Oruçlu iken tahrik edici rüya görmek orucu bozmaz. Boy abdesti almak da orucu bozmaz. Ama özellikle ağız ve burna su verirken vücuda su kaçmaması için dikkatli olmak gerekir.
Lütfen aşağıdaki linkleri de tıklayınız:
Oruçlu iken tahrik edici rüya görmek orucu bozmaz. Boy abdesti almak da orucu bozmaz. Ama özellikle ağız ve burna su verirken vücuda su kaçmaması için dikkatli olmak gerekir.
Lütfen aşağıdaki linkleri de tıklayınız:
Hastalığınız nedeniyle tutamamış olduğunuz Ramazan-ı Şerif oruçlarınızı, sağlığınıza kavuştuğunuz için bilfiil kaza etmeniz gerekir. Fidye vermekle borçtan kurtulamazsınız.
Bununla ilgili bir cevabımızı aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz:
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/hasta-veya-yolcu-oldugu-icin-oruc-tutamayanlar-ne-yapmali.html
Oruç, kişinin bizzat yapması gereken bir bedeni ibadettir. Onun için hiç kimse kendi yerine bir başkasına oruç tutturamaz.
Fidyeye gelince o, orucu kaza ettikten sonra yoksullara verilmesi gereken maddi bir yardımdır. Bununla ilgili olarak geniş bilgiye aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
Şu an ülkemizde bulunan takvimlerdeki imsak vakti, gerçek vaktinden önce gösterilmektedir. Bu farklılık, mevsimlere ve bölgelere göre de değişkenlikler göstermektedir.
Allah Teâlâ “Fecrin olduğu tarafta ak çizgi kara çizgiden size göre tam seçilinceye kadar yiyin, için” (Bakara, 2/187) buyurmuştur. Sabahleyin doğuda, aydınlığın ufuk çizgisi boyunca uzamaya başlaması ile imsak vakti girer. Bu saatte ufka bakan kişi ile ufuk arasındaki kara parçası siyah bir hat gibi olur. Gökyüzü aydınlanmaya başladığı için ufuk çizgisi net olarak gözükür. Oruç tutacak kişi bu saatten itibaren yemeyi içmeyi bırakmak zorundadır. Bu, sabah namazının da ilk vakittir. Şu an yaygın olan takvimlerdeki imsak vaktinde böyle bir aydınlanma oluşmamaktadır. Dolayısıyla bu vakitten önce sabah namazı kılınamaz.
Bulunduğunuz bölgenin imsak ve namaz vakitlerini imsakiye.suleymaniyetakvimi.com/ sitesinden öğrenebilir, aylık takviminizi oradan indirebilirsiniz. Bunun yanı sıra Google Play ve Apple Store’dan Süleymaniye Takvimi uygulamasını cep telefonu veya tabletinize indirerek ona göre hareket edebilirsiniz.
YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 111.
Nefes darlığı çekenlerin kullandıkları ve halk arasında fıs fıs denen ilaçlarla ilgili olarak Din İşleri Yüksek Kurulu’nun şöyle bir kararı vardır:
“Akciğer hastalarının kullandıkları spreyden, bir kullanımda 1/20 ml. gibi çok az bir miktar ağıza sıkılmaktadır. Bunun da önemli bir kısmı ağız ve nefes boruları cidarında emilerek yok olmaktadır. Bundan geriye bir miktarın kalıp tükrük ile mideye ulaştığı konusunda kesin bir bilgi de yoktur. Abdest alırken ağızda kalan su ile kıyaslandığında, bu miktarın çok az olduğu görülmektedir. Halbuki oruçlu, abdest alırken ağzına verdiği sudan geri kalan miktarın mideye ulaşması halinde orucun bozulmayacağı konusunda hadis (Dârimî, Savm, 21) ve İslâm bilginlerinin icmaı vardır.
