Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Yiyecek ve İçecekler

Alkollü içkilerin bazı hastalıkların tedavisinde kullanılması caiz mi?

İçki ve kumar hakkında Allah Teala şöyle buyurmuştur:

“Sana hamrı (sarhoşluk veren maddeleri) ve kumarı soruyorlar. De ki, her iki­sinde bü­yük günah ve in­sanlar için yarar­lar vardır. Ama bunların günahı yararlarından büyüktür…” (Bakara, 2/219)

Doktor tavsiyesine göre ölçülü alındığında bir kısım içkilerin bazı bünyelerin güçlenmesini sağlama­sı, önemli miktarlarda ticarî ve ekonomik gelirlerinin bulunması ve kullanana geçici zevk vermesi; kumarda bazılarının hiç zorlanmadan bedavadan mal ele geçirmesi, bu esnada piyasaya büyük oranlarda  para akışının sağlanması gibi hususlar bu ayette sayılan birtakım menfaat kapsamına girer. Fakat günahları bu tür yararlarından büyük olduğu için bunların Müslümanlar tarafından kullanılması asla ve asla caiz değildir.

Başka bir ayette Allah Teala şöyle buyurmuştur:

“Müminler! Sarhoş edici içkiler kumar, dikili taşlar ve fal okları şeytan işi pisliklerdir. Onlardan uzak durun ki umduğunuza kavuşasınız.

Şeytanın istediği tek şey sarhoş edici içkiler ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin sokmak bir de  Allah’ın zikri (olan Kur’an)’dan ve namazdan sizi alıkoymaktır. Artık vazgeçersiniz değil mi?” (Maide, 5/ 90-91)

Tarık b. Süveyd, Hz. Peygambere şarap konusunda sordu. O da onu men etti. Soran adam: “Ama ben onu yalnızca ilaç ve tedavi için yapıyorum” deyince de: “O, ilaç değil, derttir” buyurdu. (Müslim, Eşribe, 12 (1984); Ebû Dâvûd, Tıp, 11.)

Ebu’d-Derdâ’dan rivayet olunduğuna göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Kuşkusuz Allah hastalığı da şifayı da yarattı ve her dert için bir derman yarattı. Binaenaleyh (Allah’ın yarattığı bu şifalı ilaçlarla) te­davi olmaya çalışınız, (fakat) haramla tedavi olmaya kalkışmayınız” buyurmuştur. (Ebu Davud, Tıp, 11)

Bu hadise göre içilmesi kesin olarak haram olan içki ve çeşitleri tedavi yöntemi olamaz. Bu gibi durumlarda başka tedavi yolları aramak gerekir.

İçki yapımında kullanılan anason bitkisinin çayını içmek caiz midir?

Anason çayını içmekte bir sakınca yoktur. İçki yapımında kullanılıyor olması sebebiyle anason bitkisinin çay olarak içilmesi caiz olmasaydı, şarap yapımında kullanılıyor diye üzümün yenilmesi veya suyunun içilmesi de caiz olmazdı! Böyle bir durum da söz konusu değildir. Anason da üzüm de helaldir.

Faizden elde edilen kazançla pişen yemekleri yemek caiz mi?

Haramlık ya bir şeyin yapısında ya da elde etme şeklinde olur. İçki ve domuz eti gibi yapısında ise ona haram li aynihi denir ve bu her Müslümana haram olur. Ama faiz, hırsızlık ve gasp gibi elde etme şeklinden dolayı haram ise ona da haram li gayrihi denir ve bu sadece o işi yapana haram olur. Öyle olmasa, herkes kendine verilen para veya malın kaynağını sormak zorunda olur ki, bunu hiç kimse yapamaz.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/haram-nedir-cesitleri-nelerdir.html

Hırsızlık veya gasp yoluyla elde edildiğini bildiğimiz malı kabul etmek caiz olmaz. Bu, o malın bize haram olmasından dolayı değil, hırsızlık veya gasp fiilini onaylamış olmaktan dolayıdır.

Faiz geliri, bir akitle elde edilir, dolayısıyla hırsızlık veya gasp yoluyla elde edilmiş maldan farklıdır. Böylelerine ilgili ayetler okunur ve uyarı yapılır. Onun malından yenmesi, onu onaylama anlamına gelmeyecek ya da daha hayırlı bir maksada hizmet edecekse yenebilir.

