Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Cezalar

Maide Suresi 38. ayete göre hırsızların iki elini de kesmek mi gerekiyor?

Günümüzde zina suçu işleyen kişilerin cezası ne olmalıdır?

Nebîmiz zamanında bir erkek zina itirafında bulunmuştu. Allah’ın Elçisi sopa istedi. Kırık bir sopa getirildi. “Daha iyisi olsun” dedi. Yeni bir sopa getirildi, budakları yontulmamıştı. “Bundan hafif olsun” dedi. Düzgün, yumuşak bir sopa getirildi. Allah’ın Elçisi emretti, adama sopa vuruldu. Sonra şöyle dedi:

“Ey insanlar! Artık Allah’ın koyduğu sınırlardan kaçınmanızın zamanı geldi. Kim bu pisliklerden bir şey yaparsa Allah’ın örtüsüyle örtünsün. Çünkü bize yüzünü gösterene Allah’ın Kitabını uygularız.” (Muvatta, Hudûd, 2/12.)

“Kim bu pisliklerden bir şey yaparsa Allah’ın örtüsüyle örtünsün” yani tevbe etsin ve kendini düzeltsin. Tevbe, günahı bırakmaktır. Kendini düzeltmek de artık o günahı yapmamak anlamına gelir. Bir kimsenin hakkı üzerine geçmişse o hakkı iade etmeden kendini düzeltmiş olamaz.

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/zina-eden-bir-muslumanin-kurana-gore-cezasi-nedir.html

Yukarıdaki husus, İslam hukukunun tam olarak uygulandığı bir dönem ile ilgilidir.  Türkiye gibi İslam hukukunun uygulanmadığı yerlerde Allah’ın kitabını uygulayacak merci olmadığı için tevbe edip kendini düzeltmek, tek seçenek olarak kalmaktadır.

Had cezaları (Allah hakkı olarak yerine getirilmesi gereken, miktar ve key­fiyeti ayet ve hadislerle belirlenmiş cezaî müeyyidele­r) ile ilgili olarak sitemizde bulunan soru-cevapları aşağıdaki linklerden okuyabilirsiniz:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/icki-icmenin-kuran-ve-sunnette-sabit-bir-cezasi-var-mi.html 

www.fetva.net/yazili-fetvalar/kurandaki-hadd-cezalarini%E2%80%8En-tarihselligi-savunulabilir-mi.html 

www.fetva.net/yazili-fetvalar/kuranda-zina-cezasindan-baska-ceza-olmadigini-mi-soyluyorsunuz.html

Kur’an’da zina cezasından başka ceza olmadığını mı söylüyorsunuz?

Kitabımızda Recmin Kalktığını Gösteren Hadisler alt başlığı altında geçen ilgili bölüm şöyledir:

“eş-Şeybânî dedi ki; Abdullah b. Ebî Evfâ’ya “Allah’ın Elçisi sallallahu aleyhi ve sellem recm cezası uyguladı mı?” diye sordum. “Evet” dedi. “Nur suresinden önce mi, sonra mı” dedim. “Bilmiyorum” dedi.” ((Buhârî, Hudûd, 21.))

Ancak aşağıdaki rivayet, recm uygulamasının Nur Suresi’nin inmesinden önce olduğunu göstermektedir:

Bir erkek zina itirafında bulunmuştu. Allah’ın Elçisi sopa istedi. Kırık bir sopa getirildi. “Daha iyisi olsun” dedi. Yeni bir sopa getirildi, budakları yontulmamıştı. “Bundan hafif olsun” dedi. Düzgün, yumuşak bir sopa getirildi. Allah’ın Elçisi emretti, adama sopa vuruldu. Sonra şöyle dedi:

“Ey insanlar! Artık Allah’ın koyduğu sınırlardan kaçınmanızın zamanı geldi. Kim bu pisliklerden bir şey yaparsa Allah’ın örtüsüyle örtünsün. ((Tevbe etsin)) Çünkü bize yüzünü gösterene Allah’ın Kitabını uygularız.” ((Muvatta, Hudûd, 2/12.))

