Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Yiyecek ve İçecekler

Kendilerine Kitap verilmiş olup yiyecekleri bize helal kılınanlar kimlerdir?

Kendilerine Kitap verilenler ve onların yiyecekleri ile ilgili olarak Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

الْيَوْمَ أُحِلَّ لَكُمُ الطَّيِّبَاتُ وَطَعَامُ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ حِلٌّ لَكُمْ وَطَعَامُكُمْ حِلٌّ لَهُمْ

 “Bugün size, temiz olan şeyler helal kılındı. Kendilerine Kitap verilmiş olanların yiyeceği size helal, sizin yiyeceğiniz de onlara helaldir…” (Mâide, 5/5)

Kur’an tefsiri ile meşgul olan ilk âlimler (müfessirler) yukarıdaki ayette yer alan “Kitap verilenler (ûtu’l-kitâb)” ifadesi ile genelde Yahudi ve Hristiyanların kastedildiğini ifade etmişlerdir. Zamanla fıkıh mezheplerinin oluşmasıyla birlikte Şâfiî ve Hanbelî mezhebi ulemâsı, kendilerine Kitap verilenlerin sadece Yahudi ve Hristiyanlar olduğunu ileri sürerlerken Hanefîler semavî bir dine inanan ve ellerinde Tevrat, Zebur, İncil, Suhuf gibi Allah Teâlâ tarafından vahyedilmiş bir Kitabı bulu­nan her ümmetin bu kapsamda olduğu­nu söylemişlerdir ki bizim de kanaatimiz bu yöndedir. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

إِنَّ الَّذِينَ آَمَنُوا وَالَّذِينَ هَادُوا وَالصَّابِئِينَ وَالنَّصَارَى وَالْمَجُوسَ وَالَّذِينَ أَشْرَكُوا إِنَّ اللَّهَ يَفْصِلُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ

“Mü’min olanlar, (ayrıca) Yahudi, Sâbiî, Hristiyan, Mecusi olanlar ve bir de müşrikler var ya Allah kıyamet günü onların aralarını ayıracaktır. Allah, her şeye şahittir.” (Hac, 22/17)[1]

Görüldüğü gibi ayette insanlar;

a. Mü’minler,

b. Yahudi, Hristiyan, Sâbiî ve Mecûsîler

c. Ve müşrikler olmak üzere üç ana gruba ayrılmış ve bunlar, aralarında “ellezîne (الَّذِينَ)” atıf harfi kullanılarak –ki genel kurala göre atıf, farklılığı gerektirir- ayrı birer kategori olarak sınıflandırılmışlardır. Ayette isimleri geçen Sâbiîler ve Mecûsîler de tıpkı Yahudi ve Hristiyanlar gibi ellerinde Allah’ın Kitabı olduğuna inandıkları bir Kitaba sahip topluluklardır. Bu da ayetlerde geçen “Kitap verilenler” ifadesinin sadece Yahudi ve Hristiyanlarla sınırlı tutulmaması gerektiğini gösteren önemli bir işarettir. Zaten Allah Teâlâ insanları uyarsınlar diye gönderdiği tüm nebîlerine Kitap verdiğini bildirdiğine göre[2] Kitap verilen toplumların sadece Yahudi ve Hristiyanlardan ibaret olmaması gerekir. Nitekim Hz. Ali’nin Sâbiîleri Kitap verilen toplumlardan kabul ettiğini, Câbir b. Zeyd, İshâk b. Râhûye ve İmam-ı Azam Ebû Hanife’nin Sabiîlerin; Saîd İbnü’l-Müseyyeb, Katâde, Ebû Sevr ve İbn Hazm’ın da Mecûsîlerin kestiğini mubah kabul ettiklerini belirtmekte fayda vardır. Bunun yanı sıra ünlü İslam tarihçisi Muhammed Hamidullah Budistlerin, Reşid Rıza da Brahmanist ve Konfüçyüsyanist gibi kendilerine ilahi bir Kitap verildiğini kabul eden din mensuplarının da “ûtu’l-kitâb” kapsamında olduğunu söylemişlerdir. Benzer bir şekilde “Günümüzde Güney Asya’daki bazı dinlere mensup olanları Ehl-i kitap saymak mümkündür. Dünyanın küçülmesi ve Müslümanların her yerde değişik din mensuplarıyla bir arada yaşamak zorunda kalışı, bu kabil yaklaşımları rahmete dönüştürecek bir durum arz etmektedir.” diyen çağdaş araştırmacılar da mevcuttur.[3]