İçinde alkol bulunduğu söylenen kefir ve bozayı içmek caiz midir?

Çekirge yemekle ilgili görüşünüzü tekrar gözden geçirir misiniz?

Çekirge ile ilgili olarak İbn Mace ve Ebu Davud’da geçen  “Onlar, Allah’ın en kalabalık ordularıdır. Onu ne yerim ne de haram kılarım” hadisi mürsel (senedinden bir sahabinin düştüğü hadis) olduğu için sahih değildir. Dolayısıyla âlimler bu hadise değil,  çekirgenin yenebileceğine dair sahih olan hadislere uymuşlardır. Bu konuda ulema arasında icma oluşması da bu sebebe dayanır.

İlgili cevabımız için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/cekirge-yemek-caiz-midir.html

Kadınlar hayvan kesebilirler mi?

Kadınların hayvan kesmesi yasak değildir. Hadis kaynaklarında Peygamberimiz döneminde hayvan kesen cariyelerden söz edilmektedir.

İlgili hadis şöyledir:

Abdullah İbn Ömer’in azatlı kölesi Nâfi’, Ka’b b. Mâlik’in bir oğlundan, İbn Ömer’e anlatırken şunları işitmiştir: “Bâbası (Ka’b) kendisine şöyle bir olay anlatmıştı: Davar güden bir cariye, bir koyunun ölmek üzere olduğunu görmüş, derhal bir taş kırarak onunla koyunu kesmişti. Babası (Ka’b), ailesine: “Resulullah’a sorup öğrenene kadar ondan yemeyin.” demiş ve sormuştu. Resulullah da yemelerine izin vermişti.” (Buhârî, Zebâih, 18, 19, Vekâlet, 4; Müslim, Edâhî, 19; İbn Mâce, Zebâih, 8; Ebû Dâvûd, Edâhî, 3; Muvatta, Zebâih, 4; Ahmed b. Hanbel, 2/76, 80.)

Görüldüğü gibi kadınlar da erkekler gibi hayvan kesebilmektedirler. Dolayısıyla onların kestikleri hayvanlar da yenir.

Midye yemek helal midir, haram mıdır?

İçkiye niçin kesin olarak haramdır diyorsunuz?

Sorunuzu maddeler halinde cevaplandırmaya çalışalım:

1. Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de, büyük günahlardan saydığı zinayı yasaklarken hiçbir yerde “zina yapmayın” veya “zina haramdır” dememiş fakat; “zinaya yaklaşmayın!” buyurmuştur. Bu, “zina yapmayın” demekten daha ileri bir ifade tarzıdır.

İçki de öyledir. Allah Teâlâ’nın “ondan uzak durun!” demesi, tıpkı “zinaya yaklaşmayın!” yasağı gibidir. Hüküm bakımından ikisi de aynıdır, haramdır. Zaten buna da gerek kalmayacak bir şekilde, Bakara sûresinin 219. ayetinde içki ve kumar için “ikisinde de büyük günah vardır” buyurularak bunların büyük günahlar kapsamında olduğu bildirilmiştir. İçkinin bir taraftan büyük günah olması, diğer taraftan haram olmaması mümkün değildir!

Ayrıca ayette “Onlardan uzak durun” emri bulunduğu için sarhoşluk veren içki, uyuşturucu gibi maddelerin üretimi, alımı, satımı, taşınması ve sunulması da caiz olmaz. Çünkü “uzak durmak”, ancak o şeyle araya mesafe koymakla mümkün olur. Bundan dolayı Nebîmizin sarhoş edici şeylerle ilgili olarak on kişiye lanet ettiği rivayet edilmiştir:

“Sıkana, sıktırana, içene, taşıyana, taşıtana, sunana, satana, parasını yiyene, satın alana ve satın aldırana.” (Tirmizî, Büyû, 59; Ebû Dâvûd, Eşribe, 2)

Görüldüğü gibi bu lanet, “uzak durma” yasağını ihlal edenlerle alakalıdır.

Ayrıca bildiğiniz gibi benzin istasyonlarında “ateşle yaklaşmayın” levhaları aslıdır. Bu cümle “ateşle yaklaşmayın ama istasyonda ateş yakabilirsiniz” anlamına gelmez. Ateşle yaklaşmanın yasak olduğu yerde ateş yakmak, daha büyük bir yasak olur.

