Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Gusül

Cinsel ilişkiden sonra gusül abdesti ne kadar süre geciktirilebilir?

Cünüp olarak kaldığınız sürede bir namaz kaçırmadıysanız guslü geciktirmekte herhangi bir problem olmaz. Dinimize göre her hangi bir sebepten dolayı cünüp olan yani gusül abdesti alması gereken bir kişi en fazla bir namaz vakti kadar süre cünüp olarak bekleyebilir. Bundan daha fazla bir süre beklemesi caiz değildir.

Buna göre gece gusül abdesti almanız gereken bir durumda yatabilirsiniz. Fakat sabah namazını kılmanız üzerinize farz olduğu için o vakit uyanmalı ve namaz kılmak için gusül abdesti almalısınız. Unutmamanız gereken şey şudur: Allah gusül abdestini, namaz kılınması için farz kılmıştır.

“Müminler! Namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın. Başınıza meshedin ayaklarınızı da topuklarınıza kadar. Eğer cünüp iseniz yıkanın. Hasta veya yolculuk halinde olursanız ya da sizden biri abdest bozduğu yerden gelirse yahut kadınlarınızla birleşir de su kullanma imkanı bulamazsanız temiz bir yüzeye yönelip onunla yüzünüzü ve ellerinizi meshedin. Allah, size güçlük çıkarmak istemez. Ama sizi arındırmak ve size olan nimetini tamamlamak ister. Belki görevlerinizi yerine getirirsiniz. (Mâide, 5/6)

Âdeti biten kadın gusül abdesti almadan eşi ile birlikte olabilir mi?

Bakara sûresinin 222. ayetinde Allah Teala şöyle buyurmaktadır:

“Sana kadınlardaki kanamaları soruyorlar. De ki, o bir eziyettir; kanamanın olduğu günlerinde onları rahat bırakın. Temizleninceye kadar kendilerine yaklaşmayın. Tertemiz oldular mı, onlara Allah‘ın size buyurduğu yerden yaklaşın. Allah tevbe edenleri sever, tertemiz olanları da sever.”

Yukarıdaki ayete göre âdet esnasında yasak olan cinsel ilişkinin helal olabilmesi için iki şart bulunmaktadır:

1. Kadının âdetinin bitmesi gerekir.

2. Kadının tertemiz olması, yani gusletmesi/yıkanması gerekir.

Âdeti sona eren kadın gusletmedikçe kendisiyle cin­sî münasebette bulunmanın helâl olma­dığı hususunda Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezhepleri başta olmak üzere ulemanın büyük çoğunluğu görüş birliğine varmıştır. Yalnız Hanefîler, âdet kanının belirli âdet süresinin sonunda kesilmesi halinde bir namaz vakti geçtikten sonra gusül yapıl­masa da cinsî münasebetin caiz olacağı­nı söylemişlerdir. (Yunus Vehbi Yavuz, “Hayız”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, c: 17, s. 53.)

Hanefilere göre âdetin azami süresi olan on gün geçince, boy abdesti almadan da cinsel ilişkide bulunmak helal olur. Fakat âdeti bu süreden daha kısa olan bir kadının, âdeti bitip kanının kesilmesiyle hemen cinsel ilişkide bulunması helal olmaz. Böyle bir durumda cinsel ilişkide bulunmanın helal olabilmesi için kadının ya gusletmiş olması veya üzerinden bir namaz vakti geçmiş olması veyahut da bir özründen dolayı teyemmüm edip onunla nafile de olsa bir namaz kılması gerekir. (Mehmet Şener, “Hayız”, İslam’da İnanç İbadet Ve Günlük Yaşayış Ansiklopedisi, İlmî Müşavir Ve Redaktör: İbrahim Kâfi Dönmez, İstanbul, 1997, c: 2, s.  218)

Ebû Hanife’nin bu görüşte olmasının delili şudur:

“Allah Teâlâ’nın, “Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın” hitabı, onlara yaklaşmayı yasak­lamış ve bu yasağın, onların âdetten kesilmeleriyle son bulacağını ifade et­miştir. Kadınların âdetten kesilmeleri bu yasağın sona ermesine sebep olunca, âdetleri sona erdiğinde yasağın söz konusu olmaması gerekir.”

