Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Süslenme

Ojenin gusül ve abdeste mâni olmadığını söylemek doğru mu?

İlgili cevapta belirtildiği gibi kınanın altına su geçmesi, altının yıkanması anlamına gelmez. Emir, oraya suyu ulaştırmak değil, yıkamaktır. Bu sebeple altına suyun geçmesi ile geçmemesi arasında bir fark yoktur. Yazıyı tekrar ve dikkatlice okursanız sorularınızın tamamının cevabını bulabilirsiniz.

www.fetva.net/yazili-fetvalar/oje-abdeste-ve-gusul-abdestine-mani-midir.html

Kınayı bir veya iki kere sürdüğünüzde bahsettiğiniz durum olabilir; ama sürekli sürerseniz bir tabaka oluşturduğunu görürsünüz.

Aşağıdaki linkte bulunan görüntülü cevabımızı da izlemenizi tavsiye ederiz:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/ojeli-tirnaklarla-abdest-alinabilir-mi.html

Erkeklerin serçe parmaklarına kına yaktırmaları haram mıdır?

Hayır, haram değildir. Bu, örfle ilgili bir husustur. Burada erkeklerin kadınlara benzemeye çalışması söz konusu değildir. Sakıncalı olan, erkeklerin tıpkı kadınlar gibi giyinmesi ve süslenmesi yani onlar gibi olmaya çalışmasıdır. Örfümüzde yer etmiş olan bu âdetin hadislerde yasaklanan durumla bir ilgisi yoktur.

Kadınların koku, parfüm sürünmeleri kesin olarak yasak mıdır?

Kadının koku sürmesini yasaklayan hadisler, bunun mutlak manada yasak olduğunu bildirmemektedir. Bir kadın evinde eşinin, çoluk çocuğunun ve dinen kendisine yabancı olmayan akrabalarının yanında koku (parfüm) sürebilir. Yasak olan, dışarı çıkarken erkekleri etkilemeleri veya etkileyecek derecede parfüm sürüp erkeklerin dikkatini çekmeleridir. Bir hadis şöyledir:

Ebu Musa el-Eş’ari radıyallahu anh’ın rivayet ettiğine göre Nebîmiz şöyle buyurmuştur:

“Her göz yabancı bir kadına bakarak göz zinası işlemiştir. Bir kadın da güzel kokular sürünerek erkeklerin yanından geçerse o da aynen bakan erkekler gibi zina etmiş gibidir.” (Tirmizî, Edeb, 35; Ebû Dâvûd, Tereccül, 7)

Erkeklerin ve kadınların nasıl koku sürünmeleri gerektiğine dair ise hadisler şöyledir:

Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayete göre, Nebîmiz şöyle buyurdu:

“Erkeklerin sürünecekleri kokunun kokusu fark edilir fakat rengi olmaz. Kadınların kokularının ise rengi olur fakat kokusu başkaları (yabancı erkekler) tarafından fark edilmez olmalıdır.” (Tirmizî, Edeb, 35)

İmrân b. Husayn radıyallahu anh’den rivayete göre o şöyle demiştir: Resûlullah bana şöyle buyurdu:

“Erkeklere ait güzel kokuların en iyisi kokusu açık, rengi gizli olandır. Kadınların kokularının en iyisi ise rengi açık olup gözüken ve kokusu çevreye yayılmayandır.” (Tirmizî, Edeb, 35)

Benzer bir soru-cevap için lütfen aşağıdaki linki tıklayın:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/koku-surunmus-kadin-gusletmeden-namaz-kilamaz-bu-dogru-mu.html

Kadınların epilasyonla vücuttaki tüylerini yok etmeleri caiz midir?

