Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Boşanma

Boşanmalardaki iddet, kadının hamile olup olmadığını tespit için midir?

Talakla ilgili ayetlerde (Talak, 65/1-2, Bakara, 2/228-229), birinci ve ikinci boşanmanın iddet süresinin üç kur’ yani üç temizlik dönemi olduğu hükme bağlanmıştır. Talak Suresindeki âyetler şöyledir:

Ey Nebî! Karılarınızı boşadığınızda iddetler içinde boşayın ve iddetlerini sayın. Rabbiniz Allah’tan çekinin de açık bir fuhuş yapmamışlarsa onları evlerinden çıkarmayın. Onlar da çıkmasınlar. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlarıdır. Kim Allah’ın sınırlarını aşarsa kötülüğü kendine yapar. Bilemezsin, belki Allah bunun ardından yeni bir durum ortaya çıkarır.

Sürelerinin sonuna geldiklerinde kadınları ya maruf ile tutun ya da maruf ile ayırın. İçinizden güvenilir iki kişiyi şahit tutun; şahitliği Allah için tam yapın. İşte bu size, sizden Allah’a ve Ahiret gününe inanan kimseye verilen öğüttür. Kim Allah’tan çekinerek kendini korursa Allah bir çıkış yolu açar.

Beklemediği yerden ona rızık verir. Kim Allah’a güvenirse O, ona yeter. İşini tam yapan Allah’tır. Allah her şey için bir ölçü koymuştur. ” (Talak 65/1–3)

Eşini boşamak isteyen erkeğin uyacağı bu ölçüler şöyle sıralanabilir:

1. Boşanma iddet içinde olmalı, yani kadın âdetli olmamalı, temizse o temizlik dönemi içinde eşiyle ilişkiye girmemiş olmalıdır.

Bu dönemde hem âdetin kadına verdiği sıkıntıdan hem de eşinin onunla ilişkiye girememesinden dolayı erkekte huzursuzluk olur ve karısını kolayca boşayabilir.

Âdetten temizlenmiş olan eşiyle ilişkiye giren erkek, arzusuna kavuşmuş olacağından eşini yine kolayca boşayabilir. Her iki durumda da boşamanın geçersiz sayılması fıtrat gereğidir.

2. İddeti erkek saymalıdır. Boşadığı kadının evde geçireceği günleri kocanın sayması, bu dönemde onunla yakından ilgilenmesi demektir.

3. Kadını evinden çıkarmamalıdır. Üç ay kadar sürecek bekleme dönemini, birlikte geçiren çiftler, bir şekilde anlaşabilirler. Eğer anlaşamazlarsa sıkıntı büyük demektir.

4. Kadın da evden çıkmamalıdır. Kadının evi terk etmesi halinde araya soğukluk girer ve eşleri birleştirme işi zorlaşır.

5. Erkek, süre içinde veya süre sonunda eşine iyilikle dönmeli veya iyilikle ayrılmalıdır. Zoraki evlilik olmaz; bu aileye zarar verir. İyilikle ayrılırlarsa daha sonra yeni bir nikâhla birleşebilirler.

6. Gerek boşarken gerek dönüş sırasında ve gerekse ayrılırken iki kişiyi şahit tutmalıdır.

Böylece durumdan haberdar olan Müslümanlar, Nisa 35. âyete göre erkeğin ve kadının ailesinden birer hakem görevlendirip eşleri barıştırma yollarını ararlar. Bütün bunlar, kişinin eşini bir kere boşaması içindir.

www.suleymaniyevakfi.org/kuran-arastirmalari/talak-erkegin-bosama-hakki.html

Görüldüğü gibi iddet, hamileliğin tespiti için değil, tarafların birlikte yaşayıp yaşayamayacağının iyice tespiti içindir. Yoksa bir kadının hamile olup olmadığı, bir âdet ve bir temizlikle anlaşılabilir. Bu yüzden iddeti, hamile olma ihtimali olmayan kadınlar da beklerler. İlgili ayet şöyledir:

“ Karılarınızdan âdetten kesilmiş olanlar hakkında şüpheye düşerseniz iddetleri üç aydır; âdet görmeyenler de öyledir. Hamile olanların bekleme süreleri yapacakları doğumla biter. Kim Allah’tan çekinerek kendini korursa Allah onun işini kolaylaştırır. ” (Talak 65/4)

Durum böyle olduğu için iddetin, bu ayette yazılı sürelerin altına inmesi mümkün değildir.

