Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Yiyecek ve İçecekler

Margarinlere domuz yağı katıldığı iddialarına karşı ne diyorsunuz?

Margarin, “bitkisel sıvı yağların hidrojene edilmesi sonucu elde edilen ve içinde emülsiyon halinde su, süt tozu ve peynir tozu bulunabilen bir yağ türüdür.”

İslam hukukunda “el-beyyinetü ale’l-müddeî…” şeklinde yerleşik bir kural vardır. Yani “kim bir iddiada bulunuyorsa onun delil getirmesi gerekir.” Ülkemizde üretilen margarin yağlarına domuz yağı katıldığını iddia etmek ve insanları bu hususta şüpheye sevk etmek ancak elde kuvvetli bir delil varsa olabilecek bir şeydir. Kim böyle bir iddiada bulunuyorsa bunu ispatlamakla mükelleftir. Dolayısıyla bunu bize değil, iddia sahiplerine sormanız gerekir.

Margarinlerle ilgili önceki cevabımızı aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/margarin-yaglarinin-icinde-domuz-yagi-var-mi.html

Kur’an nazil olurken Mekke ve civarında domuz eti yeniliyor muydu?

Kur’an’ın nazil olduğu dönemlerde Mekke, Medine ve çevrelerinde sadece Araplar değil, başka milletlerden ve dinlerden insanlar da yaşamaktaydı. Kâbe’nin Mekke’de bulunuyor olması sebebiyle Mekke daima bir ticaret merkezi olarak günümüze kadar gelmiştir. O dönemlerde de çeşitli millet ve dinlerden insanlar gerek hac ve gerekse ticaret için Mekke’ye geliyorlardı.

Kur’an’ın ilk muhatapları arasında müşrikler kadar kendilerine “ehl-i kitap” denilen Yahudi ve Hristiyanların bulunduğunu da unutmamak gerekir. Her ne kadar Yahudilikte domuz eti kesin olarak haramsa da (Bkz: Levililer, 11:7; Tesniye, 14:8) Pavlus sonrası Hristiyanlıkta domuz eti de dâhil olmak üzere her şey caiz kabul edilmiştir. (Bkz: 1. Korintliler, 10:23-26; 1. Timoteyus, 4:4–5)

Buradan hareketle Kur’an’ın nazil olduğu dönemlerde en azından gerek o çevrede yaşayan ve gerekse ticaret için Mekke’ye gelen Hristiyanların domuz eti yediği anlaşılmaktadır.

İslam’ın emir ve yasaklarını anlamada indiği coğrafyanın önemi inkâr edilemez.  Ancak bunlar o bölgeyle sınırlı değil, evrenseldir.

Şaraptan elde edilen balsamik sirke helal midir?

Sirke elde edilirken üzüm veya elmanın önce mutlaka “şaraba” dönüşmesi şarttır. Aksi taktirde sirke olmaz. “Elma, kayısı, zerdali, erik, dut gibi meyvelerden de sirke elde edilir. Hangi meyveden olursa olsun, önce bu meyvenin şarabı elde edilir, daha sonra bu şarap sirke bakterileri tarafından aşılanarak sirkeye dönüştürülür.” (Sıdıka Bulduk, Gıda Teknolojisi, 5. Bs., Detay Yayınları, Ankara, 2009, s: 286-287.)

Sirkenin helal olduğu birçok hadisle de teyit edilmiştir. En meşhuru, şu hadistir:

Câbir radıyallahu anh’tan rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Sirke ne güzel katıktır!” (Müslim, Eşribe 164-169; Ebû Dâvûd, Et’ime 40; Tirmizî, Et’ime 35; Nesâî, Eymân 21.)

Haram olan bir şey, fermantasyon yoluyla helale dönüşebilir. Şaraptan dönüşen sirkeyi kullanmak helaldir. Bir şeyin aslının helal veya haram olması değil, son hali önemlidir. Önemli olan, ortaya çıkan yeni maddedir. Fıkıhta buna istihâle denir. İstihale, bir şeyin yapısının değişerek yeni/başka bir maddeye dönüşmesidir. Şarabın kendisi haram olsa da ondan dönüşen sirke helaldir. Aynı şey tersi için de geçerlidir. Üzüm suyu helaldir. Ama şaraba dönüşürse haram olur.

Dolayısıyla balsamik sirkenin üretilmesinde, kullanılmasında ve alım-satımının yapılmasında bir sakınca yoktur.

