Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Tavsiyeler

Hafızlığımızı unutmamak için ne yapmamızı tavsiye edersiniz?

Kendinize günlük bir program hazırlayın. Ortalama 1 saatinizi buna ayırın. Zaman olarak da sabah namazı sıralarını tercih etmenizi tavsiye ederiz. Zira bu zamanda zihniniz boş ve dinlenmiş olacağı için okuduklarınız aklınızda kalır. Bunun yanı sıra kendinize bir MP3 tarzı bir dinleme cihazı alın. Buna okuyuşunu beğendiğiniz bir hafızın (mesela Abdulbasit Abdussamed, Minşavi vs. gibi) hatmini yükleyin. Yolda yürürken, vasıtadayken bunları dinleyerek de ezberlerinizi tekrar edebilirsiniz.

Bir de aşağıdaki linkten dünyanın çeşitli bölgelerinden 700’den fazla hafızın okuyuşu ile Kur’an dinleyebilir, bilgisayarınıza indirebilirsiniz. Boş vakitlerinizde kıraatlere, rivayetlere ve hafızlara göre çeşitli şekillerde sınıflandırmanın yapıldığı bu siteyi takip ederseniz ezberlerinizi unutmazsınız.

www.midad.me/quran/

Çocuklarımıza en doğru bir şekilde dinimizi nasıl anlatacağız?

Çocuklarınızı camiye alıştırın. Bazı kimseler yanlış yapıyor diye camiye gitmezlik edemeyiz. Kur’an okumasını, namaz kılmasını ve ihtiyaç duyduğu temel bilgileri oradan alsın. Onun dışında sitemizde yayımlanan sohbetleri dinleyebilir. Bol bol Kur’an okusun. Anlamaya çalışsın, anlayamadığı yerleri de mutlaka sorsun. O zaman iyi ile kötüyü birbirinden ayırmayı öğrenir.

Zaman zaman umutsuzluğa kapılıyorum. Ne yapmamı tavsiye edersiniz?

Dünya imtihan dünyasıdır. Dolayısıyla şartları biz değil; bizleri de yaratan Allah Teâlâ belirlemektedir. Rızkı veren Allah olduğu gibi çocuk veren de Allah’tır. Allah kiminin önüne geniş imkânlar açarken, kimini zorluklarla karşı karşıya koyar. Kimine çocuk verirken kimini de çocuksuz bırakır. Tüm bunlar O’nun emri ile meydana gelmektedir. Allah şöyle buyurmaktadır:

“Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Verdiği emre göre yaratır. Kız olmasını emrettiğine kız, erkek olmasını emrettiğine erkek çocuklar bahşeder.

Yahut onları, hem erkek hem de kız çocukları olmak üzere çift verir. Kısır olmasını emrettiğini de kısır kılar. Bilen ve ölçüyü koyan odur.” (Şûra, 42/49-50)

Demek ki o, sizinle ilgili ölçüyü böyle koymuştur. İsteseniz de istemeseniz de bu ölçü uygulanır. Ona isteyerek boyun eğerseniz hem huzurlu olursunuz hem de Allah katında değeriniz olur.

Allah’ın sizin için nihai olarak hangi ölçüyü koyduğunu bilemeyeceğimiz için gayretlerinize devam edebilirsiniz. Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ bize öyle iki olay anlatmaktadır ki bu O’ndan asla ümit kesilmemesi gerektiğini göstermektedir. Bu olayların neler olduğunu bizzat kendiniz okumanız için sadece ayet numaralarını vermekle yetiniyoruz: Al-i İmran 3/38-41, Meryem 19/1-11; Hûd 11/69-73, Hicr 15/51-56.

Kızımda depresyon belirtileri var. Ne yapmamı tavsiye edersiniz?

Kızınızın hangi ufak tefek şeylere üzüldüğünü bilmediğimiz için size tatmin edici bir cevap veremeyebiliriz. Fakat gençlikte bu tür şeylerin olabildiğini biliyoruz. Bunları annesi olarak sizler halledebilirsiniz. Bu yaştaki kızların gerek fizyolojik gerekse ruhsal değişikliklere maruz kalması onları sıkıntıya sokabilir. Bu dönemde ona en çok yardımcı olacak kişi sizsiniz. Onunla konuşmalı, varsa sorunlarını anlatmasını ve bunları beraberce çözebileceğinizi anlatın. Bundan sonra herhangi bir sorun olması durumunda tekrar bize danışırsınız. Bizim yapabileceğimiz bir şey olursa o zaman elimizden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışırız.

Kızınızın ibadetlerle arasını bilmiyoruz. Namazlarını kılıyor ve Kur’an mealini anlayarak okuyor mu? Bunlarda bir aksama olmamasına dikkat etmelisiniz. Beş vakit namazını kılmıyor ya da aksatıyorsa bunu kendisine uygun bir dille anlatabilirsiniz. İbadetler ve Kur’an kızınızın hayal dünyasında yaşamasına izin vermez. Özellikle meal okuması için onunla konuşabilirsiniz. Bu sayede kızınız yavaş yavaş olgunlaşmaya  ve düşünceleri değişmeye başlar.

Ahlakımı güzelleştirmek istiyorum. Bana ne tavsiye edersiniz?

Resûlullâh’ın vefatından sonra onun ahlakının nasıl olduğunu merak edenler, bunu, hanımı Aişe Validemize sorarlar, o da şöyle cevap verirdi:

“Siz hiç Kur’an okumuyor musunuz? İşte onun ahlakı Kur’an’dı.” (Müslim, Salatü’l-Müsafirin, 139 (746).

Aişe validemizin bu açıklaması sizin sorunuzun cevabını da içermektedir. Zira güzel ahlak Kur’an’dır. Resûlullâh’ın ahlakı ile ahlaklanmak, Allah’ın Kur’an’da yer alan emirlerine uygun davranmaktır. Kur’an’ın “yap” dediklerini yapar, “yapma” dediklerinden kaçınırsanız ahlakınız da güzelleşir, hayatınız da…  Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Erkek olsun kadın olsun, kim mümin olarak güzel işler yaparsa, elbette ona güzel bir hayat yaşatacak ve onları işledikleri en güzel işleri esas alarak ödüllendirecek, kötülüklerini bağışlayacağız.” (Nahl, 16/97)

Hocam hangi zikir kitabını okumamızı tavsiye edersiniz?

Tavsiye edebileceğimiz tek kitap, en büyük zikir olan Kur’an-ı Kerim’dir. Zira o, okundukça insanı huzura kavuşturur. İnsanlar için bir rahmet ve şifadır.

“Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerde olan (dertlere) bir şifa, mü’minler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir.” (Yunus, 10/57)

“Biz Kur’an’dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, mü’minler için bir şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını artırır.” (İsra, 17/82)

Kur’an’ın bir diğer adı da “zikir” dir:

“O Zikri (Kur’an’ı) biz indirdik ve onu elbette biz koruyacağız.” (Hicr, 15/9)

Kur’an’ı Zikir olarak vasıflandıran Allah Teâlâ, kalplerin ancak bu zikri okumakla tatmin olacağını bildirmektedir:

“(Onlar) İman edenler ve gönülleri Allah’ın zikri ile sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ın zikri ile sükûnet bulur.” (Ra’d, 13/28)

Durum böyle olduğuna göre bol bol Kur’an-ı Kerim okumanız gerekmektedir.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/kuranin-zikir-olmasini-aciklarmisiniz.html

Allah Teala’nın bana yardım etmediğini düşünüyorum. Ne yapmalıyım?

Öncelikle Allah Teâlâ’nın kulları arasında bir ayırım yapmadığını ve zalim olmadığını hatırlamalısınız. Kur’an’da bize bildirildiğine göre insanın başına gelen kötülükler yine insanın kendine ettikleri yüzündendir. Dolayısıyla yaptığınız hataları Allah’a yüklemeye kalkmayın. Bir muhasebe yapın, kendinizi sorguya çekin. Nerede hata yaptığınızı tespit edin ve yeni bir yol haritası çıkarmaya çalışın. Elinizden ne geliyorsa onu yapın, ibadetlerinizi aksatmadan yerine getirin, dua etmeyi unutmayın. Ve her zaman Allah’a güvenin. Üzerinize düşen görevleri, ibadetlerinizi yerine getirmeden, duanızı yapmadan Allah size yardım etmez, bunu da aklınızdan çıkarmayın!