Râzî, tefsirinde el-Kâdî’nin (muhtemelen Kadı Abdulcebbâr ?), Ebû Hanife’nin görüşüne şu şekilde cevap verdiğini kaydeder:

“Eğer Cenab-ı Hak ayette sadece, “Temizleninceye kadar” ifadesini söylemiş olsay­dı, sizin söylediğiniz son derece uygun olurdu. Ama Hak Teâlâ bu emrine, “İyice temizlendiklerinde…” kaydını da ilâve edince, bu iki ifadenin hepsi birden bu yasağın sona erme sebebi olmuş olur. Bu, bir kimse “Eve gi­rinceye kadar, falancayla konuşma. Girdikten sonra gönlü hoş olursa onunla konuş” demesi gibidir. O kimsenin konuşabilmesinin, bu iki şartın ikisine bir­den bağlanmış olması gerekir. Bu böyle olunca, âdetten kesildikten sonra onun mutlaka temizlenmesi de gerekir. (Fahreddîn er-Râzî, et-Tefsîru’l-Kebîr, c: 6, s. 419, Bakara sûresi 222. ayetin tefsiri)

Delillere bakıldığında çoğunluğun görüşünün isabetli olduğu, yani âdeti biten kadının gusül abdesti almadan eşi ile ilişkiye giremeyeceği anlaşılmaktadır.

Gusül almak için cinsel ilişkiden sonra kaç adım atılır?

Cinsel ilişkiden sonra belli bir sayıda adım atma zorunluluğu bulunmamaktadır. Vücuda bulaşmış ve cinsel organda kalmış meni parçacıklarını temizledikten sonra ağzınızı, burnunuzu ve tepeden tırnağa bütün vücudunuzu yıkamak suretiyle gusül abdestinizi almış olursunuz.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/gusul-abdesti-nasil-alinmalidir.html

Cinsel ilişkide boşalma olmazsa gusül abdesti gerekir mi?

Gusül abdesti alması gerekir. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de: “Eğer cünüp iseniz boy abdesti alın” (Maide, 5/6 ) buyurulmaktadır. Arap dilinde cünüplük, boşalma olsun olmasın cinsel ilişki anlamına gelmektedir. Konu ile ilgili hadis şöyledir:

“Biriniz eşinin dört uzvunun ortasında oturup sonra onunla ilişkide bulunursa boşalsın boşalmasın ona gusül vacip olur.” (Müslim, Hayz, 22)

Müslim’in Sahîh‘inde bu hadisin sizin bahsettiğiniz “boşalma olmazsa gusül gerekmez” hadisini neshettiği rivayet edilmiştir.

Gusül abdestine nasıl niyet etmek gerekir?

Gusül abdestinde niyet etmek Hanefi mezhebine göre farz veya vacip değil; sünnettir. Bunda da niyetin tayini şart değildir. Bir kadın ister âdetten sonra isterse de cinsel ilişkiden sonra gusül abdesti alsın, bunu özellikle belirtmesi gerekmez. Yani “niyet ettim âdetten temizlenmek için gusül abdesti almaya” ya da “niyet ettim cünüplükten dolayı gusül abdesti almaya” demesi gerekmez. Hiçbir şey demese bile guslü sahih olur.

Gusülde küpe deliklerinin de yıkanması şart mı?

Gusül abdestinde küpe deliklerine su girmesi için kesinlikle iğne vs. gibi bir şey kullanmayınız! Bu, dinen gerekli bir şey değildir. Çünkü kulak delikleri vücudun dışından sayılmaz. Yapmanız gereken şey gayet basittir. Gusülde kulaklarınızı yıkarken kulak yumuşaklarını elinizle hafifçe ovarsınız. Bundan fazlasını yapmanız gerekmez. Dinimiz kolaylık dinidir. Allah Teala abdest ve guslü tarif ettiği ayetin sonunda şöyle buyurmaktadır:

“Allah size (abdest ve guslü emretmekle) bir güçlük çıkarmak istemiyor. Ama sizi arındırmak ve size olan nimetini tamamlamak istiyor. Belki şükredersiniz.” (Maide, 5/6)

Bu ayet, Allah’ın güçlük çıkarmak istemediğini ama bizi arındırmak istediğini bildirmektedir. Kulaktaki küpe deliklerinin ıslatılması ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmadığı için gusülde bu işlemin yapılması güçlük doğurur.