2. İçki ayetinde yer alan “uzak durmak” ifadesi sadece içki veya zina için değil, bütün büyük günahlar için de kullanılmıştır. Aşağıdaki ayetlerde Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan “kaçınırsanız” sizin diğer günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız.” (Nisâ, 4/31)

“Onlar (mü’minler), büyük günahlardan ve hayâsızlıktan “kaçınırlar”; kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar.” (Şûrâ, 42/37)

“Ufak tefek kusurları dışında, büyük günahlardan ve edepsizliklerden “kaçınanlara” gelince, bil ki Rabbin, affı bol olandır. O, sizi daha topraktan yarattığı zaman ve siz annelerinizin karınlarında bulunduğunuz sırada (bile), sizi en iyi bilendir. Bunun için kendinizi temize çıkarmayın. Çünkü O, kötülükten sakınanı daha iyi bilir.” (Necm, 53/32)

Şimdi bu ifadelere bakarak zina etmek, adam öldürmek, hırsızlık yapmak, namuslu kadına zina iftirasında bulunmak vb. gibi büyük günahların da aslında yasak olmadıkları sonucunu mu çıkartacaksınız?!

3. Allah Teâlâ sarhoşluk veren maddeleri yasaklarken onun şeytan işi bir pislik/rics olduğunu belirtmiştir. Kur’an’da dört ayette haram kılındığı belirtilen domuz etinin niçin haram kıldığı açıklanırken “çünkü o ricstir/pisliktir” (En’âm, 6/145) buyurulmuştur. Demek ki bir şeyin “rics” olması, onun haram olmasını gerektirmektedir. Zaten rics kelimesinin eşanlamlısı olan “habis/pis” kelimesi de bunu göstermektedir. Allah Teâlâ, Resûlullâh’tan bahsederken “o, habîs olan şeyleri haram kılar” (A’râf, 7/157) buyurmuştur. İçki de habis olduğuna göre ayetlerin delaleti ile onun da haram olduğu kesin bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Görüldüğü gibi içki, ayetlerin açık beyanları ile BÜYÜK GÜNAHLARDANDIR. Bu konuda sünnette yer alan açıklamalar Kur’an’da bulunanları başka bir dille ifade etmektedir. Sünnetin ayetlere ilave yapması veya ondan bir şey çıkarması söz konusu değildir.

Yahya Şenol

Başına vurularak öldürülen balıkları yemek caiz midir?

Dinimize göre bir hayvanın helal olabilmesi için tezkiye edilmesi yani usulüne göre kesilmiş olması gerekir. Eti yenen vahşi hayvanların veya kuşların tezkiyesi, onların avlanmasıdır. Fakat balık bunun dışındadır.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/olu-baliklar-ayetlerde-haram-kilinan-meyte-kapsamina-girer-mi.html

Bununla ilgili olarak Nebîmizin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Bize iki hayvanın ölüsünün yenmesi helal kılındı: Balık ve çekirge.” (Ahmed b. Hanbel, 2/97; İbn Mâce, Sayd, 9, Et’ime, 31.)

Balığın tezkiyesiz olarak yenileceği ve ölüsünün helal olduğu bütün mezhepler tarafından ittifakla kabul edilmiştir. Dolayısıyla sorunuzda belirttiğiniz alabalıkların yenmesinde bir sakınca yoktur.

Lütfen aşağıdaki linki de tıklayın:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/olmeden-tavaya-konularak-pisirilen-deniz-urunleri-yenilir-mi.html

Sigara içmek de yağlı yemek de sağlığa zararlı. Peki hükümleri aynı mı?

