Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Yazılı Fetvalar

Çok çocuk yapmak ve kalkınma

Sorunuzu maddeler halinde cevaplamaya çalışalım: 
 
1. Size gönderdiğimiz cevapta evliliğin çocuk edinme amaçlı olduğunu, ilgili ayet ve hadislerle izaha çalıştık.   
 
2. Cevapta nüfusun ekonomi üzerindeki olumlu etkilerini belirttiğimiz alıntı, “neden çok çocuk yapılmalı” sorusunun cevabı değildi! Sadece ayet ve hadislerde belirlenen hususun bir iktisatçı gözüyle izahı idi. 
 
3. Batılılar, az çocuk yaptığı için kalkınmadığı gibi Müslümanlar da çok çocuk yaptıkları için geri kalmadılar! Müslümanlar Allah’ın indirdiği kitap olan Kur’an‘ı tamamen terk ettikleri gibi O’nun yarattığı kitap olan kâinatı yani bilimi de terk ettikleri için geri kaldı. Oysa Allah’ın kanunu “usulüne uygun olarak çalışana vermek”ti. Hedefi hem dünya hem ahiret olan Müslümanlar dünyalarını kurtaracak bilimi üretemedikleri gibi hem dünyalarını hem ahiretlerini kurtaracak olan Kur’an’ı da hayatlarından uzaklaştırdılar. Ama ahiret gibi bir kaygısı olmayan Batılılar en azından Allah’ın yaratmış olduğu kâinat kitabını okuyarak bilime sarıldılar ve her alanda Müslümanların önüne geçtiler. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem, onun ashabı ve bizim ecdadımız olan Osmanlı bir veya iki çocuk yaptıkları mı için tüm dünyaya hâkim oldular? Onlar Allah’ın koyduğu kurallara riayet ettiler ama yine O’nun tavsiyesine uyarak çok da çocuk yaptılar! Böylesine önemli bir hususu göz ardı ederek başarı veya başarısızlığı az veya çok çocuk yapmaya bağlamak ne derece doğru olabilir, orasını siz düşünün! Bu yüzden biz Müslümanlar bugün Allah’ın hem indirdiği kitabı olan Kur’an’a hem de yarattığı kitab olan kâinata dört elle sarılırsak dünyada bir numara oluruz. 
 
Velhasıl-ı kelam, olaylara, perişan durumda olan İslam dünyasını gözlemleyerek yorum getirmek yerine Allah’ın kitabına göre yorum getirmenin peşinde olmamız gerekiyor. 
 
NOT: Adı geçen soru-cevabı okumak için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız: 
 
www.fetva.net/yazili-fetvalar/kocanin-karisindan-dinen-cocuk-isteme-hakki-var-midir.html

Kocanın karısından dinen çocuk isteme hakkı var mıdır?

Evlilik, çocuk sahibi olmak içindir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Oruçlu günlerin gecelerinde kadınlarınızla ilişki size helal kılındı. Onlar sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbisesiniz. Allah, kendinize olan güveni sarsıcı işler yapmakta olduğunuzu bildi ve tevbelerinizi kabul etti. Şimdi onlarla birleşebilirsiniz. Allah sizin için ne yazmışsa, onu arayın…” (Bakara 2/187)

Ayetteki “Allah sizin için ne yazmışsa, onu arayın…” ifadesi, çocuk isteği ile ilişkiye girmeyi gerektirir. Bu sebeple kocanın çocuk isteme hakkı değil, görevi vardır. Bu yüzden Peygamberimizin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

Câbir b. Abdillah, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Cabir! Allah’tan çocuk istemeye bak (Fe aleyke bi’l-keysi, el-keysi)” buyurdu, demiştir. (Buhari, Nikah, 122.)

Ma’kıl b. Yesar’dan gelen başka bir hadiste ise Peygamberimizin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“… Kocalarını çok seven, çok doğuran, kadınlarla evleniniz. Çün­kü ben kıyamet gününde sizlerin çokluğuyla diğer ümmetlere karşı iftihar edeceğim.” (Ebu Davud, Nikâh, 3; Nesâî, Nikâh 11.)

