Oruç
Dakika farkı mevsimlere göre değişir. Ağustos ayında bir derece 6 dakika civarındadır.
Bir de Diyanet takviminde güneşin doğuşu en az gerçek doğuştan 7 dakika önceyi gösterir. Ve bu 7 dakika da 18 derecenin içerisine yedirildiği için süre uzamış oluyor.
www.fetva.net/yazili-fetvalar/takvimlerdeki-40-dakikalik-hata-2011-yilinda-da-devam-ediyor-mu.html
Hata 40 dakikadan da fazladır. Bir saat geçmeden namazı kılmamak gerekir. Geçen seneden bu yana Diyanet takvimlerinde herhangi bir düzeltme yapılmamıştır.
Konuyla ilgili bilgiler için lütfen aşağıdaki linkleri tıklayınız:
Hastalık veya yolculuk gibi sebepler dışında bir Müslümanın oruç tutmama, akşamdan niyetlenmeme gibi davranış gösterme hakkı ve yetkisi yoktur. Böyle bir davranış kesin olarak Allah’a isyan anlamı taşır.
Bununla ilgili cevaplarımız için lütfen aşağıdaki linkleri tıklayınız:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/keyfi-olarak-tutulmayan-ramazan-orucunun-cezasi-nedir.html
www.fetva.net/yazili-fetvalar/oruca-niyet-edilmemisse-yiyip-icilebilir-mi.html
Bakara suresinin 187. ayetine göre orucu bozan şeyler; yemek, içmek ve cinsel ilişkidir. Nikotin bandı bunlardan hiçbirine girmeyeceği için orucu da bozmaz. “Bozar” diyenler bunun hangi sınıfa girdiğini ilmi olarak ispatlamak zorundadırlar.
Allah Teâlâ Bakara sûresi 184 ve 185. ayetlerde hasta olanların oruç tutmayabileceklerini bildirmiştir. Onlar tutamadıkları orucun yerine başka günlerde oruç tutarlar. Fakat güçleri yeter de oruç tutarlarsa bu onlar için daha iyi olur. Oruç tutmaları halinde hastalıklarının artma ihtimali varsa tabii ki bu takdirde oruç tutmamaları gerekir. Ama oruç tutmayıp yerine fidye vermek olmaz.
Hasta ve yolcuların oruca hiç başlamama izinleri olduğu gibi başladıkları oruçlarını bozma izinleri de vardır. Bu durumda tutmadıkları veya bozdukları oruçlarını gününe gün kaza etmeleri yeterlidir; herhangi bir keffaret söz konusu değildir.
YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Bs., Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 87.
Geniş bilgi için lütfen aşağıdaki linkleri de tıklayınız:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/oruc-tutamayan-hastayasli-ve-gucsuz-olanlar-ne-yapmali.html
www.fetva.net/yazili-fetvalar/diyabet-hastalarinin-ramazan-ayinda-oruc-tutmalari-gerekir-mi.html
Hayır, böyle bir uygulama yoktur. Havaların sıcak olması, oruç tutulmasına engel değildir. Orucu (mükelleflerden) sadece hastalar ve yolcular tutmayabilirler ki onların bile tutmaları tavsiye edilmiştir.
www.fetva.net/yazili-fetvalar/oruc-tutamayan-hastayasli-ve-gucsuz-olanlar-ne-yapmali.html
İlk Müslümanların sıcaklıkların 50 derecelerde seyrettiği Mekke ve Medine şehirlerinde, çöllerinde yaşadıklarını ve oruçlu bir şekilde cihada çıktıklarını hatırlarsanız günümüzde oruç tutmanın o kadar da zor olmadığını anlayabilirsiniz.
Benzer bir soru-cevap için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/kpss-ye-hazirlaniyorum-oruc-tutmayip-kaza-edebilir-miyim.html
Hayır, bu düşünce adak olmaz. Çünkü adak, kişinin üzerine vacip olmayan bir ibadeti yapacağına dair Allah Teala’ya söz vererek kendine vacip kılmasıdır.
Hastalık veya yolculuk gibi meşru mazeretlerden dolayı tutulamayan oruçların kaza edilmesi üzerinize farz olduğu için, onun adağa dönüştürülmesi mümkün olmaz.
Dolayısıyla bu 7 günlük orucu peş peşe tutmanız gerekmez. Belirli aralıklarla tuttuğunuzda sorumluluğunuzu yerine getirmiş olursunuz.
