynep) kızı Ümâme binti Ebi’l-Âs omzunda olarak mescide girip namaz kılacağı yere durdu. (Ona, uyarak) biz de arkasına durduk. Ümâme ise, bulunduğu yerde (yani Resûlullah’ın omzunda) duruyordu. (Resûlullah) tekbir aldı. Biz de tekbir aldık. Resûlullah rükû’a varmak isteyince onu tuttu (omzundan aşağı) indirdi. Sonra rükû ve secdeye vardı. Secdeyi bitirip de ayağa kalkmak isteyince Ümâme’yi yine (eski) yerine yani omzuna koydu. Resûlullah namazı bitirinceye kadar her rekâtta bunu yapmaya devam etti.” (Ebu Dâvûd, Salât, 164-165; Nesâî, İmamet, 37.)

Hadisten de anlaşılacağı gibi gerek anne-babanın gerekse de cami cemaati ve imamların bu gibi durumlarda çocukları üzmemesi, azarlamaması, onları namazdan ve camiden soğutacak tavırlardan uzak kalması gerekir.

Ezanı duyduğumuzda oturuşumuzu düzeltmemiz şart mı?

Ezan, namaza çağrı, namaz vaktinin ilanıdır. Başka bir ibadetle uğraşmayan kişilerin susup ezanı dinlemesi ve Nebîmizin yaptığı ve tavsiye ettiği gibi müezzini tekrar etmesi tavsiye edilir. Nebîmizin “Müezzi­nin nidasını işittiğiniz zaman siz de onun demekte olduğu sözler gibi söyleyin” buyurduğu rivayet edilmiştir. (Buhârî, Ezan, 7; Müslim, Salât, 10  (383); Ebû Dâvûd, Salât, 36; Tirmizî, Salât, 154; Nesâî, Ezan, 33; İbn Mâce, Ezan, 4)

Ama Kur’an okumak vs. gibi bir ibadetle meşgul olanların ibadetlerini yarıda kesip ezanı dinlemeleri gerektiğine dair herhangi bir delil bulunmamaktadır.

Ezan, bir şiardır, semboldür. Allah’ın sembollerine saygı göstermek ise Allah’a saygı göstermek manasına gelir. Bununla ilgili bir ayet şöyledir:

“Müminler, Allah’ın koyduğu işaretlere/sembollere, haram ayına, hac kurbanına, gerdanlıklı kurbanlara ve Rablerinin ikramını ve rızasını aramak için Kabe’ye yönelenlere saygısızlık etmeyin…” (Mâide, 5/2)

Bir başka ayette ise Allah Teâlâ, şeâirullâh’a yani kendi koyduğu sembollere saygı gösterilmesinin, kalplerin takvasına bağlı olduğunu bildirmektedir. (Bkz: Hac, 22/32) Bu açıdan namazda gözü olan mü’minlerin sadece kulakları değil, gönülleri de ezanda olmalı ve başka bir ibadetle meşgul değilse ezanı büyük bir saygı ile dinlemelidirler.