Sigaranın haramlığı görüşü, bir içtihada dayanır. Yani bu konuda “sigara haramdır” şeklinde bir ayet veya hadis bulunmamaktadır. Fakat ayetlerde Allah Teâlâ “pis şeylerin (habâis) haram olduğunu” belirtmiştir. (Bkz: A’râf, 7/157) Bunun yanı sıra sigaranın sağlığa oldukça ciddi bir şekilde zararlı olduğu da aşikârdır. Dolayısıyla bunlara bakarak sigara içmenin caiz olmadığı rahatlıkla söylenebilmektedir.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/sigara-icmenin-hukmu-nedir.html

Kırmızı et veya diğer yiyeceklerde ise durum farklıdır. Kırmızı et bi zâtihî zararlı olan bir şey değildir. Sadece bazı hastalığı olan kişilere ve ölçüyü kaçırarak yiyen kişilere zararlı olduğu bildirilmektedir. Aslında bu tehlike tüm yiyeceklerde de bulunabilir. Mesela şeker, zararlı bir yiyecek maddesi değildir. Fakat hastalığı olan kişilere doktorlar şekerden kaçınmayı tavsiye etmektedir. Bu, şekerin haram olduğunu değil; sadece o kişinin veya benzer durumda olan kişilerin sağlığına zararlı olduğunu, dolayısıyla herkesin değil sadece bu durumda olanların kaçınmasının gerekli olduğunu gösterir. Fakat bugüne kadar sigaranın bir faydasının olduğunu söyleyen herhangi bir uzmana rastlanmamaktadır. Bilakis herkes için hem de oldukça zararlı olduğu tespit edilmiştir. Bu açıdan bundan şiddetle kaçınmak gerekir.

Ölü balıklar ayetlerde haram kılınan meyte kapsamına girer mi?

Bakara 173; Mâide 3; En’âm 145 ve Nahl 115. ayetlerde bahsi geçen meyte; “kesilmeden ölen hayvan”, “kendi eceliyle ölen yahut boğazlanmadan öldürülmüş bulunan hayvan”, “ister ehlî, ister vahşi olsun yenilmesi mubah olan kara hayvanı ve kuşlardan akıcı kanı olan ve kesilmeksizin kendi başına ölen hayvandır.”

Meyte kelimesinin Türkçe karşılığı leştir.

Allah Teâlâ kara hayvanlarının aksine, suda yaşayan hayvanların helal olduğunu -hiçbir istisna koşmaksızın- şöyle bildirmiştir:

“Siz ve yolcular yararlansın diye deniz avı ve yiyeceği size helal kılındı. …” (Mâide, 5/96)

Bu ayete göre “deniz hayvanlarının, yani suyun altından başka yerde yaşayamayanların hepsi, nerede ve nasıl bulunursa bulunsun; helaldir. Bu hayvanların ismi ne olursa olsun, yakalayan Müslüman veya gayrimüslim olsun, diri veya ölü olmasına itibar edilmeden aynı hüküm verilmiştir; helaldir.

Allah, belirli bir kısmını haramlaştırmadan ve başka hayvanlar gibi boğazlanma şartını koşmadan bütün deniz hayvanlarının helal olduğunu bildirmekle kullarına kolaylığı ve genişliği temin etmiştir.” (Yusuf el-Karadavi, İslam’da Helal ve Haram, Terc: Mustafa Varlı, Hilal Yayınları, 3. Baskı, Ankara, 1971, s. 64)

Nebîmizden nakledilen hadislere göre balığın ölüsü, meyte kapsamına girmemektedir. Bir defasında Nebîmize deniz suyunun hükmü sorulmuş, O da şöyle cevap vermiştir:

“Denizin suyu temiz; meytesi de helâldir.” (Muvatta, Tahâret, 12, Sayd, 12; Ahmed b. Hanbel, 2/237, 361, 378, 393; İbn Mâce, Tahâret, 38; Ebû Dâvûd, Tahâret, 41; Tirmizî, Tahâret, 52; Nesâî, Tahâret, 46, Miyâh, 4, Sayd, 35)

Bu hadis de genel olarak bütün deniz hayvanlarının ölüsünün helal olduğunu göstermektedir.

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/deniz-urunlerinden-hangisi-yenir-hangisi-yenmez.html

Balığın tezkiyesiz (kesilmeden) olarak yenileceği ve ölüsünün helal olduğu bütün mezhepler tarafından da “ittifakla” kabul edilmiştir.

Balıkla birlikte çekirge de meyte kapsamına girmemektedir. Bununla ilgili olarak aşağıdaki linkte bir cevabımız bulunmaktadır:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/cekirge-yemek-caiz-midir.html

 

NOT: Deniz ürünleri ile ilgili olarak Süleymaniye Vakfı Yayınlarından çıkan “Kur’an ve Sünnet Işığında Helal Gıda” kitabını okumanızı tavsiye ederiz. O kitapta konuyla ilgili lehte ve aleyhteki tüm deliller mukayeseli olarak ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir.