Konuyla ilgili olarak aşağıdaki linklerde bulunan soru-cevapları da okumanızı tavsiye ederiz:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/hamileyken-tutulamayan-oruclar-ne-zaman-kaza-edilmelidir.html
www.fetva.net/yazili-fetvalar/hastaliktan-dolayi-bozulan-orucun-yerine-kac-gun-oruc-tutulur.html
Nebîmiz sallallâhu aleyhi ve sellem, Muharrem ayının 9. ve 10. günleri yani âşûrâ/aşure günlerinde oruç tutmayı tavsiye etmiştir. Bu oruçlar hariç Muharrem ayına mahsus bir ibadet yoktur, diğer zamanlarda olan ibadetler bu ayda da devam eder. Mesela normal zamanlarda kılınan nafile namazlar, sünnet olan Pazartesi ve Perşembe oruçları, dualar… Fakat sadece Muharrem ayına mahsus olarak yukarıdaki oruç dışında bir ibadet yoktur.
Aşure orucuyla ilgili hadisler şöyledir:
Aişe (radıyallâhu anhâ) demiştir ki: “Aşure günü cahiliye devrinde, Kureyşlilerin oruç tuttukları bir gündü. O günde Resûlullâh da oruç tutuyordu. Resûlullâh, Medine’ye gelince de aşure günü oruç tuttu ve o günün orucunu emretti. Ramazan orucu farz kılınınca farz oruç Ramazan oldu ve aşure terk edildi. Artık isteyen o gün oruç tuttu, isteyen tutmadı.” (Buhârî, Savm 1, 68, Müslim, Sıyâm 113 (1125); Tirmizî, Savm, 49; Ebû Dâvûd, Savm, 64; Muvatta, Sıyâm, 33)
Abdullah İbn Ömer (radıyallahu anhumâ) demiştir ki: Aşure (günü), cahiliye devrinde oruç tuttuğumuz bir gündü. Ramazan farz kılınınca, Resûlullâh şöyle buyurdu:
“Bu (gün) Allah’ın günlerinden bir gündür. Dileyen o gün oruç tutar, dileyen tutmaz.” (Buhârî, Savm, 68; Müslim, Sıyâm, 117 (1126); Ebû Dâvûd, Savm, 64)
Abdullah İbn Abbas (radıyallahu anhumâ) demiştir ki: Resûlullâh Medine’ye gelince Yahudilerin Aşure günü oruç tuttuklarını gördü. Bunun sebebi sorulduğunda Yahudiler: “Bu (gün) Allah (c.c.)’ın Firavun’a karşı Musa’ya yardım ettiği gündür. Biz onu tazim için bugün oruç tutuyoruz” dediler. Bunun üzerine Resûlullâh: “Biz Musa’ya sizden daha yakınız” buyurdu ve Aşure orucunu emretti. (Buhârî, Enbiyâ, 24, Menâkıbu’l-Ensâr, 52; Müslim, Sıyâm, 127 (1130); Ebû Dâvûd, Savm, 64; İbn Mâce, Sıyâm, 41; Ahmed b. Hanbel, 1/291, 310, 336, 340.)
Yukarıdaki iki hadiste Nebîmizin Mekke’de iken de aşure orucunu tuttuğu ifade ediliyor. Ama son hadiste bu orucun Medine’de başladığı anlaşılmaktadır. Bu durum, bir çelişkiyi gerektirmez. Araplar, Hz. İbrahim’in dininden kalma bir ibâdet olarak, Yahudiler de Musa Aleyhisselâma uyarak bu orucu tutmuş olabilirler. Yahudilere, Aşure günü oruç tutmalarının sebebinin sorulması, onların bu orucu hangi gerekçeyle tuttuklarını öğrenmek için olabilir.
