Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Hadis

“Atıcılığı öğrenip de terk eden bizden değildir” hadisi sahih midir?

Allah Teala Kur’an-ı Kerim’de Müslümanlara, düşmanlarına karşı her daim hazırlıklı bulunmalarını emretmiş ve şöyle buyurmuştur:

“Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın. Onunla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah’ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir, siz asla haksızlığa uğratılmazsınız.” (Enfâl, 8/60)

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu ayette geçen “kuvvet” kelimesini atmak, atıcılık olarak tefsir etmiştir. (Müslim, İmâret, 167 (1917)

Bu ve benzeri hadisler atıcılığın faziletine ve cihad niye­tiyle silah kullanmaya, atıcılığın her çeşidini öğrenmeye teşvik etmektedir. Binaenaleyh bugünkü modern silâhların her çeşidini öğrenmek hatta uçak ve motorlu vasıtaları kullanmak bu hükme dâhildir. Ata bin­mek ve harbe yarayacak yüzücülük, nişancılık ve güreş nevileri gibi spor faaliyetleri de böyledir. (Ahmed Davudoğlu, Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, İmaret, 1917. hadisin şerhi)

Bahsettiğiniz hadisi, yukarıdaki ayet ile birlikte düşündüğümüzde Peygamberimizin Müslümanları düşmana karşı daima uyanık ve hazır tutmak istediği anlaşılır.

Hadisin tamamı şöyledir:

Bize Muhammed b. Rumh b. Muhacir rivayet etti. (Dedi ki) Bize Leys, Haris b. Ya’kub’dan o da Abdurrahman b. Şumase’den naklen haber verdi ki Fukeym-i Lahmî, Ukbe b. Amir’e:

–  Şu iki hedef arasında gidip geliyorsun. Hâlbuki sen yaşlısın bu sana zor gelir demiş. Ukbe:

– Resûlüllah sallallâhu aleyhi ve sellem’den işittiğim bir söz ol­masaydı ben buna katlanmazdım. Cevabını vermiş. Haris diyor ki; Bunun üzerine ben İbn Şumase’ye :

–  Ne o? diye sordum.

–  Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem): «Her kim atıcılığı öğre­nir de sonra terk ederse bizden değildir. Yahut muhakkak isyan etmiştir» buyurdu dedi.” (Müslim, İmâret, 169 (1919)

Bu hadisi şerh edenler, atıcılığı öğrendikten sonra ihmal ederek unutmanın şiddetle mekruh olduğuna delalet ettiğini söylemektedirler. (Bkz: Davudoğlu, Müslim Şerhi)

Hadiste geçen “bizden değildir” cümlesi dinden çıkmak anlamında değil; “o bizim yolumuzda değildir”, “bizim emrimizle amel etmiş sayılmaz” manalarına gelir. Yani bu işleri terk eden, unutan, Allah’ın sürekli olarak uyanık olma emrini tutmamış olur manasına gelir.

Görüldüğü gibi hadisler ayetlerle birlikte anlaşıldığında tam bir bütünlük arz etmektedir.

Ümmetimin âlimleri İsrailoğullarının peygamberleri gibidir hadisi sahih mi?

Hadis diye bilinen bu söz, halk arasında oldukça meşhurdur. Fakat Demîrî, Zerkeşî ve İbn Hacer el-Askalânî gibi ileri gelen hadis âlimleri bu sözün asılsız olduğunu söylemişler, Suyûtî ve Zerkeşî de asılsız olduğunu onaylamışlardır. Bazı âlimler de bu sözün hiçbir muteber kitapta bulunmadığını belirtmişlerdir. (Bkz: Muhammed Abdurrahman es-Sehâvî, el-Makâsıdu’l-Hasene, Thk: Muhammed Osman el-Huşt, 4. Baskı, Beyrut, 2002, s: 340; hadis no: 702; Aliyyü’l-Kârî, el-Esrâru’l-Merfûa fi’l-Ehâdîsi’l-Mevdûa (el-Mevdûatu’l-Kübrâ), Thk: Muhammed Lütfi es-Sabbâğ, 2. Baskı, Beyrut, 1986, s: 247; hadis no: 298; Muhammed b. Ali b. Muhammed eş-Şevkâni, el-Fevâidu’l-Mecmûa fi’l-Ahâdîsi’l-Mevdûa, Thk. Abdurrahman el-Muallimî, 2. Baskı., Beyrut, 1392 h., s. 286; hadis no: 897.)

Yine hadis ulemasından Hâfız el-Irâkî de bu sözün asılsız olduğunu ve herhangi bir isnadının bulunmadığını söylemiştir. (Bkz: Abdurrauf el-Münâvî, Feyzu’l-Kadîr, 2. Baskı, Beyrut, 1972, c. 4 s. 384)

Ahir zamanda az ibadet yapan kurtulur mu?

Bahsedilen rivayet şöyledir:

Ebû Hureyre radıyallâhu anh’ın rivayetine göre, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir:

“Siz öyle bir zamandasınız ki size emredilenin onda birini terk eden helak olur. Sonra öyle bir zaman gelecek ki o zaman da kendine emredilenin onda birini yapan kurtulur.” (Tirmizi, Fiten, 79)

Tirmizî bu hadisle ilgili şunları söylemiştir:

“Bu hadis garîb olup bunu sadece Nuaym b. Hammad’ın, Süfyân b. Uyeyne’den rivayeti olarak bilmekteyiz.”

Garîb hadis, senedinin bir veya birkaç tabakasında râvî adedi bire düşen hadistir.

Bu hadisin rivayet zincirinde yer alan Nuaym b. Hammâd, hemen hemen bütün hadis münekkitleri tarafından zayıf ve münker hadis rivayet etmekle tanınan ve rivayetlerinde çok yanılıp bunları birbirine karıştıran biri olarak tanıtılır. Bu kişinin rivayetlerinin delil olarak kullanılamayacağını, onun sünneti koruma gayretiyle hadis uydurduğunu söyleyenler de olmuştur. (Bkz: Ali Çelik, “Nuaym b. Hammâd”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, c: 33, s: 219. Nuaym b. Hammâd hakkında daha detaylı bilgi için bkz: ez-Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, 4. baskı, c: 10, s: 595-612, sıra no: 209)

Görüldüğü gibi hadis, senet yönünden zayıftır. Ayrıca kimse, zamanın bozulduğunu iddia ederek suçlarının veya tembelliğinin üstünü örtemez. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Akıp giden zamana yemin ederim,

İnsan, hep ziyan içindedir.

Ama inanan, iyi işler yapan, sabrı tavsiye eden ve hakkı tavsiye edenler başka.” (Asr Suresi)