“Kadınların çok çocuk dünyaya getirmeleri, ailenin saadetine vesile ol­duğu gibi kendi ümmetinin maddeten kalkınmasına da en büyük bir vesi­ledir. Bu konuda günümüz ilim adamlarından bazıları şunları söylüyor:

“75 yıllık hayatımın sonunda şu kalkınma felsefesine ulaşmış bulunuyo­rum: Kalkınma bir ağaca benzer. Kalkınma ağacının kökleri, gövdesi, dalları, yaprakları ve yemişleri vardır. Kalkınma ağacının kökleri; dil, din ve sanattır. Gövdesi; nüfus ve nüfus kesâfetidir. Dalları ise, kalkınmayı ta­mamlayan iktisadî faaliyetlerdir. Nüfus kesafeti olmayan bir memlekette kalkınma ağacının gövdesi gelişemez. Kalkınma için dallardan önce kökle­ri ve gövdeyi kuvvetlendirmek gerekir. Nüfusun ikdisâdî gelişme için arzettiği önemi vaktiyle A. Smith, Colin Clark, Frederik Listy Myrdal gibi müellifler de uzun uzadıya izah etmişler…” (Sabahaddin Zaim, Türkiye’de Nüfus Meselesi, s: 11)

Dünyada kalkınma hızları en yüksek olan 36 ülkeden 25’inin yani % 70’inin nüfus artış hızları ortadır: (% 1-2 arası). Ancak hızlı kalkınan ülkelerden dördünde yani % 11’inde nüfus artışı yavaş olup % 1’den az­dır. Şu halde ülkelerin kalkınma hızı ile nüfus artış hızı arasında müsbet yakınlık korelâsyonu vardır.” (KAYNAK: Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Necati Yeniel, Hüseyin Kayapınar, Şamil Yayınevi, İstanbul, 1989, c: 8, s: 70-71.)

Kadının kocasına ismi ile hitap etmesi haram mıdır?

Eşlerin birbirlerine isimleri ile hitap etmelerini yasaklayan herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Hakkında yasaklayıcı herhangi bir delil bulunmayan bu gibi durumlar mubahtır. Yani yapılmalarında herhangi bir günah veya sevap yoktur.

Bu, örfle ilgili bir durumdur. Eşlerin birbirlerine isimleri ile hitap etmelerinin ayıp, garip karşılandığı toplumlarda/topluluklarda/gruplarda buna göre davranmak; bunun ayıp, garip karşılanmadığı yerlerde de buna göre davranmak en uygun olanıdır.

Bir koca, karısını anne ve babasına gitmekten engelleyebilir mi?

Akrabalık ilişkilerini devam ettirmek, Allah’ın emridir. Allah Teala şöyle buyurmuştur:

“Adını anarak birbirinizden bir şeyler istediğiniz Allah’a karşı gelmekten sakının ve akrabalık bağlarına saygı gösterin.” (Nisa, 4/1)

“Allah’a kulluk edin, O’na hiç bir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabalara, yetimlere, düşkünlere, yakın ve uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve size hizmet eden kimselere iyilik edin. Allah, kendini beğenip öğünenleri elbette sevmez. “ (Nisa, 4/36).

“Akrabalarına, düşküne ve yolcuya hakkını ver, elindekileri de saçıp savurma.” (İsra, 17/26).

Nebîmiz de “Kimlere iyilik edeyim ya Resulallah!” diye soran bir sahâbîye, “Annene, babana, kız kardeşine, erkek kardeşine ve bunları takip eden akrabalarına iyilik etmek senin görevindir” şeklinde cevap vermiştir. (Buhârî, Edeb, 25).

Bir başka hadislerinde ise şöyle buyurmuştur:

“Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse akrabasına iyilik etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!” (Buhârî, Edeb 85; Müslim, Îmân 74, 75. )

Konuyla ilgili olarak fıkıh kitaplarında geçen hüküm ise şöyledir:

“Koca, karısının anne-babasını gece yatmamak üzere haftadan haftaya gelmekten ve gelemedikleri taktirde karısını cuma günlerinde onları veya evvelki kocasından olan çocuklarını gidip ziyaret etmekten men edemez. Çünkü ziyaret etmemek, akrabalık bağlarının kopmasına neden olacağından caiz değildir.” (Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuk-ı İslamiye Ve Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu, c: 2; s: 165, 562. paragraf)

Yukarıdaki paragrafta geçen “Cuma günlerinde” ifadesi, en azından haftada bir gün bu ziyaretin yapılması gerektiğini gösteren bir ifade olarak anlaşılmalıdır. Yoksa ille de Cuma günü olması şart değildir. Allah’ın verdiği bu hakkı, kimsenin engelleme yetkisi yoktur.

Gerdek gecesi bakire olmadığı anlaşılan eşi boşama hakkı var mıdır?

