Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Blog

Bekarların ilişkisi de zina mıdır?

Zina, “erkek ile kadının nikâhsız olarak cinsel ilişkide bulunması” demektir. Bunların evli ya da bekâr olması neticeyi değiştirmez. Bir erkek ile kadının nikâhlı olarak birlikte olmaları helal; nikâhsız olarak birlikte olmaları ise zina olup haramdır.

Zina, “sadece evli olanların karşı cinsle cinsel ilişkiye girmeleri” şeklinde tanımlanamaz. Bu, ne kelimenin sözlük anlamına ne Kur’an’a ve ne de Sünnete uyar.

Zinanın kapsamına dair daha geniş bilgi için lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/islama-gore-hangi-tur-iliskiler-zina-sayiliyor.html

Flört zina mıdır?

Zina büyük günahların biridir. Değil onu yapmak ona yaklaşmak bile haram kılınmıştır. Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

“Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, çok çirkin bir iş ve kötü bir yoldur.” (İsrâ, 17/32)

Zina, aralarında nikâh olmayan bir erkekle bir bayanın cinsel ilişkiye girmesi demektir. Bunun dışında kalan el ele tutuşma, beraber dolaşma gibi şeyler kişiyi zinaya yaklaştıran şeylerdir ve yukarıdaki ayetle yasaklanmıştır.

Allah Teâlâ, bir de şöyle buyurmuştur:

“(Resulüm!) Mümin erkeklere söyle; bakışlarını kıssınlar, edep yerlerini (zinadan) korusunlar. Onlar için temiz olan budur.  Allah, onların ne yaptıklarından haberdardır.”

“Mümin kadınlara da söyle; bakışlarını kıssınlar ve edep yerlerini (zinadan) korusunlar…” (Nûr, 24/30-31)

Ayetlerde bakışlarla edep yerlerini koruma arasında ilişki kurulması önemlidir. Çünkü her şey bakışlarla başlar. Peygamberimizin bu konudaki değerlendirmesi şöyledir:

“Gözün zinası bakmaktır.” (Buhârî, İsti’zan, 12)

Bu sebeplerden dolayı zinadan korunduğumuz gibi zinaya götüren şeylerden de korunmamız gerekir.

Kız arkadaşla yakınlaşmalar zina kapsamına girer mi?

Zina etmek, bir kadınla nikâhsız olarak cinsel temasta bulunmak demektir. Bu, gerçek anlamda bir birleşmenin adıdır. Birleşme olmadan yapılan şeyler de zina kapsamına girer ama bu fiillere maddi bir ceza verilmez. Mesela Peygamberimiz elin zinasından, gözün zinasından bahsetmektedir: “Gözün zinası bakmaktır.” (Buhârî, İsti’zan, 12) Zaten Allah sadece zina yapmayı değil; ona yaklaşmayı haram kılmıştır.
 
“Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, çok çirkin bir iş ve kötü bir yoldur.” (el-İsrâ, 17/32).
 
Yaklaşmak bile haram olduğuna göre bu yaptığınızdan derhal tevbe etmeli ve evleneceğiniz güne kadar bir daha asla bu davranışları tekrar etmemelisiniz. Evleninceye kadar da vakitlerinizi oruçlu geçirmeye çalışın. Zira oruç tutmak, insanın nefsini terbiye eder. Bu konuda Peygamberimiz sallallâhu aleyhi ve selem şöyle buyurmuştur:

“Gençler! Kimin maddi imkânı varsa hemen evlensin. Kim de maddi imkân bulamazsa (nafile) oruç tutsun. Çünkü oruç, onun için şehveti kırıcıdır.” (Buhari, Nikâh, 3; Müslim, Nikâh, 1)

Nisâ 15 lezbiyenliğin, 16. ayet de homoseksüelliğin cezasını mı anlatıyor?

Nisâ sûresi 15. ayette Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı içinizden dört şahit getirin. Eğer şahitlik ederlerse onları evlere kapatın. Bu, ölüm canlarını alıncaya ya da Allah onlara bir yol açıncaya kadar böyle gitsin.”

Ayette altı çizili yerden anlaşıldığına göre, fuhuş yapan kadınlar hakkında ileride yeni bir hüküm gelecektir. Nitekim bir zaman sonra Nûr sûresinin 2. ayeti nazil olmuş ve onlar hakkındaki yeni hüküm belli olmuştur. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Zina eden kadınla zina eden erkekten her birine yüz değnek vurun. Eğer Allah’a ve o son güne inanıyorsanız, Allah’ın hükmünü yerine getirirken onlara karşı yumuşamayın. İnananlardan bir takım da onlara yapılan azabı gözleriyle görsün.” (Nûr, 24/2)

Bu yüzden Nisâ sûresi 15. ayette kadın kadına sevicilik yapanların kastedildiği kabul edilemez. Zira Allah’ın onlara “yeni bir yol açtığına” dair herhangi bir delil mevcut değildir. Ama zina eden kadın ve erkekler hakkında bu ayetler haricinde yeni cezalar bildirilmiştir.

