Gayrimüslimler
Gayrimüslimlerin avladığı balıkların ve diğer deniz ürünlerinin yenilmesinde hiçbir sakınca yoktur.
Allah Teâlâ, kara hayvanlarının aksine, suda yaşayan hayvanların ve orada bulunan yiyeceklerin helal olduğunu hiçbir istisna koşmaksızın şöyle bildirmiştir:
“Siz ve yolcular yararlansın diye deniz avı ve yiyeceği size helal kılındı. …” (Mâide, 5/96)
Ayette yer alan “deniz avı” ifadesi, diri iken bir tuzak ile avlanılan balık vb. deniz canlılarını, “onun yiyeceği” ifadesi ise denizin içinde ölüp su yüzüne çıkanları ve denizin kıyıya attığı şeyleri/yiyecekleri gösterir.
Kendisine deniz suyunun hükmü sorulan Nebîmizin de şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Denizin suyu temiz; meytesi/ölüsü de helâldir.” (Ebû Dâvûd, Tahâret, 41; Tirmizî, Tahâret, 52; Nesâî, Tahâret, 46; İbn Mâce, Tahâret, 38)
Bu ayet ve hadise göre; yakalayanı veya çıkaranı kim olursa olsun, ister canlı isterse de ölü olarak ele geçirilsin balık başta olmak üzere denizde yaşayan hayvanların ve deniz mahsullerinin tamamı helaldir.
Konu hakkında daha geniş bilgi için aşağıdaki linkleri de tıklamanızı tavsiye ederiz:
www.fetva.net/yazili-fetvalar/olu-baliklar-ayetlerde-haram-kilinan-meyte-kapsamina-girer-mi.html
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/deniz-urunlerinden-hangisi-yenir-hangisi-yenmez.html
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/midye-yemek-helal-midir-haram-midir.html
NOT: Deniz ürünleri ve gayrimüslimlerin yiyecekleri ile ilgili olarak Süleymaniye Vakfı Yayınlarından çıkan “Kur’an ve Sünnet Işığında Helal Gıda” kitabını okumanızı tavsiye ederiz. O kitapta konuyla ilgili lehte ve aleyhteki tüm deliller mukayeseli olarak ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir.
Kitabı edinmek için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:
www.suleymaniyevakfi.com/kuran-ve-sunnet-isiginda-helal-gida
Allah Teâlâ sadece, Nebîmizi ve Müslümanları Mekke’den çıkmaya zorlayan müşriklerin Mekke’ye girmelerini yasaklamıştır. Ancak ayetler bağlantılarından koparılınca çok yanlış sonuçlara varılmıştır. O yanlışlardan biri de Mekke ve Medine’ye gayrimüslimlerin sokulmayacağı iddiasıdır.
Gayrimüslimleri Mekke’ye sokmama ile ilgili ayet şudur:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّمَا الْمُشْرِكُونَ نَجَسٌ فَلاَ يَقْرَبُواْ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ بَعْدَ عَامِهِمْ هَـذَا وَإِنْ خِفْتُمْ عَيْلَةً فَسَوْفَ يُغْنِيكُمُ اللّهُ مِن فَضْلِهِ إِن شَاء إِنَّ اللّهَ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
“Müminler! O müşrikler birer pisliktir; bu yıllarından sonra Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar. Eğer yoksul kalmaktan korkarsanız Allah emir verdiği takdirde ilerisinde ikramıyla sizi zenginleştirecektir. Allah bilir, doğru karar verir.” (Tevbe, 9/28)
Ayetteki “O müşrikler = الْمُشْرِكُونَ” kelimesi, Tevbe sûresinin başında tanımlanan müşriklerdir. Onlara, işledikleri suça denk bir ceza verilmesi istenmiştir.