Sirke ve kimyasal değişimle ilgili daha geniş bilgi için aşağıdaki linklerde bulunan cevaplarımızı da okumanızı/izlemenizi tavsiye ederiz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/alkollu-ickiden-uretilen-sirke-helal-midir-haram-midir.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/sirkenin-icinde-bulunan-alkolun-hukmu-nedir.html

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/kimyasal-degisim-hangi-durumda-harami-helal-yapmaz.html

İçerisinde malt bulunan yiyecek ve içecekler caiz midir?

Malt, bira yapmak için çimlendirilip kurutularak hazırlanmış arpaya denir. Bunun bazı yiyecek ve içeceklere katılmasında bir sakınca yoktur. Önemli olan, maltın karıştığı yiyecek veya içeceğin bira gibi sarhoş edici vasfı olmamasıdır. Yani içinde malt bulunan herhangi bir gıda maddesi, sarhoş edici bir özelliğe sahip değilse caiz, sarhoş ediyorsa caiz değildir.

Benzer bir soru-cevap için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/icki-yapiminda-kullanilan-anason-bitkisinin-cayini-icmek-caiz-midir.html

Sağlığa zararlı olduğu iddia edilen hamur işi yiyeceklerin hükmü nedir?

Bahsettiğiniz yiyecekler, mutlak manada insan sağlığına zararlı değildir. Bunlar, helal yiyeceklerdendir. İçlerine dinimizce kesin olarak haram kılınmış bir madde katmadığınız sürece, pasta, börek gibi hamur işi yiyecekler yemenizde ve eşe dosta ikram etmenizde dinimizce hiçbir sakınca bulunmamaktadır.

Benzer bir soru-cevap için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/sigara-icmek-de-yagli-yemek-de-sagliga-zararli-peki-hukumleri-ayni-mi.html

Çok yemek yemek kalbi karartır mı?

Bazı hadislerde kaçınılması gerektiği söylenen “çok yemek” görecelidir; kişiden kişiye farklılık gösterir. Size göre çok olan bir yemek başkasına göre az olabilir. Peki, kötülenen şey nedir? Kötülenen, doyduktan sonra da yemeye devam etmektir. Bu da israf ve sağlığa zararlı bir durum olduğu için yasaklanmıştır. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Yiyin, için ama israf etmeyin.  Allah israf edenleri sevmez.” (A’râf, 7/31)

Bunun içindir ki Peygamberimiz midenin üçte birinin yemekle, üçte birinin su ile doldurulmasını, kalan üçte birinin de rahat nefes alınması için boş bırakılmasını yani tıka basa yemek yenilmemesini öğütlemiştir. İlgili hadis şöyledir:

Mikdâm b. Ma’dikerîb radıyallahu anh’tan rivayete göre, o şöyle demiştir: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu işittim:

“Âdemoğlu midesinden daha kötü bir kap doldurmamıştır. Âdemoğluna kendisini ayakta tutacak kadar yemesi içmesi yeterlidir. Şayet bu miktardan fazla yiyecek ise midesini üç kısma ayırsın; bir kısmını yiyecek, bir kısmını içecek, bir kısmını da nefes almak için.” (Tirmizi, Zühd, 47, İbn Mâce, Et’ime, 50)

Zaten günümüzde uzmanlar tarafından dengeli ve yeterli beslenme konusunda tavsiye edilen de budur.

Havyar yemek caiz midir?

Bilindiği gibi havyar, balık yumurtasıdır. Allah Teâlâ kara hayvanlarının aksine, suda yaşayan hayvanların helal olduğunu -hiçbir istisna koşmaksızın- şöyle bildirmiştir:

“Deniz avı ve onun yiyeceği size de, yolculara da bir geçimlik olarak helal kılınmıştır…” (Maide, 5/96)

Buna göre balıklar ve yumurtaları da helaldir. Hz. Peygamberden nakledilen hadislere göre balığın ölüsü de yasak kapsamına girmemektedir. Hz. Peygambere deniz suyunun hükmü sorulmuş, O da şöyle cevap vermiştir:

“Denizin suyu temiz; meytesi/ölüsü de helâldir.” (Muvatta, Tahâret, 12, Sayd, 12; Ahmed b. Hanbel, 2/237, 361, 378, 393; İbn Mâce, Tahâret, 38; Ebû Dâvûd, Tahâret, 41; Tirmizî, Tahâret, 52; Nesâî, Tahâret, 46, Miyâh, 4, Sayd, 35)

www.fetva.net/yazili-fetvalar/olu-baliklar-ayetlerde-haram-kilinan-meyte-kapsamina-girer-mi.html

Murdar olmuş bir hayvanın yenilebilecek herhangi bir yeri var mıdır?