Ayrıca, misvaktan bazı kırıntıların ve kimyevi maddelerin mideye ulaşması kaçınılmaz olduğu halde, Hz. Peygamber’in oruçlu iken misvak kullandığı, sahih hadis kaynaklarında yer almaktadır (Buharî, Savm, 27; Tirmîzî, Savm, 29). Diğer taraftan, “kesin olarak bilinen, şüphe ile bozulmaz” kaidesi gereğince, mideye ulaşıp ulaşmadığı konusunda şüphe bulunan bu şeyle oruç bozulmaz.
Bu itibarla astımlı hastaların, sağlığı oruç tutmalarına uygun olup başka bir hastalıkları da yoksa rahat nefes almalarını sağlamak amacıyla ağza püskürtülen oksijenli ilaç orucu bozmaz.” (22.09.2005 tarihli, “Orucu Bozan ve Bozmayan Muayene ve Tedavi Yöntemleri” başlıklı karar)
Bir müslümanın hastalık veya yolculuk gibi meşru sebepleri olmaksızın keyfi olarak oruç tutmaması haramdır. Bu davranış, Allah’a isyan anlamı taşır.
Bu kişi hasta veya yolcu olmadığı için keyfi olarak tutmadığı oruçları kaza etmesi gerekmez. Zira Bakara sûresinin 184 ve 185. ayetlerinde sadece hasta ve yolcuların oruç tutmamaları halinde kaza edebilecekleri bildirilmiştir.
Yanlış davranışından dolayı bu kişinin Allah’a bol bol tevbe – istiğfar etmesi ve bir daha böyle bir şey yapmaması gerekir.
Bununla ilgili görüntülü bir cevabımızı aşağıdaki linkten izlemenizi tavsiye ederiz:
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/hicbir-mazereti-olmadigi-halde-oruc-tutmayanlar-ne-yapmali.html
Oruçluyken duş almak da denize girmek de orucu bozmaz. Fakat ağız ve burundan içeri su kaçmaması gerekir. Duş alırken belki buna dikkat edebilirsiniz; ama yüzerken ağız ve burna suç kaçması sıkça rastlanılabilir bir durumdur. Bu yüzden bundan sakınmalısınız.
Oruçluyken hap veya şurup içmek orucu bozar. Bu kişi “hasta” olduğu için bu davranışından dolayı günahkâr olmaz. Çünkü Allah Teâlâ hastalara oruç tutmama ruhsatı vardır. Bu ruhsat, hastalık halinde tutulan orucu bozmayı da kapsar. İlaç kullanılması durumunda oruç bozulacağı için Ramazan’dan sonra gününe gün kaza orucu tutulması yeterli olacaktır.
YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 106.
Lütfen aşağıdaki linkleri de tıklayınız:
Hastalıktan dolayı bozulan orucun yerine kaç gün oruç tutulur?
Gözyaşı veya yüz teri ağza girecek olsa, bakılır: Eğer bir ve iki damla gibi az bir şey ise, orucu bozmaz. Çünkü bundan kaçınmak mümkün değildir. Fakat tuzluluğu bütün ağız içinde duyulacak derecede fazla olup da oruç hatırda iken yutulacak olsa, orucu bozar.
Bulunduğunuz şehirden 90 km dışarıya çıkmanız seferî olmanız için yeterlidir. Bu yolculuğun yürüyerek olması ile araba veya uçakla olması arasında herhangi bir fark yoktur. Seferîlik hükümlerini uygulayabilirsiniz.
Seferî olanlara da (hastalara da) oruç farzdır. Ama bunlar Ramazan’da tutmayıp daha sonra kaza edebilirler. Allah onlara böyle bir ruhsat tanımıştır. Fakat buna rağmen oruç tutarlarsa daha iyi olur. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Sayılı günlerde… Sizden kim hasta veya yolculukta olursa, o günler sayısınca diğer günlerde oruç tutsun. Onu tutabilenlere bir çaresizi doyuracak fidye de gerekir. Kim bir hayrı içten gelerek yaparsa onun için daha hayırlı olur. Oruç tutmanız sizin için daha iyidir. Bir bilseydiniz!” (Bakara, 2/184)
Bedelle olmaz, kaza etmeniz gerekir. Peş peşe tutmanız gerekmez, ara ara tutabilirsiniz.