Cünüpken giyilen elbise gusül abdesti aldıktan sonra tekrar giyilir mi?

Çarşafa veya yorgana meni gibi herhangi bir pislik bulaşmışsa onu temizlemek gerekir. Bunun için bütün çarşafı veya battaniyeyi yıkamak gerekmez. Bulaşan kısım kurumuşsa ovmak veya kazımak, ıslak ise yıkamak yeterlidir. Başka bir işleme gerek yoktur.

Konuyla ilgili hadisler şunlardır:

Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor:

“Ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın elbisesine bulaşan meniyi yıkıyordum. O, elbisesinde ıslak kısım (kurumamış) olduğu halde namaza giderdi.” (Buhari, Vudû’ 64, 65; Müslim, Taharet 108, (289); Ebu Davud, Taharet 136; Tirmizi, Taharet 85, 86; Nesai, Taharet 187, 188).

Müslim’in bir diğer rivâyetinde şöyle gelmiştir: “Hz. Aişe radıyallahu anhâ’ya bir zât misafir oldu. Adam sabahleyin, elbisesini yıkamaya başladı. Hz. Aişe ona:

“Sana, (meni) bulaşan yeri (gördüysen) orasını yıkaman kâfi idi, göremediğin takdirde etrafını yıkardın. Ben, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm’ın elbisesinden (meni bulaşığını) ovalamak suretiyle çıkardığımı biliyorum. O, (bir de yıkamaksızın) onun içinde namaz kılardı.”

Bir diğer rivâyette şöyle gelmiştir:

“İyi biliyorum kurumuş meni bulaşığını Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın çamaşırından tırnağımla kazıyarak çıkarıyordum.” (Müslim, Tahâret 105, 109, (288, 290).

Yahya b. Abdurrahman İbn Hatıb’ın anlattığına göre, Hz. Ömer radıyallahu anh’la -içerisinde Amr İbnu’l-As radıyallahu anh’ın da bulunduğu bir cemaatle birlikte umre yapmıştır -sefer esnasında su kaynaklarından birine yakın olan bir yolda Hz. Ömer, sabaha doğru mola verdi. (Herkes gibi kendisi de yattı. Bu esnada) ihtilam oldu. Sabah olunca kafilede, (yıkanması için yeterli) su bulunamadı. Hayvanına binip (yakınındaki) suya kadar geldi. Derhal bu ihtilamdan kalan meni bulaşığını yıkamaya başladı. Derken ortalık ağardı. Amr İbnu’l-Âs radıyallahu anh, Hz. Ömer’e:

“Sabah oldu. Yanımızda temiz elbise var, şu elbiseni (yıkamayı) bırak, bilahare yıkanır” dedi. Ancak Hz. Ömer kendisine:

“İbnu’l-Âs, hayret doğrusu! Yani sen elbise buldun diye herkes elbise mi bulacak? Allah’a yemin olsun ben senin söylediğini yapsam bu bir sünnet olur. Hayır, ben gördüğüm (meniyi) yıkarım ve görmediğime de su çiler (temizlenmiş addeder)im!” dedi.” (Muvatta, Tahâret 83).

Kadınlar da ihtilam olur mu?

Bu konu ile alakalı hadisler şöyledir:

Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: “Resulullah’a, “bir kimse elbisesinde ıslaklık bulsa, ancak ihtilam olduğunu hatırlamasa (yıkanması gerekir mi?)” diye sorulmuştu.

“Evet, yıkanmalıdır!” diye cevap verdi.