Kitabı edinmek için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.suleymaniyevakfi.com/kuran-ve-sunnet-isiginda-helal-gida

Margarin yağlarının içinde domuz yağı var mı?

Margarin yağları, sıvı bitkisel yağların hidrojenle dondurulması yoluyla elde edilmektedir. Sofralık margarinlere ayrıca taze pastörize süt ve vitamin ilavesinde bulunmaktadırlar. Bunların içerisine domuz yağının katılması söz konusu olmamaktadır. Çıkarılan dedikodular tamamen yersizdir. Dolayısıyla margarin yağlarının ve bunlarla hazırlanmış gıdaların yenmesi helaldir.

Peynir mayalarında domuz kökenli madde var mı?

Peynirci ve mayacılardan öğrendiğimize göre Türkiye’de kullanılan peynir mayalarının tamamı kuzu ve danadan elde edilmektedir. Bu sebeple Türkiye’deki peynirlerin yenmesinde bir mahzur yoktur. Avrupa’da domuzdan elde edilen peynir mayasının bulunduğu bilinmektedir. Ancak bu mayalar oralarda kullanılmaktadır. Oralarda da kuzu ve danalardan elde edilen mayaların daha yaygın olduğu ifade edilmektedir.

Yahudi ve Hristiyanların kestiği etler yenir mi?

Mâide sûresinin 5. ayetine göre Yahudi ve Hristiyanların kestiği hayvanların etleri yenilir.

Balıklarla ilgili hiçbir kural yoktur. Tamamı helaldir.

Medine’deki Müslümanların bu konuda şüpheleri olmuş ve Nebîmize şu soruyu sormuşlar:

“Halk bize et getiriyor, kesilirken besmele çekilip çekilmediğini bilmiyoruz, ne yapalım?”

Nebîmiz de şu cevabı vermiştir: “Siz besmele çekin ve yiyin!” (Buhârî, Sayd, 21, Büyû’ 5, Tevhîd 13; Muvatta, Zebâih, 1; Ebû Dâvûd, Edâhî, 19; Nesâî, Dahâyâ, 39)

Daha geniş bilgi için lütfen aşağıdaki linkleri tıklayınız:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/yahudilerin-ve-hristiyanlarin-kestiklerini-yemek-caiz-midir.html

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/besmele-cekilmeden-kesilen-hayvanlari-yemek-haram-mi.html

NOT: Yahudi ve Hristiyanların kestikleri ile ilgili olarak Süleymaniye Vakfı Yayınlarından çıkan “Kur’an ve Sünnet Işığında Helal Gıda” kitabını okumanızı tavsiye ederiz. O kitapta konuyla ilgili lehte ve aleyhteki tüm deliller mukayeseli olarak ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir.

Kitabı edinmek için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.suleymaniyevakfi.com/kuran-ve-sunnet-isiginda-helal-gida

 

Çiğ et, çiğ köfte, çiğ pastırma ve çiğ sucuk yemek caiz mi?

“Eşyada aslolan ibâhadır.” Yani bir şeyin haram olduğuna dair bir delil (ayet ya da hadis) bulunmadıkça onun helal olduğuna hükmedilir. Kur’an-ı Kerim’de yenilmesi haram kılınan şeyler ise; leş, akıtılmış kan, domuz eti ve Allah’tan başkasının adı anılarak kesilmiş hayvanlardır. (Bkz: Bakara, 2/173; Maide, 5/3; En’am, 6/145 ve Nahl, 16/115)

Allah Teâlâ insanlara temiz olan yiyeceklerden yeme emri vermiştir:

“Ey Allah’a inanıp güvenenler! Allah’ın size rızık olarak verdiği şeylerin temiz olanlarından yiyin! Yalnız Allah’a kulluk ediyorsanız, O’na karşı görevinizi yerine getirin!” (Bakara, 2/172)

Allah domuz etini haram kılarken onun pis (rics) olduğunu belirtmiş (En’âm, 6/145), Resûlünün de tayyib/temiz olan şeyleri helal, habîs/pis olan şeyleri de haram kıldığını” (A’râf, 7/157) bildirmiştir. Buna göre dinimizde temiz olan şeyler helal, pis olan şeyler ise haramdır. Hakkında ayet ya da hadis bulunmayan konularda karar bu ilkeye göre verilir. Çiğ et, çiğ köfte, çiğ pastırma gibi şeylerin haram olduğuna dair herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bunlar pis de değildir. O halde bunları yemek caizdir.