Kadınların kadınlara avreti göbek ile diz kapakları arasındaki yerlerdir. Bir kadın, arzu duysun veya duyma­sın diğer bir kadının dizkapağı ile göbeğinin arasına bakamaz. Bu sebeple bir kadın, başka bir kadının yanında diz kapağı ile göbeğinin arasını kapamak zorun­dadır, bu ona farzdır. Dolayısıyla bayan kuaförde epilasyon için bu bölgenin açılmaması gerekir. Aynı şey ağda için de geçerlidir. Bunun dışında kalan bölgelere epilasyon yapılmasında bir sakınca yoktur.

www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/basortusu-ve-ortunme.html

Oje, makyaj ve saç boyamak günah mı?

Oje sürmek de makyaj yapmak da saç boyamak da günah değildir! Allah kadınları süslenmeye meyilli yaratmıştır. Fakat O, bu süslenmeyi “belli şartlar” altında serbest bırakmıştır. Bir bayan makyaj yapabilir, saçlarını boyayabilir fakat bunu herkese gösteremez! Yani herkese güzel ve çekici görünemez.

Kadın bu süslerini kimlere gösterebilir, kimlere gösteremez? Bu sorunun cevabı için Kur’an-ı Kerim’in 24. suresi olan Nur suresinin 31. ayetinin mealini okuyunuz. O ayetin mealini okuyunca kimlerin yanında makyajlı ve başı açık dolaşabileceğinizi görebileceksiniz. Allah Teala şöyle buyurmuştur:

“Mümin kadınlara da söyle gözlerini sakınsınlar; edep yerlerini ve çevresini örtsünler. Görünen kısım dışındaki süslerini açmasınlar.  Başörtülerini yakaları üstüne kadar indirsinler. Kocaları,  babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları, elleri altında bulunan esirler, ele bakar hale gelmiş ve erkekliği kalmamış kimselerle kadınların edep yerlerinin farkına varamamış çocuklar dışında hiç kimseye süslerini açmasınlar…” (Nûr, 24/31)

İslam bir dindir ve bu dinde kuralları koyan Allah’tır. Dindarlara düşen ise Allah’ın koymuş olduğu bu kurallara uymaktır. Bir Müslüman bayanın örtünmesi, süslenmesi ve hatta yürüyüşünün nasıl olacağı bile Allah tarafından belirlenmiştir. Yukarıda mealini verdiğimiz ayette bu, açık bir şekilde görülmektedir.

Lütfen aşağıdaki linki de tıklayınız:

www.fetva.net/yazili-fetvalar/islamda-sac-boyamanin-hukmu-nedir.html

Tırnak uzatmakta bir sakınca var mıdır?

Tırnakların uzayan kısımlarının kesilmesi, fıtratın (insan yapısının) gereği olan sünnetlerdendir. Peygamberimiz sallallâhu aleyhi ve sellem, fıtrattan olan beş temizlikten birinin tırnakların kesilmesi olduğunu belirtmiştir.

Tırnaklar uzayınca etle tırnak arasına pis, mikroplu şeyler girer. Bilhassa el parmakları vücudun hemen her yerine, özellikle yemek yerken ağza değeceğinden, buralara mikropları bulaştırır. Güzellik niyetiyle, temiz tutulsa da tırnak uzatmak yanlıştır, sünnete aykırıdır.

Saç ektirmek caiz midir?

Saç ektirme ile ilgili olarak Din İşleri Yüksek Kurulu’nun bizim de katıldığımız kararı şöyledir:

Hadis kaynaklarında, Peygamberimiz (s.a.s.)’in dökülen saçların yerine saç taktırmaya izin vermediğine dair rivayetler vardır.

a) Medineli Müslüman bir kadın (cariye) evlenir, sonra hastalanır ve saçları dökülür. Ailesi, bu kadına saç taktırmak ister ve dini hükmünü Peygamberimize sorar. Peygamberimiz buna izin vermez ve “saç takana ve taktırana Allah merhamet etmesin (lânet etsin) der” (bk. Müslim, Libas, 117; Buhari, Libas, 83)

b) Bir kadın Peygamberimize gelir, evlendirmek istediği kızının hastalık sebebiyle saçlarının döküldüğünü, saç taktırmak istediğini söyler. Peygamberimiz izin vermez ve “Allah saç takana ve taktırana merhamet etmesin (lânet etsin) der” (bk. Müslim, Libas, 115).

