Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Cezalar

Kaza sonucu birinin ölümüne sebep olan kişiye ne ceza verilir?

Hırsızlık yapan kişi pişman olursa cezasını nasıl öder?

Suç olarak kabul edilen fiiller toplumsal, kişisel ve Allah hakkı kapsamında ihlaller ortaya çıkarmaktadır. Herhangi bir suç, sadece Allah hakkı kapsamında bir ihlal olabileceği gibi, bazen her üç hak ihlaline de yol açan bir yapıda olabilmektedir. Mesela hırsızlık suçu dava yargıya intikal edip kamusallaşmadan önce kişisel ve Allah hakkı (hakku’l-ibâd ve hakkullâh) kapsamında hak ihlallerini bünyesinde barındırmaktadır. Bu seviyede mağdur ile failin uzlaşması mümkündür. Dava yargıya intikal ettikten sonra ihlal toplum/kamu hakları kapsamı seviyesine yükseldiği için af ve uzlaşma söz konusu olmaktan çıkmaktadır. Nitekim Nebîmizin yargıya intikal eden bir hırsızlık davasında af taleplerine karşılık “…Kızım Fatıma hırsızlık yapmış olsaydı onun da elini keserdim” (Buhârî,  Hudûd, 12. Müslim, Hudûd, 8, 9) şeklinde karşılık vermiştir.

Hırsızlık suçunda dava, kamu kapsamında yer alsa da kişisel haklar her hâlükârda bakidir. Yani mağdurun hak kaybı tazmin edilecektir. Dolayısıyla hırsızlık suçunu işleyen kişi her hâlükârda mağdurla uzlaşmak, onun hakkını ödemek ve ardından onunla helalleşmek durumundadır. Allah hakkı kapsamındaki hak ihlalinin telafisi, diğer bir deyişle haram (günah) olan bir fiilin işlenmesi sonucu Allah’tan af dilemek, kişi dünyasını değiştirmediği sürece mümkündür. Hırsızlık suçu ile ilgili ayetler de bu hususu ortaya koymaktadır.

“Erkek hırsız ile kadın hırsızın ellerini kesin ki kazandıklarına karşılık bir ceza, Allah tarafından bir caydırma olsun. Üstün olan ve doğru kararlar veren Allah’tır.

Kim, yaptığı bu yanlıştan sonra dönüş yapar ve kendini düzeltirse Allah onun dönüşünü (tevbesini) kabul eder. Çünkü Allah bağışlar, ikramı boldur.” (Mâide, 5/38-39)

Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/hirsizlarin-elleri-caldiklari-mali-geri-veremeyecekleri-zaman-mi-kesilir.html

Konu ile ilgili olarak Süleymaniye Vakfı Yayınlarından çıkan Kur’an ve Sünnet Işığında Suç Ceza Uygunluğu (Suat Erdoğan) isimli kitaptan daha detaylı bilgiye ulaşılabilir.

Diyet cezası zenginler için bir ayrıcalık mı teşkil ediyor?

Kasten öldürme ve yaralamalarda mağdur olan taraf ya da öldürülen kişinin (maktul) velileri suçluyu affederse ancak o zaman diyet söz konusu olabilir. Eğer mağdur veya maktulün velileri affetmezse suçlu olan kişi diyet ödeyerek kısastan kurtulamaz. Dolayısıyla burada bir haksızlıktan söz edilemez.

Hata ile adam öldürme konusunda yapılması gerekenleri (Nisâ, 4/92) ise diyet değil tazmin/tazminat olarak değerlendirmek gerekir. Zira burada kasıt olmadığı için suç mevzubahis olmayıp verilen zararın tazmini söz konusudur.

Ayrıntılı bilgi için “Kur’an Sünnet Işığında Suç-Ceza Uygunluğu (Suat Erdoğan, Süleymaniye Vakfı Yayınları) isimli kitaba müracaat edilebilir.

www.suleymaniyevakfi.com/kuran-ve-sunnet-isiginda-suc-ceza-uygunlugu

Zihin kontrolü ile suça yönlendirilen kişinin sorumluluğu nedir?

İslam düşüncesinde kişiyi sorumluluktan kurtaran şartlar bellidir. Malum, akıl mükellefiyetin ön şartlarındandır.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/akil-nedir-islam-ile-mukellef-olmak-icin-gereken-akil-miktari-nedir.html

Ancak uyuşturucu vb. yollarla gerçekleştirilen zihin kontrolü, kişinin akli melekesini kullanmaktan alıkoyacak derecede ise ceza ehliyeti açısından bir muafiyetten söz etmek mümkündür. Fakat konunun önemine binaen ve istismara açık olması sebebiyle uzman ve ehil bir heyetin vereceği rapora göre hareket edilmesinin uygun olacağı kanaatindeyiz.

Subliminal mesaj için ise aynı şeyi söylemek doğru değildir.  Zira günaha/suça teşvik eden, yönlendiren bu tür etkilerden kendisini koruması insanın asli görevlerindendir.

Dr. Suat Erdoğan

Bununla ilgili görüntülü bir cevabımızı aşağıdaki linkden izleyebilirsiniz:

www.fetva.net/cezalar/zihin-kontrolu-ile-suca-yonlendirilen-kisinin-sorumlulugu-nedir-2.html