Yasak zamanı avlanmak caiz midir?

Bir ayette Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Ey Nebî! Mümin kadınlar sana bağlanmak (biat) için geldiklerinde, hiçbir şeyi Allah’a ortak koşmamaları, hırsızlık yapmamaları, zina etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri, başkasından kazandıkları çocuğu yalan dolan ile kocalarına mal etmemeleri ve marufta sana isyan etmemeleri şartı ile onların bağlılıklarını kabul et. Allah’tan onların durumlarının düzeltilmesini bağışlanmasını dile. Çünkü Allah bağışlar, ikrâmı boldur. ” (Mumtahine, 60/12)

Altı çizili olan yerde geçen “maruf” kelimesi; ‘güzelliği akıl veya din yoluyla bilinen şey’ anlamına gelir. Nebîmize biat etmek için gelen kadınlardan ayette belirtilen hususlara ek olarak bir de “marufa uygun emirlerine karşı gelmeme” konusunda söz vermeleri istenmektedir. Burada maruf, Nebîmizin veya ondan sonra gelen halifelerin (yani) yetkili makamın koyduğu –Kur’an’a aykırı olmayan- hükümlerdir. Buna göre bir Müslüman, yetkili makamın koyduğu ve maruf olarak tanımlanabilecek olan her hükme uymak mecburiyetindedir.

Devlet av hayvanlarının yanlış avlanma sonucunda yok olmaması için bir takım tedbirlere başvurabilir. Bu tedbirlerin birçok yararı vardır. Yanlış avlanmalar sonucunda hayvanlar âleminde denge bozulabilir, düzensizlik meydana gelir ki bu bir “fesat” tır. Allah Teala fesat çıkarmayı yasaklamış ve fesatçıları sevmediğini birçok ayette bildirmiştir. Bir ayette şöyle buyurulur:

“İnsanların elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat çıktı; Allah da belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmını böylece kendilerine tattırır.” (Rum, 30/41)

“İnsanlardan öylesi var ki, dünya hayatıyla ilgili sözleri seni hayran bırakır. İçinde olana da Allah’ı şahit tutar. O yaman bir düşmandır.

İş başına geçti mi, ortalığı karıştırmak, kaynakları yok etmek ve nesilleri bozmak için gayret gösterir. Allah bozgunculuğu sevmez.” (Bakara, 2/204–205)

Bu ayetlere göre yeryüzü kaynaklarını bilgisizce ve kurallara uymayarak tahrip edenler bozgunculuk yapmış olurlar. Öyleyse av hayvanlarını, balıkları, madenleri kısaca tabiatı koruma altına almaya çalışanların koyduğu kuralların da “maruf “olarak değerlendirilmesi ve onlara bu konuda itaat edilmesi gerekir.

Ayrıca bir hadis-i şerife göre Nebîmiz (sav) kendilerine ziyafet vermek isteyen bir sahabîyi “Aman süt veren hayvanı kesme” diye uyardığı da vâkîdir. (Müslim, Eşribe, 20; İbn Mâce, Zebâih, 7)

Av yasağı döneminde yasağa aykırı olarak avlanmak kişiyi vebal altına sokacağı gibi kul hakkı yemesine de vesile olabilir. Eğer yasak olmasaydı birçok kişinin hak sahibi olacağı bir şeye, yasağı dinlemeyerek sahip olmak kul hakkı olurdu. “Ama o hayvanlar kimsenin değil ki” şeklinde bir savunma yapılamaz. Kimsenin olmadığı gibi sizin de değildir.

Çekirge yemek caiz midir?