Burada evli, ya da bekâr olduğuna bakılmaksızın, suçluya 100 değnek vurulması, sonra Allah’ın kitabının uygulandığının söylenmesi, bütün şüpheleri kaldıracak mahiyettedir. Çünkü Allah’ın Kitabı’nda 100 değnek dışında bir ceza yoktur.” (Abdülaziz Bayındır, Kur’an Işığında Doğru Bildiğimiz Yanlışlar, Süleymaniye Vakfı Yayınları, 3. Baskı, İstanbul, 2007, s: 294)

Görüldüğü gibi burada anlatılan konu zina cezasıdır. “Allah’ın Kitabı’nda 100 değnek dışında bir ceza yoktur” sözü sadece zina cezası için söylenmiştir. Bir cümleyi önünü ve arkasını keserek anlamaya çalışırsanız yanlış sonuçlara varmanız kaçınılmaz olur.

Kur’an-ı Kerim’e göre hangi suçun cezasının ne olduğunu aynı kitabımızın 262-278. sayfalarında yer alan Ceza Hukuku Prensipleri başlıklı bölümden okuyabilirsiniz.

NOT: Kur’an Işığında Doğru Bildiğimiz Yanlışlar kitabına www.suleymaniyevakfi.org/hizmetlerimiz/Kitaplarimizi-indirin.html linkinden ulaşabilirsiniz.

Nesih ve Recim Cezası yazımızı da aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz:

www.suleymaniyevakfi.org/kuran-arastirmalari/nesih-ve-recim-cezasi.html

İslam Hukukuna göre borcunu ödeyemeyenlere hapis cezası mı vardır?

Ödeme gücü olmadığı için borcunu ödeyemeyenlere bir ceza verilemeyeceği konusunda ittifak vardır. Çünkü ilgili ayet çok açıktır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Eğer borçlu darlık içinde ise genişliğe çıkıncaya kadar beklemelidir. Borcu bağışlamanız hakkınızda daha hayırlıdır. Bunu bir bilseydiniz.” (Bakara, 2/280)

Ödeme gücü olduğu halde borcunu geciktirenlerin hapsedilmesini Ebû Hanîfe kabul etmiştir. Ancak o bunu, ödemeyi geciktirmenin cezası değil, borçluyu ödemeye zorlamanın ve haksızlığı önlemenin bir yolu olarak görmüştür. Zira Ebû Hanîfe, borçlunun mallarının haczedilip satılmasını kabul etmez. Ona göre, “Borçlunun malı varsa, hâkim o mal üzerinde tasarrufta bulunamaz. Borçluyu süresiz olarak hapseder ki, malını satsın ve borcunu ödesin. Bunu, alacaklılar haklarını alsınlar ve zulüm önlensin diye yapar.” (Ali b. Ebîbekr el-Merğinânî, el-Hidâye Şerhu Bidâyeti’l-Mübtedî, İstanbul, 1985, Kitâbu’l-Hacr, Babu’l-Hacr bi Sebebi’d-Deyn, c: 3, s: 285)

Borçlu, borcu ödeyince hapisten çıkacağına göre bunun, borcu geç ödemenin cezası olmadığı açıktır. Hapse atılmadan borcunu ödeyen hapse girmez.

Hapis cezasını gerekli gören başka mezhep yoktur.

Hataen adam öldüren kişi diyeti nasıl ve ne kadar ödemeli?

Hataen/yanlışlıkla adam öldürme ile olarak Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Bir müminin bir mümini öldürmeye hakkı yoktur; yanlışlıkla olursa başka. Kim bir mümini yanlışlıkla öldürürse, bir mümin esiri özgürleştirmesi ve öldürülenin ailesine ödenecek diyet vermesi gerekir; (öldürülenin velileri) bağışlarlarsa başka. Eğer öldürülen mümin, size düşman olan topluluktan ise mümin bir esiri özgürleştirmek gerekir. Eğer aranızda anlaşma olan bir topluluktan ise ailesine ödenecek diyet ve bir mümin esiri özgürleştirmesi gerekir. Kim bulamazsa art arda iki ay oruç tutar. Bu, Allah tarafından dönüşünün (tevbesinin) kabulü içindir. Allah bilir, doğru kararlar verir. ” (Nisâ, 4/92)