Sonra, ihtilam olduğunu görüp de, yaşlık göremeyen kimseden soruldu:

“Ona gusül gerekmez” dedi. Ümmü Süleym radıyallahu anhâ sordu:

“Bunu kadın görecek olursa, kadına gusül gerekir mi?” Buna da:

“Evet! Kadınlar, erkeklerin emsalleridir!” diye cevap verdi.” (Ebu Dâvud, Tahâret 95; Tirmizi, Tahâret 82)

Yine Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: “Ümmü Süleym radıyallahu anhâ, Resulullah aleyhissalâtu vesselam’a “Rüyasında, erkeğin gördüğünü gören kadın hakkında sorarak, gusül gerekip gerekmeyeceğini öğrenmek istedi. Aleyhissalatu vesselam:

“Evet! Suyu görürse!” cevabını verdi.

Aişe radıyallahu anhâ, Ümmü Süleym”e yönelip: “Allah hayrını versin (neler söylüyorsun)?” diye ayıpladı. Resulullah aleyhissalâtu vesselâm (Aişe’ye yönelerek):

“Aişe, bırak onu, (dilediğini sorsun!) Öyle olmasa (çocuklarda anne tarafına) benzerlik olur mu? Kadının suyu erkeğin suyuna üstün gelirse, çocuk dayılarına benzer; erkeğin suyu kadınınkine üstün gelirse, çocuk amcalarına benzer” buyurdular.” (Müslim, Hayz 33; Muvatta, Tahâret 84; Ebu Dâvud, Tahâret 96; Nesâi, Tahâret, 131)

Müslim’in bir diğer rivayetinde şu ziyade vardır:

“… Erkeğin suyu koyu ve beyazdır. Kadının suyu sarı ve akışkandır. Bunlardan hangisi üstün olur veya öne geçerse, benzerlik hâsıl olur.” (Müslim, Hayz 30)

Her kılın altında cünüplük vardır deniyor. Doğru mu?

“Her kılın altında cünüplük vardır” şeklinde Ebu Davud (Taharet, 99), Tirmizi (Taharet, 78) ve İbn Mace (Taharet, 106)’de bir hadis bulunmaktadır. Bu hadis, cünüplükten temizlenme ile ilgilidir. Abdest ile ilgisi yoktur.

Ebu Davud ve Tirmizi, bu hadisin zayıf olduğunu belirtmektedirler. Zayıf da olsa hadiste anlatılmak istenen husus, cünüp bir kişinin, kıl diplerine varıncaya kadar bütün vücudun yıkaması gereğidir. Yoksa kıl koparmakla ne gusül bozulur ne de abdest.

Meni, mezi ve vedi nedir?

Tenasül uzvundan gelen sıvılar meni, mezi ve vedi olmak üzere üç çeşittir.

a) Meni: Şehvetle yerinden ayrılıp, şehvetli veya şehvetsiz olarak tenasül uzvundan dışarıya çıkan ve kendine mahsus kokusu olan beyaz renkli koyu bir sıvıdır.

b) Mezi: Tenasül uzvunun intişarından sonra, şehvetsiz olarak gelen beyaz renkli ince sıvıya denir.

c) Vedi: Küçük abdestten sonra gelen, kokusuz, beyazımsı bulanık yapışkan sıvıdır.

Bu üçünden sadece meni gusül abdestini gerektirir. Diğer ikisi sadece abdesti bozar. Birine bakmak veya birine dokunmak neticesinde eğer şehvetle meni gelirse bu, guslü gerektirir. Akan şeyin rengi ve kokusundan meni olup olmadığını anlayabilirsiniz. Eğer akan şey beyaz renkli ince bir sıvıysa bu meni değil, mezidir. Dolayısıyla boy abdestini gerektirmez, sadece abdestinizi bozar. (Geniş bilgi için Ömer Nasuhi Bilmen’in Büyük İslam İlmihali’nin Abdest ve Gusül bölümlerine bakabilirsiniz.)

Banyoda uzun süre kalmak günah mı?

Gusül abdestinde evhama düşmek şeytan vesvesesidir. Bundan korunmak için Eûzu-Besmele çekmeli, Felak ve Nas surelerini sık sık okumalı ve temizlendikten sonra hemen banyodan çıkmalısınız.

“Abdestim olmadı” gibi kuruntulara asla itibar etmeyiniz. Ancak o zaman şeytana galip gelebilirsiniz.