Peygamberimizin saç taktırmayı yasakladığına dair başka rivayetler de vardır (bk. Müslim, Libas, 116-120). Bir kısım İslâm bilgini bu hadisleri delil alarak saç taktırmanın dinen caiz olmadığı söylemişlerse de hadisler tetkik edildiğinde Peygamberin saç taktırmaya izin vermemesinin, muhatapları aldatmaya ve yaratılışı değiştirmeye yönelik olduğu görülür (bk. Müslim, Libas, 120).

Aldatma ve yaratılışı değiştirme amacı taşımayan saç taktırma hadislerde geçen yasak kapsamına girmez. Dolayısıyla saçı dökülen bir kimsenin tedavi ile bunun önlenmesi veya yeniden saç bitmesini sağlamak için ilaçlar kullanması, saç ektirmesinde dinen bir sakınca yoktur. Ayrıca saçları dökülen bir insanın, bu durumu psikolojik açıdan kendisini rahatsız ediyorsa saç ektirebilir ve takma saç kullanabilir.

İslam’da saç boyamanın hükmü nedir?

İslam Hukukunda saç boyamayı yasaklayan bir hüküm yoktur. Bazı rivayetlerde kadınların değil de erkeklerin saçlarını siyaha boyamaları mekruh sayılmıştır. Onun dışındaki renklerle ilgili herhangi bir sınırlama yoktur.

Ayrıca saç boyası gusül abdestine mani değildir.  Kadınlar adetli iken saçlarını boyayabilirler.

Bir Hadis-i şerifte şöyle denilmektedir:

Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: “Ebu Kuhâfe, Fetih günü Resülullah aleyhissalâtu vesselam’a getirilmişti. Saçları köpük gibi bembeyazdı. Aleyhissalâtu vesselâm: “Bunu hanımlarından birine götürün (de bunun saç ve sakalının rengini) değiştirsin. Fakat siyah (a boyamak) tan da kaçınınız” buyurdular.” (Müslim, Libas, 79; Nesai, Zinet, 15)

Burada dikkat edilmesi gereken husus, saçların yabancı erkeklere karşı örtülü olmasıdır. Çünkü örtünme Allah’ın kesin bir emridir.

Oje, abdeste ve gusül abdestine mâni midir?

Oje, tırnakların üzerinde tabaka oluşturan ve suyun tırnakların altına geçmesini engelleyen bir maddedir. Kadınlar bunu süslenme amacı ile tırnaklarına sürerler. Eski ulema döneminde böyle bir maddenin olmamasından dolayı, bunun abdeste veya boy abdestine (gusle) engel olup olmayacağı konusunda tereddütler ortaya çıkmıştır.

Eskiden kadınlar ellerine kına yakar, kına parçacıkları tırnaklar üzerinde bir tabaka oluştururdu. Kına yakma adeti hâlâ devam etmektedir.

Abdest ayetinde Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Mü’minler! Namaza kalktığınızda yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayınız.” (Mâide, 5/6)

Yıkama, organın üzerinden suyun akıtılması şeklinde tarif edilmiştir. Ebu Hanife ve İmam Muhammed’e göre bir damla da olsa suyun akması gerekir. Yağ sürer gibi suyu organa sürmek yeterli olmaz. Ebu Yusuf ise organın ıslanmasını yeterli görmüş, suyun akmasını şart koşmamıştır. (İbn Âbidîn, Hâşiyetü Reddi’l-Muhtâr, İstanbul, 1984, c. 1, s. 96) Organın üzerine su sürmenin yıkama olmayacağı açıktır. Çünkü bu, organı ıslak elle mesh etmek olur. Halbuki ayette emredilen, yıkamadır; mesh değil.