Dolayısıyla yukarıda da ifade edildiği gibi ellerinde Allah’tan geldiğine inanılan bir Kitaba sahip olan her topluluk “ûtu’l-kitâb” sınıfından kabul edilmeli ve onlarla ilişkiler (yiyeceklerini yeme, kadınlarıyla evlenme vs. gibi) daima bu ilke üzerinden yürütülmelidir.

KAYNAK: Yahya Şenol, “Bize Soruyorlar”, Kitap ve Hikmet Dergisi, Ocak – Mart 2018, Sayı: 20, s. 40-41.

[1] Benzer ayetler için ayrıca bkz: Bakara, 2/62; Mâide, 5/69.

[2] İlgili ayetler için bkz: Bakara 2/136, 213; Âl-i İmrân 3/81; En’âm 6/83-89.

[3] Konu hakkında ayrıntılı bilgi ve kaynaklar için bkz: Yahya Şenol, Kur’an ve Sünnet Işığında Helal Gıda, 2. Bs., İstanbul, 2015, s. 303-317.

Koç yumurtası yemek caiz midir?

Sorunuzun cevabına dair helal gıda konusunda yapılmış bir çalışmanın ilgili bölümü şöyledir:

Tâbiûn’dan Mücâhid (ö. 104/722), Hz. Peygamber’in hayvanların kanları ile birlikte erkeklik ve dişilik organları, yumurtalıkları, idrar ve safra keseleri ile bezelerinin yenilmesini mekruh gördüğünü rivayet etmiştir (Abdurrezzâk, Musannef, Thk: Habîburrahmân el-A’zamî, Beyrut, 1403 h., c: 4, s. 535; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, Zeyl: el-Cevheru’n-Nakî, Dâru’l-Ma’rife, Beyrut, 1992, c: 10, s. 7).

Hz. Peygamber’den bir sahabinin değil de tâbiûndan olan Mücâhid’in rivayet etmesinden de anlaşıldığı gibi bu, “mürsel” bir rivayettir ve zayıftır (İmam Nevevî, el-Mecmû’, c: 9, s. 49).

Beyhakî (ö. 458/1066), bu hadisin Hz. Peygamber’e ulaştırılarak/mevsûlen de rivayet edildiğini; ama bunun sahih olmadığını belirtmiştir. Bu yüzden hadis âlimlerinden Hattâbî (ö. 388/998), kesilen hayvanın akmış olan kanının kesin olarak haram olduğunu; fakat yukarıda ismi geçen şeylerin sadece mekruh olduğunu söylemiştir (Beyhakî, a.g.e., c: 10, s. 8).

Hanefîlerden Kâsânî (ö. 587/1191) de hayvanların yenilmeyecek organlarını sayarken Hz. Peygamber’den nakledilen yukarıdaki rivayete yer verdikten sonra Ebû Hanife (ö. 150/767)’nin “Kan (kesin olarak) haramdır, diğer altı şeyi ise mekruh görüyorum.” sözüne yer vermiş ve şu açıklamayı yapmıştır:

“Ebû Hanife akıtılmış kana “haram”, diğerlerine “mekruh” demiştir. Çünkü mutlak haram, kesin bir delille haram olan şeydir. Akıtılmış kanın haramlığı, kesin bir delille sabittir. O da Cenâb-ı Hakk’ın şu sözüdür:

“De ki: Bana vahyolunanda, leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki pistir- ve Allah yolundan çıkarak Allah’tan başkasının adı anılarak kesilen hayvandan başkasını yemenin haram olduğuna dair bir emir bulamıyorum…” (En’âm, 6/145)

