Kurban
Hayaları burulmuş, iğdiş edilmiş hayvanları kurban etmekte bir sakınca yoktur. Nebimiz sallallahu aleyhi ve sellem, hayaları burulmuş hayvanları kurban etmiştir. İlgili rivayetler şöyledir:
Cabir b. Abdillah’tan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir:
“Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem kurban bayramı günü hayaları buruk, alacalı (ve) boynuzlu iki koç kesti, onları (kesime hazırlayıp da yönlerini) kıbleye çevirdiği zaman dua etti ve sonra kesti.” (Ebû Dâvûd, Edâhî, 4; Ahmed b. Hanbel, 5/196)
Aişe ve Ebu Hureyre radıyallahu anhuma’dan şöyle rivayet edilmiştir:
“Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kurban bayramında kurban kesmek istediği zaman iri, semiz, çift boynuzlu, alaca ve hayaları burulmuş iki adet koç alırdı. Bunlardan birisini Allah’ın birliğine şehadetle, O’nun (Hz. Muhammed’in) elçiliğine şehadet eden ümmeti adına, diğerini de kendisi ve ailesi adına boğazlardı.” (İbn Mâce, Edâhî, 1)
Hacc suresinin 34 ve 36. ayetlerine göre kurban ibadetinde asıl olan; koyun, keçi, sığır ve deve cinsi hayvanlar üzerine Allah’ın anmak ve onların kanını akıtmaktır. Hayır kurumlarına, Kur’an kurslarına getirilen, bağışlanan hayvanlar da kesildiği anda ibadet yerine getirilmiş olur. Bundan sonra etlerin mülkiyeti bağışçı tarafından bu kurumlara devredilmektedir. Kurum yöneticileri diğer ihtiyaçlarını giderebilmek için bu etleri takas edebilir veya satabilir. Bunda herhangi bir sakınca olmaz.
Hacc Suresinin 36. ayetine göre kurbanlık hayvanda esas olan; iri gövdeli, gösterişli ve kusursuz olmasıdır. Kendisine ve çevresine zarar vermesin diye sivriliği engellenen boynuzundan dolayı hayvan kusurlu olmaz. Kurban edilebilir.
Hz. İbrahim’in kurban etmesi emredilen çocuğunun kim olduğu konusunda İslam âlimleri arasında bir ittifak yoktur. Bir kısmı bunun İsmail aleyhisselâm olduğunu söylerken bir kısmı ise İshak aleyhisselâm olduğunu söylemişlerdir. Her iki grubun delillerine yer verip “hangisinin kurban edilmek istendiğini en iyi Allah bilir” deyip herhangi bir görüşe meyledemeyenler de vardır.
Yahudilerin de Müslümanların da ittifakla kabul ettiklerine göre İbrahim aleyhisselâmın ilk oğlu İsmail’dir. Sâffât sûresinin 100. ayetinde İbrahim aleyhisselâmın “Rabbim, bana salihlerden olacak bir evlat nasip eyle” şeklindeki duasına yer verildikten sonra 101. ayette bu duasının kabul edildiği ve kendisine yumuşak başlı, uysal (halim) bir çocuk bahşedildiği belirtilmiştir. Buradan, İbrahim aleyhisselâmın daha önce hiç çocuğunun olmadığı anlaşılmaktadır. Öyleyse duasına karşılık kendisine ihsan edilen çocuk İsmail aleyhisselâmdır. Daha sonra 102. ve devamı olan ayetlerde bu çocuğun kurban edilmesi ve neticesinde hem çocuğun hem de İbrahim aleyhisselâmın imtihanı başarı ile geçtikleri anlatılmıştır. Demek ki İbrahim aleyhisselâmın rüyasında kurban etmesi emredilen oğlu, ilk oğlu İsmail’dir. Zaten o ayetlerin hemen devamında yer alan 112. ayette İbrahim’e ikinci bir müjde olarak ileride peygamber olacak olan ikinci oğlu İshak da müjdelenmiştir.