Kına çok ince de olsa tırnak üzerinde bir tabaka oluşturur. Başka bir şekilde o rengin tırnak üzerinde kalması mümkün olmaz. Kına çamurunun parçacıkları tırnak diplerinde sert tabaka oluşturur ve suyun tırnağa ulaşmasını engeller. Kına, oje gibi değildir. Gözeneklerinden tırnağa su ulaşabilir. Ancak bu suyun tırnağın tamamına ulaşması ve tırnağın üzerinden akıp gitmesi mümkün değildir. Bunun olabilmesi için, suyun tırnakla kınanın arasına girmesi gerekir ki bu durumda tırnakta kına kalmaz. Böyle bir şeyin mümkün olmadığı açıktır. Bu sebeple kınalı tırnağın emredildiği şekilde yıkanması mümkün değildir.

Abdest ayetinin sonunda Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Allah size (abdest ve guslü emretmekle) bir güçlük çıkarmak istemiyor. Ama sizi arındırmak ve size olan nimetinin tamamlamak istiyor. Belki şükredersiniz.” (Mâide, 5/6)

Kadının süslenmesi yasak olmadığından abdest alırken tırnağındaki kınayı kazımasını emretmenin güçlük doğuracağı kesindir. Bu sebeple fakihler, kınanın abdeste ve gusle mani olmayacağını söylemişlerdir. Hanefilerin konu ile ilgili görüşleri şöyledir:

“Kına, pire pisliği, kir tabakaları, vücuda sürülen yağ, krem, tırnak aralarına giren kirler vs. her ne kadar suyun organ üzerinden akmasına mâni ise de zaruretten dolayı abdeste ve gusle mâni olmazlar.” (İbn Âbidîn, Hâşiyetü Reddi’l-Muhtâr, c. 1, s. 155-156)

Buradaki ‘zaruret’ yukarıdaki şeyleri temizleme sıkıntısından doğan zarurettir. Çünkü onları temizleme emredilecek olsa insanlar zor durumda kalır ve bir çoğu abdest alıp namaz kılma imkanı bulamazdı. Oje de yukarıdaki maddelerle aynı konumdadır. Kadının tırnaklarına oje sürmesini veya tırnaklarını cilalamasını yasaklayan bir hüküm olmadığına göre abdest veya gusülden önce bunların temizlenmesini şart koşmanın güçlük doğuracağı açıktır. Yukarıdaki ayet, Allah’ın güçlük çıkarmak istemediğini ama bizi arındırmak istediğini bildirmektedir. Tırnakları ojeli veya cilalı olan kişiler ellerini yıkadıkları zaman temiz sayılacaklarından, Allah’ın bu konudaki emri de yerine gelmiş olmalıdır.

Sonuç olarak oje ve tırnak cilası abdest ve gusle mâni değildir.

Aşağıdaki linkte bulunan görüntülü cevabımızı da izlemenizi tavsiye ederiz:

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/ojeli-tirnaklarla-abdest-alinabilir-mi.html

Kaş aldırmak caiz midir?

“Hz. Peygamber’den rivayet edilen bazı hadisler sebebiyle, yüzdeki kılları yolma­nın, kaşları inceltme (aldırma), kirpikleri uzatmanın şer’i hükmü İslâm âlimlerini bir hayli meşgul etmiştir.

Hz. Peygamber bir hadislerinde, “Allah yüz tüylerini yolan ve yolduran kadına lanet etsin…” buyurmuş olup (Buhârî, Libas, 84; Müslim, Libas, 120), bu yasağın hangi nevi fiilleri kapsadığı İslâm hukukçuları arasında tartışma konusu olmuştur.

Çoğunluğa göre kadının, kocası için ve onun izniyle yüzünde biten kılları alması, makyaj yapması, hatta kaşını düzeltme­si/inceltmesi caiz olup hadisteki yasak, kadının dışarı için, insanlar içine çıkmak için yüz kıllarını yolma, kaş aldırma ile ilgilidir. Malikîler de dâhil bir gurup âlim ise, bunu yaratılışı değiştirme olarak değerlendirdi­ğinden her ne surette olursa olsun caiz görmemekte veya mekruh görmektedir.