Hataen adam öldürmenin diyeti, beş cins deveden yirmişer tane olmak üzere toplam 100 devedir. Beş cins deve şöyledir:

  1. Binti mehaz: İki yaşına girmiş dişi deve: 20 adet
  2. Binti lebûn: Üç yaşına girmiş dişi deve: 20 adet
  3. Hikka: Dört yaşına girmiş dişi deve: 20 adet
  4. Cezea: Beş yaşına girmiş dişi deve: 20 adet
  5. İbn mehaz: İki yaşına girmiş erkek deve: 20 adet (Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuki İslamiye ve Istılahatı Fıkhiyye Kamusu, cilt: 3, sayfa: 48)

Bugün bu 100 devenin kaç lira ettiği hesaplanır ve maktülün ailesine ödenir. Bunun yanı sıra iki ay peş peşe oruç tutulması da gerekir.

Nebîmiz zamanında bunların değeri 1.000 dinar yani 4.350 gr. altın ediyormuş. Bu sebeple fıkıh kitapları diyet olarak 1.000 dinar ödemenin de yeterli olacağını söylerler.  Bunu üç yıl içinde taksit taksit ödersiniz.

İçki içmenin Kur’an ve Sünnette sabit bir cezası var mı?

İslam hukukunda cezalar kısas, had ve ta’zir olmak üzere üç ana grupta tanzim edilmiştir. Kur’an ve sahih sünnette belirlenmiş, kısas ve diyet dışındaki cezaî müeyyideleri ifade eden fıkıh terimine had denir. Ta’zir ise İslâm hukukunda had ve kısas cezaları dışında kalan ve içtihat ile belirlenen cezala­rı ifade eden bir terimdir.

Kur’an’a göre had cezaları şunlardır:

1- Zina edene 100 sopa (celde) vurulması,

2- İffetli bir kadına zina iftirasında bu­lunan kişiye seksen sopa vurulması ve ay­rıca şahitliğinin kabul edilmemesi,

3- Hırsızın elinin kesilmesi,

4- Silâhlı gasp, yol kesme ve eşkıyalık gibi suçları işleyenlerin öldürül­mesi, asılması, el ve ayaklarının çapraz ke­silmesi veya sürgün edilmesi.

“Kur’an ve Sünnette şarap içme ve sar­hoşluk açıkça yasaklanmış olmakla birlik­te şarap içen kimseye Hz. Peygamber dö­neminde sayı ve keyfiyet bakımından fark­lı celde cezalarının ve ilâve cezaların uygu­lanmış olması, (Buhârî, “Hudûd”, 4; Ebû Dâvûd, “Hudûd”. 35-36; Şevkânî, VII, 156-157) Hz. Ebû Bekir’in şarap içene kırk, Hz. Ömer’in ise sahabe ile yaptığı istişa­re sonunda seksen sopa vurdurması (Ebû Dâvûd, “Hudûd”, 37; Şevkânî, VII, 156-157) , bu cezanın ne ölçüde had cezası sayılacağıyla ilgili tartışmaları da berabe­rinde getirmiştir.

Hanefî, Mâliki ve Hanbelî fakihlerine göre şarap içene (sarhoşa) uygulanacak seksen celdenin tamamı had, Şâfiîler’e, Zâhirîler’e ve Zeydîler’e göre ise ilk kırk celde had, ikincisi ta’zîr grubunda yer alır.

Her iki taraf da şarap içene kırk veya seksen celde uygulana­cağında sahabe icmaının bulunduğunu ileri sürse de Hz. Peygamber ve Hulefâ-yi Râşidîn döneminde farklı uygulamalardan söz eden rivayetler göz önüne alındığında Resûl-i Ekrem’in tatbikatının bile ta’zîr grubunda değerlendirilmesi imkânı orta­ya çıkar.” (Ali Bardakoğlu, “Had”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 1996, c: 14, s: 548.)