Bir de şuna dikkat etmek gerekir. Allah Teâlâ İbrahim aleyhisselâma, yaşı bir hayli ilerlemiş ve kısır olan eşi Sare validemizden bir çocuğu olacağı müjdesini verirken çocuğu “bilgin bir çocuk (ğulâmin alîm)” olarak nitelemiştir. (Bkz: Hicr, 15/53; Zariyat, 51/28) İbrahim’in Sare validemizden olan bu çocuğunun İshak aleyhisselâm olduğu konusunda da hiçbir görüş ayrılığı yoktur. Fakat yukarıda da görüldüğü gibi kurban edilmesi emredilen çocuk için “halim selim bir çocuk (ğulâmin halîm)” nitelemesi yapılmıştır. Nitekim bu çocuk babasının kendisini kurban edeceğini duyduğunda bu duruma “Babacığım sana ne emrediliyorsa yap, inşaallah beni sabredenlerden bulacaksın”(Sâffât, 37/102) şeklinde karşılık vererek kendisi için verilen halimlik vasfını ispat etmiştir.
Bununla ilgili görüntülü cevabımızı aşağıdaki linkten izlemenizi tavsiye ederiz:
Vekâletle kurban kesilmesi caiz olduğu için vakıf veya derneklere kurban bağışlandığında kurban ibadeti yerine getirilmiş olur.
Kurban eti hakkında yapılacak işlemlerle alakalı olarak Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Olgun ve dolgun hayvanları sizin için Allah’a kulluğun simgelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Sıra sıra dizili olarak keserken üzerlerine Allah’ın adını anın. Yere düşüp ölünce onlardan hem siz yiyin; hem de kanaatkârlık edip istemeyene de isteyene de yedirin. Şükredersiniz diye onları böylece sizin buyruğunuza verdik.” (Hac 22/36)
Buna göre kurban etinden hem sahibi yer hem de zengin – fakir akraba ve konu komşuya ikram eder. Dolayısıyla kurban kesmek durumunda olan kişilerin bu tavsiyeye uyarak kurbanlarını kendileri de istifade edebilecek şekilde kesmeleri/kestirmeleri daha iyi olur. Ama maddi durumu iyi olup da ikinci bir kurban kesebilecek olan ailelerin, birini bağış olarak göndermeleri de güzel bir davranıştır.
Hayvanın yaşı hesaplanırken kameri yıl esas alınır. Bu 354 gündür. Kurban bayramında doğan sığır cinsi bir hayvan, iki yıl sonraki kurban bayramında yaşını doldurmuş olur. Dolayısıyla kurban edilebilir.
Kurbanlık sığırlarda yaş tayini için aşağıdaki linkte bulunan bilgilerden istifade edebilirsiniz:
Memesi kesilmiş ve kurumuş hayvana “cezzâ/ceddâ” denir. Bunun kurban edilmesi caiz değildir. (Haskefî, ed-Dürrü’l-Muhtâr, c: 9, s: 469.)
İbn Âbidin bu konuda Hülâsa’dan şu nakilde bulunur:
“Memelerinin başları kopmuş bulunan hayvan kurban olamaz. Koyun ve keçide meme uçlarından biri; sığır ve devede ikisi yaratılıştan yoksa veya sonradan herhangi bir sebeple kopmuşsa câiz olmaz; bu konuda koyun-keçi ile sığır-deve arasındaki farklılık, ilk grubun iki, diğerinin dört memeli oluşudur. Ama memelerinden herhangi bir illet olmadan süt çıkmıyorsa kurban kesilebilir.” (İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, c: 9, s: 470.)
Hanefi mezhebine göre “kurbanlık bir hayvan kesilmeden önce doğursa, yavrusu da kendisi ile beraber kesilir. Çünkü yavru anasına bağlıdır. Eğer yavru kesilmeyip satılırsa, parasını sadaka olarak vermek gerekir.” Fakat Hacc suresinin 36. ayetine göre bir hayvanın kurban edilebilmesi için yaşını doldurması gerekir. Yaşını doldurmamış bir hayvan kurban olmaz. Bu yüzden yavrunun kesilmeyip daha sonra kurban edilmek üzere beslenmesi veya satılıp parasının sadaka olarak verilmesi gerekir.