İlgili ayetlerden biri de şudur:
وَأَخْرِجُوهُم مِّنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ
“Onların sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın.” (Bakara, 2/191)
Müşrikler, Nebîmizi Mekke’den çıkmaya zorladıkları sırada onlara şöyle bir uyarı yapılmıştı:
وَإِن كَادُواْ لَيَسْتَفِزُّونَكَ مِنَ الأَرْضِ لِيُخْرِجوكَ مِنْهَا وَإِذًا لاَّ يَلْبَثُونَ خِلافَكَ إِلاَّ قَلِيلاً. سُنَّةَ مَن قَدْ أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِن رُّسُلِنَا وَلاَ تَجِدُ لِسُنَّتِنَا تَحْوِيلاً .
“Seni bu topraklardan çıkarmak için yerinden oynatmak üzeredirler. Çıkarırlarsa senden sonra burada fazla kalamazlar. Senden önce gönderdiğimiz elçilere uygulanan kanun budur. Bizim kanunumuzda bir değişiklik bulamazsın.” (İsrâ, 17/76-77)
Mekke’nin fethinden sonra Müslümanlarla yaptıkları anlaşmayı bozan müşriklere 15 ay dokunulmamış; fakat sonra 4 ay ek süre verilerek Mekke’yi terk etmeleri, aksi takdirde bulundukları yerde öldürülecekleri ilan edilmiştir. İlgili ayetler şöyledir:
“Antlaşma yaptığınız müşriklere, Allah ve Elçisi tarafından yapılan ilişkiyi kesme duyurusudur.
Bu topraklarda dört ay daha dolaşın. Bilin ki, Allah’ı çaresiz bırakamazsınız. Ama Allah, görmezlik eden kâfirleri rezil eder.
Bu büyük hac gününde Allah ve Elçisi tarafından bütün insanlara bildirilen şudur: Allah’ın müşriklere desteği yoktur; Elçisinin de öyle. Ey müşrikler! Tevbe ederseniz hayrınıza olur. Sırt çevirirseniz bilin ki, siz Allah’ı çaresiz bırakamazsınız. Görmezlik eden kâfirlere acıklı bir azabı müjdele.
Bu duyuru, sizinle antlaşma yapmış ve daha sonra bir kusur işlememiş, size karşı kimseye destek vermemiş müşrikleri kapsamaz. Onlara karşı olan andınızı süresinin sonuna kadar koruyun. Allah korunanları sever.
(Dört) yasak ay [1] çıkınca o müşrikleri[2] bulduğunuz yerde öldürün. Onları yakalayın, onları kuşatın, onlar için her gözetleme yerinde oturun. Ama tevbe ederler, namaz kılarlar, zekât verirlerse yollarını açın. Allah’ın bağışlaması çok, ikramı boldur.
O müşriklerden biri senden güvence isterse ona güvence ver ki Allah’ın sözünü dinlesin. Sonra onu, kendi güvenlik bölgesine ulaştır. Böyle yap; çünkü onlar bilgisiz bir toplumdur.” (Tevbe, 9/1-6)
Antlaşmayı bozmamış olan müşrikler için ise bir yasak konmamıştır. Ama antlaşmayı bozanlar, geçici süreyle de olsa Mekke’ye giremeyeceklerdi. Bunun Mekke’nin ekonomisini etkileyeceği açıktır. Şu ayette olayın bu yanına dikkat çekilmiştir:
“Müminler! O müşrikler birer pisliktir; bu yıllarından sonra Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar. Eğer yoksul kalmaktan korkarsanız Allah emir verirse ilerisinde ikramıyla sizi zenginleştirir. Allah bilir, doğru karar verir.” (Tevbe, 9/28)