Kocasından boşanan kadın mehrini geri vermek zorunda mı?

Evlilik öncesinde kadına mehir verilmesini isteyen Allah Teala evlilik esnasında da kadının her türlü ihtiyacını karşılama görevini erkeğe vermiştir. Bu, erkeğe ciddi manada maddi bir yük oluşturur. Eğer boşanma talebi erkekten gelirse erkek, mehir olarak verdiği şeylerden bir kuruşunu karısından geri alamaz. Bu, aşağıdaki ayetin hükmüdür:

“Bir eşi bırakıp yerine bir başka eş almak isterseniz, bıraktığınıza yüklerle mal vermiş olsanız bile hiçbir şeyi geri almayın. İftira ederek ve apaçık günaha girerek mi alacaksınız?

Nasıl alacaksınız ki biriniz diğerine kaynaşmış, üstelik o kadınlar sizden sağlam bir söz almışlardır.” (Nisa, 4/20-21)

Fakat boşanma talebi kadından gelirse ve bunda erkeğin herhangi bir suçu, kabahati yoksa bu taktirde kadın, erkekten aldığı mehri geri vermek zorunda kalır.

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/bosanmayi-kadin-istiyorsa-mehrini-geri-vermek-zorunda-mi.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/koca-kendisini-aldatan-esini-bosarsa-mehrini-de-vermek-zorunda-mi.html

Bunda anlaşılmayacak bir şey yoktur. Eğer bu şart olmasaydı, bazı kadınlar iftidayı para kazanma yolu yaparlardı. Bir erkekle evlenir, mehri alır, sonra iftida ile ondan ayrılır, başka bir erkekler evlenir, ondan da mehir alırdı.  Ama iftidada aldıklarını iade etme şartı bu yolu kapatmıştır.

Konuyla ilgili deliller için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:

www.suleymaniyevakfi.org/kuran-arastirmalari/kadinin-bosanmasi-iftid.html

Üçüncü talaktan sonra kadın ne kadar iddet bekler?

Talakla ilgili ayetlerde (Talak, 65/1-2, Bakara, 2/229), birinci ve ikinci boşanmanın iddet süresinin üç kur’ yani üç temizlik dönemi olduğu bizlere bildirilmektedir.  Talak Suresinin “Bilemezsin, belki Allah bunun ardından yeni bir durum ortaya çıkaracaktır.” (Talak 65/1) ayetinde ise, iddet beklemenin hikmeti açıklanmaktadır. Talakla ilgili tüm ayetleri (Bakara, 2/229 ve Talak, 65/2) göz önünde bulundurduğumuzda, o ayetlerde anlatılan iddetin, ric’î (dönüşlü) talak için olduğu görülmektedir.

Üçüncü talaktan sonra eşlerin birbirilerine dönmeleri helal olmadığından (Bakara, 2/230), bu durumda kadının üç kur’  iddet beklemesi de gerekmemektedir. Böyle birinin bekleyeceği süre bir hayız dönemidir. Bu da “istibra” yani kadının hamile olmadığının belli olması içindir.

Üçüncü talaktan sonra iddet beklenmesi/beklenmemesi ile ilgili olarak peygamber aleyhisselam’dan çok sayıda hadis rivayet edilmemiş olması da bu konunun ayetlerde gayet açık olmasından dolayıdır. Konuyla ilgili bir hadis şöyledir:

Ebû Amr b. Hafs, Fatıma’yı gıyaben boşamış da vekili ona arpa göndermiş. Fâtıma buna razı olmamış. Fakat Ebû Amr’ın vekili;

— Vallahi senin bizde bir hakkın yoktur; demiş. Bunun üzerine Fatıma, Resülüllah aleyhisselama gelerek bu meseleyi ona anlatmış. Peygamber aleyhisselam: “Senin onda nafaka hakkın yoktur.” buyurmuş ve iddetini Ümmü Şerîk’in evinde geçirmesini emretmiş. Sonra: “Ümmü Şerik ashabımın daima ziyaretine gittikleri bir kadındır. Sen İbn Ümmi Mektûm’un yanında iddet bekle, çünkü o a’mâ bir adamdır. (Yanında) çarşafını atabilirsin! (evlenmek için) helâl olduğun zaman bana bildir!” buyurmuşlar….” (Müslim Talak, 36(1480)

Hadiste görüleceği gibi Peygamber aleyhisselam Fatıma bnt. Kays’a, “git üç kur’  bekle” dememiş, aksine “git, iddetini geçir ve helal olduğunda (yani evlenebileceğin zaman geldiğinde) bana gel” demiştir.