Attan, geyik vb. av hayvanlarından, tavuk, horoz, kaz gibi kümes hayvanlarından kurban olmaz. Zira Hacc suresinin 28 ve 34. ayetlerine göre kurban edilecek olan hayvanların en’âm cinsinden olması şarttır. En’âm suresinin 143 ve 144. ayetlerinde bunların “sekiz eş” olduğu açıklanmıştır. Yani koyun, keçi, sığır ve devenin erkeği ve dişisi olmalıdır. Bu hayvanların dışında hiçbir hayvandan kurban olmaz.
Hanefî mezhebine göre kesimden önce kurbanlığın sütünden ve yününden yararlanmak mekrûhtur (Kâsânî, Bedâi’, c: 6, s: 320; Merğinânî, el-Hidâye, c: 4, s: 358); yararlanılmışsa kıymetinin sadaka olarak verilmesi gerekir. Çünkü insan onu kurban niyetiyle alınca sanki onu her şeyiyle Allah için ayırıp belirlemiş, yani tayin etmiş olur. Binaenaleyh, yününü kırkması adeta ibadet için belirlediği hayvanın bir parçacığını bu niyetten çıkarmış ve onu dünya için kullanmış olur. Sütünü de bazıları böyle saymışlar ve “az olup, memeye su serpmekle hayvana zarar vermeden kurutulabilecekse kurutulur. Bu mümkün değilse sağılıp, sadaka olarak verilir. Böylece ibadet için aldığı kurbanlığının her parçası ibadet amacıyla kullanılmış olur” demişlerdir.
Malikilere göre kurbanlık hayvanın sütünü sağmak ve içmek mekruhtur.
Şafiilere ve Hanbelîlere göre ise yavrusunun ihtiyacından fazlasını alması ve içmesi caizdir. (İbn Kudame, el-Muğnî, c: 6 s: 445’e bkz.) Delilleri ise Beyhaki’nin rivayet ettiği şu hadistir:
Muğire b. Hazf el-Absî’den şöyle rivayet edilmiştir: Ali ile Rahbe’deydik. Hemedan’dan bir adam yanında bir inek ve yavrusu ile birlikte çıkageldi ve dedi ki: “Ben bu ineği kurbanda kesmek için satın almıştım, inek yavruladı. (Ne yapayım?)” Ali de ona dedi ki: “Onun sütünden içme ama yavrusunun içebileceğinden fazlasını içebilirsin. Sonra kurban bayramında ineği de yavrusunu da yedi kişiye kadar kurban edebilirsin.” (Beyhaki, c: 9, s: 288.)
Bize göre ise kurbanlık hayvanların sütünden, yününden istifade edilebilir. İlgili ayette şöyle buyurulur:
“Olgun ve dolgun hayvanları sizin için Allah’a kulluğun simgelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Sıra sıra dizili olarak keserken üzerlerine Allah’ın adını anın. Yere düşüp ölünce onlardan yiyin; kanaatkârlık edene de isteyene de yedirin. Şükredersiniz diye onları böylece sizin buyruğunuza verdik.” (Hac 22/36)
“Onlarda sizin için hayır vardır” (لَكُمْ فِيهَا خَيْرٌ) ifadesi, kurban kesmeden önce ondan yararlanabileceğimizi gösterir. Bu da sütlerinden veya diğer hizmetlerinden yararlanma olur. Yukarıdaki rivayet Peygamberimize değil Hz. Ali’ye nispet edilmiştir. Ayette yaşını doldurmamış hayvanın kurban edilmeyeceği açıkça bildirilmiş olduğu halde yavrunun kesilmesinin riayette yer alması, rivayeti şüpheyle karşılamamızı gerektirmektedir.
Hayvanın süt dişlerinin dökülmüş olması onun yaşını doldurduğunu kesin olarak gösterir. Fakat bazı hayvanların yaşı dolduğu halde dişleri dökülmemiş olabilir. Bunun için kesin bir şey bir şey söylemek zordur. Fakat hayvanın kesin olarak yaşını doldurmadığı anlaşılırsa bu ibadet, kurban değil; sadaka olur.
Hayvanların dişlerinden yaş tayini yapabilmek için aşağıdaki linkte bulunan bilgilerden istifade edebilirsiniz: