Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Oruç

Ramazan geceleri karı koca ilişkisi serbest midir?

Ramazan ve Kurban Bayramlarında veya cuma gecesi, Ramazan geceleri gibi gecelerde eşler arasında cinsel ilişki yasak değildir. Eşler arasında cinsel ilişkinin yasak olduğu dönemler; kadının âdetli veya lohusa olduğu günler, hac ve umre için ihramlı bulunulan günler ve itikâfta bulunulan günlerdir. Bunların haricinde cinsel ilişki için herhangi bir “özel gün” yasağı yoktur.

Ramazan gecelerinde karı-koca ilişkisinin serbest olduğuna dair Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Oruç gecelerinde kadınlarınızla ilişki size helal kılındı. Onlar sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbisesiniz…” (Bakara, 2/187)

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 108.

Benzer bir soru-cevap için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/dini-bayramlarda-esler-arasinda-cinsel-iliski-yasak-midir.html

Namaz kılmayanların tuttukları oruç kabul olur mu?

Namaz da oruç da Allah’ın emridir, bir Müslüman her ikisinden de sorumludur. İnkâr etmediği ve alaya almadığı müddetçe bunlardan birini yerine getirmemesi, diğerini terk etmesini gerektirmez. Allah Teâlâ terk ettiği ibadetinin cezasını, yerine getirdiğinin ise mükâfatını verir. Yani namaz kılmayan kişi büyük bir günah işlemektedir. Fakat bu, onun Ramazan orucu tutmasına engel değildir. Orucunu tutmakla mükelleftir.

Dünyada iken işlediği amelleri boşa gidecek olanlar kâfirlerdir, Müslümanlar değil. Konuyla ilgili ayetler şöyledir:

“De ki: İşleri en büyük zararla kapanacakları size haber vereyim mi:

Dünya hayatında güzel iş yaptıklarını sandıkları halde çalışmaları hedefinden şaşanlardır.

Onlar, Rablerinin ayetlerini ve O’nunla karşılaşmayı göz ardı etmekte direnenlerdir. Bu yüzden yaptıkları işler boşa gider. (Mezardan) kalkış gününde onlar için artık tartı kurmayız.

İşte böyle. Ayetleri görmezlikte direnmelerine karşılık cezaları cehennemdir. Onlar, ayetlerimi ve elçilerimi hafife almışlardır.” (Kehf, 18/103-106)

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Bs., Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 90.

Susuz içilen haplar orucu bozar mı?

Susuz da olsa hap içmek orucu bozar. Oruçla ilgili ayetlere bakıldığında hasta olanların oruçlarını tutmayabilecekleri, daha sonra iyileştiklerinde tutabilecekleri belirtilmiştir. Siz de öyle yapın. Doktorunuzun talimatı ile mutlaka hap içmeniz gerekiyorsa oruç tutmaz, iyileştiğinizde tutamadığınız oruçları gününe gün tutarsınız. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“(Size yazılan o oruç) sayılı günlerde tutulur. Sizden kim hasta veya yolculuk halinde olursa tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde tutsun. Orucu tutabilecek olanların bir çaresizi doyuracak kadar fidye (fitre) vermesi de gerekir. Kim bir iyiliğin fazlasını yaparsa onun için iyi olur. Oruç tutmanızın ne kadar iyi olduğunu bilseniz, (hasta ve yolcu olmanıza rağmen) tutarsınız.” (Bakara, 2/184)

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 101.

Bazı seneler bayramda oruç tutuyoruz, hükmü nedir?

Kameri aylar 29 veya 30 gün çeker. Bunu yeni ayın hilali belirler. Hilal görülmezse ay 30’a tamamlanır. Ramazan ayında hilal görülürse 29, görülmezse 30 gün tutulur, bayram da ertesi gün başlar. Yani Ramazan’ın mutlaka 30 güne tamamlanması şart değildir.

Benzer bir cevap için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/ramazanin-30-gun-oldugunun-delili-var-mi.html

Farklı yerlerde sahur yapmak mümkün mü?

Bahsettiğiniz olay kolay kolay mümkün olacak bir şey değildir. Bunu bir örnekle açıklamaya çalışalım: 14 Eylül 2009 günü İstanbul’da 5:08’de sabah ezanı okunuyor. Siz bu ezanı duydunuz ve yola çıktınız. Yine aynı gün sabah ezanı Tekirdağ’da 5:14’te, Edirne’de ise 5:16’da… Eğer 6 dakikadan önce Tekirdağ’a, 8 dakikadan önce de Edirne’ye varmayı başarabilirseniz henüz vakit girmediği için orada yemek yiyebilirsiniz!