Hayır isteyemez. Kadının cinsel organında, ilişkiye engel olacak şekilde kemik veya et parçası bulunması yahut ön ile arka arasındaki perdenin yırtık ol­ması gibi şeyler kadın için bir sorun sayılır. Erkek böyle bir şikayetle mahke­meye başvurduğu taktirde belli bir usûl içinde yürütülecek yargı sonunda ni­kah akdinin feshine karar verilebilir. Kızlık zarının olmaması bu sorunlar­dan değildir. Kızlık zarının yokluğu sebep gösterilerek nikahın feshi talep edilemez.

Bâkirelik her ne kadar çok önemli ise de kızlık zarı, sıçramak, düşmek, yüksekçe bir yerden atlamak gibi sebeplerle yırtılmış olabilir. Aksi sabit oluncaya kadar bir kişinin suçsuz sayılması, vazgeçilmez bir pren­sip olduğundan kızlık zarının böyle bir sebeple yırtıldığı varsayılarak değer­lendirmenin kadının lehinde yapılması gerekir. Kızlık zarının neden yırtıldığını ne kadının eşi, ne mahkeme, ne de bir başkası sorabilir. Kimseye böyle bir hak tanınmamıştır.

Bâkire olması şartıyla bir miktar mehir verilerek evlenilen kadının kız­lık zarının yırtık olduğu, kocasıyla ilişki esnasında ortaya çıksa mehirden bir eksiltme de yapılmaz. (Ömer Nasuhi BİLMEN, Hukukı İslamiyye ve Is­tılahatı Fıkhiyye Kâmusu, İst. 1985,II, 141.)

Bekâret kontrolü ancak şöyle olabilir: Kadın, eşinin kendisiyle cinsel ilişkiye giremediğini iddia ederek ayrılma talebiyle mahkemeye baş vurursa hakim bakar; eğer erkek, tedavi edilebilir bir durumda ise tedavi için bir yıl süre tanır ve tedavi olmasını tenbih eder. Bu süre sonunda kadın eşinin halâ kendi ile ilişkiye giremediğini iddia eder de erkek bu iddiayı reddederse bakılır; eğer kadın bakire ise bekaret kontrolü yapılabilir. Bu kontrol, kadının talebiyle boşanma kararı verebilmek içindir. (Ö. N. BİLMEN, Hukukı İslamiyye ve Is­tılahatı Fıkhiyye Kâmusu, c. II, s. 351.)

Bir erkek karısını boşayıp baldızını alabilir mi?

Nisâ suresinin 23. ayetine göre iki kız kardeş ile aynı anda evli olmak haramdır. Fakat kişi, karısının ölümü veya onu boşaması halinde karısının kız kardeşi ile evlenebilir. Nikâh için, boşadığı karısının iddet müddetinin bitmesini beklemesi gerekir. Onun iddeti bittiği andan itibaren baldızı ile evlenebilir. (Bkz: Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuk-ı İslamiye ve Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu, cilt: 2, sayfa: 101.)

Bahsettiğiniz durum her ne kadar örfümüzde hoş karşılanmasa da bu konuda dinimizde herhangi bir yasak söz konusu değildir.

Kardeşimle birlikte annemden süt emen kız benim de kardeşim olur mu?

Dinimize göre evlenme engellerinden biri, süt hısımlığıdır. O kız sizin annenizden süt emdiğine göre sizin sütkardeşinizdir. Onunla evlenmeniz haramdır.

Evlilikte süt akrabalığı konusunda geniş bilgi için aşağıdaki linklerde yer alan dersimizi izlemenizi tavsiye ederiz:

www.kurandersi.com/konulu-kuran-sohbetleri/2009/sut-akrabaligi-1.html

www.kurandersi.com/konulu-kuran-sohbetleri/2009/sut-akrabaligi-2.html

Gerdek gecesi kılınan iki rekât namazın hükmü nedir?

Gerdek gecesi kılınan namaz ile alakalı olarak kaynaklarda herhangi bir emir yoktur. Sadece Ashab-ı Kiram’ın bazılarının bu namazı kıldıkları ve tavsiye ettiklerine dair bilgiler mevcuttur. Buna bakılarak bu namazın müstehap olduğu söylenebilir.

Bu namazı kılacak olan kişinin erkek, kız, dul olup olmamasının herhangi bir farkı yoktur.

Kılındığında sevap kazanılacak, kılınmadığında ise günah olmayacak olan bu namazı isteyen herkes kılabilir. Yükümlülük söz konusu değildir. İsteğe bağlıdır.