Fuhuş, karşılıklı yapılan bir eylem olduğu için erkeklerle ilgili hükümler de bir sonraki ayetle belirlenmiştir:

“İçinizden bu suçu işleyen çiftlere eziyet edin. Eğer tevbe edip kendilerini düzeltecek olurlarsa bırakın. Allah tevbeleri kabul eder, ikramı boldur.” (Nisâ, 4/16)

Bu ayette yer alan zamirlerin (ellezâni) şeklinde müzekker (eril) olarak gelmesi Arap dilinin yapısına bağlıdır. Arapçada tağlîb denilen bir kural vardır. Bu kurala göre erkek ile kadın için aynı zamir veya fiil kullanılacaksa müzekker zamir veya müzekker fiil kullanılır.

Bu konu ile ilgili olarak sitemizde yer alan aşağıdaki çalışmayı okumanızı tavsiye ederiz:

www.suleymaniyevakfi.org/kuran-arastirmalari/nesih-ve-recim-cezasi.html

Nikah olmadan ters ilişkiye girmek de zina sayılır mı?

Allah Müslüman erkek ve kadınlara namuslarını korumalarını ve bakışlarını kısmalarını yani harama bakmamalarını emretmiştir.

“Mümin erkeklere söyle, gözlerini önlerine indirsinler ve avret yerlerini korusunlar. Böylesi kendileri için daha temizdir. Allah on­ların yaptıkları her şeyden haberdardır.

“Mümin kadınlara da söyle gözlerini sakınsınlar; edep yerlerini ve çevresini örtsünler. Görünen kısım dışındaki süslerini açmasınlar.  Başörtülerini yakaları üstüne kadar indirsinler. Kocaları,  babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları, elleri altında bulunan esirler, ele bakar hale gelmiş ve erkekliği kalmamış kimselerle kadınların edep yerlerinin farkına varamamış çocuklar dışında hiç kimseye süslerini açmasınlar. Gizle­dikleri ziynetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Hepiniz Al­lah yoluna dönün ey müminler ki, sıkıntılardan kurtulabilesiniz.” (Nûr, 24/30-31)

Allah Teâlâ hem zinayı, hem de ters ilişkiyi fuhuş sayarak yasaklamıştır. Bir âyet şöyledir:

“Lût’u da elçi gönderdik; kavmine şöyle demişti: “Sizden önce kimsenin yapmadığı fuhşu mu yapıyorsunuz?

Siz kadınlara değil, şehvetle erkeklere yanaşıyorsunuz. Aslında siz aşırılık eden bir toplumsunuz.” (A’r’af, 7/80-81)

“Zinaya yaklaşmayın, çünkü o bir fuhuş ve kötü bir yoldur.” (İsrâ, 17/32)

Bir önceki ayette görüldüğü gibi Allah, “zina etmeyin” değil “zinaya yaklaşmayın” diye emir vermiştir. Yaklaşmamak için aralarında nikâh olmayan bir kadınla erkeğin birbirinden uzak durması gerekir.

Bir kimsenin kendi eşiyle ters ilişkisi haramdır. Nikâhında olmayan bir kadınla ters ilişkiye girmekle de iki türlü haram işlemiş olur. Ayrıca “zinaya yaklaşmayın” emrini de çiğnemiş olur.

Zinanın cezası gerçekten çok büyüktür. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Onlar Allah ile birlikte başka ilaha dua etmezler. Haksız yere, Allah’ın haram kıldığı kimseyi öldürmezler ve zina da etmezler. Kim bunları yaparsa cezaya çarpılır. Ona kıyamet gününde kat kat azap verilir ve o azabın içinde alçaltılmış şekilde ebedî bırakılırlar.” (Furkân, 25/68-69).

Fakat tevbe edildiğinde ve artık düzgün davranışlar gösterildiğinde Allah bu cezayı affedecektir. Yukarıdaki ayetin devamı şöyledir:

“Ancak kim tevbe eder ve inanıp yararlı iş işlerse, işte Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah bağışlar ve merhamet eder.” (Furkân, 25/70)

Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/islama-gore-hangi-tur-iliskiler-zina-sayiliyor.html

Kadınları aldatan erkeklerin hiç günahı yok mu?

