Kurban derisi kurban kesen kişiye aittir. Onu satmadan dilediği gibi kullanma ve onu bir başkasına bağışlama hakkına sahiptir. Derinin hayır işlerinde çalışan kurum ve kuruluşlara bağışlanıp onların istifadesine sunmak güzel bir davranıştır. Dolayısıyla kurban derisinin orta yerde sahipsiz bir şekilde bırakılmaması gerekir.
Kurban
Dişi koyundan da kurban olur. Bir sakıncası yoktur. Fakat Peygamberimizin mümkün mertebe koç kesmesini dikkate alan fakihler, koç kesmenin koyun kesmeye göre daha faziletli olduğunu söylemişlerdir. Yoksa dişi koyunun kurban olmayacağı diye bir şey söz konusu değildir.
Konuyla ilgili hadis şöyledir:
Ümmü Seleme radıyallahu anha, Resulullah sallallâhu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Kimin kesecek bir kurbanı varsa, Zilhiccenin hilali yenilenince kurbanını kesinceye kadar saçından ve tırnaklarından bir şey almasın.” (Müslim, Edâhî 39-42 (1977); Ebu Davud, Dahâyâ, 2-3; İbn Mâce, Edâhî 11)
“Hadisin zahirine göre, kurban bayramında kurban kesmek isteyen bir kimsenin, Zilhiccenin ilk gününden itibaren, kurbanını kesmesine kadar geçen süre içerisinde, saçlarını, sakallarını veya vücudundaki kıllarını kesip kısaltması ya da tıraş etmesi ve tırnaklarını kesmesi yasaklanmıştır. (…)
Fıkıh âlimlerinin bu husustaki görüşlerini şu şekilde özetlemek mümkündür:
1. İmam Ahmed’le İshak, Said b. el-Müseyyeb, Dâvûd Zahirî ve Şafiîlerden bazılarına göre; kurban sahibinin kurbanlığı bayram gününün kuşluğunda, kesmesine kadar, vücudundaki kıl ve tırnaklardan bir şey alması haramdır. Delilleri; mevzuumuzu teşkil eden hadis-i şeriftir.
2. Hanefilere göre; kurban sahibinin sözü geçen süre içerisinde vücudundaki, kıllarını veya tırnaklarını kesmesi tenzîhen mekruhtur. İmam Şafiî’nin meşhur olan görüşü de bu olduğu gibi bu görüş İmam Mâlik’ten de rivayet olunmuştur.
Bu görüşte olan âlimlere göre; konumuzla alakalı hadis-i şerifteki kılları ve tırnakları kesmekle ilgili yasak, tahrim için değil, tenzih içindir. Bu yasağın hükmünü haramlıktan çıkarıp tenzihen mekruhluğa çeviren delil ise; başka bir hadistir. Sözü geçen hadis-i şerifte Fahr-i kâinat Efendimizin Medine’den Mekke’ye kurbanlık gönderdiği, kendisinin Medine’de kaldığı ve kurbanlığı daha Mekke’ye ulaşıp kesilmeden önce kendisinin ihramlılar için geçerli olan yasaklara uymadığı ifade edilmektedir. Bu sebeple, Hattâbî de, sözü geçen hadisin konumuzu ilgilendiren hadisteki yasağın haramlık ifade etmeyip, tenzihen mekruhluk ifade ettiğine delil olduğunu söylemiştir. Ayrıca bu görüşte olan âlimlere göre; “kurban sahibinin kurbanı kesmeden önce, elbisesini giyip güzel kokular sürünmesinin caiz olduğunda, tüm âlimlerin ittifak etmiş olmaları da, tırnakların ve saçların kesilmesiyle ilgili sözü geçen yasağın kerahet-i tenzihiyye ile ilgili olduğuna delâlet eden hususlardandır.” (Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Necati Yeniel, Hüseyin Kayapınar, Necat Akdeniz, Şamil Yayınevi, İstanbul, 1990, c: 10, s: 467-468.)
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemden rivayet edilen bir hadis şöyledir:
“Bir yıllık hayvandan başkasını kesmeyiniz. Ancak böylesini bulmak size güç gelirse, o başka bu durumda altı aylık bir koyun yavrusu kesiverin.” (Müslim, Edâhi 13 (1963); Nesaî, Dahaya 13; İbn Mâce, Edâhi 7; Ebu Davud, Edâhî, 4-5)
Kurbanlık hayvanları bulmakta güçlükle karşılaşıldığı zaman müsinne (yaşını doldurmuş) olma şartı aranmadan kesilebilmek sadece koyunlara mahsustur. Bunların dışındaki semiz hayvanlar gösterişli de olsalar “müsinne” sayılacakları çağa gelmeden kurban edilemezler. Hadis-i şerifte bu mevzudaki ruhsat sadece koyun cinsine verilmiştir.