Kur’an’daki had cezalarını‎n tarihselliği savunulabilir mi?

Tarihsellik, bugünkü yaygın anlamıyla peygamberimizi tarihin herhangi bir döneminde bir coğrafyada hüküm sürmüş bir hükümdar veya böyle bir yerde etkin olmuş bir düşünür gibi kabul edip Kur’an-ı Kerim’i de o coğrafya ve o tarihle ilgili düzenlemeler getiren bir kitap saymak olarak algılanmaktadır. Bu, peygamberimizin son peygamber, Kur’an’ın da kıyamete kadar geçerli son kitap olmasını ortadan kaldırdığı için kabul edilemez bir iddiadır. Kur’an-ı Kerim’de hükme bağlanmış ve neshedilmemiş düzenlemelerin hiçbirisinin tarihselliği iddia edilemez.

Bununla ilgili görüntülü cevaplarımızı izlemek için lütfen aşağıdaki linkleri tıklayın:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/kuranin-tarihsel-bir-bakis-acisiyla-okunmasi-gerektigi-gorusu-dogru-mu.html

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/kuranda-gunumuzde-uygulanamayacak-hukumler-var-midir.html

Mürtedler öldürülmeli midir?

Mezhepler, dinden dönen, Nebîmize söven veya hakaret eden kişilerin öldürülmesi konusunda ittifak etmişlerdir[1]. Dinden dönüp kâfir olanlarla ilgili olarak şöyle buyrulmuştur:

“Ey inanıp güvenenler! Sizden kim dininden dönerse Allah, çok geçmeden onların yerine sevdiği bir topluluk getirir; onlar da O’nu severler. İnanıp güvenenlere karşı saygılı, âyetleri görmezden gelenlere karşı başları dik olur. Allah yolunda mücadele eder ve kınayanın kınamasından korkmazlar. İşte Allah’ın lütfu budur; onu, tercihini doğru yapana verir. Allah’ın imkanları geniştir, her şeyi bilir.” (Mâide, 5/54)

Mukâtil b. Süleyman’ın (öl. 150/767) bildirdiğine göre 12 kişi Müslüman iken kâfir olmuşlar, düşünceli bir şekilde Medine’den çıkmış, Mekke yolunu tutmuşlar ve Mekke kâfirlerine karışmışlardı. Sonra içlerinden Hâris b. Süveyd pişman olup geri döndü ve kardeşi Cülâs’a haber gönderdi: “Ben tevbe ederek geri döndüm, Resûlullâh’tan öğren bakalım, tevbeye hakkım var mı, yoksa Şam’a gideyim, dedi. Cülâs durumu Resûlullâh’a bildirdi; ama cevap alamadı. Sonra şu ayetler indi[2]:

“Kendilerine açık belgeler geldikten ve Allah’ın elçisinin/Kitabının hak olduğuna şahit olarak inanıp güvendikten sonra da âyetleri görmezlikte direnen (kâfir olan) bir topluluğu Allah hiç yola getirir mi? Allah, yanlışlar içinde olan bir topluluğu yola getirmez.

Onların cezası, Allah, melekler ve bütün insanlar tarafından dışlanmaktır.

Sürekli dışlanmış olarak kalırlar. Azapları hafifletilmez, yüzlerine de bakılmaz.

(Ölmeden) Dönüş yapıp kendini düzelten olursa başka. Allah onları bağışlar ve iyilikte bulunur.” (Âl-i İmrân, 3/86-89)

Demek ki, dinden dönüp kâfir olanın cezası, Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lanetidir. Tevbe eden olursa lanetten kurtulur. Hüküm bu olduğu halde mezheplerin, dinden döneni öldürme konusunda ittifak etmeleri şaşırtıcıdır. Hanefilerin bu konuda dayandıkları âyet şudur:

“ Çöl araplarından o geride bırakılanlara de ki: Savaşma gücü üstün bir topluluğa karşı çağrılacaksınız. Onlarla savaşacaksınız veya (savaşmanıza gerek kalmadan) teslim de olabilirler. Bu emre(sefer çağrısına) uyarsanız Allah size güzel bir ödül verir. Daha önce yüz çevirdiğiniz gibi yine yüz çevirirseniz, sizi acıklı bir azaba uğratır.” (Fetih, 48/16)

Bu ayetin “onlarla savaşacaksınız veya teslim de olabilirler” bölümünü, dinden dönenin öldürülmesinin delili sayılmıştır[3]. Bu ayetten böyle bir hüküm çıkarmak imkânsızdır.