Evlilik yüzüğü caiz midir?

Evlilik yüzüğü, kişilerin evli olduğunu gösteren bir alamettir. Her toplum kendi örflerine göre evli veya nişanlı olduğunu belli eden bir alamet takar. Yüzük bunlardan biridir ve takılmasında dinen bir sakınca bulunmamaktadır.

Evlilik yüzüğüne bid’at denilemez. Zira bir şeye bid’at denilebilmesi için bunun dinin iman veya ibadet alanı ile ilgili bir yenilik olması gerekir. Yüzük bunlara dâhil değildir.

Nişandan sonra taraflar evlenmekten vazgeçebilirler mi?

Nişan, ileride evlenmek üzere verilen sözden ve yapılan bazı törenlerden ibarettir. Söz kesmek, ileri bir tarihte evlenmeyi kararlaştırmak demektir. Dolayısıyla nişanlanma ve söz kesme taraflar arasında bir nikâh bağı doğurmaz. Çünkü nikâh, tarafların birbirlerini karı koca olarak kabul ettiklerini, şahitler huzurunda usulüne uygun olarak ifade etmelerinden ibarettir. Nişan, nikâh sayılmadığı için nişanlılar baş başa kalamazlar, biri ölünce diğeri ona mirasçı olamaz. Taraflardan her biri evlenmekten vazgeçebilir.

Nişan bozulursa hediye ve altınlar iade edilir mi?

Nişan esnasında verilen hediyeler evlenmek maksadıyla verilen hediyelerdir. Dolayısıyla nişan bozulup evlenme maksadı ortadan kalkınca verilen hediye ve altınlar geri alınır. Fakat hediyelerden harcanan yani tüketilen olmuşsa bunların bedeli kız tarafından geri istenmez; harcanan harcanmıştır. Nişandan sonra nikahsız olarak meydana gelen halvet ise günahtır, buna her iki tarafın tevbe istiğfar etmesi gerekmektedir.

Hangi hallerde nikâh tazelenmesi gerekir?

Evli olanlar için nikâh tazeleme diye bir şey yoktur. Evlilik devam ederken nikâh tazelenmez. Nikâh sadece bir veya ikinci boşanmadan sonra yeniden kıyılabilir. Bunun da kadın ve erkek tarafından icap-kabul, denetim ve ilan gibi şartları vardır, sadece dua ile nikâh kıyılmaz. Bazı camilerde yapıldığı görülen bu uygulamanın ayet veya hadislerden herhangi bir delili bulunmamaktadır.

Evliliğin hangi hallerde sonlanacağı yani boşanmanın hangi hallerde gerçekleşeceğini sitemizde bulunan Talak (Erkeğin Boşaması) başlıklı yazıdan öğrenebilirsiniz. İlgili yazıya aşağıdaki linke tıklayarak ulaşabilirsiniz.

www.suleymaniyevakfi.org/kuran-arastirmalari/talak-erkegin-bosama-hakki.html

Şakayla nikâh olur mu?

Bu yapılan, nikâh sayılmaz. Bu böyle olunca o iki kişiye söylenmesinin de hiçbir anlamı yoktur. Yapılan iş olsa olsa bir evlenme vaadidir. Nikâhın belirli şartları vardır; velinin onayı, kızın rızası, iki şahit gibi. Bu şartlar yerine getirilmeden kıyılan bir nikâh geçersizdir. Bu konuda daha detaylı bir bilgiye ulaşmak için lütfen aşağıdaki linkleri tıklayınız:

www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/velisiz-nikah.html

www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/nikahin-denetlenmesi.html

Bir kişi başka birisine baba diyebilir mi?

Sakınca yoktur. Çünkü “baba” kelimesi, insanın kendi babası için söylendiği gibi kendisine hürmet edilen büyükler için de söylenebilir. Yani örf ve adette, kişinin kendi babası yaşında olanlara baba demesi “bu benim öz babamdır” anlamında değil, aksine hürmet için söylenmiş bir sözdür. Dolayısıyla eşlerin birbirlerinin anne ve babalarına “baba”, “anne” demelerinde bir sakınca yoktur. Yasak olan, bir insanın öz babasını inkar ederek kendisinin bir başka kişinin evladı olduğunu iddia etmesidir.

Dayı oğlu ile hala kızı evlenebilir mi?