Hanefi mezhebine göre buluğ çağına ermiş, akıllı, hür, mukîm (yolcu olmayan) ve zengin olan kadın erkek her müslümana kurban vacibdir. Zenginden maksat, temel ihtiyaçlarından başka, artıcı olsun olmasın, 85 gram altını ya da buna denk parası veya malı olan kimsedir.
“Allah’a yakınlık sağlamak, yani ibadet amacıyla belli vakitte belirli cinsten hayvanları kesmek” demek olan kurban, Hanefi mezhebine göre vacip, diğer mezheplere göre ise sünnettir. Ayrıca aynı çatı altında yaşayan aile bireylerinden birinin kurban kesmesi yeterlidir; her birinin kesmesi şart değildir. (Bu konuda sitemizin ARAŞTIRMALAR bölümünde bir yazı bulunmaktadır. Lütfen ilgili yazıyı okuyunuz.)
www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/aile-adina-tek-kurban.html
Hanefi mezhebine göre bir kimseye kurbanın vacip olması için o kişide belirli miktarda mali imkanın, zenginliğin bulunması şarttır. Bu zenginliğin ölçüsü, zekatta da aranan 85 gram altın ya da buna denk para veya maldır. Yani kişinin borçları ve asli ihtiyaçları dışında elinde 85 gram altın veya buna denk bir para bulunursa, o zaman kurban kesmesi gerekir. Bu imkanı olmayanların kurban kesmeleri gerekmez. Bu yüzden kendinizi sıkıntıya sokmanıza gerek yoktur.
Kurban kesmekle mükellef olabilmeniz için borcunuz ve temel ihtiyaçlarınız dışında artıcı olsun olmasın 85 gram altınınız ya da buna denk paranız veya malınız olması gerekir. Borcunuzu düştükten sonra elinizde 70 gr altın kalıyorsa sizin kurban kesmeniz gerekmez. Kendinizi zorlamamalısınız.
İbadetler yaşayan insanlar içindir. Kişi öldükten sonra artık onun sorumlu olduğu herhangi bir ibadet kalmaz. Allah Teala şöyle buyurur:
“İnsanın kendi çabası ile yaptığı amelden başkasının kendisinin değildir.” (Necm, 53/39)
“Kim ahireti ister ve bir mümin olarak onun için gereği gibi çalışırsa işte onların çalışması karşılığını bulacaktır.” (İsra, 17/19)
Bu ayetlerde de görüldüğü gibi ibadetler kişiseldir, insanın kendi çalışıp çabalaması ile yerine getirilir. Bu da insanın son nefesini vereceği ana kadar devam eder. Bir ayet-i kerimede Allah Teala şöyle buyurur:
“Sana o kesin gerçek /ölüm gelip çatıncaya dek Rabbine kulluk et.” (Hicr, 15/99)
Ölümle beraber insanın amel defteri kapanır, fakat üç şey bundan müstesnadır. Nebimiz sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle söylediği rivayet edilmiştir:
“İnsan öldüğü zaman ameli kesilir; yalnız şu üç şey hariç: Sadaka-i câriye (yani uzun süre ayakta kalan bir hayır eseri), kendisinden faydalanılan ilim, kendisine hayır dua eden iyi evlat.” (Müslim, Vasiyet, 4)
Ölen kişiler için geride kalanların yapabilecekleri tek şey onlar için hayır dualar etmektir. Bun konudaki ayetler de şöyledir:
“Rabbimiz! Hesap görüleceği gün beni, anamı-babamı ve inanıp güvenenleri bağışla!” (İbrahim, 14/41)
“Onlardan sonra gelenler şöyle derler: “Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman ile gelip geçmiş kardeşlerimizi bağışla; kalbimizde müminlere karşı bir çekememezlik oluşturma. Rabbimiz! Şüphesiz sen çok şefkatli ve ikramı bol olansın.” (Haşr, 59/10)
Sonuç olarak sevabı ölmüş kişilere bağışlanmak üzere kurban kesmeniz uygun değildir.
6 kişi 2 ayrı kurban aldınız. Eğer altınız da birbirinizle ortaklığı kabul etmişseniz her birinizin iki hayvanda da hissesi / payı var demektir. Dolayısıyla iki hayvanın etini eşit bir şekilde alabilirsiniz.
Kurban ibadetinde aslolan kurban bayramı günlerinde belli hayvanları Allah rızası için kesmektir. Dolayısıyla bu şart yerine getirilmeden kurban ibadeti yerine getirilmiş sayılmaz. Kesilen bu hayvanın etinden hem onu kesen, hem eş-dost hem de muhtaçlara ikram edilir.
Muhtaçlara yardım etmek ise başka bir ibadet ve hayır çeşididir. Sevabı çok büyüktür. Fakat kurban ibadeti ile bu ibadeti birbirine karıştırmamak gerekir. Zira dinimizde ibadetler birbirlerinin yerine konulmaz. Hiçbir ibadet bir diğerinin yerini tutmaz.
Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Her ümmet için bir kurban kesme zamanı belirlemişizdir ki, Allah’ın ismini kendilerine rızık olarak verdiği küçük ve büyük baş hayvanların üzerine ansınlar. İlâhınız, bir tek ilâhtır. Artık O’na teslim olun. Sen alçak gönüllü olanları müjdele.” (Hac, 22/34)
Kurbanlık hayvanın gebe olduğu biliniyorsa kesilmemesi tavsiye edilir. Fakat kesildiği taktirde kurban ibadeti yerine gelmiş olur.
İşverenin hediye ettiği kurbanlık hayvanın diğerlerinden hiçbir farkı yoktur. Kesildiği taktirde kurban ibadeti yerine getirilmiş olur.
Bunda herhangi bir sakınca yoktur. Kurbanınızı ille de para ile alacaksınız diye bir şart yoktur.
Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:
www.fetva.net/kurban-yazili-fetvalar/para-harcanmadan-alinan-hayvan-kurban-olur-mu.html
Kurban ibadetini vacip kabul eden Hanefi mezhebine göre dinen yolcu olan kimse kurban kesmekle yükümlü değildir. Fakat kesmesinde de hiçbir sakınca yoktur. Kurbanı sünnet kabul eden mezheplere göre ise bu konuda yolcu ile mukim arasında hiçbir fark yoktur.
Hanefilerin yolcu için böyle bir ruhsattan bahsetmeleri ibadetlerde külfeti kaldırmaya yöneliktir. Çünkü yolculuk halinde bulunan kimse gerek kurbanlık temin etme ve kesme, gerekse kesilen kurban etini değerlendirme ve dağıtma açısından o bölge halkının sahip olduğu bilgi ve imkana sahip olmayabilir. Ayrıca yolcu zengin bile olsa elindeki parayı daha tedbirli harcaması gerekebilir.
Kur’an ve sünnette ise kurban konusunda seferi ile mukim arasında herhangi bir fark gözetilmemiştir. Dolayısıyla maddi imkanları yerinde olan kişiler her nerede bulunuyorlarsa kurbanlarını orada keserler. Seferi iken kesenlerin evlerine döndüklerinde yeni bir kurban kesmeleri gerekmez.
Bununla ilgili görüntülü cevabımızı aşağıdaki linkten izlemenizi tavsiye ederiz:
Bir büyük baş hayvanı bir kişi kurban edebileceği gibi 7 kişi de buna ortak olabilirler. İki kişi buna ortak olurlarsa bunlar 3,5’ar hisse değil; iki hisse şeklinde ortak olmuş olurlar! Yani etler iki eşit hisseye bölünür. Üç kişi iseler üç hisse ortak olmuş olurlar. Bu, yedi kişiye kadar böyle devam eder.
Hayır bir sakınca olmaz. Lakin bir vesile ile ona bu yaptığının dinen kesinlikle doğru olmadığını, kul hakkı yediğini, dolayısıyla büyük günah işlediğini belirtmek gerekir.
Lütfen aşağıdaki linki de tıklayın:
www.fetva.net/kurban-yazili-fetvalar/haram-para-kazanan-biriyle-kurban-ortakligi-yapilir-mi.html
Bir sığırın kurban edilebilmesi için 2 yaşını doldurmuş olması şarttır. Tecrübelere göre iki yaşını doldurmuş sığırlar süt dişlerini çıkarmış oluyorlar. İki yaşını doldurduğu kesin ise süt dişlerini çıkarmamış olmasının bir zararı olmaz.
Kurbanlık sığırlarda yaş tayini için aşağıdaki linkte bulunan bilgilerden istifade edebilirsiniz:
Bu şekilde yapılan kurban alım satımı caizdir. Bunu yasaklayan hiçbir delil bulunmamaktadır.
Bu konudaki diğer cevabımızı okumak için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/kilo-ile-kurban-almak-caiz-midir.html
Koyunların hepsi de aynı özellikte ve daha sonra niza çıkmayacak şekilde ise caiz olur. Aksi taktirde kesilecek kurban sahih fakat bu satış fasit olur. Yani bu satışın bozulması gerekir. Taraflar razı olurlarsa bunun bir sakıncası kalmaz.
Kurban eti hakkında yapılacak işlemlerle alakalı olarak Allah Teala şöyle buyurmuştur:
“Biz kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin hakkınızda Allah’ın dininin şeâirinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Onlar boğazlanmak üzere saf halinde dururken onları kestiğiniz zaman Allah’ın adını anın! Yanı üstü yere yıkılınca da onlardan hem siz yiyin, hem kanaat gösterip istemeyene, hem de fakirlere yedirin. İşte şükredesiniz diye böylece onları sizin emrinize verdik.” (Hacc, 22/36)
Buna göre kurban etinden hem sahibi yiyebilir hem de zengin – fakir akraba ve konu komşuya ikram edilir. Burada bu kimselerin müslüman olması şartı bulunmamaktadır. Dolayısıyla kurban etinden gayrimüslimlere de verilebilir. Hatta bu yol, kalplerinin İslam’a ısındırılması gibi güzel bir hedef içermesi açısından tavsiye bile edilebilir.