Günahı birlikte işlemişsiniz.  Bir an önce tevbe edip kendinizi düzeltmeniz ve böyle bir şeye bir daha yanaşmamanız gerekir. Allah Teala şöyle buyurmuştur:
 
“Zina eden bir erkek ancak zina eden veya Allah’a es kosan bir kadınla evlenebilir. Zina eden bir kadın da ancak zina eden veya Allah’a es kosan bir erkekle evlenebilir. Evlenmenin bu turlusu müminlere haram kılınmıştır.” (Nur, 24/3)
 
Bunun uhrevi cezası da şu ayetle açıklanmıştır:
 
“Onlar ki, Allah ile beraber (tuttukları) başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah’ın haram kıldığı cana haksiz yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan, günahı (nin cezasını) bulur;
 
Kıyamet günü azabı kat kat arttırılır ve onda (azapta) alçaltılmış olarak devamlı kalır.” (Furkan, 25/68-69)
 
Bu sebeple bir an önce tevbe edin, durumunuzu düzeltin ve Allah’tan kendinize hayırlı bir eş isteyin.

Zekât kimlere farzdır?

Ergenlik çağına girmiş, akli dengesi yerinde ve temel ihtiyaçları dışında nisap miktarı kadar (85 gr altın, 595 gr gümüş, buna denk para veya ticaret malı) ya da daha fazla zekâta tabi bir mala sahip olan Müslüman zekât mükellefi olur ve seneden seneye malının zekâtını vermekle yükümlü hale gelir.

Zekât hesabında yıl olarak kameri takvim esas alınır. Bu da 354 gündür.

Kimler zekat vermekle mükelleftir?

Zengin olan çocukların zekât vermeleri gerekir mi?

Zekât bir ibadettir. Nasıl namaz, oruç ve hac gibi ibadetler çocuklara farz değilse zekât da farz değildir.

Şafii Mezhebine göre zekât çocuklara ve akli dengesi yerinde olmayanlara ait mallardan da alınır. Çünkü zekât malla alakalı bir görevdir. Mal sahibi müslümansa, çocuk ya da deli de olsa onun malından zekât alınır.

Dul kadınların ve hastaların zekât vermeleri gerekir mi?

Zekât mükellefi iseler elbette zekât vereceklerdir. Hastanın ya da dul kadının ibadetten muaf tutulması söz konusu olamaz.

Görüntülü cevap için lütfen aşağıdaki linki tıklayın:

www.fetva.net/zekat-fitre-yazili-fetvalar/dul-kadinlarin-ve-hastalarin-da-zekat-vermeleri-gerekiyor-mu.html

Kirada olan evlerin zekâtı nasıl verilir?

Kiraya verilmiş arazi ve taşınmazların mülk değeri üzerinden zekât vermek gerekmez. Bunların yıllık gelirinden nisap miktarını bulması ve diğer şartların da gerçekleşmesi halinde yıl sonunda yüzde iki buçuk (%2,5) oranında zekat verilir.

Lütfen aşağıdaki linkleri de tıklayınız:

www.fetva.net/zekat-fitre-yazili-fetvalar/kirada-olan-evlerin-zekati-nasil-verilir-2.html

www.fetva.net/zekat-fitre-yazili-fetvalar/kiraya-verilen-daireler-icin-mulk-degeri-uzerinden-mi-zekat-verilmeli.html

Alacaklarımızı zekât sayıp borçlulara bağışlayabilir miyiz?

Bağışlayabilirsiniz. Allah Teala Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur:

“Borçlu, darlık içinde ise, rahata çıkıncaya kadar beklenir. Bağışta bulunmanız (وان تصدقوا = sadakaya veya zekâta saymanız) sizin için daha hayırlıdır. Bunu bir bilseydiniz!” (Bakara, 2/280)

Ayette geçen kelime “sadaka” kökünden gelmiştir. Zekat verilecek sınıfların belirtildiği ayette de Allah Teala aynı kökten gelen benzer bir kelime kullanmıştır. İlgili ayet şöyledir:

“Sadakalar (zekâtlar) (انما الصدقات) sadece; fakirler, miskinler, bu işte çalışanlar ve kalpleri ısındırılanlar içindir. Bir de esirler, borçlular, Allah yolunda ve yolda kalanlar uğrunda harcanır. Bunlar Allah tarafından farz kılınmıştır. Allah bilir, doğru karar verir.” (Tevbe, 9/60)

İki ayet karşılaştırılınca alacakların, zekat olarak borçlulara bağışlanabileceği anlaşılır.

Zekât hesabı yaparken kooperatife olan borcumu düşecek miyim?

Ödeyeceğiniz borcunuzu düştükten sonra hala elinizde bulunan altın nisap miktarında ise ve üzerinden bir yıl geçmiş ise zekat vermeniz gerekmektedir.

Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:

Zekat hesabı yapılırken borcun tamamı mı, düşülür yoksa 1 yıllık kısmı mı?

93 gram altınım var, ne kadar zekât vermem gerekir?