Bu hadisle ilgili olarak İbn Teymiyye şunları söylemiştir:

“Bu hadisin lafızlarında “üç hayız müddeti iddet bekle” ibaresi yoktur. Bize ulaştığı kadarıyla âlimler de böyle bir şey söylememişlerdir. Şayet bu görüş icma ise, bu haktır ve ümmet batıl üzerinde birleşmez. “Üçüncü boşanma sonrası kadının beklemesi gereken süre üç hayız süresi değildir ancak istibra’dır” sözü, şayet bazı âlimlerin görüşü ise, bu taktirde bu görüşü güçlü kılacak bir yön vardır. Şöyle ki: İddet süresinin uzun olması, ric’at hakkının sabit olmasıyla ilgilidir. Yani iddetin üç hayız süresi olması bundandır. Ric’at hakkı olmayanlar, üç hayız süresi beklemez. Kur’an’ın zahirinde bu söze uygunluktan başka bir şey de yoktur.” (İbn Teymiyye, Mecmûu’l-Fetava, c: 32, s: 342)

Hul’ yoluyla kocasından ayrılan kadının durumuna gelince: Bu konu talaktan bahseden Bakara Suresinin 229. ayetinin devamında anlatılmaktadır. Ancak bu olay ayet-i kerimede hul’ veya talak olarak değil, “iftidâ” şeklinde geçmektedir.

Kur’an-ı Kerim ve Peygamber aleyhisselamın sünnetinde iftida, talak sayılmadığından bu yolla eşinden ayrılan kadının da üç kur’ iddet beklemesi gerekmemektedir.

Abdullah İbn Abbas (r.a.)’tan gelen rivayete göre Sabit b. Kays’ın karısı Resûlullah aleyhisselam zamanında Sabit’ten hul’ yoluyla (yani bir bedel karşılığında) ayrılmıştı. Peygamber aleyhisselam ona bir hayız müddeti iddet beklemesini emretmişti. (Tirmizi, Hul’, 10)

Görüldüğü gibi iftidâ sonucu kocasından ayrılan kadının beklemesi gereken süre, bir hayız müddetidir. Bu da kadının hamile olup olmadığının tespiti içindir.

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/ucuncu-bosanmadan-sonra-kadin-hemen-bir-baskasi-ile-evlenebilir-mi.html

Boşanmanın başında mı şahit getirmek gerekir, sonunda mı?

İlgili bütün ayetleri, birlikte değerlendirmeden, aradaki ilişkiyi sağlıklı bir şekilde kurmadan hüküm vermeye kalkışmak yanlıştır. Allah Teâlâ kimseye böyle bir yetki vermemiştir. İlgili ayetlerden ikisi şöyledir:

“Elif, Lâm, Râ. Bu, ayetleri hakîm ve habîr olan Allah tarafından muhkem kılınmış ve de açıklanmış bir kitaptır. Böyle olması Allah’tan başkasına kulluk etmemeniz içindir. (De ki:) Ben de O’nun tarafından size uyarı yapan ve müjde veren biriyim” (Hûd, 11/1-2)

Konu ile ilgili ayetleri bir arada değerlendirince talak konusunda bazı şartlar ve görevlerin olduğu, şahitsiz bunların yerine getirilemeyeceği görülür. Buna göre;

a. Talak sırasında kadının adetli olmadığının ve o temizlik döneminde eşlerin ilişkiye girmediğinin tespiti gerekir. Bu da ancak tarafların şahitler huzurunda beyanı ile olur.

b. Müslümanlar, ayrılmak üzere olduğunu duydukları çiftlerin arasını bulması için hakem göndermek zorundadırlar. Bu da durumun bilinmesini gerektirir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Karı kocanın arasının açılmasından havf ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin; düzelmek isterlerse, Allah aralarını buldurur. Allah bilir ve işin iç yüzünden haberdardır.” (Nisa 4/35)

Havf; zanna veya bilgiye dayalı bir emareden dolayı kötü beklenti içinde olmaktır. Böyle bir bilgi ancak olayı bilenlerin beyanı ile ortaya çıkar. Bunu bilebilecek olanlar da şahitlerdir.

Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/sahitsiz-bosanmalar-gecerli-midir.html

Koca iddeti bitmeden karısına dönerse bu yine de bir boşanma sayılır mı?

Talak suresinde “talak” ile “tefrîk” kavramları; Bakara suresi 229 ve 231. âyetlerde ise “talak” ve “tesrîh” kavramları vardır. Tesrîh, Ahzab sûresi 28. ayette Nebîmizin eşleri için de kullanılmıştır. Talak, boşama; tefrîk veya tesrîh ise iddet bitiminde eşlerin ayrılmasıdır. Talakın vukuu/gerçekleşmesi; tefrîk veya tesrîh’e bağlı değildir. Bu, kadınları koruyucu bir işlemdir. Aksi takdirde birçok kimse karısını boşar, süre bitiminde ona döner ve bu işi sayısız kereler yapabilirdi. Talakın tefrike bağlı olmaması bu kapıyı kapamıştır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“O talak iki defa olur. Her birinden sonra kadını ya iyilikle tutmak, ya da güzellikle ayırmak gerekir.” (Bakara 2/229)

Kur’ân’daki talak sistemini, diğer hukuklardaki boşama sistemine göre değerlendirerek “yeni bir nikah olmadan yeni talak olmaz” demek Kur’ân’ın talak sistemine aykırıdır.

Boşanma iddeti bekleyen evden çıkarsa yine de talak gerçekleşir mi?

Talakla ilgili olarak Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Ey Nebî! Karılarınızı boşadığınızda iddetler içinde boşayın ve iddetlerini sayın. Rabbiniz Allah’tan çekinin de açık bir fuhuş yapmamışlarsa onları evlerinden çıkarmayın. Onlar da çıkmasınlar. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlarıdır. Kim Allah’ın sınırlarını aşarsa kötülüğü kendine yapar. Bilemezsin, belki Allah bunun ardından yeni bir durum ortaya çıkarır. ” (Talak 65/1)

Kadınları iddetleri içinde boşama, talakın olmazsa olmaz şartıdır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Boşanmış kadınlar, kendi başlarına üç kur’ (temizlik dönemi) beklerler.” (Bakara, 2/228)

Âdet halinde ilişki yasak olduğu için kadın zaten kendi başınadır. İddet süresi içinde kocası ile aynı evi paylaşacağından buradaki kur’, onunla ilişkiye girebileceği temizlik dönemidir.

Öyle ise talakın iddet içinde olması, kadının bu sırada âdetten temizlenmiş; ama kocasıyla ilişkiye girmemiş olması demektir.

Yukarıdaki ayette bunun dışında üç şart daha sayılmıştır. Bunlar; iddeti sayma, kadını evden çıkarmama ve kadının evden çıkmaması şartlarıdır. Bunlara uymayan, kendini zora sokmuş olur; ama yaptığı talak geçerlidir. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’ın sınırlarını aşarsa kendine yazık etmiş olur.”

Çünkü iddetin sonuna kadar erkeğin eşine dönme hakkı vardır. Eğer iddeti saymazsa sürenin bittiğini fark edemediği için bu hakkı kaybedebilir. İddet süresi içinde koca eşini evden çıkarmazsa anlaşmazlığın çözümü kolaylaşır. Durumu gözden geçirip daha sağlıklı bir sonuca varabilir.

Kadın evden ayrılmazsa o da kocasını ikna etme fırsatını yakalar. Bu süre içinde onun, kocasına karşı davranışlarında tek yasak cinsel ilişkidir. Bu da kocasının kendine olan ilgisini artırır. Koca dönme kararı verir ve bunu şahitlerle tespit ettirirse o yasak da kalkar.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/kadinin-iddet-donemi-icerisinde-evden-cikmasi-veya-cikarilmasi.html