Akıtılmış kanın haramlığı konusunda icmâ oluşmuş olması da ayrı bir delildir. Ama diğer altı şeyin haramlığı, kesin bir delille sabit olmamıştır. Aksine, onların hükmü ictihadla veya başka bir şekilde de tevil edilmesi mümkün olan ayetin zahiri veya hadisle sabit olmuştur. Bu yüzden (Ebû Hanife) isim(lendirme) konusunda akıtılmış kanla diğerlerini ayırmış, birine “haram”, diğerlerine “mekruh” demiştir.” (Kâsânî, Bedâiu’s-Sanâi’, Thk: Muhammed Muhammed Tâmir, Muhammed es-Saîd ez-Zeynî, Vecîh Muhammed Ali, Dâru’l-Hadîs, Kahire, 2005, c: 6, s. 256)

Bize göre kan dışında kalan şeyler eğer sağlık açısından yiyene zarar vermeyecekse mekruh olarak da nitelendirilmemelidir. Zira konuyla ilgili hadisin zayıf olduğu yukarıda görülmüştü. Dolayısıyla fıkıhtaki meşhur “Eşyâda aslolan ibâhadır” kuralı gereği yukarıdaki altı şeyin mubah olması gerekir. Nitekim yeme başta olmak üzere birçok amaçla hayvan kesimi asırlardır süregelen yaygın bir uygulamadır. Doğal olarak Hz. Peygamber’in yaşadığı dönemde de yoğun bir şekilde hayvan kesimi yapıldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Eğer yukarıda sayılan şeyler mekruh olmuş olsaydı sadece Mücâhid’den değil, çok sayıda sahabiden bu konuda rivayetlerin gelmesi gerekirdi. Fakat kaynaklarda bu yönde rivayetlere rastlanılmamaktadır.

KAYNAK: Yahya Şenol, Kuran ve Sünnet Işığında Helal Gıda, Süleymaniye Vakfı Yayınları, 2. Bs., İstanbul, 2015, s. 294-296.

www.suleymaniyevakfi.com/kuran-ve-sunnet-isiginda-helal-gida

Domuz gübresi kullanılarak yetiştirilen ürünleri yemek haram mıdır?

Eti helal bir hayvana ait olsa da hayvan gübresi zaten pistir. Fakat gübre toprağa atıldığında başkalaşım (istihâle) geçirmek suretiyle ürüne tesir ettiği için herhangi bir haramlık söz konusu olmamaktadır.

Domuz gübresinde de durum aynıdır. Bu tür gübrelerle yetişen ürünleri yemek caizdir.

Ormanda yetişen çilek, böğürtlen ve kestaneleri toplayıp yemek caiz mi?

Bahsedilen alanlar kamunun malıdır, oralardan yararlanma şekil ve kurallarını koymak da kamuya aittir. Şayet bahsedilen ürünlerden faydalanılması yetkili makamlarca serbest bırakılmışsa bu durumda onları toplayıp menfaatlenmek helal olur. Şayet kamu tarafından yasaklanmışsa caiz olmaz. Mesela ormandan odun kesmek, belli göl veya denizden balık tutmak kamu tarafından yasaklanmışsa buralardan elde edilen gelirler de fıkhen yasak olur.

Fakat böğürtlen ve kestane gibi ürünlerin kamu otoritesi tarafından yasaklama amacı bu ürünlerin bizzat kendileri değil de ormana zarar verilmemesi ise ve ayrıca bu ürünler toplanıp kamu adına da değerlendirilmiyorsa, toplanmadığında zayi olup gidecek türden ürünleri ormana zarar vermeksizin toplayıp yemekte yahut satıp değerlendirmekte bir sakınca olmaz.

Kerevit yemek caiz midir?