Borcunuzu ve asli ihtiyaçlarınızı düştükten sonra kalan miktar 93 gram altın ise bu miktar nisap miktarını (85 gr) aşıyor demektir. 93 gram altının tutarını TL olarak hesaplayın ve bunun yüzde iki buçuğunu ( % 2,5) zekât olarak verin.

Alacağın zekâtına gelince: Fakihlerin çoğunluğuna göre alacaklar iki ana gruba ayrılır:

1. Tahsil edileceği umulan alacaklar, yani ödeme imkanına sahip ve borcunu da kabul eden kimsedeki alacaklar zekâta tabidir. Alacaklı, her sene diğer malları ile birlikte bu alacağının zekâtını da öder.

2. Tahsil edileceği umulmayan alacakların ise ancak elde edilince zekâtı verilir.

Buna göre kardeşinizin, borcunu ödeyeceğini düşünüyorsanız onu da 93 gram altınla beraber hesap edin ve ikisinin toplamının % 2,5’unu verin.

Elde bulunan arsanın ve satılan dairelerin zekâtı nasıl hesaplanmalı?

Daireler paraya çevrildiğinden eldeki paranın kırkta birini zekat olarak verir.

250.000 TL’lik arsayı ticari amaçlı aldığına göre onun da bugünkü alış değerinin kırkta biri üzerinden zekatını verir. Eğer borcu varsa, hesaplamayı, borcunu çıktıktan sonra yapar.

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/yatirim-amaciyla-satin-alinan-arsanin-zekati-verilir-mi.html

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/bos-duran-ve-hicbir-gelir-getirmeyen-arsanin-zekati-olur-mu.html

Mehir üzerinden zekât vermek gerekli midir?

Bir kadın kocasından talep ettiği mehri tamamen almadıkça ona zekât düşmez. Zira bu durumda zekât için şart olan tam mülkiyet (el-milkü’t-tâmm) henüz gerçekleşmemiştir.

Mehir tamamen kadının eline geçince bakılır: Eğer bu, borçların ve asli ihtiyaçların dışında kalıyor ve nisap miktarını (85 gram altın veya bunun mukabili para veya mal) aşıyorsa bunun zekâtını verir.

Zekât oranı kırkta bir yani yüzde iki buçuktur.

Evli kız kardeşime zekât verebilir miyim?

Zekâtın, kendilerine zekât verilebilecek akrabaya ödenmesi daha faziletlidir. Zekât öncelikle muhtaç olan erkek veya kız kardeşe, daha sonra amca, halı, dayı gibi yakın akrabalara daha komşulara vs. verilmelidir.

Bu açıdan eğer evli kız kardeşiniz zekât alacak durumda ise (yani dinen zengin değilse, nisap miktarı malı yoksa) ona zekât verebilirsiniz.

Görüntülü cevaplarımız için de lütfen aşağıdaki linkleri tıklayınız:

www.fetva.net/zekat-fitre-yazili-fetvalar/evli-olan-kiz-kardese-zekat-verilebilir-mi.html

www.fetva.net/zekat-fitre-yazili-fetvalar/kardese-zekat-verilir-mi.html

Gayrimüslimlere zekât verilebilir mi?

Fıkıh kitaplarında Müslüman olmayanlara zekât verilemeyeceği yazılıdır. Fakat bu görüş doğru değildir. Zira kendilerine zekât verilecek olan sekiz sınıftan biri “müellefe-i kulûb” yani kalpleri İslama ısındırılmaya çalışılan kimselerdir. (Bkz: Tevbe suresi 60. ayet) Bunların -öncelikle- Müslüman olmayan kimseler olacağı aşikârdır. Kaldı ki diğer yedi sınıfın da Müslüman olma şartı ayette yer almamaktadır. Ayetlere ve hadislere bakıldığında Müslüman olmayanlara da zekât verilebileceği görülmektedir. Fakat zekât verirken elbette ki öncelikle Müslümanlar tercih edilecektir.

Hisse senetlerinin zekâtı olur mu?

Hisse senetleri ikiye ayrılır:

1. Borsada işlem görenler: Bunlar ticaret malı sayılırlar. Kırkta birinin zekâtının verilmesi gerekir.

2. Borsada işlem görmeyenler: Bu tür hisset senetlerinin zekât hesabı için şirketin bilânçosuna bakılır. Sabit varlıklar çıkarıldıktan sonra kalan kısmın ortağın payına isabet eden bölümünün zekâtı verilir.

Mesela, hisselerine sahip olunan şirketin bilânço değeri bir milyon lira olsa, bunun altı yüz bin lirası bina, takım, tezgâh vs. sabit varlıklar olsa kalan dört yüz bin liradan kişinin payına isabet eden kısım, zekât hesabına dâhil edilir.