Aşağıdaki ayetler sizin durumunuzu yakından ilgilendirmektedir. Her bir ayeti düşüne düşüne okuyun, özümsemeye çalışın. Yanlışlarınızı ve neler yapmanız gerektiğini bizzat kendiniz görün. İnşaallah bu ayetler sizi kendinize getirecek, size hiç ummadığınız kadar güç ve moral verecek, Allah’a eskisinden de daha çok güveneceksiniz. Bunun neticesinde hayata dört elle sarılacak ve Allah’ın izni ve yardımı ile tüm zorlukların üstesinden geleceksiniz.

“Sana güzellikten her ne ererse bil ki Allah’tandır, kötülükten de başına her ne gelirse anla ki sendendir…” (Nisa, 4/79)

“Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bunun yanı sıra) Allah birçoğunu da affeder.” (Şûrâ,  42/30)

“Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir.” (Lokman, 31/17)

“O müminler öyle kimseler ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer; başlarına gelene sabrederler, namaz kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah için) harcarlar.” (Hac, 22/35)

“Rabbi, insanı denemek için ikram ve değer verip, nimetlere garkedince o: «Rabbim bana değer verdi» der. Ama yine denemek için nasibini daraltınca O: «Rabbim beni zelil, perişan etti» der. Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz, yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Haram helâl demeden mirası yiyorsunuz. Malı aşırı biçimde seviyorsunuz.” (Fecr, 89/15-20)

“Eğer insana tarafımızdan bir rahmet tattırır, sonra o nimeti geri alırsak o, son derece ümitsiz, son derece nankör olur.  Eğer kendisine dokunan bir zarardan sonra ona bir nimet tattırırsak, elbette «Kötülükler benden gitti» der. Çünkü o (bunu derken) şımarıktır, kibirlidir. Ancak her iki halde de sabredip makbul ve güzel işler yapanlar başka! İşte onlar için pek geniş bir mağfiret ve pek büyük bir mükâfat vardır.” (Hud, 11/9-11)

“Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir. Ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankördür!” (Şûrâ, 42/48)

“İnsan hayır istemekten usanmaz. Fakat kendisine bir kötülük dokunursa hemen ümitsizliğe düşer, üzülüverir.” (Fussilet, 41/49)

“İnsanlardan kimi Allah’a sınırda kulluk eder. Şöyle ki: Kendisine bir iyilik dokunursa buna pek memnun olur, bir de musibete uğrarsa çehresi değişir (dinden yüz çevirir). O, dünyasını da, ahiretini de kaybetmiştir. İşte açık hüsran budur.

O, Allah’ı bırakıp O’na yakın saydığı, kendisine ne faydası, ne de zararı dokunacak olan şeylere yalvarır. Bu, (haktan) büsbütün uzak olan sapıklığın ta kendisidir.

Zararı yararından yakın olan kişiyi de yardıma çağırır. O ne fena efendi, o ne fena yardak = yoldaş!

Şüphe yok ki Allah, iman edip iyi işler yapanları altından ırmaklar akan cennetlere koyacak; şüphesiz Allah dilediğini yapar.

Kim Allah’ın, artık ona, dünyada ve ahirette yardım etmeyeceği kanaatine varırsa, bir sebebe tutunup semaya uzansın, öbür ilişkiyi kessin; bu yol kendini bunalımdan, gerçekten çıkaracak mı, ona baksın.

İşte böylece Kur’an’ı apaçık ayetler olarak indirdik. Allah, şüphesiz, dilediğini doğru yola eriştirir.” (Hacc, 22/11-16)

www.fetva.net/yazili-fetvalar/hayir-ve-serrin-allahtan-olmasi-konusunda-biraz-bilgi-verir-misiniz.html

www.fetva.net/yazili-fetvalar/dunya-imtihanini-nasil-kazaniriz.html

Bana verdiği nimetler için Rabbime nasıl şükredeyim?

Öncelikle Allah Teâlâ hamd-u senalar ediniz. Elinizdeki imkânları sizi imtihan etmek için verdiğini aklınızdan çıkarmayın. Bu yüzden vaktiniz varken mutlaka sadaka verin. Şu ayet hep gözünüzün önünde olsun:

“Ey iman edenler! Gerek mallarınız, gerek evlatlarınız sizi Allah’ı zikretmekten alıkoymasın! Bilin ki böyle yapanlar, en büyük kayba uğrarlar.