Deniz canlıları ve ürünleri ile ilgili olarak Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

أُحِلَّ لَكُمْ صَيْدُ الْبَحْرِ وَطَعَامُهُ مَتَاعًا لَكُمْ وَلِلسَّيَّارَةِ

“Deniz avı ve onun yiyeceği size de yolculara da bir geçimlik olarak helal kılınmıştır.” (Mâide, 5/96)

Bu ayete göre deniz hayvanlarının, yani suyun altından başka yerde yaşayamayanların hepsi, nerede ve nasıl bulunursa bulunsun; helaldir. Ayrıca ayette geçen “bahr” kelimesi geniş ve çok miktarda suyu içinde barındıran; deniz, nehir, göl, dere ve büyük havuzları kapsamaktadır.

Peygamberimizden nakledilen meşhur bir rivayet de şöyledir:

“Denizin suyu temiz; meytesi/ölüsü de helâldir.” (Ebû Dâvûd, Tahâret, 41; Tirmizî, Tahâret, 52; Nesâî, Tahâret, 46; İbn Mâce, Tahâret, 38)

Yukarıdaki ayet ve hadise göre her çeşit balık helal olduğu gibi midye, karideskalamar ve bir tatlı su ıstakozu olarak tanımlanan kerevit gibi kabuklu deniz/su hayvanları da helaldir. Bu, aynı zamanda ulemanın çoğununu ortak görüşüdür. Sadece Hanefi mezhebi bu konuda farklı düşünür. Hanefilere göre deniz hayvanlarından sadece balık türleri yenilebilir. Fakat ayetler ve konu ile ilgili hadisler incelendiğinde diğer mezheplerin görüşlerinin doğru olduğu anlaşılmaktadır.

Deniz hayvanları ve ürünlerinin yenilmesi ile ilgili daha geniş bilgi için lütfen aşağıdaki linkleri tıklayınız:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/deniz-urunlerinden-hangisi-yenir-hangisi-yenmez.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/gayrimuslimlerin-avladigi-balik-ve-diger-deniz-urunleri-helal-midir.html

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/midye-yemek-helal-midir-haram-midir.html

Gayrimüslimlerin avladığı balık ve diğer deniz ürünleri helal midir?

Gayrimüslimlerin avladığı balıkların ve diğer deniz ürünlerinin yenilmesinde hiçbir sakınca yoktur.

Allah Teâlâ, kara hayvanlarının aksine, suda yaşayan hayvanların ve orada bulunan yiyeceklerin helal olduğunu hiçbir istisna koşmaksızın şöyle bildirmiştir:

“Siz ve yolcular yararlansın diye deniz avı ve yiyeceği size helal kılındı. …” (Mâide, 5/96)

Ayette yer alan “deniz avı” ifadesi, diri iken bir tuzak ile avlanılan balık vb. deniz canlılarını, “onun yiyeceği” ifadesi ise denizin içinde ölüp su yüzüne çıkanları ve denizin kıyıya attığı şeyleri/yiyecekleri gösterir.

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/kuranda-helal-kilindigi-bildirilen-deniz-avi-ve-yiyecegi-neleri-kapsiyor.html

Kendisine deniz suyunun hükmü sorulan Nebîmizin de şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Denizin suyu temiz; meytesi/ölüsü de helâldir.” (Ebû Dâvûd, Tahâret, 41; Tirmizî, Tahâret, 52; Nesâî, Tahâret, 46; İbn Mâce, Tahâret, 38)

Bu ayet ve hadise göre; yakalayanı veya çıkaranı kim olursa olsun, ister canlı isterse de ölü olarak ele geçirilsin balık başta olmak üzere denizde yaşayan hayvanların ve deniz mahsullerinin tamamı helaldir.

Konu hakkında daha geniş bilgi için aşağıdaki linkleri de tıklamanızı tavsiye ederiz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/olu-baliklar-ayetlerde-haram-kilinan-meyte-kapsamina-girer-mi.html

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/deniz-urunlerinden-hangisi-yenir-hangisi-yenmez.html

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/midye-yemek-helal-midir-haram-midir.html

 

NOT: Deniz ürünleri ve gayrimüslimlerin yiyecekleri ile ilgili olarak Süleymaniye Vakfı Yayınlarından çıkan “Kur’an ve Sünnet Işığında Helal Gıda” kitabını okumanızı tavsiye ederiz. O kitapta konuyla ilgili lehte ve aleyhteki tüm deliller mukayeseli olarak ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir.