Kesilmeden ölmüş olan hayvanın (meyte) hiçbir yerinin yenilmesi caiz değildir. Bu, “meyte size haram kılınmıştır” ifadesi ile dört ayette kesin olarak yasaklanmıştır. (Bkz.: Bakara, 2/173; Maide, 5/3; En’âm, 6/145; Nahl, 16/115)

Fakat meytenin derisinin tabaklanarak kullanılması caizdir.

Hz. Peygamberin hanımlarından Meymûne validemizin azatlı cariyesine, toplanan zekâttan bir koyun verilmişti. Bir gün koyun ölmüş, Hz. Peygamber de bunu görmüş ve oradakilere: “Onun derisinden faydalansaydınız ya!” demişti. Oradakiler: “Ama o meytedir.” diye cevap verince, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Onun yalnızca yenilmesi haram kılınmıştır.”[1] buyurarak meytenin derisinden faydalanılabileceğini ifade etmiştir.

Hadis, değişik varyantlarda “derisini tabaklayıp kullansaydınız ya” şeklinde gelmiş ve sahabenin de o hayvanın derisini tabaklayıp kullandıkları belirtilmiştir.[2]

Yine Peygamberimizin hanımlarından biri olan Sevde validemizden gelen bir rivâyet şöyledir:

“Bizim bir koyunumuz öldü, onun derisini tabakladık. Sonra eskiyinceye kadar içinde nebîz (hurma veya üzümden yapılan bir çeşit içecek) yapmaya devam ettik.”[3]

Fıkıh mezhepleri, meyte’nin haramlığını bildiren ayetten ve derisinden yararlanmayı tavsiye eden yukarıdaki hadislerden yola çıkarak, bunlar hakkında farklı görüşlere varmışlardır.

Şafiî mezhebinin yaygın olan görüşüne göre, bir hayvan öldüğü andan itibaren onun yünü, kılı, tüyü ve kemiği necis olur. Dolayısıyla bunlardan yararlanmak caiz değildir.

Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre, meyte’nin etinden yararlanmak caiz olmadığı gibi kemiğinden yararlanmak da caiz değildir. Fakat kemiğinin aksine yünü, kılı ve tüyü ise temizdir; kullanılabilir.

Hanefî mezhebine göre ise meyte’nin kemiğinden, kılından ve yününden yararlanmakta herhangi bir sakınca yoktur. Ayet ve hadislere uygun olması açısından bize göre de doğru olan görüş budur.



[1] Buhârî, Zekât, 61; Müslim, Hayz, 100, 101, Zebâih, 30; Ebû Dâvûd, Libâs, 38, 39; Nesâî, Fer’, 4, 5; Muvatta, Sayd, 16; Ahmed b. Hanbel, 1/262, 265, 314.

[2] Müslim, Hayz, 100, 102, 104; Ebû Dâvûd, Libâs, 38; Nesâî, Fer’, 5; Ahmed b. Hanbel, 4/329, 334, 336.

[3] Buhârî, Eymân, 21; Nesâî, Fer’, 4; Ahmed b. Hanbel, 6/429.

Helal gıda araştırmalarını Müslümanlar olarak nasıl değerlendirmeliyiz?

“Dindar ve özellikle de Müslüman olan insanlar için gıdaların sağlığa uygun olup olmadığı kadar, dini açıdan helal olup olmadığı da önemlidir. Hatta işin dini boyutu bir adım önde yer alır. Dinin kesin bir dille yasakladığı (haram) bir gıdanın, sağlık yönünden faydasının olup olmamasının bir Müslüman için hiçbir önemi yoktur. İşte bu noktada hangi gıdanın helal, hangisinin haram olduğunun çok iyi bilinmesine ihtiyaç vardır. Çünkü Allah Teâlâ: “Allah’ın size verdiği rızıkların helâl ve temiz olanından yiyin.” (Mâide, 5/88, Nahl, 16/114) buyurarak gıdaların mutlaka “helal” olmasını şart koşmuştur.”