Sizden birinize ölüm gelip çatmadan önce, size nasip ettiğimiz imkânlardan Allah yolunda harcayın! Ölüm gelip çatınca: «Ya Rabbi, az mühlet ver bana, bak nasıl hayırlar yapacağım, tam takva ehlinden olacağım!» diyecek olsa da Allah, vâdesi gelen hiçbir kimsenin ecelini ertelemez. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.” (Münafikûn, 63/9-11)

Sizin durumunuz şu surede belirtilen duruma uygun düşmektedir.

“Senin içini ferahlattık değil mi?

Yükünü de kaldırdık.

O yük senin belini bükmüştü.

Bir de şanını yücelttik.

Demek ki, her güçlüğün yanında bir kolaylık varmış.

Unutma ki, o güçlüğün yanında bir kolaylık daha vardır. ((Bu ayet indiği zaman Peygamberimizin ashabına şu müjdeyi verdiği rivayet edilmiştir: “Bir güçlük iki kolaylığı asla yenemez.” Taberi.))

Öyleyse boş kalınca kalk, onun için yorul.

Ve yalnız Rabbine giden yola sarıl.” (İnşirâh, 94/1-8)

Eğer İstanbul’da iseniz vakfımızda her hafta Salı günleri saat 19-21 arasında yaptığımız Kur’an sohbetlerine, Cumartesi günleri saat 11-12:30 arasında yaptığımız Hikmet Çalışmaları programına katılabilirsiniz. Sohbetleri internetten www.kurandersi.com adresinden de takip edebilirsiniz.

40 milyar kredi kartı borcum var, dayanacak gücüm yok. Ne yapacağım?

Bir daha faize girmeyeceğinize dair tevbe edin; geceleri ve her namazın secdesinde kendi dilinizle Allah’tan yardım isteyin. Asla boş durmayın, her gün iyice yoruluncaya kadar çalışın. Ayrıca malınız varsa satın yahut eşten dosttan borç bulup ve borcunuzu ödeyin.

Namaz kılamıyorum, içimden gelmiyor, ne yapmalıyım?

Şeytan, Allah’ın huzurundan kovulup kıyamete kadar yaşama izni alınca Allah’a şöyle demişti:

“Şeytan dedi ki “Madem beni aşırılığa sen sevk ettin, ben de senin doğru yolunun üstüne onlar için oturacağıma yemin ederim.

Sonra önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Göreceksin, onların çoğu sana karşı görevlerini yerine getirmeyecektir.”  (Arâf, 7/16-17)

Dolayısıyla siz, Allah’ın rızasına uygun bir şey yapmak istediğiniz zaman şeytan mutlaka harekete geçecektir. İçinize her türlü şüpheler gelecek, kâfir olduğunuzu zannedeceksiniz ve sonunda “böyle namaz olmaz!” diyerek namazı bırakacaksınız. İşte Şeytanın istediği de budur.

Aklınıza bu tür şeylerin gelmesi, şeytanı rahatsız ettiğinizi ve doğru yolda olduğunuzu gösterir.

Yapmanız gereken, ne pahasına olursa olsun ibadetlerinize devam etmektir. Çünkü biz ibadeti huzur bulmak için değil, Allah’ın emrini yerine getirmek için yaparız.  Zamanla şeytanın sizden umudu azalacak ve ibadetten zevk almaya başlayacaksınız. Ama o, hiçbir zaman yakanızı bırakmayacaktır. Bunu asla unutmayın. Bu sebeple hemen Allah’ın emrini yerine getirmeye başlayın.

Lütfen aşağıdaki linkte bulunan cevabımızı da izleyin:

www.fetva.net/ibadet-goruntulu-fetvalar/zaman-zaman-ibadetlere-karsi-isteksizlik-duymak-normal-midir.html

Allah hayırlı işlerinizde yardımcınız olsun.

Kur’an’da her şeyi bulamıyorum. Ne yapmalıyım?