Eğer sorunuzda bahsettiğiniz dayı oğlu ile hala kızı süt kardeş değillerse evlenmelerinde dinen bir sakınca olmaz. Yakın akrabalardan evlenilmesi yasak olanlar şunlardır:

“Babalarınızın evlendikleri kadınlarla evlenmeyin, geçmişte olanlar artık geçmiştir çünkü bu bir fuhuş ve iğrenç bir şeydir, ne kötü yoldur!

Sizlere, analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeşlerinizin kızları, kız kardeşlerinizin kızları, sizi emziren sütanneleriniz, sütkardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle gerdeğe girdiğiniz kadınlarınızın yanınızda kalan üvey kızlarınız ki onlarla gerdeğe girmemişseniz size bir engel yoktur, öz oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi bir arada almak suretiyle evlenmek, -geçmişte olanlar artık geçmiştir- size haram kılındı. Doğrusu Allah bağışlar ve merhamet eder.” (Nisa, 4/22-23)

Bunların dışında kalan akrabalarla evlenmek helaldir.

Bir Alevi ile bir Sünni evlenebilir mi?

Alevilik başlı başına bir din değildir. Kendisini Müslüman olarak bilen, Allah’ı, Peygamberi tanıyan, Kur’an’ın bütün hükümlerini kabullenen ve elinden geldiği kadar bunları yerine getirmeye çalışan Aleviler vardır. Evlilikle ilgili diğer şartlar yerine getirildiği taktirde böyle bir kişi ile evlenmekte herhangi bir sakınca olmaz.

Fakat kendini Alevi olarak tanıtıp da İslam’ın koymuş olduğu hükümleri tanımayan, onları -hâşâ- gereksiz bulan ve Peygamberimiz hakkında, ashab-ı kiram hakkında ileri geri konuşan bir kişi Müslüman sayılmaz. Böyleleri ile ilgili olarak Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“İmana gelene kadar, müşrik kadınlarla evlenmeyin. Mümin cariye (kadın köle) müşrik kadından elbette iyidir; isterse gönlünüzü çelmiş olsun. İmana gelene kadar, müşrik erkeklere kız vermeyin. Mümin köle müşrikten elbette iyidir; isterse gönlünüzü çelmiş olsun. Onlar sizi ateşe çağırırlar; Allah ise kendi bildirmesiyle cennete ve affa çağırır. Allah âyetlerini insanlara açıklar, belki akıllarını başlarına toplarlar.” (Bakara 2/221)

www.suleymaniyevakfi.org sitemizde Alevilik başlıklı bir araştırmamız bulunmaktadır. Bu yazıyı okumanızı tavsiye ederiz.  Aşağıdaki linkten ilgili yazıya ulaşabilirsiniz:

www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/tarih-arastirmalari/islamiyet-icinde-alevilik.html

Kadın Şafii, erkek Hanefi ise nikâh nasıl kıyılmalıdır?

Nikâh mezheplere göre değil Peygamber Efendimizin kıydığı şekle göredir. O nasıl kıymışsa Müslümanlar da öyle kıymalıdır. Mezheplerin farklı olması nikâh akdinde de bir farklılık doğurmaz. Güvenilir iki şahit, velilerin onayı, marufa uygunluk ve mehir bunun için yeterli şartlardır.

Daha geniş bilgi için lütfen aşağıdaki linkleri tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/imam-nikahinin-sartlari-nelerdir.html

www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/velisiz-nikah.html

www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/nikahin-denetlenmesi.html

Gerdek gecesi âdetli olan gelinin imam nikâhı geçerli olur mu?

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Sana kadınların âdet hallerinden soruyorlar. De ki, o bir eziyettir. Âdet günleri onları yalnız bırakın. Temizleninceye kadar yaklaşmayın. Tertemiz oldular mı, onlara Allah’ın size emrettiği yerden yaklaşın. Allah tevbe edenleri sever, tertemiz olanları da sever.” (Bakara, 2/222)

Bu ayete göre kadınlar âdet dönemindeyken temiz değildirler. Dolayısıyla şartlarından biri temizlik olan namaz ibadetinden âdet dönemlerinde sorumlu değildirler. Ayete göre âdetli bir kadına yasak olan diğer bir şey ise kocasıyla cinsel ilişkide bulunmasıdır. Bunun dışında âdetli bir kadına, yapması yasak olan bir şey yoktur.

Bir nikâhın geçerli olabilmesi için kadının âdetli olmaması diye bir şart yoktur. Kadının âdet döneminde kıyılan nikâh geçerlidir, temizlendikten sonra tekrar nikâh kıyılmasına gerek yoktur.