Görüldüğü gibi Mekke’ye girme ile ilgili yasak, Nebîmizi ve Müslümanları Mekke’den çıkaran ve daha sonra yapılmış antlaşmayı bozanlarla ilgilidir. Ancak ayetler, tarih içinde bağlantılarından koparılarak Müslüman-gayrimüslim ilişkileri, her sahada yanlış bir zemine çekilmiştir. Mesela İmam Mâlik, gerek Mescid-i Haram’a ve gerekse diğer mescitlere gayrimüslimlerin girmesinin yasak olduğunu söylemiştir. İmam Şâfii’ye göre de gayrimüslimler özellikle Mescid-i Haram’dan menolunurlar. Bu yüzden İslam devlet başkanı Mekke’de bulunsa ve müşriklerden bir elçi gelse devlet başkanının onu Harem bölgesinin dışında karşılaması ve kabul etmesi gerekir. Ama İmamı Azam’a göre gayrimüslimler Mekke’de hac ve umre yapmaktan yasaklanmışlardır. “Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar.” demek, “Hacca ve umreye gelmesinler.” demektir. Yani hac içinde Harem dâhiline girmelerine, Mekke, Arafat ve Müzdelife vesair yerlerde Müslümanlarla birlikte hac menâsikini icra etmelerine izin verilmez. Dolayısıyla başka mescitlere ve hacla ilgili olmayan hususlarda onlara izin verilebilir. (Bkz: Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, Tevbe suresi 28. ayetin tefsiri)
Müslümanların gayrimüslimlerle ilişkisindeki temel ayetler şunlardır:
“Allah, din hususunda sizinle savaşmayan ve sizi yurdunuzdan çıkarmayan kimselere iyilik etmenizi ve değer vermenizi yasaklamaz. Allah değer bilenleri sever. Allah sadece, din hususunda sizinle savaşmış, sizi yurdunuzdan çıkarmış ve çıkarılmanıza destek vermiş kimselere yakınlık göstermenizi yasaklar. Onlara yakınlık gösterenler zalimlik etmiş olurlar.” (Mümtahine, 60/8–9)
Ayetlerde gayrimüslimler için üç kırmızı çizgi belirlemiştir:
1. Dinimizden dolayı bizimle savaşmaları,
2. Bizi yurdumuzdan çıkarmaları,
3. Yurdumuzdan çıkaranlara destek vermeleri.
Gayrimüslimlerle ilişkiler konusunda aşağıdaki adresleri de inceleyebilirsiniz:
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/gayrimuslimlerin-mekkeye-girmesi-kesin-olarak-yasak-midir.html
www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/musluman-olmayanlarla-iliskiler.html
[1] Yukarıdaki duyuru, haram aylarının ikincisi olan Zilhicce’de yapılmıştı. Buradaki haram aylar (el-eşhuru’l-hurum) bilinen aylar değil, ikinci ayette belirtilen dört aydır. Haram denmesi, bu süre içinde muhatapların dokunulmaz sayılmasından dolayıdır.
[2] Antlaşmayı bozan müşrikleri.
Cami yapımı veya diğer İslami hizmetler için gayrimüslim vatandaşları dolaşarak yardım talep etmek doğru değildir. Bu, onları inanmadıkları bir dine yardım etmeye zorlayabilir, kendilerini baskı altında hissedebilirler. Fakat hiçbir baskı altında kalmadan tamamen kendi rızaları ile yapacakları aynî veya nakdî yardımlarını kabul etmekte de bir sakınca yoktur.
Web sitelerinde dinimize ve ülkemize karşı hakaretlerde bulunanlarla mücadele etmek gerekir. Fakat bunun yolunun hack yapmaktan geçmediğini, zira bunun havayı yumruklamak gibi bir şey olacağını düşünüyoruz. Sizin de bildiğiniz gibi hack yapılsa bile bunlar mantar gibi çoğalmaya devam edecektir. Dolayısıyla bunlara zaman ayıracağımıza kendimize ait sitelerimizi hem içerik hem de altyapı açısından daha da güçlendirmemiz, mücadelemizi fikri boyutta sürdürmeye gayret etmemiz gerektiğini düşünüyoruz.
Lütfen aşağıdaki linkleri de tıklayınız:
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/dusmanin-silahi-ile-silahlanmak-gunumuzde-nasil-mumkun-olur.html