Kur’an tabiat gibidir. Onun meyvesinden yer, sularından içersiniz ama ekmek yemek isterseniz buğdayını eken, biçen, temizleyen, un haline getiren, fırına taşıyan, ekmeği pişiren ve sana satan kişilere ihtiyaç duyarsınız. Bunlar ihtisas gerektiren işlerdir. Ekmeğe bakarak onun nasıl hazırlandığını anlayamazsınız. Hadisler ekmek gibidir. Onu Nebîmiz hazırlamıştır. Nasıl hazırlandığını sadece bir uzmanlar topluluğu bilebilir. Namazın nasıl kılınacağı ve kaç rekât olduğu Kur’an’da vardır; ama onu oradan çıkarıp anlamak uzmanların başarabileceği iştir. Tıpkı altın çıkarmak gibidir.

En büyük takva, Allah’ın emirlerine uymak ve yasaklarından kaçmaktır. Bizim sitelerimiz bu konuda size gereken yardımı sağlayacaktır. Lütfen www.kurandersi.com sitemizde bulunan Kur’an sohbetlerini izleyin. İstediğiniz bilgilerin birçoğuna oradan ulaşabilirsiniz. O sohbetlerden her birinin arkasında uzmanlar heyetinin çalışması vardır.

Erotik fotoğraf ve filmlere bakmamak için ne yapmalıyım?

Bundan kaçınmak istiyorsanız mümkün mertebe bilgisayardan ve özellikle de internetten uzak durmaya çalışmalısınız. İnternette olduğunuz sürece bu zaafınızı bilen Şeytan sizi sürekli dürtecek, harama baktırmaya çalışacaktır. Bu yüzden bilgisayar başında fazla zaman geçirmemeye çalışın. Bunun yerine kitap okumayı tercih edebilirsiniz. Böylece hem boş vakitlerinizi güzel bir şekilde değerlendirecek, bilginize bilgi katacak hem de harama bakmaktan uzak kalacaksınız.

Nefsine hâkim olamayıp da günaha düşmekten korkan gençlere Peygamberimiz oruç tutmalarını tavsiye etmiştir. Çünkü oruç kişiye bir güven ve otokontrol kazandırmakta, günaha karşı bir kalkan vazifesi görmektedir. Peygamberimizin bu tavsiyesini de uygulayabilirsiniz.

Bir de ibadetlerinizi aksatmadan yapmaya çalışın. Beş vakit namazı aksatmadan kılarsanız, bu sizi günahlardan koruyacak ve yine de günah işlenmesi halinde onların affına vesile olacaktır.

Son olarak size www.kurandersi.com adresinde bulunan KUR’AN SOHBETLERİNİ takip etmenizi tavsiye ederiz.

Dünya imtihanını nasıl kazanırız?

Bu dünyada çok önemli sınavlardan geçirilmekteyiz. Başarılı geçen her sınavın ardından bir mutluluk ve rahatlık duyarız. Ama bu mutluluk ve rahatlığın da kendi başına ayrı bir sınav olduğunu bilmeli, asla şımarmamalı ve gevşememeliyiz. Asıl mutluluk, cenneti kazanacak bir başarı ile hayata göz yumabilmektir. 
 
Sınavlar, başlı başına sıkıntı kaynağıdır. Yaşadığımız sürece sınavlar bitmez. Bu sebeple bu dünyada bitmez tükenmez sıkıntılar içinde yaşarız. Sıkıntının biri bitmeden bir başkası başlar. 
 
Şunu iyi bilmek gerekir ki, sınav yerini o sınavı yapan hazırlar, soruları da o sorar. İçinde bulunduğumuz ortamı biz hazırlamadık, hazır bulduk. Bunları şikâyet edeceğimiz bir makam da yoktur. Bu sebeple bu tür şikâyetler anlamsız zaman kaybından başka bir şey değildir. Bize düşen, şartlar ne olursa olsun, sınavı kazanmaktır. Bunun için muhtaç olduğumuz en önemli şey sabırdır. Çünkü öyle sınavlardan geçeriz ki, küçük bir sabırsızlık, her şeyin kaybedilmesine yol açabilir. Her bir sınavdan biraz daha olgunlaşmış olarak çıkmamız gerekir. Bunu ancak sabırlı olanlar başarabilirler. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
 
“Sizi biraz korku, biraz açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz eksiltme ile yıpratıcı bir imtihandan geçireceğiz; bundan kaçış olmaz. Sen sabır gösterenlere müjde ver.
 