Hadiste yasaklanan kıl koparmayı, yüzde sonradan biten ve yüzü çirkinleştiren yüz kıllarını koparma değil de, kaşları inceltme veya yukarı kaldırma için kaş kıllarını yolma olarak anlamak daha doğru gözükmekte­dir.” (Ali Bardakoğlu, “Süslenme”, İslam’da İnanç İbadet Ve Günlük Yaşayış Ansiklopedisi, İlmî Muşavir Ve Redaktör: İbrahim Kâfi Dönmez, İstanbul, 1997, c: 4, s: 172-173)

Süs olarak haç işaretli kolye takılması caiz mi?

Hayır takamaz. Çünkü haç bir dinin, Hristiyanlığın, sembolüdür. Müslüman bir insan hangi niyetle olursa olsun başka bir dini temsil eden sembolleri boynuna takamaz. Peygamberimiz döneminde sahabeden Adiyy b. Hatim boynuna takılı altın bir haçla Peygamberimizin yanına girince, Peygamberimiz de ona: “Adiyy! At o putu” dedi.” (Tirmizî, Tefsîr’ul-Kur’ân, 10 )

Ayrıca peygamberimizin şu hadislerini de unutmamak gerekmektedir:

“Kim bir kavme benzerse artık o onlardandır.” (Ebu Davud, Libas, 4)

“Bizden başkasına benzeyen bizden değildir.” (Tirmizi, İsti’zân, 7)

Kulağı birden fazla deldirmek caiz midir?

Hanımların küpe için kulaklarını deldirmeleri her ne kadar bazı âlimler tarafından caiz görülmese de genelde caiz görülmüştür. Fakat kulağı birden fazla deldirmek hilkati değiştirme kapsamında değerlendirilebilir. Bu yüzden mekruh olması kuvvetle muhtemeldir. Bunun yerine kulağı delmeden takılabilen küpeler tercih edilmelidir.

Tesettürlü bayanların takı takması sakıncalı mıdır?

Aşırıya kaçmamak kaydıyla bunda bir sakınca olmaz. Bu tür süsler bayanlar içindir; erkekler için değildir. Fakat parmakların neredeyse her birinde bir yüzük, boyunda birden fazla kolye, kulakta birkaç küpe ve hatta kaş, burun ve dudaklarda piercing bulunması vs. Müslüman bir hanıma yakışacak şeyler değildir. Bundan kaçınmak gerekir.

Dövme yaptırmak caiz mi?

Dövme, derinin iğne ucuyla çizilip kanatılmasından sonra sürülen boyanın deri altına geçmesini ve bir daha çıkmamasını sağlayan bir işlemdir. Bu, “fesat/doğal yapının bozulması” kapsamına girdiği için caiz değildir.

Dövme (veşm) yaptırmak vücutta kalıcı iz bırakır ve dövme, artık vücudun bir parçası haline gelir. Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur: Dövme yapmak ve yaptırmak caiz değildir; fakat dövmenin kendisi abdest ve gusül almaya engel teşkil etmemektedir, çünkü o, derinin üzerinde değil, altında olup vücudun bir parçası haline gelmiştir.

Kına (henna) vücutta kalıcı iz bırakmaz, yıkandıkça temizlenir. Fakat kınayla vücuda resim çizdirmek veya yazı yazdırmak (örneğin, bir müzisyen resmi çizdirmek ya da siyasi görüş belirtmek amacıyla değişik yazılar yazdırmak gibi) ta estetik ve farklı görünüm amaçlı bir davranıştır. Bu tür tasarrufların estetik görünüm amaçlı olduğu dikkate alınmalı ve insanın yaratıldığı şekil ve sureti değiştirme maksadı güttüğü de gözden kaçırılmamalıdır.

Dövme yaptırmakla ilgili görüntülü cevaplarımızı aşağıdaki bağlantılardan izleyebilirsiniz:

www.fetva.net/suslenme/dovme-yapma-ve-yaptirmanin-hukmu-nedir.html

www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/dovme-yaptirmanin-hukmu-nedir.html