Fıkıh ve ilmihal kitaplarına göre fitil kullanmak orucu bozar. Fakat oruç “yemek, içmek ve cinsel ilişkiden uzak kalmak” şeklinde tarif edilmiştir. Fitil kullanmak ne yeme ne de içme sayılır! Tedavi maksatlıdır ve ağız – burundan vücuda girmemektedir. Bu açıdan biz orucu bozmayacağı kanaatindeyiz. Fakat fitilin kullanım amacını da dikkate almak gerekir. Eğer gerçekten bir hastalığın tedavisi içinse problem olmaz. Fakat kişiye kuvvet verici, gıda sağlayıcı bir fitilse o zaman bundan kaçınmak gerekir.
YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 103.
Oruç; imsak vaktinden iftar vaktine kadar yemek, içmek ve cinsel ilişkiden uzak kalmak demektir. Orucu bozan şeyler de yemek, içmek ve cinsel ilişkidir. Ağda yapmak bunlardan hiçbirine girmez. Dolayısıyla oruç bozulmaz.
Oruçlu iken gargara yapmak yutmamak kaydıyla caizdir. Nasıl ki abdest alırken ağza su vermek ve çalkalamak orucu bozmuyorsa ilaçla gargara yapmak da bozmaz. Fakat ilacın boğazdan aşağı kaçmaması için dikkatli olmak gerekir.
Halk arasında üç aylar olarak bilinen aylar ile Kur’an-ı Kerim’de geçen haram aylar arasında fark vardır. Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Receb aylarında savaş yapmak yasak olduğu için bu aylar haram aylar = el-eşhuru’l-hurum olarak adlandırılmıştır.
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/haram-aylar-gunumuzde-de-gecerli-midir.html
Cahiliye devrinde Araplar arasında iç savaşlar eksik olmazdı. Yalnız haram aylarda savaş yapılmazdı. Bu aylarda panayırlar kurulur, şiir yarışmaları yapılır; yahudiler, hristiyanlar ve puta tapıcılar dinlerini yayarlardı. Ramazan ayı ise haram aylardan değildir. Kur’an’da haram aylardan Tevbe sûresinde bahsedilir:
“Gökleri ve yeri yarattığı gündeki yazısına göre Allah’ın katında ayların sayısı onikidir. Bunlardan dördü haram (ay)lardır. İşte doğru din budur. O aylar içinde (konulmuş yasağı çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin ve Allah’a ortak koşanlar nasıl sizinle topyekün savaşıyorlarsa siz de onlarla topyekün savaşın ve bilin ki Allah (günahlardan) korunanla beraberdir.
Bu ayda savaşmak için haram ayını başka bir aya ertelemek, küfürde daha ileri gitmektir. İnkar edenler onunla saptırılır. O (haram ayını) bir yıl helal sayarlar, bir yıl haram sayarlar ki, Allah’ın haram kıldığının sayısını çiğneyip, Allah’ın haram kıldığını helâl yapsınlar. Yaptıkları işin kötülüğü kendilerine süslü gösterildi. Allah kâfirler toplumuna yol göstermez. “ (Tevbe, 9/36-37)
Oruç hükümlerinin anlatıldığı Bakara sûresi 183-186. ayetleri mutlaka bir mealden okumanızı tavsiye ederiz. Orada sadece hasta ve yolcu olanların oruçlarını tutmayıp kazaya bırakabilecekleri bildirilmiştir. Zor işlerde çalışanlar, öğretmen ve öğrenciler ne hasta sınıfına girer ne de yolcu… Zaten orucun hikmetlerinden biri de her türlü şart ve ortam altında kişilerin Allah’ın emirlerini yerine getirip getirmeyeceklerinin belirlenmesidir. Savaştan daha zor bir ortam düşünebilir misiniz? Ya da savaş şartları ile sınavlara hazırlık şartlarını mukayese edebilir misiniz? İlk ramazan orucunun Ashab-ı Kiram cihattayken farz kılındığı gerçeğini asla unutmamanızı tavsiye ederiz. Bu dünya, imtihan dünyasıdır. Bu bilinçle sınavlarınızı bahane ederek Ramazan orucunuzu tutmazlık etmeyiniz. Dinimizin oruç ibadetindeki kolaylık prensibi, yukarıda da belirtildiği gibi hasta ve yolcuları kapsamaktadır. Yoksa oruç tutmak istemeyen herkes kendince haklı bir sebep bulabilir ve kolaylık prensibinden yararlanabilirdi.