Bütün mezhepler çekirgenin helal olduğu konusunda müttefiktir. Fakat “tezkiye” edilip edilmeyeceği konusunda ihtilaf etmişlerdir. Mâlikî mezhebine göre çekirgeyi tezkiye etmeden yemek caiz değildir. Bu tezkiye ise ya başını kopararak ya canlı olarak ateşte kızartarak ya da haşlayarak olur. Yani ölü olarak bulunan çekirgeyi yemek caiz değildir. (Sahnûn, el-Müdevvene, c: 2, s. 57; Haraşî, el-Haraşî alâ Muhtasari Seyyidi Halil, c: 3, s. 25)

Diğer mezheplerde ise böyle bir şart yoktur. (Bkz.: Şâfiî, el-Ümm, c: 2, s. 366; Kâsânî, a.g.e., c: 5, s: 36; İbn Kudâme, el-Muğnî, c: 11, s. 42; Ebû Muhammed Ali b. Ahmed b. Said İbn Hazm, el-Muhallâ bi’l-Âsâr, Thk.: Abdulgaffar Süleyman el-Bundârî, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 12 c., Beyrut, 1988, c: 6, s. 120)

Çekirgenin yenmesi ile ilgili olarak Resûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellemden şöyle bir rivâyet nakledilmiştir: İbn Ebî Evfâ şöyle demiştir:

“Resûlullâh ile beraber (altı veya yedi sefer) gazveye çıkmıştık. Gazve esnasında Aleyhissalâtu vesselâm’la birlikte çekirge yedik.” (Buhârî, Sayd, 13; Müslim, Sayd, 52; Ebû Dâvûd, Et’ime, 22; Tirmizî, Et’ime, 22; Nesâî, Sayd, 37)

Başka bir hadiste çekirge hakkında Resûlullâh’ın: “Onlar, Allah’ın en kalabalık ordularıdır. Onu ne yerim ne de haram kılarım” buyurduğu rivâyet edilmiştir. (İbn Mâce, Sayd, 9; Ebû Dâvûd, Et’ime, 35)

Bu hadisi rivâyet eden Ebû Dâvûd, bunun mürsel (sahâbî râvîsi senetten düşmüş) bir hadis olduğunu belirtmiştir.

Çekirge hakkında varid olan bütün hadisler içinde en sahih olanı, Abdullah İbn Ebî Evfâ’dan rivâyet edilenidir. Bu yüzden çekirgenin yenilmesinin helal olduğu konusunda icmâ olduğu belirtilmektedir. (Ahmet Naim, Kamil Miras, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, c: 12, s. 18)

Marketlerde satılan tavuklar yenir mi?

Marketlerde satılan entegre tesis çıkışlı ürünler gönül rahatlığı ile tüketilebilir. Çünkü tesislerin büyük çoğunluğu İslami usullere göre kesim yapmaktadır.

Burada zihinleri meşgul eden şey, tavukların tüylerinin yolunmasıdır. Tavuk vb. hayvanlar kesildikten sonra tüylerinin kolay bir şekilde yolunması için sıcak suya atılır. Bu esnada tavukların iç organları çıkarılmadığı için hayvanın içinde bulunan kan ve diğer necasetin sıcak suyun tesiriyle ete bulaştığı ve etin bu yüzden necis olduğu söylenmektedir.

Hâlbuki kan ve necasetin ete bulaşması için tavuğun bu sıcak su içinde haşlanacak / kaynayacak derecede uzun bir müddet beklemesi gerekir. Fakat marketlerden, kasaplardan satın alınan tavukların haşlanmamış olduğu görülmektedir. Bu da tavuk etine kan ve necaset bulaşmadığını gösterir. Zaten belli bir süre sıcak su içerisinde bekletilen tavuklar, yolunduktan sonra iyice dezenfekte edilmekte, tertemiz bir hale getirilmektedir.

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/tavuklarin-tuylerinin-sulu-yolma-yontemiyle-yolunmasi-caiz-degil-midir.html

İslami usullere aykırı bir şekilde kesildiğine dair kesin bir delil bulunmayan ve görünüş itibariyle temiz, sağlıklı olan tavuk vb. etleri gönül rahatlığı ile tüketilmelidir.

Roka yemekte bir sakınca var mıdır?

Roka; turpgillerden, yaprakları salata gibi yenen, sebze olarak bahçelerde yetiştirilen, kokulu bir bitkidir. Bu bitkinin yenmesi helaldir. Haram olduğunu söyleyenlere delillerinin ne olduğunu sormalısınız. Zira Allah’ın helal kıldığı rızıklara “haramdır” demek büyük bir vebaldir.