İstanbul’da oruca başlayan kişi Ankara’da hangi ezanla iftar eder?

Oruca imsak vaktiyle başlanır, akşam güneşin batışı ile birlikte iftar edilir. Buna göre kişinin oruca hangi şehirde başladığı değil de iftar vaktinde nerede bulunduğu önemlidir. İstanbul’da sahura başlayan kişi güneş battığında nerede bulunuyorsa bulunsun iftar eder, İstanbul’un iftar saatini beklemez.

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 114.

Ramazan’ın 30 gün olduğunun delili var mı?

Kameri aylar bazen 29, bazen 30 gün sürer. Bu ayların başlangıç ve bitişleri, yapılan gözlemlerle tespit edilir. İçinde bulunulan kameri ayın 29. günü güneşin batmasından sonra ertesi ayın hilali gözetlenir. Bu yeni hilâl, güneşin batmasından bir müddet sonra battığı için dikkatli bir gözlem gerektirir. Batı ufkunda toz, duman, bulut vs. olursa gözlem yapmak çok güç, hatta imkânsız olabilir. Hilâl görülemediği takdirde içinde bulunulan ay 30 güne tamamlanır. Artık 30. günün akşamı hilâli gözetlemeye gerek yoktur. O gün güneşin batmasıyla ikinci ay başlamış olur. Çünkü hiçbir kameri ay 30 günden fazla sürmez.

Resûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Ramazan hilalini görünce oruca başlayın, Şevval hilalini görünce orucunuza son verin. Eğer buluttan hilal görülmezse Şaban ayını 30’a tamamlayın.” (Buhâri, Savm, 11)

Bir başka hadis ise şöyledir:

“Biz ümmî bir milletiz, yazmayı ve hesabı bilmeyiz. Ay (par­makları ile işaret ederek) şöyle, şöyle, şöyledir.” (Ebu Dâvûd dedi ki, Râvi) Süleyman üçüncü işarette bir parma­ğını yumdu, yani (ay) yirmi dokuz veya otuzdur.” (Buhâri, Savm, 11, 13; Müslim, Sıyâm,  4, 10, 12, 13, 15; Ebû Dâvûd, Savm, 4; İbn Mâce, Savm, 8; Nesâî, Savm 17; Ahmed b. Hanbel, 1/184; 2/ 43, 52, 122, 129)

İl merkezi ile ilçeler aynı anda iftar edebilir mi?

Benzer uygulama İstanbul’da da mevcuttur. Tuzla, İstanbul merkezden 1 dakika önce iftar ederken Şile 2 dakika önce; Büyükçekmece ve Çatalca 2 dakika sonra iftar ederken Silivri de 3 dakika sonra iftar etmektedir. İl merkezleri ile ilçeler arasındaki farklılıklar Diyanet Takvimlerinin sonunda yer almaktadır. Oradan bilgi edinebilirsiniz.

Ramazanda lokantaların açık tutulması caiz midir?

Yemek satan işletmelerin Ramazanda kapatılması şart değildir. Evet, gücü yeten her Müslümanın Ramazan ayında oruç tutması farzdır. Fakat hasta veya yolcular oruç tutmayabilirler. Yaşları küçük olduğu için henüz kendilerine orucun farz olmadığı çocuklar, oruç tutamayacak kadar yaşlı olan insanlar ve gayrimüslim vatandaşlar da Ramazanda oruçlu değildirler. Dolayısıyla onların istifade edebilmeleri için lokanta vs. gibi işletmelerin Ramazanda açık bulundurulmasında herhangi bir sakınca yoktur.

Ramazanda kesin olarak yasak olan, hiçbir meşru mazereti olmayan Müslümanların yemesi-içmesidir. Kimseye zorla oruç tutturulamayacağı, insanlara oruç tutup tutmadıkları ve Müslüman olup olmadıkları sorulamayacağı gibi mazeretsiz yere oruç tutmayanların da bu gibi yerlerde yemek yemesinden işletme sahibi sorumlu olmaz.