Ayrıntılı bilgi için lütfen aşağıdaki linkte bulunan “Kutsanan Gelenek ve Kur’an: Geleneğe Göre Dinden Dönmenin Cezası” başlıklı yazıyı okuyun:

www.suleymaniyevakfi.org/kutsanan-gelenek-ve-kuran/kurna-ve-gelenege-gore-dinden-donmenin-cezasi.html
——————————————————————————–
[1] Vehbe ez-Zuhaylî, el-Fıkh’ul-İslâmî ve Edilletuh, 3. Baskı, Dımaşk 1409/1989, c. VI, s. 184.
[2] Tefsîru Mukâtil b. Süleymân, Tahkîk: Ahmed Ferîd, Beyrut, 1424/2002, c. 1, s. 180-181.
[3] Kâsânî, Bedâiu’s-Sanâi’, c. VII, s. 111.

Dinden dönenin boynu vurulur sözü doğru mu?

Hadisler Kur’an’da Allah’ın açıkladığı ama bazılarını bulmakta zorlanacağımız birçok hususu açıklar ve her konuda bize örnek olacak uygulamalar içerir. Bu bakımdan Kur’an’ı anlama hususunda son derece önemli bir kaynaktır.

Ancak herkesçe malum olduğu üzere birçok uydurma hadis vardır ve bunların bir kısmı siyasi veya başka sebeplerle sahih kitaplara da girmiştir. Bundan dolayı ilim adamlarının çok dikkatli olması ve hadislerin Kur’an’a tabi olduğunu unutmayarak Kur’an ile bütünlük sağlayacak şekilde ele alması gerekir. Aksi taktirde, dinden dönenin öldürülmesi olayında olduğu gibi hadis, Kur’an’ı nesh edecek (hükmünü iptal edecek) konuma gelir.

Kur’an’ın konu ile ilgili hükümleri çok açıktır. Bu sebeple ona zıt bir hadis olamaz. Zaten sizin gönderdiğiniz hadislerde ciddi problemler vardır. Mesela “Dinini değiştirenin boynunu vurun.” şeklindeki rivayet geneldir. Ölüm cezası gibi çok önemli bir ceza böyle bir ifadeye dayanılarak verilemez. O zaman gayrimüslimken müslüman olanlar da din değiştirmiş olacaklarından onların da boyunlarını vurmak gerekir. Bu sebeple İmam Mâlik, şu ilaveyi yapma ihtiyacı duymuştur: “Bu hadisin mânası şudur: “Her kim İslâm’dan çıkarak zındıklık ve benzeri bir dine girecek olursa, kendisine galebe çalındığı takdirde öldürülür.”

Bu, İmam Malik’e ait bir açıklamadır ve hadisin aslına dahil edilemez.

Hadislerde böyle bir problem olmasa dahi ayetlerin açık hükümleri karşısında onlara dayanılarak yine böyle bir hüküm verilemez. Yukarıda belirttiğimiz gibi hadisler ayetleri nesh etmiş olur ki, böyle bir şeyin kabul edilemeyeceği açıktır.

Bu gibi hususlarda uyguladığımız metodu görme açısından, sözünü ettiğiniz kitapta (Kur’an Işığında Doğru Bildiğimiz Yanlışlar) yer alan “Nesh ve Recm Cezası” başlıklı yazımızı okumanızın faydalı olacağını umuyoruz.

İlgili yazıyı okumak için lütfen tıklayınız:

www.suleymaniyevakfi.org/kuran-arastirmalari/nesih-ve-recim-cezasi.html