www.fetva.net/yazili-fetvalar/asure-gunu-alisveris-yapmak-bereketi-artirir-mi.html
Şevval ayında tutulması tavsiye edilen altı gün orucu ile ilgili cevap aşağıdaki linkte bulunmaktadır. Okumanızı tavsiye ederiz:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/sevval-ayinda-tutulmasi-gerektigi-soylenen-orucun-hukmu-nedir.html
Sorunuzun ikinci bölümüne gelince: “Ulemanın beyanına göre Ramazan orucuna Şevval ‘den altı gün eklemekle tutulan orucun bütün sene orucu gibi olması, yapılan amellerin on misli katlandığı içindir:
Ramazan’ın on misli on ay eder, Şevval ayının altı gününün on misli de altmış gün yani iki ay olur. Bu suretle oruç tutan kimse bütün sene (12 ay) oruç tutmuş gibi sevap kazanır.” (Ahmed Davudoğlu, Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, Oruç Bahsi, 204 (1164.) hadisin açıklaması)
Bu açıklama, ayetlerle örtüşen bir açıklamadır. Çünkü bir ayette Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Kim iyilik yaparsa ona onun on katı verilir. Kim de kötülük yaparsa onun sadece bir katı ile cezalandırılır. Onlara bir haksızlık yapılmaz.” (En’âm, 6/160)
Bakara sûresinin 187. ayetine göre orucu bozan şeyler; yemek, içmek ve cinsel ilişkidir. Yemeğin tadına bakmak ise ne yemek sayılır ne de içmek. Bu yüzden orucu bozmaz. Fakat bunun sebepsiz yere olması mekruhtur. Çünkü aynı ayette yukarıda “sınır” olarak belirlenen şeylere yaklaşılmaması gerektiği de belirtilmiştir. Hiçbir sebep yokken yemeğin tadına tuzuna bakmak bu sınırlara yaklaşmak olur. Yemeğin tadına tuzuna bakılmaması halinde evde huzursuzluk çıkması ihtimali zaruret kapsamında değerlendirilir. Bu ise mekruhluğu da ortadan kaldırır.
İlgili cevap için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/orucluyken-yemegin-tadina-bakmak-orucu-bozar-mi.html
Şans oyunları dinimizde haramdır. Bunlar orucunuzu bozmaz ama haram işlemiş olursunuz. Peygamberimizden rivayet edilen bir hadis şöyledir:
“Oruç tutan öyle insanlar vardır ki, kârları sadece açlık ve susuzluk çekmektir.” (İbn Mace, Sıyam, 21)
Madem orucunuzu tutarak Allah’ın bir emrini yerine getiriyorsunuz o halde onun kesin olarak yasakladığı şeylerden de uzak durmalısınız.
Şans oyunları ile ilgili cevabımızı okumak için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/sans-oyunlarindan-elde-edilen-kazanc-dinimize-gore-haram-midir.html
Şafii mezhebine göre kaza orucu tutanların her gün için birer müd fidye vermesi gerekir. Bir müd yaklaşık 675 gram kadar buğday, arpa, pirinç gibi halkın yaygın olarak yediği şeylerdir.
Şafiilere göre üzerinde kaza olan kimse ikinci ramazan gelinceye kadar orucunu kaza etmezse ramazandan sonra kaza etmesi gerektiğinden her gün için bir müd, üzerinden iki ramazan geçerse her gün için ikişer müd, üç ramazan geçerse her gün için üçer müd fidye vermesi gerekir. Böylece üzerinden ne kadar sene geçerse güne gün kaza etmekle beraber tehir ettiği sene kadar fidye vermesi gerekir. Mesela kazaya kalmış bir günlük orucun yirmi sene sonra kaza edileceğini farz edersek kaza sahibi bir gün oruç tutar ve yirmi müd de fidye vermekle mükellef olur. (Halil Günenç, Büyük Şafii İlmihali, Hilal Yayınları, İlaveli 2. Baskı, s: 223 )
Bayılmak tek başına orucu bozan hallerden biri değildir. Fakat oruçluyken hastalanan kişiler oruçlarını bozabilirler.
Bayılan kimseler hasta gibidirler. Ayıltmak için kendisine su verilmişse veya kendisi ayıldıktan sonra kendine gelebilmek için su veya ilaç içmişse orucu bozulmuş olur. Bu durumda Ramazandan sonra gününe gün oruç tutması yeterli olur.
YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 100.
Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/hastaliktan-dolayi-bozulan-orucun-yerine-kac-gun-oruc-tutulur.html
Oruç tutanların deodorant, parfüm veya kolonya kullanmaları, bunları koklamaları caizdir. Bunlar yemek ve içmek sınıfına dahil olmadığı için orucu bozmazlar.
Üzerinize bunlardan sürdükten sonra, onların etkisi devam ederken namaz kılmanızda ise bir sakınca yoktur.