Burada başka bir şeye dikkat çekmek istiyoruz: Müslüman olup da hastalık veya yolculuk gibi meşru mazereti olmadığı halde oruç tutmayanların kamuya açık yerlerde, halkın gözü önünde yemek yemesi öncelikle Allah’a isyan anlamı taşır. Zira böyle yapmakla Allah’ın kesin bir emrini yerine getirmemektedirler. Bunun yanı sıra oruç tutanlara saygısızlık ettiklerini de unutmamaları gerekir. Bazı gayrimüslim ülkelerde ve hatta ülkemizde gayrimüslimlerin Ramazan ayında Müslümanlara saygısızlık etmemek için özel çaba sarf ettikleri ortadayken bu gibi kişilerden oruç tutanlara en azından bir gayrimüslim kadar saygı göstermeleri beklenir.

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 113-114.

Alzheimer hastası bir kişi oruç tutabilir mi?

Bu kişi oruç tutabiliyorsa tutsun. Unutup da yerse çevresindekilerin hatırlatmasına gerek yoktur. Çünkü Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Oruçlu kimse oruçlu olduğunu unutup da yediği ve içtiği zaman, orucunu (bozmayıp) tamamlasın! Çünkü o oruçluya ancak Allah yedirmiş ve içirmiştir.” (Buhari, Savm, 26; Müslim, Sıyâm, 33 (1155)

Diyalize giren böbrek hastaları oruç tutabilir mi?

Bu konuyla ilgili olarak Din İşleri Yüksek Kurulu’nun kararı şöyledir:

Böbrek yetmezliği hastalarına uygulanan diyaliz, periton diyalizi, hemodiyaliz olmak üzere iki çeşittir.

Periton diyalizi, karın boşluğuna verilen özel bir solüsyon aracılığı ile hastanın kendi karın zarı kullanılarak kanın zararlı maddelerden arındırılması ve sıvı dengesinin sağlanması işlemidir. Hemodiyaliz ise, kanın vücut dışında bir makine yardımı ile temizlenip vücuda geri verilmesi işlemidir. Kan bir iğne aracılığı ile hastanın kolundan alınır. Hemodiyaliz makinesi, diyalizör denen bir filtreden kanı sürekli geçirerek zararlı maddeleri ve fazla suyu filtre eder. Filtre edilen temiz kan ikinci bir iğne ile hastanın damarına geri verilir. Bu işlem yapılırken bazen, gıda içerikli sıvı verilmesi gerekmektedir.

Buna göre hastaya herhangi bir sıvı maddesi verilmeden gerçekleştirilen hemodiyalizde oruç bozulmaz. Diğer diyaliz çeşitlerinde ise, vücuda gıda içerikli sıvı verildiği için oruç bozulur.

Oruçluyken ağızda karanfil bulunmasında sakınca var mı?

Oruç, yeme içme ve cinsel ilişki ile bozulur. Bakara 187. ayette şöyle buyurulur:

“… Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır; onlara yaklaşmayın.”

Ağızda karanfil bulundurmak, o sınırlara yaklaşmak olur. Çünkü tükürüğe bulaşıp boğazdan aşağı gitme ihtimali vardır. Bu sebeple bundan kaçınmak gerekir. Ağız kokusunu önlemek için misvak kullanabilirsiniz.

Oruçluyken yemeğin tadına bakmak orucu bozar mı?

Bakara suresinin 187. ayetine göre orucu bozan şeyler; yemek, içmek ve cinsel ilişkidir. Bu manaya gelecek davranışlar da mekruh kabul edilmiştir. Bir özür olmadıkça pişirilen yemeğin tadına bakmak böyledir, mekruhtur. Fakat bir hanımın kocası kötü huylu ise, aksi ise, bu hanım yutmadan diliyle yemeğin tadına, tuzuna bakabilir.

Bununla ilgili görüntülü cevabımızı aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/oruclu-iken-yemegin-tadina-bakilabilir-mi.html

Oruç tutmayanlara iftar yemeği verilir mi?

İftar öncelikle oruçlular içindir. Dolayısıyla akrabalarınızdan, yakın dostlarınızdan veya komşularınızdan oruç tutup da iftar yemeği verecekleriniz varsa önce onları çağırmalısınız. Fakat keyfi olarak da olsa oruç tutmayan yakınların bu sofrada bulunmasını yasaklayıcı herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.

Din bize uymaz, biz dine uymak zorundayız. Dine uymak istemeyen kişi, zorla uydurulmaz. Bu sebeple oruç tutmayanları da iftar sofranıza davet edebilirsiniz. Bu vesile ile gereken uyarıları yapmanız da iyi olur.

YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 114-115.