Kitabı edinmek için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.suleymaniyevakfi.com/kuran-ve-sunnet-isiginda-helal-gida

Eti helal olan hayvanların içyağlarını yemek de helal midir?

Etinin yenmesi helal olan hayvanların sakatat ve içyağları da helaldir. Bunları yasaklayan hiçbir delil bulunmamaktadır. En’âm suresinin 146. ayetinde normalde helal olan küçük ve büyükbaş hayvanların içyağlarının sadece Yahudilere ve o da ceza olarak haram kılındığı bildirilmiştir. İlgili ayet şöyledir:

“Yahudilere tüm tırnaklıları da haram kıldık. Sığır ve koyunların sırtlarına ve bağırsaklarına yapışık olanlarla kemiklerine karışanlar dışında kalan içyağlarını da haram kıldık. Bu, azgınlıklarına karşılık onlara verdiğimiz cezadır. Biz doğruyu söyleriz.” (En’âm, 6/146)

Müslümanlara haram kılınanlar ise bir önceki ayette (145. ayet) sayılmış ve orada içyağına yer verilmemiştir:

“De ki: ‘Bana gelen vahiyde yiyene yemesi haram kılınmış bir şey bulamıyorum; kendiliğinden ölmüş olan (hayvan) veya akıtılmış kan yahut domuz eti -ki o pisliktir (rics)- veyahut da yoldan çıkmak suretiyle Allah’tan başkasının adı anılarak kesilmiş olursa başka.’ Kim zorda kalır da saldırganlık etmez ve aşırı gitmezse senin Rabbin bağışlar ve merhamet eder.” (En’âm, 6/145)

Kefir içmek caiz midir?

Kefir fermente yani mayalanmış-ekşitilmiş bir süt ürünüdür. Her fermente edilen üründe olduğu gibi kefirde de mayalanma esnasında alkol oluşmaktadır.

Kefirin çeşitleri mayalama sürelerine bağlı olarak tatlı kefir, orta sert kefir, sert kefir, çok sert kefir diye adlandırılmaktadır. Bu süreler 12, 24, 48, 60-72 saat olabilmektedir. Bu sürelerde oluşan alkol miktarı, geçen zamanla doğru orantılı olarak azdan çoğa doğru artmaktadır.

Tatlı kefirde on binde bir ile binde bir civarında oluşan alkol, mayalama süresi uzadıkça artmaktadır. Özellikle sert kefir ve çok sert kefirde bu oran yüzde ikiye, üçe çıkmaktadır. Bir sene gibi bir süre bekletilen kefirde bu oran yüzde 4 düzeyine yükselmektedir. Türkiye’de tatlı kefir üretilmektedir.

Sirke, şıra, turşu, boza, ekmek ve diğer mayalı unlu mamullerde de fermantasyondan dolayı doğal olarak alkol oluşmaktadır. Ekmekte sıcaklıkla özellikle kabuk kısmındaki alkol uçmakta ancak içinde önemli bir miktar kalmaktadır. Bu ürünlerdeki oran yüzde 2-3 gibidir. Aynı zamanda portakal, limon, nane v.b. doğal ürünlerde yüzde 2-3 oranında alkol vardır. Ancak bunların hiçbiri insanı sarhoş etmez.

Buna göre Türkiye’de üretilen tatlı kefirin içinde oluşan alkol da sarhoş etmeyeceğinden üretilmesinde, satılmasında ve içilmesinde herhangi bir sakınca yoktur.

Bununla ilgili görüntülü bir cevabımızı aşağıdaki linkten izlemenizi tavsiye ederiz:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/icinde-alkol-bulundugu-soylenen-kefir-ve-boza-icmek-caiz-midir.html

Kesin haram olan hayvan kökenli gıda katkı maddeleri nelerdir?