Tag: zina cezası
Nûr suresinin 2. ayetinde zina yapan kadınla erkeğe verilecek cezaya (el-azâb), müminlerden bir grubun şahitlik etmesi istenmektedir. Şahitlik edilmesi istenen ceza (el-azâb), bu dünyadaki cezadır.
Aynı surenin 8. ayetinde, kocası tarafından zina yapmakla suçlanan kadının, dört kez yemin etmekle o cezadan (el-azâb) kurtulacağı belirtilmektedir. Bu kadın, gerçekten zina yapmış da olabilir. Ama kocası şahit bulamadığı için dünyadaki azaptan yani 100 celde/sopa cezasından kurtulmuş oluyor. Peki, kadın gerçekten zina yapmışsa ahiretteki cezadan kurtulabilir mi? Tabiî ki kurtulamaz. Demek ki zinadan bahseden ayetlerdeki “el-azab” kelimesi ahiretteki cezayı değil, dünyadaki cezayı yani 100 celdeyi göstermektedir.
Zina cezası ile ilgili geniş bilgi için lütfen aşağıdaki linkte bulunan yazımızı okuyunuz:
www.suleymaniyevakfi.org/kuran-arastirmalari/nesih-ve-recim-cezasi.html
Öncelikle evli bir kadının veya evli bir erkeğin zinasının cezasının taşlanarak öldürülme yani recim olmadığını özellikle belirtmek isteriz. Kur’an ve sünnete göre evli veya bekâr olup olmadığına bakılmaksızın her kim zina ederse onun cezası yüz değnektir. Bu konu hakkında sitemizde bulunan Nesih ve Zina Cezası başlıklı araştırmayı okumalısınız. Yazıya şu linkten ulaşabilirsiniz:
www.suleymaniyevakfi.org/kuran-arastirmalari/nesih-ve-recim-cezasi.html
Sorunuzun ikinci bölümüne gelince:
Öncelikle kocanın bu konuda oldukça dikkatli olması gerekir. Zira kişinin kendi eşi hakkında zina iddiasında bulunması oldukça riskli bir iştir ve 4 şahitle ispatlanmadıkça koca iftiracılıkla suçlanır! Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:
“ Karılarına zina suçu atan ve kendileri dışında şahitleri olmayanlar… Böyle birinin şahitliği, kesinkes doğru söylediğine dair dört defa Allah’ı şahit tutması ile olur
Beşincisinde, eğer yalan söylüyorsa Allah’ın lanetine uğramayı diler.
Kadından o azabı (el- azâb) giderecek olan şu şekilde dört defa şahitlik etmesidir: Allah şahit, kocası kesinkes yalan söylüyor.
Beşincisinde, eğer doğru söylüyorsa Allah’ın gazabına uğramayı diler.” (Nûr, 24/6-9)
Zinanın tespiti halinde koca, olayı gizlemekle mahkemeye gitme arasında kalır. Mahkemede olayı ispatlasa karısı bundan dolayı hem itibarını kaybeder hem de 100 değnek yer.
Olayı yalnız koca görmüş olur da dört şahitle ispatlayamazsa o zaman liân yaparak evliliğe son verebilir. Liânda kadının kendini korumasına imkân verilir. Ama gerek liân ve gerekse suçun mahkemede şahitle ispatı hem kadın için hem de aile için yıpratıcı olur. Bu sebeple erkek davayı mahkemeye taşımak istemeyebilir. Hatta kimi zaman eşini boşaması bile uygun olmayabilir. Bu durumda kadının yanlış davranışını da kimseye söyleyemez. Çünkü söyler de dört şahitle ispatlayamazsa ya iftira cezası giyer, ya da liân yapmak zorunda kalır.
Nisâ sûresi 15. ayette Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı içinizden dört şahit getirin. Eğer şahitlik ederlerse onları evlere kapatın. Bu, ölüm canlarını alıncaya ya da Allah onlara bir yol açıncaya kadar böyle gitsin.”
Ayette altı çizili yerden anlaşıldığına göre, fuhuş yapan kadınlar hakkında ileride yeni bir hüküm gelecektir. Nitekim bir zaman sonra Nûr sûresinin 2. ayeti nazil olmuş ve onlar hakkındaki yeni hüküm belli olmuştur. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Zina eden kadınla zina eden erkekten her birine yüz değnek vurun. Eğer Allah’a ve o son güne inanıyorsanız, Allah’ın hükmünü yerine getirirken onlara karşı yumuşamayın. İnananlardan bir takım da onlara yapılan azabı gözleriyle görsün.” (Nûr, 24/2)
Bu yüzden Nisâ sûresi 15. ayette kadın kadına sevicilik yapanların kastedildiği kabul edilemez. Zira Allah’ın onlara “yeni bir yol açtığına” dair herhangi bir delil mevcut değildir. Ama zina eden kadın ve erkekler hakkında bu ayetler haricinde yeni cezalar bildirilmiştir.
Fuhuş, karşılıklı yapılan bir eylem olduğu için erkeklerle ilgili hükümler de bir sonraki ayetle belirlenmiştir:
“İçinizden bu suçu işleyen çiftlere eziyet edin. Eğer tevbe edip kendilerini düzeltecek olurlarsa bırakın. Allah tevbeleri kabul eder, ikramı boldur.” (Nisâ, 4/16)
Bu ayette yer alan zamirlerin (ellezâni) şeklinde müzekker (eril) olarak gelmesi Arap dilinin yapısına bağlıdır. Arapçada tağlîb denilen bir kural vardır. Bu kurala göre erkek ile kadın için aynı zamir veya fiil kullanılacaksa müzekker zamir veya müzekker fiil kullanılır.
Bu konu ile ilgili olarak sitemizde yer alan aşağıdaki çalışmayı okumanızı tavsiye ederiz:
www.suleymaniyevakfi.org/kuran-arastirmalari/nesih-ve-recim-cezasi.html