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/parfum-deodorant-ve-kolonyalardaki-alkol-namaza-engel-midir.html
Orucu bozan şeyler, yemek, içmek ve cinsel ilişkidir. Bunun yanı sıra hastalar ve yolcular dilerlerse oruçlarını tutmayabilirler. Oruçluyken hastalan kişiler de ilaç içmek maksadıyla oruçlarını bozabilirler. Bahsettiğiniz kişinin bir gün kaza orucu tutması yeterlidir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Orucu sayılı günlerde tutun. İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan tutamadığı günler sayısınca başka günlerde oruç tutsun…
Ramazan öyle bir aydır ki Kur’an o ayda indirilmiştir. O insanlara yol gösterir. Onda doğru yolun açık belgeleri vardır, iyiyi kötüden ayırır. Sizden kim bu aya erişirse onu oruçlu geçirsin. Kim de hasta olur veya yolculukta bulunursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde oruç tutsun. Allah size kolaylık ister, zorluk istemez. Bu kolaylıkları, sayıyı tamamlamanız ve size yol gösterdiğine karşılık onu tekbîe etmeniz için meşru kılmıştır; ola ki şükredersiniz.” (Bakara, 2/184-185)
Câbir b. Abdillâh radıyallâhu anhtan rivâyete göre, Resûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem Fetih yılı Mekke’ye doğru yola çıkmıştı. Kurau’l-Gamîm denilen yere varıncaya kadar kendisi de ashabı da oruçlu idiler. Resûlullâh’a: “Oruç insanlara zor geliyor, onlar sizin yaptığınıza bakıp duruyorlar.” Denildi. Resûlullâh da ikindiden sonra bir bardak su istedi ve insanların gözü önünde içti. Bunu görenlerin bir kısmı oruçlarını açtılar, bir kısmı ise oruca devam ettiler. Bir kısım ashabının oruçlarına devam ettikleri haberi kendisine ulaşınca: “Onlar itaat etmiyorlar, isyan etmişlerdir.” buyurdular. (Müslim, Sıyâm, 90 (1114); Tirmizi, Savm 18.)
Bu hadis, hastalık ve yolculuk durumunda oruç tutmanın iyi olduğunu bildiren ayete aykırı değildir. Zira bu hadis, hasta veya yolcu iken oruca devam etmesi halinde bünyesi zarar görecek olanların oruca devam etmemesini beyan etmektedir. Bu durumda olan kimselerin oruca devam edip bünyelerine zarar vermeleri, “isyan” sayılmıştır. Oruç tutmaları halinde bünyeleri zarar görmeyecek olan hasta ve yolcuların ise -ayette de belirtildiği gibi- oruç tutmaları daha iyidir.
Ömer Nasuhi Bilmen’in Büyük İslam İlmihali’nde şu bilgi yer almaktadır:
“Oruçlu kimsenin, önceden çiğnenmiş beyaz ve parçalanmaz bir sakızı çiğnemesi mekruhtur. Fakat yeni bir sakızı çiğnemek caiz değildir.”
Bu, bize göre de doğrudur. Zira oruç, imsak vaktinden akşam güneş batımına kadar, ibadet niyetiyle yeme içme ve cinsel ilişkiden uzak durmaktır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Oruçlu günlerin gecelerinde kadınlarınızla ilişki size helal kılındı. Onlar sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbisesiniz. Allah, kendinize olan güveni sarsıcı işler yapmakta olduğunuzu bildi ve tevbelerinizi kabul etti. Şimdi onlarla birleşebilirsiniz. Allah sizin için ne yazmışsa, onu arayın. Şafağın ak çizgisi kara çizgisinden sizce, tam seçilinceye kadar yiyin için. Sonra orucu akşama kadar tamamlayın. Mescitlerde îtikâf halinde iken eşlerinizle birleşmeyin. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır; onlara yaklaşmayın. Allah ayetlerini insanlara böyle açıklar, belki sakınırlar.” (Bakara, 2/187)
Yukarıdaki ayete göre yeme, içme ve cinsel ilişki orucu bozar. Ayetin sonunda: “Bunlar Allah’ın sınırlarıdır, ona yaklaşmayın” buyrulduğuna göre, onlara yaklaştıran şeyleri de yapmamak, oruçluyken yeme, içme ve cinsel ilişkiye götürecek her şeyden kaçınmak gerekir. Sakız çiğnerken bundan bir parçanın boğaza kaçması ihtimal dâhilindedir. Bu yüzden bundan uzak durmak gerekir.
Allah Teâlâ hasta olanların ve oruç tutması halinde hastalığı artacak olanların oruç tutmayabileceklerini ama tutmalarının daha hayırlı olacağını bildirmiştir.
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/hasta-veya-yolcu-oldugu-icin-oruc-tutamayanlar-ne-yapmali.html
Oruç tutmayan hasta ve yolcuların yapması gereken, daha sonra tutamadıkları günler sayısınca oruç tutmaktır. Oruç tutma fırsatı bulamadan ölürse bir sorumluluğu olmaz. Bu gibi kişilerin ödeyecekleri bir fidye de yoktur.
Geniş bilgi için lütfen aşağıdaki linkte yer alan soru-cevabı okuyunuz:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/oruc-tutamayan-hastayasli-ve-gucsuz-olanlar-ne-yapmali.html