Helal Gıda Araştırmalarının Önemi başlıklı yazımızdan yapılan bu alıntının devamı için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.suleymaniyevakfi.org/helal-gida-arastirmalari/helal-gida-arastirmalari.html

Kur’an’a göre soğan, sarımsak, mercimek değersiz yiyecekler midir?

Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Bir ara şöyle demiştiniz: “Musa! Biz tek çeşit yemeğe katlanamayız. Haydi, bizim için Rabbine yalvar, bize yerde yetişen şeylerden çıkarsın; sebzesinden, hıyarından, sarımsağından, mercimeğinden ve soğanından…” O da şöyle demişti: “Yani üstün olanı daha aşağı olanla değiştirmek mi istiyorsunuz? İnin bir şehre, orada istediğiniz her şeyi bulursunuz”. Başlarına sefillik ve çaresizlik çöktü. Tekrar Allah’ın azabına çarpıldılar. Evet, öyle! Çünkü Allah’ın âyetlerini görmezlikten geliyorlar, peygamberlerini haksız yere öldürüyorlardı. Evet, öyle! Çünkü isyana dalıyorlar ve aşırı gidiyorlardı.” (Bakara 2/61)

“…Üstün olanı daha aşağı olanla değiştirme…” gıdaların karşılaştırılması şeklinde yorumlanmıştır. Bize göre burada karşılaştırılan, tarım toplumu ile avcı toplumdur. Çünkü âyette yer alan istekler, Yahûdileri tarım toplumu haline getirir. Hâlbuki kudret helvası ve bıldırcın avı, onları avcı toplum yapmıştı. Böyle toplumlar, av peşinde koştukları için çok gezer ve yeni şeyler öğrenme konusunda duyarlı ve istekli olurlar. Güvenliklerini de en üst düzeyde sağlarlar. Toprağa bağlı olanların dünyaları toprakları ile sınırlı olur. Gelişmeleri takip edemez, kolayca sömürülürler. “Yerin bitirdiği sebze, hıyar, sarımsak, mercimek ve soğan”ı tercih edenlerin “… başlarına sefillik ve çaresizlik çökmüş….” olmasının sebebi bu olmalıdır. Çölde kalan Yahûdiler ise Calut’u yenerek büyük bir başarı elde etmişlerdi.

Bugünkü Yahudilerde de çoğunlukla avcı toplumu özelliği görülür. Av aletleri artık para; peşine koştukları ise ekonomik değeri olan işlerdir. Dünyanın neresinde önemli bir ekonomik değer üretilirse onları orada bulmak mümkün olur.

Musa aleyhisselam onların talep ettikleri yiyecekleri küçük görmedi, “… İnin bir şehre, orada istediğiniz her şeyi bulursunuz” dedi. Yani istediğiniz yiyecekleri elde etmek için tarım yapmanız gerekmez. Hangi şehre inseniz onları bulursunuz, demiş oldu. Böylece onları, tarım yerine ticarete teşvik ediyordu.

KAYNAK: Abdulaziz Bayındır, Kur’an Işığında Doğru Bildiğimiz Yanlışlar, Süleymaniye Vakfı Yayınları, 3. Baskı, İstanbul, 2010, s: 278-279.

Zemzem içenlerin içki içmesi daha fazla mı günah?

Allah içkiyi haram kılmış ve ondan uzak durmamızı emretmiştir. O şöyle buyurmuştur:

“Müminler! İçki, kumar, dikili taşlar ve fal okları şeytan işi pisliklerdir. Onlardan uzak durun ki umduğunuza kavuşasınız.

Şeytanın istediği tek şey içki ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin sokmak bir de Allah’ın zikrinden (Kur’an’dan) ve namazdan sizi alıkoymaktır. Artık vazgeçersiniz değil mi?

Allah’a itaat edin, Elçi’ye itaat edin ve dikkatli olun. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki Elçimizin sorumluluğu açık tebliğden ibarettir.” (Maide, 5/90-92)

İçki içmek zemzem içmeden de haramdır, içtikten sonra da… Zemzem içmek içkinin günahını ne artırır ne de azaltır. Dolayısıyla “ben Müslümanım” diyen herkesin ayette belirtildiği gibi Allah’ın haram kıldığı şeylerden uzak durması gerekir.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/ickiye-neden-kesin-olarak-haramdir-diyorsunuz.html