Siz orucunuzu tutarak Allah’ı razı ediniz ki Allah da size yardımcı olsun.
Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:
Ramazan, kameri aylardandır. Yani ayın hareketlerine göre belirlenir. Bu sebeple her yıl bir önceki yıla göre on veya on bir gün önce gelir. Dolayısıyla bazen kışın, bazen yazın oruç tutulur. Böylece Müslüman, soğukta, sıcakta ve her mevsimde Allah’ın oruç emrini yerine getirme fırsatını yakalar.
Dinimizde ibadetlerle yükümlü olma sınırı, ergenliktir. Kızlar âdet görmeye, erkekler de ihtilam olmaya başladıkları andan itibaren dinin her türlü hükümlerinden sorumlu olurlar. Ergenlikten önce böyle sorumluluk yoktur.
Çocukları ergenlik sonrasında kendilerini bekleyen bu ağır sorumluluğa hazırlamak tabii ki öncelikli olarak ailesinin görevidir. Namaz ve oruç gibi temel ibadet eğitimleri, çocuğa yedi yaşından itibaren yavaş yavaş verilmeye başlanmalıdır. 10 yaşına gelmiş bir çocuk artık namaz kılmayı biliyor ve zaman zaman da oruç tutabiliyor olmalıdır. Fakat ergenlikten önce mükellef olmadıkları için onları kesinlikle ibadete zorlamamalı, uygun bir dille kendilerine anlatılmaya çalışılmalıdır. Bu konuda en büyük görev anne ve babanındır. Hadis kitaplarında yer alan sahih bir rivayette Ashâb-ı Kirâm’ın henüz ergenlik çağına girmemiş çocuklarını oruca alıştırdıkları, çocukların yemek için ağladıkları zaman iftar vaktine kadar onları oyuncaklarla oyaladıkları anlatılmaktadır. (Buhârî, Savm, 47; Müslim, Sıyâm, 136 (1136), 137.)
YAYIMLANDIĞI YER: Yahya Şenol, Ramazan ve Oruç, 3. Bs., Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 91-92.
Ebû Hureyre radıyallâhu anh’tan: Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ramazan ayını bir gün veya iki gün öncesinde oruçla karşılamayın. Ancak kişinin tutmayı alışkanlık haline getirdiği oruç o güne rastlarsa onu tutsun.” (Buhârî, Savm, 14, Müslim, Sıyâm, 21 (1082); Tirmizî, Sıyâm, 2)
Bu hadise dayanan Ömer b. Hattâb, Ali b. Ebi Tâlib, Ammâr, Huzeyfe ve Abdullah İbn Mes’ûd radıyallâhu anhum gibi bazı sahabiler ile Saîd b. Müseyyeb, Şa’bî, Nehaî, Hasan Basri gibi tabiiler ve İmam Şâfiî, Şa’ban ayının son 10 gününde oruç tutulmasını caiz görmemektedirler. Bunların dışında kalan âlimler ise bu günlerde oruç tutulmasını mekruh kabul etmektedirler.
Bir müslümanın kasıtlı olarak oruç tutmaması diye bir şey olamaz. Din bize uymaz, biz dine uymak zorundayız. Dine uymak istemeyen kişi, zorla uydurulmaz. Bu sebeple onlara ikramda bulunabilirsiniz. Böyle bir durumda gereken uyarıları yapmanız iyi olur.