Onlar, başlarına bir sıkıntı gelince şöyle derler: “Biz, Allah‘a aidiz. Zaten, ona döneceğiz.”  (Bakara 2/155-157) 
 
Sabır göstermek, telaşa kapılmadan ve umutsuzluğa düşmeden kendine hâkim olmak demektir. Sıkıntılar karşısında sabırlı olmalı, birbirimize destek olmalı ve sürekli Allah’ın yardımını istemeliyiz. Şunu da bilmeliyiz ki, o yardım her istediğimiz zaman gelmez. Öyle olsa, burasının cennet olması gerekir. Bir düşünün: Hastalıktan kurtulmak için dua ediyorsunuz, hemen iyileşiyorsunuz… İşleriniz bozuluyor, duanızla hemen düzeliyor… Dua ediyorsunuz, borçlarınızı hemen ödüyorsunuz… Dualar böyle hemen kabul edilse imtihanın anlamı kalmaz. Allah, hem imtihanı yapacak, hem de dualarımızı kabul edecektir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
 
“Kullarım sana beni sorarlarsa, ben yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına karşılık veririm. Onlar da bana karşılık versinler. Bana güvensinler. Belki olgunlaşırlar.”  (Bakara 2/186) 
 
Bizler her isteğimizi Allah’a sunarız. Bu, doğru bir davranıştır. Ama Allah’ın da bizden istekleri vardır, onları da yerine getirmeye çalışmalıyız. Ancak o zaman, daha güçlü bir şekilde istekte bulunma hakkımız olur. 
 
Bizler, elimizdeki imkânları, kendi hakkımız sanır, elden çıkınca veya çıkma tehlikesi görülünce telaşa kapılırız. Düşünelim bir kere: Doğumumuzdan önce neyimiz vardı? Öldükten sonra elimizde bu dünyanın nesi kalacaktır? Elimizde olanları Allah vermeseydi, onların hangisine sahip olabilirdik. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
 
“Şunu bilin ki mallarınız ve evlâtlarınız sadece sizin denenmeniz içindir. Büyük karşılık Allah katındadır.” (Enfal 8/28) 
 
Yaşadığımız süre içinde karşımıza çıkan her şey sınavın bir parçasıdır. Öyle ise bize düşen tek şey, sabırlı olup başarmaya çalışmaktır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Ey iman edenler! Sabır göstererek ve namaz kılarak yardım isteyin. Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 2/153) 
 
Demek ki, Allah’ın yardımını alabilmenin birinci şartı sabırlı olmak, ikinci şartı da bu yardımı namaz kılarak istemektir.

Maneviyatımı yükseltmek için ne yapmam gerekiyor?

Bir ayet-i kerime’de Allah Teala şöyle buyurmuştur:  

“İman edenlerin kalpleri Allah’ın Zikri ile huzura kavuşur. Dikkat edin! Kalpler ancak Allah’ın Zikri ile huzura kavuşur.” (Ra’d, 13/28)
 
Allah’ın Zikri, Kur’an-ı Kerim’dir. Bir ayette şöyle buyurulur:

“O Zikri biz indirdik. Ne olursa olsun onu koruyacak olan da bizleriz.” (Hicr 15/9) 
 
Maneviyat kalp huzuru ile alakalıdır. Ayetlerden anlaşıldığına göre kalpler ancak ve ancak Allah’ın Zikri yani Kur’an ile huzur bulur. Bu yüzden bol bol Kur’an-ı Kerim okumalısınız. Ama anlayarak. Anlamadan okumanın size herhangi bir faydası olmaz! Allah’ın kelamını, anlamak ve yaşamak için okumak gerekir.  Bu niyetle okuduğunuzda Kur’an’ı anlamaya başlayacak ve neticesinde maneviyatınızın kuvvetlendiğini göreceksiniz Bilemediğiniz, anlayamadığınız yerleri de ilmine güvendiğiniz hocalarınıza sorup öğrenmelisiniz.

6 haftalık bir yaz kursunda küçük talebelere neler öğretilebilir?

6 hafta, pek de uzun bir süre olmamakla birlikte bu, çocuklara Kur’an’ın tanıtılması için yeterlidir. Kur’an’ın nasıl bir kitap olduğu, okunup anlaşılabilir olduğu çocuklara bizzat meal okutarak kavratılmalıdır. Yaşı küçük olan çocuklara özellikle her gün bir nebî kıssası okutmak hedefiniz olsun. Okunan kıssaları, çıkarılması gereken dersleri siz özetleyin ve çocukların anlayıp anlamadıklarını sorularınızla kontrol edin.

Kur’an’ın özeti konumundaki Fatiha sûresi ile tevhidin özeti olan İhlas sûresi‘ni manaları ile kavratmanız çocukların dini anlamaları noktasında hayati bir önem taşımaktadır. Bu konuya dikkatle eğilmenizi özellikle tavsiye ederiz.

Cemaatle irtibata geçerek her çocuğa bir meal hediye edin. Daha sonra bunu nasıl kullanacaklarını, yani nasıl istifade edeceklerini gösterin. Meallerin indeks bölümlerini kullanarak onlara birkaç ayeti arayıp bulmayı öğretin.  Bir iki dersi buna ayırıp alıştırmalar yapın. Başarılı olanları ödüllerin.

Siyer dersinde çocuklara Nebîmizi tanıtırken O’nun risaletinin yani görevinin önemli olduğunu kavratmaya çalışın. Çünkü biz Müslümanlar asırlardan beri Nebîmizin göreviyle, mücadelesiyle, ahlakıyla, örnekliğiyle yani kısaca risaleti ile değil; onun doğumuyla, doğduğu gün meydana gelen olağandışı olaylarla ve özel hayatı ile uğraşmış, onu “asla yanılmaz”, “hata yapmaz”, “beşer üstü” ve “ulaşılamaz” biri olarak görüp hayatımızdan uzaklaştırmışız. İlgili ayetler ışığında bu konu üzerinde de yoğunlaşabilirsiniz.

İbadet dersinde, çocuklara öncelikle ibadetin ne manaya geldiğini, niçin ibadet edilmesi gerektiğini, ibadetin sadece namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmekten ibaret olmadığını, hayatın her alanına hâkim olduğunu anlatın. Bunun yanı sıra başta abdest ve namaz olmak üzere dini bilgileri uygulamalı olarak gösterin. Abdest ve namaz konusunda “teorik bilgi” vermekten kaçınmanızı özellikle tavsiye ederiz. Çocuklara tek tek “abdestin farzları, sünnetleri” “namazın şartları, rükünleri” vs. gibi şeyleri ezberletmenin pek bir manası yoktur. Bunlar çocukların zihnini yorar, sıkılmalarına sebep olur. Abdestin nasıl alınacağını, namazın nasıl kılınacağını gözleri ile görüp uygulamaları yeterlidir.

Ahlak dersinde, Resûlullâh’ın ahlakının Kur’an’dan ibaret olduğunu izah edin. Kur’an’ın ahlak ilkelerini açıkladığı ayet meallerini (özellikle Hucurât sûresini, Lokman Aleyhisselamın oğluna vasiyetlerini) okutun. Çocukların ana-babalarına, büyük ve küçüklerine, arkadaşlarına, nasıl davranacaklarını yani âdâb-ı muâşeret kurallarını da kısaca hatırlatırsanız büyük bir iş başarmış olursunuz.

Yahya Şenol

Sabah namazına kalkabilmek için ne yapmalıyım?

Sabah namazına kalkmak için bütün önlemleri almalısınız. Öncelikle, geç yatmayın ki erken kalkabilesiniz. Sabah kalkabilmeniz için saat veya cep telefonu alarmını kullanabilirsiniz. Bunları kapatıp tekrar uykuya dalmamak için yatağınıza uzak bir yere koyun ki çaldığında yataktan kalkmanızı sağlasın.

Ayrıca evinizde bulunanlardan veya sabah namazına kalkan arkadaşlarınızdan da yardım alabilirsiniz. Telefonunuzu açık bırakırsınız, onlar sizi ararlar. Zaten zamanla alışkanlık kazanır ve rahatça namaza kalkmaya başlarsınız.

Tüm önlemlere rağmen uyuyakalıp kalkamadığınız zamanlarda da namazınızı uyandığınızda kılarsınız.

Cevabın yayımlandığı yer için bkz: Yahya Şenol-Enes Alimoğlu, İnsanlık Tarihi Boyunca O Namaz, Süleymaniye Vakfı Yayınları, 3. Baskı, İstanbul, 2016, s. 181.

Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/gunes-dogduktan-sonra-sabah-namazi-kilinabilir-mi.html